-
226.
+1Ah senin amk soleseydin otuzbir cekerdim yavsak
-
227.
+8Taksiye mi çıktın
-
-
1.
+2ahahah neyse rez syfa 8
-
1.
-
228.
0Sayfa sekkkizden bir adet rezervAllah
-
229.
0Rezerved
-
230.
0bu adam kesin ezel dizisi izlemiş bakın %100 eminim hikayelerinde hep bi eyşan var hep bi dayı var ona yol gösteren hep bi ali var cengiz var kesinlikle ezel izlemiş alın okurken dinlersiniz bunu da https://www.youtube.com/watch?v=PUQhmqhQ-zc
-
231.
0Nerdesin amk
-
232.
0başlığı giblemiyor ulan bari gelemicem de
-
233.
-1Dışardayım birazdan geçicem eve beyler. Bugün cumartesi amk takılırız işte gece
-
234.
0Rezzz başla kanka
-
235.
+1geldim binler başlıyorum
-
236.
-2gecikme için harbiden kusura bakmayın haftasonu olunca evde durdurmuyor bizim çocuklar. ee malum eski piyasacılardan kim kaldı amk
-
237.
0Hadi amk yaslandik burda yarak yi
(bkz: yarak yi) -
238.
+9#Tümünü Göster
-burası neresi. dedim şaşkınlıklar içinde
-aradığın cevapların adresi ali. dedi
uzun uzun adrese baktım bi şey çağrıştırır mı diye ama benim için hiç bir şey ifade etmiyordu bu kağıt parçası.
-eyvallah. dedim
-eyvallah. dedi murat kapıya doğru yönelirken.
ama çıkamadı, durdu orda, durdu bir süre.
tekrar arkasını döndüğünde gözlerinin yaşlı olduğunu gördüm murat'ın.
geri döndü yanıma.
sarıldı.
kocaman yüreğiyle sarıldı bana.
sımsıkı sarıldı.
önce şaşkınlıktan karşılık veremesem de ben de ona sarıldım sonra.
nedenini bilmediğim bir şekilde vedalaşıyorduk murat'la.
-kendine iyi bak. dedi
-sen de. diyebildim sadece.
murat çıktı ve gitti.
beynim yanıyordu yine.
hiç bi şey düşünemiyordum.
aptal gibi hissediyordum kendimi.
kafamı avuçlarımın arasına almış çaresizce düşünüyordum.
ne yapmam gerekiyordu, bilmiyordum.
elimdeki kağıda baktım yine.
ve gitmeye karar verdim.
bu bilet elimdeyken burda öylece kalamazdım.
"sabah ola hayrola" diyerek kafamı yastığa koydum.
normalde bu yorgunluklu direk uyumam lazımdı ama yataka bi kaç saat döndüm durdum.
sabah kapı sesine uyanmıştım.
babam gelmişti.
her zaman olduğu gibi geldiğini belli etmek için ıslık çalarak girdi eve.
elindeki poşetleri mutfağa bırakarak odama geldi babam,
-günaydın oğlum. dedi
-günaydın baba, hoşgeldin. dedim yataktan doğrulurken.
-napıyorsun, iyi misin? dedi
-iyiyim baba da dün geç çıktım bardan, ondan bu saate kadar uyudum. dedim.
-yat hadi geri, daha saat 10, al uykunu. dedi
-yok baba çıkıcam birazdan. dedim
-nereye. dedi
normalde yalanı hiç sevmesem de inandığım değerler uğruna tek ayak üstünde babama bile 40 yalan söyleyebiliyordum.
-vallahi ege turu yapıcaz baba. dedim
-nasıl yani, tatil gibi mi. dedi
-yok baba, iş için, turne gibi düşün, farklı farklı mekanlarda çalıcaz. dedim
-ne zaman dönersin. dedi
-bilmiyorum baba, kendimizi sevdirirsek belki uzun sürer, sağlam para kaldırana kadar dönmem. dedim
-parayla pulla işimiz yok. dedi babam birden üzülerek.
-o zaman bahçeye niye gidiyorsun baba. dedim
babam cevap vermeden içeri geçti.
kötü bi laf dememiştim ama beni göndermemek için "parayla pulla işimiz yok" demesi saçma gelmişti.
parayla pulla herkesin işi vardı.
önce çantamı toparladım.
sonra mutfağa geçtim ve babamın kahvaltı hazırlamasına yardım ettim.
laf arasında 2-3 sataşarak aldım babamın gönlünü -
239.
+9#
oturduk kahvaltı masasına.
güzel bir kahvaltı yaptık babamla.
kahvaltı bitti.
canım çok çekse de babam sigara içtiğimi biliyor olmasına rağmen yanında içemedim sigarayı
içerden çantamı alıp kapının yanına koydum.
-baba ben gidiyorum. dedim
elini arka cebine attı, çok olmasa da bir miktar para çıkarttı bana vermek için.
-aman baba. diyerek elini aşağı çektim babamın.
-oğlum al, yola gidiyorsun, lazım olur. dedi
aslında haklıydı, yola gidiyordum, cebimde 100 lira kadar bi para vardı bildiğim.
ama son ayın parasını almamıştım bardan,
içerde vardı param,
hem zaten bi süre olmadığımı söylemek için bara gidecek ahmet abi'yle konuşacaktım.
"o sırada paramı zaten alırım" diye düşünerek almadım o parayı babamdan.
-baba para kazanmaya gidiyorum, merak etme beni, hem var param. dedim
babam geri koydu parayı cebine.
sarıldık babamla.
bu sefer tıpkı murat'ın bana sarıldığı gibi ben sarıldım babama sımsıkı.
çıktığım bu yolun sonunu bilmiyordum,
neyle karşılacağımı bilmiyordum.
çantamı da alarak çıktım evden,
indim merdivenleri.
çıktım binadan.
tam arabaya doğru yönelmiştim ki az ilerde beni bekleyen ezgi'yi gördüm.
arabaya dayanmış sigara içiyordu.
beni görünce sigarasını yere attı.
yanına gittim.
-ne işin var burda. dedim
-beni görmeden mi gidecektin. dedi
bi süre cevap veremedim.
bunu gerçekten de hiç düşünmemiştim.
ezgi gelmeseydi onu görmeden gidecektim.
-niye çıkmadın yukarı. dedim
-yeni geldim zaten. dedi
ama boncuk boncuk terliyen alnı onu yalanlıyordu.
muhtemelen buraya geldiğinde binaya giren babamı görmüştü ezgi ve yukarı çıkmaktan vazgeçip burda beklemişti.
-anladım. dedim
-bi şeye ihtiyacın var mı. dedi ezgi
paradan bahsediyordu tabi ki de.
-yok. dedim
kollarını açtı ezgi iki yana.
-gel buraya. dedi
çocuğun annesine sarıldığı gibi sarıldım ezgi'ye.
bu sefer hem o hem de ben sımsıkı sarıldık birbirimize.
resmen gidebilmek için güç alıyordum o an ezgi'den.
uzun uzun sarıldık, bırakamadık.
benim bile gözlerim dolduysa o çoktan ağlıyordu, emindim.
ama göstermedi gözyaşlarını bana.
eliyle siliverdi bir çırpıda.
-ali. dedi
-efendim. dedim
-orda, istanbul'da ne olursa olsun bir tek telefonunla yanında olacağımızı unutma tamam mı. dedi
-unutmam. dedim
-ve bir de... diye devam etmeye çalıştı ezgi. -
-
1.
0hadi lan bin
-
2.
0hay amk ya :D
-
1.
-
240.
+3boncuk boncuk terlemiş beyler
-
-
1.
+3Okuyunca bi tuhaf oldum lan birden :D
-
1.
-
241.
0reserved
-
242.
+8 -1#Tümünü Göster
ama susmuştu.
-evet..? dedim devam etmesi için
-ali orda ne olursa olsun dön geri olur mu, güçlü dur, ayakta dur ve yıkılma olur mu? dedi
-yıkılmam. dedim.
-umarım. dedi ezgi.
-kendine dikkat et. dedim
-sen de. dedi ve bindim arabaya.
soğakın köşesini dönene kadar el salladı ezgi arkamdan.
hüzünlenmiştim lan binler.
her ne kadar biraz baskı altında olsam da sevmiştim ben bu kızı.
değerliydi benim için.
belki de dostça sevmiştim ama ne farkederdi ki amk, sevmiştim işte.
doğru kordon'a sürdüm arabayı.
arabayı çarşı girişine koyup yürüdüm bizim mekana.
çocuklar sabah temizliği yapıyorlardı.
bizim mekan da kordon'daki diğer mekanlar gibi nerdeyse 7 gün 24 saat açıktı.
sabahları cafe akşamları bar havasındaydı.
ahmet abi'yi aradı gözlerim ama göremedim.
normalde bazen bu saatlerde burda olur bazen de olmazdı,
ben olmadığı ana denk gelmiştim.
bizim çocuklardan birine sordum ahmet abi'yi,
-daha gelmedi abi. dedi
dışardaki masalardan birine oturdum,
telefonu çıkarttım cebimden ve aradım ahmet abi'yi.
-ahmet abi merhaba. dedim
-merhaba ali'cim. dedi
-ahmet abi ben gidiyorum. dedim
-nereye. dedi ahmet abi şaşırarak.
-istanbul'a abi, bazı şeyleri çözmem lazım. dedim
-nasıl yani, ne oldu anlat, çatlatma adamı. dedi
-dünkü adam abi, o geçmişimden biri, o karanlık biri, dün ölümle tehdit etti beni. dedim biraz da olsa abartarak.
-vay it, neden söylemedin bana. dedi
-dün mekandan çıktıktan sonra oldu abi. dedim
-nasıl yani takip mi etmiş. dedi
-belki de abi, bilmiyorum. dedim
-ee napıcaksın şimdi. dedi
-aradığım cevaplar burda değil abi ait olduğum yerde, istanbul'da. dedim
-anladım ali, yolun açık olsun, ne zaman dönersin. dedi
-bilmiyorum abi ama sen benim yerime bul birini, boşa düşme. dedim
-eyvallah. dedi ahmet abi üzülerek.
-eyvallah abi görüşürüz. dedim ve telefonu kapattık.
içerde kalan paramı da isteyememiştim.
"neyse bakıcaz bi çaresine artık" diyerek ayaklandım.
-kendinize iyi bakın beyler, bi süre yokum ben, selametle. diye uzaktan garson çocuklarla vedalaşmış arabaya doğru yürüyordum ki aralarından biri geldi "ali abi" diye arkamdan bağırarak.
-efendim. diyerek döndüm arkamı
çocuğun elinde bi zarf vardı.
bu zarf olayı ahmet abi'nin işiydi.
ahmet abi parayı elden alırken rahat olmamız için zarfa koyar öyle verirdi maaşları.
bu da benim içerde kalan son maaşımdı.
ama bi fark vardı, normalde bu kadar kalın olmazdı benim zarfım ama bu sefer bi değişiklik vardı.
üzerinde "ali" yazan zarfı çocuğun elinden alarak içini açtım.
içinde belki 30 tane 100'lük vardı.
bu para benim maaşımdan fazlaydı. -
243.
+6#
-bi yanlışlık olmasın. dedim zarfı çocuğa göstererek.
-yok abi, ahmet abi aradı az önce, o ne dediyse onu yaptım. dedi sırıtarak.
-eyvallah. kardeşim diyerek arabaya doğru döndüm geri.
mutlu olmuştum amk.
"adamsın ahmet abi" dedim içimden.
arabaya bindim.
son bir engelim daha vardı.
araba için haluk abi'yi aramam lazımdı.
cebimden telefonu çıkarttım ve aradım haluk abi'yi.
-söyle genç. diyerek açtı telefonu.
-napıyorsun abi. dedim
-iyidir, çok güzel bir hanımefendiyle yemek yiyorum. dedi yavşak yavşak.
-iyi abi, çok tutmiyim o zaman seni, ben istanbul'a gidiyorum da arabayı napiyim diye soracaktım sana. dedim
-hatun işi mi. dedi
-yok abi. dedim
-hadi hadi, bırak bu işleri, anlarız genç adamın halinden, zütür arabayı, bak keyfine, boş da dönme çok kızarım. dedi aynı yavşak gülümsemeyle.
-eyvallah. abi diyerek mevzuyu daha fazla uzatmadım
arabaya bindim ve bastım gaza.
belki de bir daha göremeyeceğim çanakkale'ye, kordon'a son kez baktım uzun uzun.
çıktım bursa yoluna.
ağzımda sigara,
radyo'da irem derici sürüyordum istanbul'a.
garip bir şekilde sevdiğim insanları arkamda bırakıyor olmama rağmen mutluydum lan beyler,
garip bi mutluluk vardı içimde anlam veremediğim.
yalova'ya gelmiştim.
feribot iskelesine girdim.
sıra yoktu, gelen ilk feribota bindim.
biraz sonra hareket etti feribot.
yukarı çıktım.
1 tane sosisli aldım kendime, kesmedi 2. yi de aldım.
karınımı da doyurmuştum.
dışarı çıktım.
rüzgar sert sert vuruyordu yüzüme.
sigaranın yarısını ben, yarısını da rüzgar içiyordu.
derken geçtik karşıya.
gebze'de indik feribottan.
tabelalara baka baka gidiyordum istanbul'a doğru.
telefonun navigasyonunu hiç kapatmadım yol boyunca.
akşam 9 olmuştu ki geldim kadıköy'e.
her yerde insanlar vardı.
elimdeki kağıt parçasında "suadiye" yazıyordu.
sora sora orayı da buldum.
cadde diye bi yeri tarif ediyorlardı.
sonunda çıktım o meşhur caddeye.
bir ucundan bir ucuna kadar gittim yoğun trafikte ağır ağır.
bağdat caddesi dedikleri bu cadde resmen çanakkale kadardı.
tıklım tıklım insan kaynıyordu.
aradığım sokağın tabelasını görünce zınk diye durdum yolun en sağında.
arkamdaki taksi kornaya basıyordu.
2 dk durdurmadı beni orda pekekent.
sokağa giriş ters yöndü,
ilerden dolanıp arka taraftan girmek lazımdı.
öyle da yaptım. -
244.
+1panpa bu ne yavaslık 23 dakika oldu salyangoz gecti seni amk. hadi yazsana boyle yavas yazcaksan yazma amk
-
245.
0rezerved
başlık yok! burası bom boş!