1. 93.
    0
    nobiby
    (analiziniz kısa yazdığınızda biraz naylon çıkar demiştim. yazdığın kadarıyla yapıyorum.)

    otoyol görmen enteresan. hedefin her neyse, yukarda bir yerde ve ona kitlenmişsin. hayattaki güzelliklerin farkında değilsin. yalnızlık var yaşamında. herşeyi paylaşacağın ve tamamıyla güvendiğin biri yok. arkadaşların var ama hakiki bir şey yaşaman zor, çünkü sen kendinde o kapıyı açmış değilsin sana. dünya gibime ahret zütüme takılıyosun. zekisin ama kafanı asgari çalıştırıyosun. böyle giderse, hani bazen önemli yerlere gelen adamlar olur ya, ama tatsızdırlar. öyle bir şey olursun. evet, hayatta bütün bunlar var, bakıyosun. lakin duygulanamıyosun lan sen. tuhaf yani. bir umursamazlık var toplamında. keyfine düşkünsün ama hakiki ‘keyif’leri kaçırıyosun diye düşünüyorum.

    aşka bakışında da var bu. paçasına su girer miymiş? bırak girsin ulan. su nasıl, insan bi anlatır rengini falan. derin değil deyip geçmişsin. aşkı senin derin yaşaman var ya, eğer ben anjelina jolie’den rol kaparsam, sen de derin bir aşk yaşarsın. o derece yani. aşkı buldun mu, üstünden atlarsın panpa sen. biraz takılırsan da ‘lan dert aldım başıma’ diye düşünürsün.

    Sevgilin olsa da gibinde olmaz. biraz takılır, anlıyor gibi yapar, sonra yüzüstü bırakırsın onu.

    bilgiye verdiğin değer farklı. aslında sen en çok bilgiye değer veriyosun. büyük ihtimalle okumuş, hatta yüksek yapmış bir adam olacaksın.

    düşmana karşı acımasızsın. empatin neredeyse sıfır. giber atarsın, insan diye bile bakmazsın. yok etmeyi düşünürsün hemen.

    enteresan ama bazen ölüm sana güzel mi geliyor tam anlayamadım. hem korkunç, hem de sanki bir kurtuluş. uçurum ve çiçekler. panpa biraz duyarsız ve duvar gibi buldum seni. I’m sorry.
    ···
  2. 92.
    +1
    @77 çok teşekkürler, mükemmel bir analizdi ve gayet isabetliydi. inan ben de çok memnun oldum tanıştığımıza.

    edit: bir arkadaşım da analizini yapmanı istedi ve inci hesabı yok dolayısıyla ben yazıyorum buraya. umarım bunu da analiz edersin, şimdiden teşekkürler.

    1.iki yanı sapsarı yapraklı ağaçlarla çevrili çok düzgün bir yol. Üzerindeki beyaz çizgiler sanki üzerinden hiç araba geçmemiş gibi hiç yıpranmamış haldeler. Yaprakların rüzgarda çıkardığı hışırtılardan ve ayak seslerimden başka hiçbirşey duyamıyorum.Yol kenarına birikmiş sarı ve kurumuş yapraklar ben ilerledikçe önüme savruluyorlar. Bir süre yürüdükten sonra yol aşağıya doğru eğimli bir hal alıyor. Bigiblet sürmek için ne kadar mükemmel bir yol diye düşünüyorum içimden. Hafif dönüşlü yoldan yavaş yavaş yürüyerek ilerliyorum. Kafamı yukarı kaldırdığımda masmavi bulutsuz bir gökyüzüyle karşılaşıyorum. Bir süre gökyüzünde süzülen kuş kafilesini izliyorum. Sağa doğru bakınca yolun sahile çok yakın bir yol olduğu anlaşılıyor. Yolda ilerlerken yanıma çok tatlı tertemiz bir yavru kedi yaklaşıyor.Onu sevdikten sonra beni takip ettiğini görüyorum.

    2.Yol sola doğru kıvrılırken hemen dönüşte bi su birikintisi olduğunu farkediyorum. Suyun yanına yaklaştığımda kedi suyu içmek için hazırlanıyor fakat ben izin vermiyorum. Çünkü su çok bulanık ve kirli bir su. Suyun üzerinde kendi bozuk görüntümü zar zor seçiyorum. Suyun hemen kenarındaki ağaçtan suyun üzerine yapraklar düşmüş. Suyu görünce tuvaletimin geldiğini farkediyorum ve suya işeyip ordan ayrılıyorum.

    3.Yolda yürürken ağacın dibinde gördüğüm fincan dikkatimi çekiyo. Hiçbir çöpün bile olmadığı yerde bu fincan ne arıyo diye merak ediyorum. Fincanı elime alıp baktığımda porselen ve ortasından bir desenle çevrili olduğunu görüyorum. Fincanın kulpunun tam ortası kırılmış. içine baktığımda dibinde şekillenmiş kahve olduğunu ve ondan fal bakıldığını tahmin ediyorum. Fala bakan kişi acaba ne görmüştür diye merak edip ben de ondan bişeyler çıkarmaya çalışarak yoluma devam ediyorum. Bir süre sonra o kahve lekelerine yaptığım benzetmeler beni eğlendirmeye başlıyor.

    4.Elimde fincanla yürürken yolda gördüğüm anahtar beni şok ediyor. Çünkü az önce fincanda baktığım şekillerden birinin anahtar olduğunu farkediyorum.Bu kahve falına olan ilgimi iyice arttırıyor. Anahtara baktığımda biraz yıpranmış ve biraz lekeli bir demir anahtar olduğunu görüyorum. Tipik demir kapı kilidi gibi. Anahtarın böyle güzel bir yol üzerinde ve kahveden gördüğüm zaman bulunması onu saklamam gerektiğini düşündürüyor bana. Onu deri ceketimin soldaki fermuarlı cebine koyuyorum. Fincanı da yoldan aldığım bi yaprakla iyice temizledikten sonra iç cebime koyuyorum.
    5.Hafif eğimli yoldan ilerlerken bi ayı görüyorum. Kahverengi gayet büyük bi ayı. Beni gördüğünü ve üzerime koştuğunu farketmem saniseler sürüyo. Hemen bi refleksle yerde bişeyler var mı diye aramaya başlıyorum. Bişey bulamayıp hemen arkamı dönüp kaçmaya başlıyorum.Ama yol rampa olduğu için beni zorluyor. Ayının yarattığı adrenalinle çok hızlıca koşuyorum.Bir süre hiç arkama bile bakmadan koştuğumda düşüyorum ve kalktığımda ayının arkamdan gelmediğini farkediyorum.. Hemen arkamı dönüp baktığımda ayının neden durduğunu anlıyorum. Peşimden gelen kedi pençelerinin arasındaydı ve kan içindeydi. O an içim burkuluyor ve o görüntüye daha fazla bakmak istemiyorum. Ayı ilerleyip benden uzaklaştıktan sonra olayın sıcaklığı geçince göğsümde bir acı hissediyorum. Düştüğümde fincan cebimde parçalara ayrılmıştı ve göğsümü kesmişti.

    6.Tekrar dönüp yoluma eskisi gibi devam ediyorum. Yolun kenarındaki ağaçlardan saklana saklana gidip ayının orda olup olmadığını kontrol ediyorum. Daha sonra onun gittiğine iyice emin olduktan sonra tekrar asfalt yola geçip bugün olanlar hakkında düşünmeye başlıyorum. Daha sonra yolun sonuna geldiğimi farkedip duvarın önünde o yazıyı okuyorum. Duvarın arkasını göremediğim için merak edip hmen duvarın dibindeki ağaca tırmanıyorum.. Duvarın arkasını görünce bu güzel yol bittiği için hayal kırıklığına uğruyorum. Dümdüz tarlalardan ve kısa otlardan başka hiçbirşey yok.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 91.
    0
    @70 eyvallah valla iyi oldu bu..bana kendimi hatırlattın diyebilirim.
    ···
  4. 90.
    0
    Hayalimdeki yol. Aslında böyle hani cennet yolu gibi derler ya. Renkli ışıklı, çayır çimen falan o tip bişey.

    Su billur, parlak, akıyor dere sanırım. Sudan içiyorum ben. Ama su önceki gördüklerimden değil, hani sıvı ama katı gibi. Yani değişik bişey. Suya girmiyorum , girecek kadar da büyük değil. Dere yani. Ama koşmadan üstünden atlayamayacağım kadar da geniş.

    Fincan bi çin porseleni. Tabağı da var. Çok büyük değil. Yeterli diyelim. Çok fazla mozaiği yok, ama olanları da üçgen şeklinde gibi ve kahverengi. Kahverengi kırmızı desenler, ama kendisi beyaz. Porselenin bir süsü yok, yani düz fincan, olan işte mozaiği var sadece. Tabağı da aynı şekilde, onda da aynı grafik var.

    Anahtar gördüm, bu anahtar büyükçe, eski zaman kapılarını açan cinsten. Sarı ama parlak değil çok. Hani eskiden kalmış belli. Onunla nereyi açacağımı bilmiyorum ama cebime koysam da iyi gibi. Hiç olmadı deseni falan var mı diye bakarım. Nereyi açtığı hakkında fikir edinebilirim diye yanıma alıyorum.

    Ayı bana koşunca ben de kaçtım. Bayaa kovalaştık, sonra gitti. Yani sanırım bölgesini işgal ettim gibi. Yani benle birebirde derdi yok. Ama tedirgin etti tabi başka ayılar da olabilir.

    Çıktım duvara. Sırf merak. Birinin evi varmış böyle büyük konak gibi. Terkedilmiş gibi değil ama bakımsız. ilginçtir bahçesi de bir o kadar bakımlı. Eski böyle heybetli konaklardan. Yazı da paslıydı zaten hani zamanında asmışlar, ama şimdi o kadar da bi ehemmiyeti kalmamış.
    ···
  5. 89.
    0
    @93 tamam panpa yarın açarım
    ···
  6. 88.
    0
    özet geçermisin canım panpacığım ?
    ···
  7. 87.
    0
    1-yolda çakıl taşları var. daha az kırımızı renk ,siyah renk ağırlıklı olmak üzere. kenarından ufak su sızıntıları oluşmuş, temiz su, ama yürüdüğüm yerde yok su yolun kenarlarından akıp gidiyor. etrafta kavak ağaçları var, değirmen görüyorum bitane de. ama hiç insan hayal edemiyorum bu yolda. yolun sonun tahta bi köprü var, karşıda neler olduğunu bilmiyorum ama karşıya geçmek zorundayım.
    2-suyu yolumun etrafında gördüm madem öyle, çakıl taşlarının üstüne birikinti yapmış,ama bunun dibindeki taşlar siyah. suya ayaklarımın tabanını sokuyorum. bileklerime kadar ıslanmayacak derecede sığ bir su bu. içinde ufak balıklar var, ayaklarımı izleyen.en son suya tekme atıp uzaklaşıyorum mekandan
    3-fincan işlemeli, içinde kahve telvesi var ve elime alıp bakıyorum. okumaya çalıştığım fal,her şey çok net gözüküyor. sonra içini suyla doldurup çalkalayıp temizleyip, fincanı mekana bırakıp uzaklaşıyorum
    4-anahtar sarı,iri bişey.iki büyük dişi var, kulpundan tutup cebimdeki ipe geçirip yanıma alıyorum,
    5-ayının kürkü o kadar kalın ki,hiçbir şey yapamayacağımı biliyorum. bu yüzden önünde eğiliyorum, saygı gösteriyorum, zararsız olmadığımı belirtmeye çalışıyorum, ayı beni anlıyor, geçmeme izin veriyorum,ama bi taraftanda gözüm arkada çünkü onun da gözü bende ve her an fikrinden vazgeçecek gibi
    6-aşmam o duvarı, kalırım orada havası güzel, suyu güzel yol. sırtımı duvara yaslarım, geldiğim yolu seyrederim
    panpa meraklandım umarım çekersin bunada bi ayar
    ···
  8. 86.
    0
    @87 yolu uzun yazarsan yaparım analizini.

    panpalar, yarın görüşürüz. bugün daha fazla beyin amçıklaması yaşamak istemiyorum. geyik yapıcam biraz.
    analizinizi yaptığımda pm den haber veriyorum merak etmeyin.
    ···
  9. 85.
    0
    üşenmedim yazıcam
    1-Şimdi bi yol görüyorum asfalt bi yol çift şeritli şeritler kegibli şeritler halinde.Bu yolun yan tarafı orman yemyeşil bir orman yeşilin her tonunu görebiliyorsun.Bu yol bi dağa doğru çıkıyo.Ama yolun sonu gözükmüyor. Düz bi yol uzaktan bakınca incelerek bitiyomuş gibi gözüküyo. Altımda kırmızı bi araba var yeni son model keskin hatları olan. Ferrari veya porche tarzında.Üstü açık bu arabayla gidiyorum. Güneş gözlüklerim var. Cool bir müzik açmışım o müzik eşliğinde düşünceli olarak yolda ilerliyorum.
    2-Yolda bir göle rastlıyorum. Mükemmel bir manzara var hani insanı kendinden alıp zütüren türden arabayı çekiyorum kenara. Suyun kenarında bir hamak var o hamakta dinleniyorum. Suda balıklar var net bir şekilde görülebiliyorlar. Balıkları elimle yakalamaya çalışıyorum ama olmuyor.
    3-Yola devam ediyorum bi fincan çıkıyor. Bildiğin kahve fincanı ama ters çevrilmiş. biri kahve içmiş belli yanında telveleri duruyor. Telveler fincanın tabağının yan tarafını kaplamış. Fincanın üzerinde osmanlı usulü motifler var.
    4-Yolda bi anahtar var. Anahtarın baş kısmı yuvarlak ama içi boşluklu bir yuvarlak ve motifli. uzun eski usul bir anahtar. Antik bir yerin kapısını açacak gibi duruyor.Şaşırtıyor beni farklı beklentilere sürüklüyor. Osmanlı saray anahtarlarına benziyo
    5-vahşi ayı arabadayken peşime takılıyor. Başta mesafe uzak ama sonradan yaklaşıyor.ilk defa bir ayıyı canlı olarak görüyorum. Aslında sevimli geliyor ama sesi ürkütücü. Mesafe yakınlaşınca arabayla hızlanmaya başlıyorum. Hızlanınca aradaki mesafe açılıyor. Ayı giderken sağ elini selam verir gibi kaldırıyor. Gülüp geçiyorum.
    6-Sen yüksek bir duvar deyince aklıma ilk çin seddi geldi. Onlarda zamanında bize geçmeyelim diye yapmışlardı ama tarihtede yaptığımız gibi durmuyorum ve duvarı bir şekilde geçiyorum.Ama duvarın diğer tarafıda geldiğim taraftan pek farklı değil. Yani duvarı geçsemde manzara aynı bir fark olmuyor. Sadece duvarın üstü yüksek olduğu için manzara güzel.Ve duvar geniş olduğu için arabayla gezilebiliyor.
    ···
  10. 84.
    0
    reserved
    ···
  11. 83.
    0
    1.
    yolda yürüyorum patika: taşlık çakıllık deil toprak, çok az taşlık var onlarda büyük taşların yüzeyi gören küçük kısmı. yüksek bir tepe her yer yeşillik bazı bazı sarı kurumuş ot toplulugu var ama azar azar sade yeşilliğe güzellik katıyo öyle diyim ben. otlar bilekle diz arasında eşit mesafede büyümüşler. çok ilerde ağaçlar var ama orman desem orman deil seyrek desem seyrek deil. sık ama topasan 2 3 dönüm bi şey. etrafımda yok denecek kadar az gelincik görüyorum sadece kırmızılıkları görünce anlıyorum gelincik oldugunu. hava güneşli ama az bulut var. serin rüzgarlı deil tatlı bi hava.

    2.
    patikanın hemen kenarında ot ların içinin parladıgını görüyorum baktıgımda su birikintisi. otların içinde oldugu için bulanma felan yoktur su temizdir kucagımı açsam anca doldurur o kadar bişey. bi sebepden dolayı deil genel olarak nedenini merak ettiğim için nerden geldiğini düşünürüm maksat kafa boş kalmasın azcık çalıştırak işleyen demir ışıldar hesabına. lazım deil aslında. dünden kalan su desem belki bu ihtimal çabuk bitirir başka şey ararım etrafta bu suyu oluşturabilcek biyer yada bişey yoktur. nese derim burda bırakırım düşünmeyi

    3.
    ilerlerken fincan bulurum kahve fincanı. agzından bi dudak payı kadar aşağısında 1 cm kadar çevrelemiş. desen vardır 1 cm nin iki ucundan cevreleyen çizgi aralarında tek bir çizgi dalga şeklinde ve her dalganınına rasında nokta. altın renkte bir süs. bu kadar boş bi yerde bu fincanın neden aradıgını anlamam. belki biri geçerken düşürdü belki de işe yaramaz diye attılar.( tekme atarım yolun en uzagına düşürmeye çalışırım bu konuda ciddiyim huyumdur * ) işe yaramaz bişey olunca umursamam

    4.
    yerde bi anahtar var. eski kapı anahtarları filmlerde genelde gizemli bi kapı oldugunda hep o bizim eski kapı anahtarlarının tarzında bişey kullanırlar ondan yani. fazla süslü bişey deil anahtarın anahtar kısmı ve gövde sapıda özensiz bi şekilde yuvarlak maksat ip takmak için. atarım. (çelik kapı anahtarı olunca bi sorumluluk hissi doğar o ayrı )

    5. ayı demişsin ama ayılık bi yer anlatmadım ama nese. maksat ne yapacagımı görmek saten.
    yaklaşık 30 40 m uzakta bi ayı gördüm. yan tarafı dönük bana. acaip bi şekilde şok olurum. (ayı burda ne arar diye deyil korkudan)
    kalbim sesi kulagıma gelecek şekilde hızlanır. yavaş yavaş geri geri giderim. ama ayı birden beni görür ve koşmaya başlar. o anda ölü taklidinin işe yaradığı hemen aklıma gelir ama ayının önüne uzanmak gibi bir riske gelemem korkudan, bilirim işe yarayacagını ama yapamam. direk arkamı dönerim. ciğerin dalağın yettiği yere kadar artık.

    6.
    uzun uzadıya gitmişimdir artık. önümde yüksek bi duvar üstünde 'girmek tehlikeli ve yasaktır'. aslında tahlikeli veya yasak olmadıgını düşünürüm. be amk oğlu kimsenin girmesini istemediğin için niye tahlikeli yazıyon derim ve merakımı cezbetmediği için aynı zamandada merakım olmıyan bişeye enerji harcamak istemediğim için yola devam ederim.

    panpa 5 de ayı kovalarsa demişsin ama 6 ya bi bağlantı göremediğim için geçiş yaptım

    bekliyorum panpa emeğine sağlık şimdiden
    Tümünü Göster
    ···
  12. 82.
    0
    hala kahkaha atıyorum lan. başlığa bak. kim okusun lan bunu? asdasdasda
    ···
  13. 81.
    0
    reserved
    ···
  14. 80.
    0
    1- Bir otoyol. Geniş, arabaların seyrek geçtiği bir yol.Üst tarafında köprüler var. Yol ayrımları var, her tarafta boy boy levhalar var. Bir kenarında evler var, apartmanlar, gökdelenler; diğer tarafta ise çayır çimen...
    2- Suya bakıyorum. Fazla derin değil gibi. Basarsam paçalarımdan çoraplarıma su kaçar mı diye düşünüyorum. Yanında durup suya bakmaya devam ediyorum. Sonra suyun üstünden atlamaya karar veriyorum ancak suyun üstünden atlamayı tam anlamıyla başaramıyorum ve ayakkabımdan sıçrayan sular kıyafetlerimi ıslatıyor.
    3- Fincanı elime alıyorum. içine bakıyorum sanki çok kahve falı bakmasını bilirmiş gibi şekilleri inceliyorum. Bir şey anlamıyorum ve fincanı serbest düşmeye bırakıyorum. Kırılcak mı diye merak ediyorum.
    4- Anahtar eski tip dolap anahtarı gibi bişey. Anahtarı alıyorum belki birinindir ya da evde biyeri açar düşüncesiyle yanımda saklıyorum.
    5- Ayıyı görür görmez yoldan araba geçip geçmediğine bakıyorum. Ayıdan daha hızlı koşamayacağımın bilincindeyim ama bi araba, kamyon, otobüs görürsem bunları ayıya çarptırabileceğimi biliyorum ve gördüğüm kamyona doğru koşup ayıyı kamyona çarptırıyorum.
    6- Duvara bir şekilde tırmanırım. Arkasında ise insanların görmelerinin istenmeyeceği güzellikte ağaçlar, çiçekler ama bu bitkilerle duvar arasında da dipsiz bir uçurum görüyorum.
    ···
  15. 79.
    0
    @85 arkadaş olak mı :/
    ···
  16. 78.
    0
    @84 birden soktum

    hayallerinin dıbına kim koydu bilmiyorum panpa. ama hayata bakışın bu yanıtına bakılırsa harbi çok uçuk ve iyi de değil. kendini yolda küçük bir çocuk olarak hayal etmişsin. bu geriye dönmek istediğini anlatıyor. bilinç altında ciddi pişmanlıklar var. keşke her şey bambaşka olsaydı diyorsun. ama bir yandan da sanki hiçbir şey değişmezdi diye düşünüyorsun. sanki kendine ait bir dünyan olamamış, sen kendi başına ve iradenle hiçbir hayat şekli kuramamışsın gibi. otobüs nereye gidiyorsa sen oraya gitmişsin. insanlar şekillendirmiş hayatını. o büyükler sana hak, açık kapı bırakmamışlar sanki. sıkışıp kalmışsın geçmişe. bildiğin şehirlere, komşulara, anılara. bu sana acı vermiyor gibi görünebilir. ama kanıksadığın ve kabullendiğin için. bilinçaltında ciddi bir itiraz var. çok ciddi bir çıkmaza saplanmış görünüyorsun. asgari ihtiyaçlarını karşıladığın, görebildiğin kadarını görüp geçtiğin bir hayat sanki.

    aşka yaklaşamayacağını düşünüyorsun. arada sırada görüp geçtiğin bir şey o. hiç kimsenin aşkına inanmıyorsun zaten. sana göre bir illüzyon yaşıyorlar, gibi yapıyorlar. aslında hepsi mutsuz.

    dolayısıyla sevgiliye bakışın da öyle. belki de geçmişte annen engel oldu sana bilmiyorum. bu konuda aşman gereken ciddi bir hesaplaşma seni bekliyor. onu çözmen lazım.

    gelecek ve hayatta kalma kaygısı çok yönlendirmiş seni. Panpa sen nasıl bir cehennemden çıktıysan, bu kadar ayakta kalmanı bile alkışlamak lazım, başka bir şey demiyorum. ‘ayakta kalmak’. yaptığın tam anlamıyla bu.

    sen o otobüste olduğun için, düşmandan korkun da yok. sanki herşeyi kanıksamış, yaşabileceğin bütün kötülükleri yaşamış gibisin. ya da umursamıyorsun, bilmiyorum. ayı geçerken herkes uyuyor. lan a.k tüylerim diken diken oldu. sanki yaşadıklarına tanık oldu ve umursamadı hiç kimse. bu nası test a.k. bunca yıldır yapıyorum ilk defa böyle bişiy gördüm.

    geçmişten kurtulamadığın için geleceğe ait bir yol bulamıyorsun panpa. bak bunu harbiden aşman lazım. koşulların ne olursa olsun aşman lazım. ölemedin sanki. duvarı otobüsten gördün, sonra tekrar ulaşmaya çalıştın. ölmeyi de başaramadın. daha önce bu kadar hüzünlü bir test yapmamıştım. umarım yanılıyorumdur panpa. üzgünüm.
    ···
  17. 77.
    0
    1. ankara konya yolu gibi bi yol düzlük ve sağı solu karpuz sergisi. yaşım çok ufak ve araba arızalanıp durduğumuzda biri bana karpuz kavun ikram ediyor. gittiğimiz otobüs mercedes 302, sigara içmek serbest. sular naylon ve üçgen p,ramit şeklinde, pipeti batırıp oradan içiyoruz. önmdeki adam koltuğunu yatırmış ve mladan döndüğümüzde muavinin kaldırdığı koltuk rahat etmemi sağlıyor. ufağım çok problem olmuyordu ama bi ferahlık var sanki. afyonda verdiğimiz molada istediğim yemeği yiyorum, kimse pahalı mahalı tınmıyor. fakat varacağımız yer kesinlikle konya değil. ya ankaraya çok sevdiğim bi akrabaya, yada uzun süredir ayrı kaldığım antalyaya ilk girişimiz yolculuğun en zevkli kısmı. binalardan hemen anımsıyorum burası artık ankara değil. (yada tam tersi)

    2. suyu sadece görüyorum otobüsle geçtiğimiz için. hava hafif kararmak üzere. yanında reno 12 var. bagajı açık. suyla uğraşan olduysa da o sırada su kendi halinde, çevresindeki insanlar kendi halinde. suya bulaşan yok.

    3. fincanı zaten önceden de görmüştüm. gittiğimiz yerde hediye olarak zütürüyoruz. kırılmasın diye annem yanına alıyor. sonra susuyorum.

    4. sene 1992 o yüzden beni oyalayacak hiç bi şey yok. okumaktan hemen sıkılıyorum annemin çantasını karıştırıyorum uyurken. belki tavuklu sandviç kalmıştır diye. anahtarı orada görüyorum. tavuk sandviçler çeyrek ekmeğe salata-lık turşusu mayonez ve karabiberle yapılmış. son 1 tane yarısı yenmiş sandviç buluyorum.

    5. ayı ormanlık alandan otobüse doğru koşuyor (sen istiyosun diye) ve biz önünden öylece geçip gidiyoruz. olay sadece benim dikkatimi çekiyor. otobüsün tamdıbına yakını uyuyor. sadece babam ve 1 kişi daha sigara içiyolar.

    6. ankaraya varıyoruz, eski otobüs garından taksiye biniyoruz. büyük halama gideceğiz. takside uyuya kalıyorum. inince babamın kucağında hafif uyanır gibi oluyorum. karşıda ki inşaatta bu yazıyı görüyorum. şimdi yorgunum ama şartlar müsayit olduğunda kesinlikle o duvarın arkasında ne olduğuna bakmaya karar veriyorum. gece uyurken bi ara uanıyorum. hala antalyada ki evimizdeyim sanıyorum ve ev bi anda yabancı geliyor hatırlıyorum. sabah oluyor kızarmışekmek kokusuyla kalkıyorum. rafadan yumurta reçel tera yağ ve yağlı bi keçi peyniriyle kahvaltımı yapıyorum. daha sonra evin yakınıda ki parka zütürüyorlar. yazılı duvarı parkın bir kısmından görebiliyorum. gidip gitmemekte tereddüt yaşıyorum ve korkarak halamı kontrol ederek usulca duvara yaklaşıyorum. duvara tırmanıyorum tam zirvesinden diğer tarafına kafamı uzatıyorum ve irice bi köpek beni görüp beni ürkütecek bi tonda havlıyor. korkup birazcık titreyerek duvardan inip halamın yanına dönüyorum.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 76.
    0
    bundan sonra yazacaklar için söylüyorum.
    soruları birbirinden ayırarak ve uzunca yazmazsanız, hiç zahmete girmeyin.
    ···
  19. 75.
    0
    74. pitlord

    dirençli bi adamsın sen panpa. bir hayli zorluk görmüşsün ve hayatın içinde çok pürüz olduğunu biliyorsun. öle baba parası yiyen okumayan tiplerden değilsin. çalışkansın bir hayli. yalnızlık hissine kapılıyorsun çokça. sana çalışmak iyi geliyor. aslında sen eğlenmek için girdiğin ortamlarda bile kafan arı kovanı gibi çalışıyor. zorluklarına rağmen yaşamdan zevk alan, duygusal ve vefalı birisin. birilerini kırdığında sonradan üzülüyor, kendinle hesaplaşıyorsun. hayat sana göre düşüp düşüp tekrar yola koyulmak zaten. toplumun değer yargılarıyla barışamamışsın. aklın almıyor çünkü, çok salakça geliyor sana bazı tabular. çok insanca, çok sevecen ve adil bir yapın var.

    aşka bakışın hüzün verdi bana. yaralanmışsın, hem de ağır yaralanmışsın zamanında. ondan sonra da küçük küçük yaralanmışsın. artık aşkı görsen, bunu kim koydu buraya diyecek hale gelmişsin. o sanki kendi akışında sana ulaşamaz artık. ya birilerinin oyunu olur, ya da içinde sahketarlık bulunur. doğal olarak işkillisin. ama yine de sana en güzel günlerini ve en koyu acılarını hatırlatıyor aşk.

    doğal olarak sevgiliye bakışın da öyle. çok işkillisin çok... karşındakine de, kendine de zarar vermek istemiyorsun. lakin iyi niyetinden çok zarar görmüşsün. yine de sıcak olursun bir sevgiliye... yavaş yavaş yürür, bakarsın. aklını kaybetmeden, körlemesine gitmeden. çünkü körlemesine gitmişliğin var daha önce. ebenin dıbını hd kalitesinde görmüşlüğün var.

    ama sen aslında tam evlenilecek adamsın. yani akıllı bir kadınla cennetti kurarsın. sakin ama eğlenceli, huzurlu ama maceralı bir hayatınız olur.

    lakin eğer sevmemişsen ve ona güvenmiyorsan, tehkileli bir durumda onun için kendini riske atmazsın. deneyimlerin sana bunu öğretmiş. canın tatlı. valla satarsın karıyı.

    ölümle ilgili düşüncelerin karışık. yaşama bağlılığın zaman zaman azaldığında bunu sorguluyorsun. lakin ölmeyi düşündüğün, ikilemde kaldığın zamanlar olmuş sanki. senin huyun suyun iyi panpa. lakin birdenbire dengesizleşebilme durumun var. bu da sanıyorum aldığın yaralardan olsa gerek.
    ···
  20. 74.
    0
    bad motha fucka

    çok mu sevgisiz büyüdün bilmiyorum panpa. kızmak yok, bu bir test ve her zaman yanılabilir. ayrıca sen de başka bi kafayla cevaplamış olabilirsin. bunları söyledikten sonra başlıyorum;

    hayatın bi gibime benzemiyo. ya da sen benzetemiyosun. acı çekmişsin diye düşünüyorum. derin acılar... ve bu yüzden birilerinin canını yakmak istiyorsun. hiçbir nedeni olmayabilir. sadece birileri daha acı çeksinler işte... sen çektin ya!
    niye bitmiyor bu hayatın sorunları? her gün başka bir tak çıkıyor önüne. başka terslikler ve önünü görmeye, adım atmana engel olan başka bir gibim sonik problem çıkıyor. niye hiç şans yardım etmiyor bana diye düşünüyorsun. hedefin yüksekte bir yerde... ama artık umudunu yitiriyorsun ona ulaşmak için. her geçen gün uzaklaşıyor senden o hedef. ve bu daha da öfkelenmene sebep oluyor.

    aşka bakışın da doğal olara tuhaf. aslında çok güzel olduğunu görüyorsun. ama içersen tak gibi olacak. yani sen ya aşkı kendine layık görmüyorsun ya da yaşayabileceğine inanmıyorsun kardeşim. bu yüzden de aşkla karşılaşman zor. çünkü sen aslında aşk yaşayabileceğin birini bulsan bile onu kullanırsın. serinlersin, sonra gidersin. çünkü seni yutacağını düşünürsün. bu önyargılar hayatını taka çevirir, söyleyeyim. problemin kendinle, hiç kimseyle değil.

    bu öfke fincanda zaten ayyuka çıkmış. yere atmakla yetinmiyor, ayağınla kırıyorsun. sen kadınlardan nefret ediyorsun panpa. sana kim nasıl bir zarar verdi bilmiyorum ama harbiden bu normal değil. ne zaman bir hatun görsen, yaşayamadığın şeyleri hatırlatıyor sanki sana. deli oluyorsun. ama güzel bir şey yaşamıştın sen... güzel bir anın var sanki, sonra ne olduysa, her şey tersine dönmüş.

    bilgiye verdiğin değer işine geldiği kadar. yanlış yapıyorsun. kolay yoldan köşeyi dönmek var aklında. tutkularına kim çomak soktu bilmem ama senin hevesle ve tutkuyla yapmak istediğin bir iş yok.

    kötümser ve çok kincisin. düşmanına büyük kalleşlik yapabilirsin. sana en ufak bir zarar vermek isteyenleri direk yok etmeyi düşünüyorsun. ve herkesin sana karşı olduğunu, insanların seni arkadan vuracaklarını varsayıyorsun.

    ölümden de korkun yok lan senin. balyozla geçtin öbür tarafa allaan manyağı. mafya mısın ne taksun anlamadım. ve tekrar bu tarafa dönmen de enteresan. geldiğin yolu geri döneceksin, oysa ki öbür tarafta seni korkutan hiçbir şey olmadı. e o zaman hedefin kaybolunca kendine yeni bir hedef koymakta zorlanıyorsun. hiçbir şeyin anlamı yokmuş gibi davranıyorsun. ama bu koşullardan çok senden kaynaklanıyor.
    öfkeni yenmeni, hayata daha güzel bakmanı, empati kurmanı ve insanları sevmeni dilerim.
    Tümünü Göster
    ···