BiR AY SONRA….
PARiS,FRANSA…..
PARiS KULESiNE BAKAN BiR TERAPi SALONU.




Bir kadın ve adam salonda konuşuyorlardı.
Adam uzunca bir kanepede uzanıyor ve başındaki kadında onun dediklerini defterine not ediyordu.
“Bugün nasıl hissediyorsun” dedi kadın.” iyi gayet iyiyim” dedi adam .
- Onu aradınmı peki
- Evet
- Ve
- Telefonu açınca kapadım
Kadın elindeki kalemi deftere astı ve adamın yüzüne bakarak konuşmaya başladı. “ onunla konuşamazsan içindeki öfkeden nasıl kurtulacağını sanıyorsun David ? “
“öfkeli değilim” dedi David.
“ değil misin ? “
“ evet “
Kadın sefer ayağa kalkıp pencereden bakmaya başladı aynı zamanda David ile konuşuyordu.
“ yaklaşık bir aydır seninle konuşuyoruz David….oldukça zeki birisin her şeyi çok çabuk kavrıyorsun..Akıllısın.. hatta kendini o kadar geliştirdin ki aksanın bile farkedilmiyor doğma büyüme Parisli gibisin”
“ Aferim bana “ dedi David kadına bakarak.
“ Ama korkarım zekan gelişiminin önüne set çekip, seni engelliyor.”
“Belkide gelişememin asıl sorumlusu zekamdır.”
“tam bir inkar içindeyken gelişemezsin David” kadın halen david’in yüzüne bakmadan konuşuyordu.
David kafasını eğmişti hüzünlenmiş gibiydi. “ hiçbirşeyi inkar ettiğim yok. Beni sevmiyor
bunu anlıyorum….ilişkimiz bitti….Anlıyorum”




Kadın dışarıya bakmayı bıraktı ve david’in yüzüne bakarak suratına, çarpıyormuş gibi konuştu.
“ Neden betty’e karşı öfke içinde olduğunu kabul etmiyorsun !!!”
Adam sinirlenmeye başlamıştı dişlerini sıkarak konuşmaya başladı …. “ Betty’e öfkeli değilim…”
“ Öncelikle şunu bilmeni istiyorum….” Dedi kadın “Avrupanın en iyi terapistleriden biriyim” adamın inadına konuşur gibiydi. “ inan bana şu an sinirlisin”
David kafasını yere eğdi….titremeye başladı….
”SiNiRLi FALAN DEĞiLiM !! “
Kadın bu sefer bilinçli bir şekilde adamı sinirlendirmeye çalışıyor gibiydi….
“ Madem öyle, neden onu aradığında telefonu kapatıyorsun ?... Sana ne demesinden korkuyorsun….Seni niye terk ettiğini söyler diye mi korkuyorsun…Sana neden ihanet ettiğini söyler diye mi korkuyorsun….”
Adamın gözlerinin içine bakarak şu cümleleri söyledi…..
“ YOKSA iKTiDARSIZ OLDUĞUNU SÖYLER DiYE Mi KORKUYORSUN DAViD ? “
Adam titreyerek yere düştü elleri ve ayakları büyümeye başladı. Göz rengi kahverengiden yeşile dönüşmeye başladı. Vücudu ve beden irileşiyordu. RENGi YEŞiLLEŞMEYE BAŞLAMIŞTI.
David HULK’a dönüşmüştü ve kadını aldığı gibi masasıyla beraber pencereden dışarı attı.




Binayı yok etmeye başlamıştı.
“ HULK’UN ADI DAViD DEĞiL !!! ”




Kolonlara vurarak binayı yıkmaya başlamıştı.
“HULK iKTiDARSIZ DEĞiL !!! “
Binayı yıkıp geçmişti….
“ HULK ÖFKELi DEĞiL !!! ”

BiR AY SONRA…..
COUNTY CLARE,iRLANDA…..




“Neden kendime böyle işkence ediyorum ?” Bruce telefonun başındadır.
“Hem ona ne diyeceğim ki ?” telefondan bir kadın sesi gelir “ALO” demektedir.
“Betty seni seviyorum…….Seni seviyorum ve…..ve ben…..seni özledim ve ben HAYATTAYIM” telefondaki kadın sesi cevap alamadığı için halen “ALO” demektedir.
Bruce telefonu kapatır..
“BEN HALEN YAŞIYORUM SENi OR.SPU ÇOCUĞU !!! ”




ERTESi SABAH…..
BiR ÇiFTLiK CiVARI…..
Bir grup adam çiftlik çitlerinin yanında konuşmaktaydılar.
Aralarından en iri olan adam en kısa çelimsiz adama “Sen ne yiyorsun bixby ? “ dedi.
“Sandviç” diye cevapladı sıska adam.
“ Ne tür bir sandviç peki bu “
Gruptaki kırmızı saçlı adam “ Adamı rahat bırak pat” dedi.
“ dostumuz bixby bugün kendine nasıl bir sandviç hazırlamış merak ettim hepsi bu, değil mi ?”
“salata ve domates” dedi çelimsiz adam. “ birazda sohindi”
“ sohindi mi ? “ o ne lan diye gülmeye başladı iri yarı adam.
Sıska adam iriyarı adama bakarak konuşmaya başladı “ sizinle burda iki haftadır çalışıyorum pat ve her gün aynı muhabbeti yapıyoruz….Etin yanında süt ve süt ürünleri de yemiyorum”
“Soruma cevap vermedin” dedi Pat.
“ soya sosu pat “ dedi sıska adam “ tadı hindiye benzeyen soya sosu”
Adam tekrar kahkaha atmaya başladı bağırarak gülüyordu “ineklerin senden korkması için bir sebepleri yok desene” dedi ve devam etti “ et yemeyen erkekler için ne denir biliyormusun bixby ?” dedi.
Bruce oldukça sinirlenmişti. Geriye doğru 2 adım attı ve yere eğildi.
Karşıdaki adamların son gördüğü gözleri yeşile dönen ve büyüyen sıska adamdı.
HULK DIŞARI ÇIKMIŞTI.




“ NE DERLER SÖYLE !!!” diyerek bağırmaya başladı. Adamları parçalamaya başladı.
“ NE DEDiKLERiNi HULK’A SÖYLEYECEKSiN” parçalanmış cesetleri ve iç organları sağa sola atmaya başlamıştı.
Hulk’un gözüne çiftlikteki inekler takıldı ve bağırarak “ SOHiNDi HiÇ LEZZETLi DEĞiL !!!” diye bağırdı.
inekleri canlı canlı yemeye başlamıştı……




Bazılarını olduğu gibi yiyor bazılarından da tek parça koparıp kenara atıyordu…..

BiR AY SONRA…..
TiBET…..

Bruce yanına aldığı katırıyla beraber dağa tırmanmaktaydı.




Büyükçe metal bir kapının önünde durdular Bruce Kapıyı çaldı fakat açan kimse olmadı.
Katıra bakıp “ sence içerde birileri var mıdır ?” diye sordu.




Kapı sesli bir gıcırdama ile açıldı ve kapıyı bir tibet rahibi açtı.
Boyu çok kısa ve yaşlı bir adamdı bu…..
Bruce tedirgin bir şekilde “şey…selam” diyebildi sadece. Rahip “sana da selam” diye karşılık verdi.




- Dilimizi biliyorsun
- Sende öyle
- Şeyyy… evet doğru
- Kapımızın yerini nasıl buldun…
- Haa…. Evet haritam va
- Katırın gerçekten iyi olmalı (bu sırada katır yere düşüp ölmüştür.)
- Öylemi ?
- Çoğu yolun yarısında geri döner yada yolda ölür.
Bruce arkasına baktığında katırın ölmüş olduğunu görür. Rahip ile gözgöze gelir.
Rahip yerde yatan hayvana baktıktan sonra “ ehhh. En azından bir amaca hizmet etmiş oldu” dedi.
“Peki” dedi Bruce “neymiş o hizmet”
Rahip gülerek cevap verdi “buraya ulaşabilmek için kilometrelerce yolu yürüyen sensin…ben nerden biliyim.”
“Panchen lama’yı arıyorum…buradaymış” dedi Bruce,üşümeye başlamıştı.
“peki onu neden aradığını söyler misin ?”
“sanırım beni tedavi edebilir “
“ neyi tedavi edecek”
“ÖFKEMi…”

Bruce içeri girdi. Rahibi takip etti ve büyükçe bir salona geldiler her yerde kumaşlar yazılar ve dolaşan rahipler vardı.
Bruce kısa boylu rahibin arkasından giderken “sen panchen lamasın değil mi ? “ diye sordu.
Hayır dedi kısa boylu rahip “ benim adım steve…..ben pachen lama değilim….bir fincan sıcak kakao istermisin ?”
Üstündeki çıkartıp bi yerde dinlenmek için oturdu Bruce ve Steve’in getirdiği sıcak kakaodan içiyordu.




Arkasından bir çocuk konuştu. “ içmeden üflesen iyi olur….steve epey sıcak yapar”
Bruce arkasını döndüğünde çok şaşırmıştı.
Çocuk “ dur tahmin ediyim daha genç birini bekliyordun.”
En fazla 13 – 14 yaşında bir çocuktu bu tapınaktaki diğer rahiplerin giydiği şeylerden giymiyordu.




Soru – cevap yaparak bilgi alışverişinde bulundular çocuk cevaplardan hareketle bruce’un ruh halini ölçmeye çalışıyordu.
“ seni buraya hangi rüzgar attı Dr. Banner “ dedi çocuk.
“ kim olduğumu nerden ve nasıl biliyorsun” dedi Bruce. Oysa ki Atom bombası olayından sonra bir çok ülkeyi farklı isimlerle gezmişti. Kayıtlarda BRUCE BANNER ismi öldü olarak biliniyordu.
“sana haritayı veren adam parmak izlerini interpol veritabanında bulup beni cep telefonundan aradı……tehlikeli bir çağda yaşıyoruz Bruce dikkatli olmakta fayda var”
Yürümeye başladılar.
Gezilerinin bir bölümünde rahiplerin ayinlerine denk geldiler.




“harika öyle değil mi ?” diye sordu çocuk.
“ neden burada olduğumu biliyormusun ? “ Bruce çocuğun arkasından giderken sormuştu.
“ evet…öfkelendiğin zaman neredeyse sınırsız bir güce ve arzuya sahip iri yeşil bir canavara dönüşüyorsun….yoksa grimiydi ?..”
“arada değiştiği oluyor” dedi Bruce arkada yürürken.
“ değişiyor… işte işin püf noktası bu”
“ püf noktası mı?”
“ hani şu değiştiğin şey…HULK..olaylara farklı açıdan baksan gene aynı olurmuydu ? “
“başka bir bakış açısı varmı ki….HULK…kontrol edilemez…çok tahlikeli….o bir katil….” Bruce’un morali bozulmuştu.
“ondan sanki başka biriymiş gibi bahsediyorsun” çocuk Bruce’un gözlerinin içine baktı.
“öyle zaten”
Çocuk yeniden ayini izlemeye koyuldu ve “ pekala…olaya birde şu açıdan bakalım….kendine bir sor……madem hulka dönüşen sen değilsin o zaman…..SANA DÖNÜŞEN HULK OLMASIN?... YUMURTA VE TAVUK MESELESi GiBi DÜŞÜN….”