yaşadığım ifrit musallatı hikayesi ciddi

yalanım varsa en adi muallakyim beyler. bu hesabı da yeni açtım, aranızda çoktandır bulunan bir üyeydim normalde.
şimdi sizden istediğim tek şey, aklınıza gelen çelişkileri kurcalayıp saçma şeyler türetmeniz değil, mantıklı bir sonuca ulaştırmaya çalışmanız. yani, takta boncuk aramayın. çünkü hikayeyi dinledikçe o aslında eştiğiniz konunun, mantıklı bir yere bağlandığını anlayacaksınız. hikaye sonunda da kendimi ifşa da edeceğim rahat olun. liseli de değilim onu da belirteyim. ismi lazım değil bir üniversite'de bilgisayar programcılığı okumaktayım. hikayeyi parça parça yazıyorum, okuyabilirsiniz. sevgiler.

özel edit: en son entryme gidin. mevzu orada...

önemli 1: çocukların ve benim gibi kalp rahatsızlığı olan tiplerin okumasını kesinlikle tavsiye etmiyorum.
önemli 2: sabah ezanına yakın okumayın, sadece benden bir tavsiye.
önemli 3: verdiğim isimleri yüksek sesle söylemeyin, içinizden istediğiniz kadar düşünebilirsiniz.
önemli 4: olası bir musallat durumunda, özelden yardımcı olabilirim size. sevgiler.
önemli 5: hikayeyi kısayol yaparsanız, arada geceleri gelip bakarsanız hoş olur.

üniversiteyi kazanmıştım. kazanmıştım derken, tembelin tekiydim ben amk. ayrıca meslek lisesi okuyordum. 2 yıllık bir bölüme yerleştim haliyle. peder de tutturdu ben de geleyim falan. gel amk tamam dedim. gittik taa ebesininkine (başka bir şehire) haliyle kimseyi tanımadığım için hemen bir yurda kaydoldum. eşyalarımı da zaten almıştım yanıma. bir bavul ben, bir bavul babam yüklendik odama yerleştirdik. neyse, bu muhabbet falan etti yurttaki müdüreyle. hatun taş tabi. babamın da çakraları açıldı karıyı görünce. içimden dedim tamam amk yeter, bu kadın babama verir yurt parasını da beleşe getiririz. sonra babam dedi hadi eyvallah oğlum. dikkat et derslerine muhabbeti falan. gittim öptüm elini eyvallah babam dedim. sonra odama geçtim yatmaya başladım. 2 yıllık bir üniversiteden nereye gelebileceğimi düşünüyordum.

o an uyumuşum. diğer oda arkadaşlarım da gelmiş yerleşmiş bile. bi uyandım. 2 tane bebe kendi aralarında muhabbet ediyor. noluyo lan? dedim haliyle. gülerek kardeş süper horluyorsun da 2 sene senle nasıl geçecek hiç bilmiyoz biz dediler şakayla karışık. baktım efendi tipe benziyorlar, dedim benden önce uyuyacaksınız birader yapcak bir şey yok. gülüştük falan. öğrendim isimlerini binlerin. hafif sarışın bi bin var, onun adı atlas. bi de esmer bi bin var o da ahmetmiş. yalnız ahmetin gözler fıldır fıldır oynuyor, türkçesi de biraz bozuk. dedim nerelisin lan sen? azeri çıktı herif.

o kadar yazdım ismimi söylemeyi unuttum amk. ege benim adım binler. neyse, bu ahmet biniyle baya muhabbet etmeye başladım ben. ilk günden kanka olduk bebeyle. bozuk türkçesi nedense taşşağa aldığım için hoşuma gitmeye başlamıştı. çocukta taşşağa aldığımı anlıyor ama bozulmuyordu nedense. atlas kafasına göreydi. oturdu yatağına, değişik değişik anlam veremediğim bir kitaplar karıştırmaya başladı. şöyle bi baktım. arap harfleri desen değil, rusça falan sandım pekte sormak istemedim zaten. çünkü buradaki tiplerle pek samimi olmak istemiyordum. 2 seneyi adam gibi bitirip, bir an önce yol almalıydım. hayatıma bakmalıydım...

dedim biraz uyuyayım. mağlum bir sonra ki gün ders başı yapacağım. bu arada ben ateisttim o zamana kadar. dine inanmıyordum. hatta allah'a bile küfür eden bir tiptim. belki de beni allah cezalandırdı bilmiyorum. kafamı koydum yastığa rahat rahatta uyuyamıyordum elemanları tam tanımadığım için. ama bir terslik vardı. benim ahmetle samimi bir şekilde konuşmamdan ziyade, atlasla ahmet bini sanki birbirini tanıyormuş gibiydi. dedim olabilir beraber yapmışlardır tercihini gibtir et. vurdum kafayı yattım. kafamı yastığa vurmamla beraber zaten birden uykum gelmişti. ben de anlayamadım amk. gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu, ve kapandı... rüya görüyordum. rüyamda da böyle çok pis bir koku var. ama ne olduğunu anlayamıyorum. sonra uçmaya başlıyorum. daha sonra birden odamda görüyorum kendimi. ama uçuyorum. ama yarı saydamım. böyle koluma bakıyorum kolumun arkasındaki şeyler de gözüküyor. oda içerisinde gözlerimi gezdiriyorum kendimi, atlası ve ahmeti görüyorum. ahmet ve atlas bana ters ters bakıyorlar. ben de uyuyorum. atlas birden ayaklandı. ben o an korkudan ne yapacağımı bilemedim. böyle bir boşluk hissi oldu içimde, birden kan ter içinde rüyamdan uyandım. ama şok olmuştum. uyandığımda atlas ayakta, ahmette ters ters bana bakıyordu.

up up up

up up up

up up up son uplayışım beyler, dinlemiyorsanız anlatmam.

bir an bi züt korkusuyla uyandım. içimden diyorum bunlar ne ayak amk giberim. dilim tutuldu bi an. atlas kardeşim bağırıyordun ya rüyanda, ne gördün hayırdır falan dedi. ben konuşamıyordum sanki. hiç kardeşim sıkıntı yok diyebilidim sadece, daha sonra kalktım koridordaki damacanadan su içmeye gittim. gecenin 2'si gibi falan. yurttaki bebelerde gayet koyun amk. normalde benim memleketimin öğrencileri sabahın 5'inde bile ayakta olur. yavaş adımlarla su içmeye gidiyordum. plastik bardağı çıkardım, suyu doldurdum. o an belki inanmayacaksınız ama yurttaki bütün kapılar kendiliğine açıldı ve sert bir şekilde kapandı. dilekolay, kimse de bu sesten rahatsız olup kalkmadı. ölecek gibi oldum. haraket edemiyordum. bizim odanın kapısının açıldığını ve birinin bana yaklaştığını gördüm. daha sonra kalbimde ufak ufak karıncalanmalar oldu, ve yere düştüm. bayılmışım.

uyandığımda öğlen olmuştu. ilk üniversite günümü gibmiş atmıştım amk. zaten ilk günlerde ders olmaz bilirsiniz. sorun olmadı o yüzden. kafamı sağa sola çevirdim. la bi baktım, hastane gibi bir yerdeyim. bi tane gencecik, belki benden küçük bir hatun geldi. değişik terimlerle bana olan şeylerden bahsetti. dedim ben anlamıyorum, türkçe karşılığı var mı bunların? kalp krizi geçirdiğimi öğrendim o an. derken müdüre hatun geldi, bana olan şeylerden bahsetmeye başladı. kalp krizi geçirmişim, o an kendimi dengemi sağlayamayıp merdivenlerden yuvarlanmışım amk. dedim oha anasını avradını! biri benim düştüğümü görmüştü ve ben merdivenlerden yuvarlanmamıştım ki. ayna getirttim kendime. la bi baktım dudağım patlamış, burnumda da am gibi bir yarık var. hasgibtir dedim. peki beni buraya kim getirdi dedim müdüreye. arkadaşlarından birileri getirmişler, kim bilmiyorum daha. bana sadece hastanede olduğun haberi geldi, direk geldim. ailene haber vermedik telaşlanmasınlar diye dedi. sağolun dedim ve düşünmeye başladım. noluyor amk diye korkuyordum bir yandan da. o an okulu bırakmayı bile düşünmedim değil.

bu günlük bu kadar yeter beyler, pazartesi finaller başlıyor amk. biraz çalışayım. öptüm.

akşam devam edeceğim beyler. dediğim gibi finaller var amk. çalışmam lazım, daha doğrusu çalışmalıyım. kafa gitti zaten.

pansuman yaptıklar, daha sonra beni taburcu edeceklerini söylediler. hastane masraflarım da müdüreciğim tarafından karşılanmıştı, sağolsun cici annem benim. amk karısı masrafları karşılamasına karşılamış ama hastaneden tekrar yurda zütürmeyi akıl edememiş amk. burnum dudağım sarılı bir şekilde hastaneden çıktım. ambulansın başında duran abi de sağolsun, hayırdır yeğenim? dedi. ben de dedim yurt bekler abi, gideyim karanlığa kalmayayım. abi de sanırım acıdı o an bana. dedi gel atayım seni nereye gideceksen, dedim sorun olmaz abi inşallah? yok la ne sorunu dedi. bindik ambulansa, gittim tekrar gibtiğimin yurduna. teşekkür ettim, dedim abi eyvallah sağolasın. girdim yurda, odamın kapısı falan zaten açıkmış. içeri girdim, kimse yok. dedim alla alla. nerde bu muallakler falan. öyle çabuk gibtir edemedim açıkçası. çünkü odadan biri bana doğru geliyordu, ve muhtemelen ben kriz geçirirken aralarından bir huur çocuğu beni merdivenden yuvarlamıştı. derken atlas bini daldı odaya, hayırdır kardeşim ya çok merak ettim seni dedi. baktım bu maval okumaya devam ediyor, yok kanka bi sıkıntım yol allaha şükür falan dedim. iyi dedi. hiç sorgulamadı nedense amk. sigara içmeye gibtirdi gitti.

devdıbını 22:00 sularında yazacağım.

ben feyste falan dolanmaya başladım. takılıyordum öyle vaktin nasıl geçtiğini anlamadım. baya saat geçti, akşam olmuş bildiğin. atlas geldi yine. geçti direk yatağına, bilgisayarını da kucağına aldı transa geçti amk. ben de gayet samimi bir şekilde "ahmet nerde lan?" dedim. bu da "bilmiyorum valla, pek samimi değiliz biz dedi." ya dün gördüklerim? gayet 40 yıllık arkadaş gibilerdi. hadi ya, tamam dedim. "içki kullanıyor musun?" dedi. ben de haliyle "eh, arada sırada" dedim. iyi öyleyse, hadi bu gecelik benden olsun ayağı yaptı. normalde yurda içki sokmak yasaktı ama kimin umrunda amk. ben de neyse, en azından içkiyi beleşe getiririz düşüncesiyle iyi bari dedim içimden. çıktı gitti. 10 dk. sonra bildiğin koca bir şişe absentle geldi odaya, kaçlık olduğunu bilmiyorum. ama en son absent içtiğimde 3. şattan sonrasını hatırlamıyordum. durumlar da mağlum, az içerim diye düşündüm. doldurdu bu. parası mı yok gavatın nedir, insan yanına biraz çerez alır. bardaklara doldurdu, "hadi baba şat" dedi. dayanamadım, ilk şatı attım. kafam ne yalan söyleyeyim hafif gitti. buna baktım. bu benden fena amk. gözleri hemen kısılmaya başladı. dedim fırsat bu fırsat. 2. şata giriştim, bu da erkeklik yaptı aynı anda benimle 2. şata girişti, benim gözler bi ara gitti başım dönmeye falan başladı sonra dayandım kendime geldim. baktım bu tamamen hoş oldu, dünyadan haberi yok muallaknin. benim alkol kana karışmadan direk buna 3. şatı attırdım. bu tamamen salak salak gülmeye başladı. ben de hazır bunun mal anını bulduğum için, gittim tuvalete. bi güzel kustum amk. elimi yüzümü yıkadım. kendime geldim. şimdi sıra bendeydi. bu ipnenin neyin nesi olduğunu anlayacaktım.

beyler dinleyin bi amk. valla kendimi salak gibi hissediyorum. birilerine anlatmam lazım artık.

up up up

up up up lan!

neyse amk dinlemeyin. ben son kez şunu da yazıyorum.

gittim bunun yanına, başladım konuşmaya. saçma sapan sorular soruyordum, bilincini yokluyordum. iki kere iki kaç eder lan dedim. bu düşündü düşündü, "ederi neyse o eder kardeş dedi." gayet mantıklıydı amk. züt gibi kaldım. "adın ne lan?" dedim. fire vermeye başladı züt. adım yajlah dedi. ya alkolün etkisiydi ya çok korkacağım şeyler dönüyordu bu yurtta amk. "yajlah ne lan?" dedim. "benimle belirli saygı çerçeveleri içinde konuş, yajlah terbiyesizliğe tahammül etmez." dedi. o an kapanmış gözleri fıldır fıldır açılmıştı, bana bakıyordu. bir an korktum, geri attım kendimi. "yajlah nedir, söyler misin?" diyebildim sadece. "beşinden ikincisi" dedi. ne dediğini gram anlamadım. korkuyordum.

beşinden ikincisi nedir dedim. sustu, birden kendini yatağa bıraktı. sonra yatağa kusmaya başladı amk öküzü. dokunamuyordum kortuğumdan. gibtir git lan diyerek odadan çıktım. o gece de odaya girmeyecektim. dışarda yatarım yine o yurda o durumda girmem diye düşünüyordum. telaşla aldığım montumun cebinde 7-8 dal sigara kalmış, çakmağım da yok tabi. 12'den sonra da yurttan çıkmak yasak. saatte 11:58 civarı. bir anda fırladım çıktım gittim. güvenlik noluyo olm saat 12 dedi. dedim daha 2 dakika var hadi eyvallah. adam da ne olduğunu şaşırdı. o yurda bir daha giremezdim amk. memleketime dönerdim, yine o atlas mıdır yarjah mıdır onun yanına gidemezdim.

hiç bilemdiğim sokaklarda dolanmaya başladım. cepte yeni memlekete geldiğimden para vardı, 280 lira küsür. girdim bir markete, bir tane konserve mısır aldım, bir tane de konserve barbunya, bir de geceye kalmış bayat bir ekmek aldım. sigara almayı da ihmal etmedim. parasını verdim fırladım gittim. gittiğim vakit havalar pek soğuk değildi, o yüzden çok sıkıntı olmayacaktı bu gece benim için. yanında orman olan bir alan vardı, piknik için kullanılıyormuş. baktım banklar falan var. iyi amk dedim. yanında orman olsa da diğer tarafında yol olduğu için aydınlıktı. kuruldum oraya, aldıklarımı yemeye başladım. acıkmıştım valla.