http://imgim.com/genislet...963-9f82-1d57bcf32464.jpg
http://imgim.com/1976incio2682551.jpg
http://imgim.com/3412incia7517309.jpg
http://imgim.com/7388incin8898686.jpg
http://imgim.com/1579incii3915140.jpg
1954′teki son buluşmalarında Cansaliet, ustası Fulcanelli’nin olduğundan çok daha genç göründüğünü fark etti. Oysa, Fulcanelli 100 yaşını geçmiş olmalıydı. Yoksa, ebedi yaşamın sırrını mı bulmuştu?
FRANSA’DA FULCANELLi ADI, bir simya ustasının geleneksel takma adı olarak herkes tarafından kabul ediliyor. Bugün kalkıp Vendée’deki Terre-Neuve Şatosu’na gidecek olursanız, size süslü bir “simya şöminesi” gösterirler. Sonra da Fransız rehber, bunun, Fulcanelli’nin Les Demeures Philosophâtes adlı kitabında sözünü ettiği şömine olduğunu söyler. Üstelikte, Fulcanelli’nin kim olduğunu açıklamaya bile gerek görmez.
Altın yapma izni
Gizli kuvvetlere ve simyaya inanan ingilizler ise, Fulcanelli adını ilk kez 1963 yılında duydular.Çünkü Louis Pauwels ile Jacques Bergier’in, The Dawn of Magic (Büyünün Şafağı) adlı kitapları o yıl basıldı. En çok satan kitaplar listesinin birinci sırasına oturan bu kitap, Fulcanelli ile yapıtlarının daha yaygın biçimde tanınmasını sağladı. Fulcanelli’nin ilk başyapıtı Le Mystère des Cathédrales’in ise ingilizceye çevrilmesi için aradan sekiz yıl daha geçmesi gerekti.
Kitapların ikisinde de Fulcanelli hakkında şaşırtıcı yeni bilgiler vardır. Örneğin ikinci kitapta, Fulcanelli’nin öğrencisi Eugene Canseliet cüretli bir iddiada bulunuyordu. Canseliet, Üstad’ın kendisine 1922′de çok az miktarda simyasal “telkin pudrası (tozu)” verdiğini ileri sürüyordu. Ayrıca, onun 100 gram kurşunu altına dönüştürmesine izin vermişti. Canseliet, kitabın giriş bölümünü yazan Walter Lang’a, deneyi Sarcelles’deki gazhanede yaptıklarını da söyledi. Bu akla gelmeyecek mekânda yapılan deneyin iki de tanığı vardı: Sanatçı Jean-Julien Champagne ve Gaston Sauvage adlı genç bir kimyacı.
Şimdi Terre Neuve Şatosu’ nda (üstte) bulunan “simya” şöminesi (altta). Fulcanelli, kitabında, şöminenin üstüne yazılmış olan Latince “Nascendo quotidie morimur” düsturunu “Doğmakla, günbegün biraz ölmeye başlarız” diye çeviriyor. Ayrıca, bunun, hem simya sürecinin çeşitli yönlerine, hem de bunların yol açtığı iddia edilen ruhsal değişimlere işaret ettiğini öne sürüyor.
Fulcanelli yaşlanmıyor
Canseliet, ayrıca Lang’a yazdığı bir mektupta Fulcanelli ile son kez birlikte çalışmalarından da söz ediyordu: “Üstad daha o vakit çok yaşlı bir adamdı, ama kesinlikle ciksen yaşında göstermiyordu… Otuz yıl sonra onu tekrar görecektim. O sıralarda da elliden fazla göstermiyordu. Yani, olsa olsa benim yaşımda gibiydi.” 1981 yılında 80 yaşında olan Canseliet, daha sonra da, Üstad’ı ile bir kereden fazla gizlice buluştuğunu da iddia etti. Ona göre, Fulcanelli hâlâ yaşıyordu.
Fulcanelli uyarıyor
Pauwels ve Bergier’nin de kitabında Üstad’la karşılaşma ihtimali ortaya atılıyor. Bergier, 1937 yılı Haziran’ında (yani New Mexico’da yapılan ilk atom bombası deneyinden sekiz yıl önce) etkileyici, ama esrarlı bir yabancının yanına yaklaştığını iddia ediyor. Adam, Bergier’den o sıralarda yanında çalıştığı ünlü fizikçi Andre Helbronner’e bir mesaj zütürmesini istiyor. Artık, nükleer enerjiden yararlanmanın eşiğinde olduklarına göre, bu yeni buluşun taşıdığı tehlikeler konusunda, bilim adamlannı uyarmayı görev saydığını da ekliyor. Eski çağlardaki simyacılar (kendi kendilerini yok eden eski uygarlıklar da) böyle gizli bilgileri elde etmişlerdi. Yabancı, uyarısına kulak asılacağını hiç ummadığını, ama yine de kendini buna zorunlu hissettiğini ifade etmiş. Bergier, 1978 Kasım’ında ölene kadar bu esrarlı yabancının Fulcanelli olduğu konusundaki inancını yitirmedi.
Bergier’in başından geçenlerin bir sonucu olarak, daha sonra yerini CIA’in aldığı Amerikan Stratejik Hizmetler Dairesi, 1945 yılında ikinci Dünya Savaşı sona erince Bergier’i bulmaya çalıştı. Nükleer fizik hakkında, önceden bilgisi olanların düşman ülkelere iltica etmesini önlemek için, hepsini ele geçirmek çabasındaydılar. Ne var ki, Fulcanelli bulunamadı.
1963te basılan ve en çok satan kitaplar listesinde bir numaraya çıkan “The Dawn of Magic’in yazarları Louis Pauwels (üstte) ve Jacques Bergier (altta), ingiliz okurlara Fulcanelli’yi ilk tanıtan yazarlar olmuşlardı. (Bu kitap, Türkiye’de “Evrenin Gizli Sahipleri” adıyla yayımlandı.)
Gümüşü uranyuma çevirdi
Bizzat Fulcanelli’nin kendisinin gerçekleştirdiği, diğer bir değişim olayına yönelik bir iddia daha var. Bu olaydan sonra, şimdi Utah’ta, Salt Lake City’de çalışan modern bir simyacı söz ediyor. Asıl adı Albert Riedel olan, Frater Albertus Spagyricus, 1911 yılında Almanya’nın Dresden kentinde doğdu. Eski bir iç dekoratör olan Frater Albertus, şimdi gittikçe gelişen Paracelsus Koleji’nin (Utah Parakimya Enstitüsü) başında bulunuyor. Kolej, 1960 yılında Paracelsus Araştırma Derneği olarak kurulmuştu. Düzenli olarak simya konusunda seminerlerin düzenlendiği kolejin yetkilileri, simyayı Ortaçağ’ın dışına çıkarmayı amaçlıyorlar.
Frater Albertus, The Alchemist of the Rocky Mountains (Kayalık Dağlan Simyacısı) adlı kitabında (1975) Fulcanelli’nin 200 gram kurşunu altına, 100 gram gümüşü de uranyuma çevirdiğini öne sürüyor. Aynı yıl, yani 1937′de, Bergier’in de esrarlı yabancıyla karşılaştığı akla geliyor. Albertus’a göre bu deney, Bogur-ges yakınlarındaki Lere Şatosu’nda meydana geldi. Deneye, şatonun sahibi Pierre de Les-seps ile isimleri bilinmeyen iki kişi bir kimyacı ve bir jeolog tanık oldular.
“Budalaların altını”
Albertus, Fulcanelli’nin 400 gram erimiş kurşuna “bilinmeyen bir madde” eklediğini, bunun üzerine de kurşunun aynı ağırlıkta altına dönüştüğünü söylüyor. Daha sonra Fulcanelli aynı işlemi gümüşe de uygulayarak, benzer miktarda uranyum elde etmiş. Bilinmeyen maddenin ne olduğu sorulunca, Fulcanelli, fazla düşünmeksizin bunun, ‘budalaların altını’ denilen demirli pirit, yani bir demirli sülfit FeSs olduğunu söylediği öne sürülüyor.