-
101.
0@80 hahaha. vuruşkan parkı giber.
- 102.
-
103.
0yaşım 11, 6. sınıfa geçtim bu sene. ilk defa bu yaz boşaldım, anneme gösterdim külotumu erkek olmuşsun sen dedi. gusül almayı öğrendim. büyüyünce astronot olmak istiyorum.
ahmet buhan'ın test kitapları kaldı elimde, 5. sınıf. isteyene satabilirim -
104.
0@82 aleyküm selâm yarram
-
105.
0
-
106.
0
-
107.
0
-
108.
0senin kendinle bitmek bilmez bir hesabın var.
başkalarını bulaştırmayayım diyorsun, gelip kendileri yerleşiyor sorgulamanın ortasına, o karanlık odadaki rahatsız edici beyaz ışığın altına girip durmaya hevesliler var.
senin de işine geliyor, kovmuyorsun, hatta bir de rahat etsin, yerini yadırgamasın diye imkanlarını zorluyorsun. ne olursa olsun onlar senin kabına sığmıyor ama, bazen taşıyorlar, bazen içinde kaybolup gidiyorlar.
sen zannettiğin gibi birileri ve zannettiğin gibi birşeyler peşindesin, sürprizleri seviyorsun ama sürprizler bile beklemediğin şeyler olmamalı, yoksa oturur ağlarsın sen, bir daha kalkamazsın ordan, bir daha susmazsın da.
hem olmasın istiyorsun, hem olsun, olunca kıymetini bilmiyorsun, olmayınca kahrından ölmüyorsun. seni, aklından geçen, içinden gelen bütün delilikleri yapmaya itecek, çekiştirecek, harekete geçirecek kadar basit birşey olması lazım yoksa gün gelecek sen aklında yanıp sönenin ne olduğunu bile anlamaz hale geleceksin.
bir gün gelir de, sabah anlamsızlığı, hiçliği hissetmeden uyanırsan, birşeylere umutlanarak yahut üşenerek, ama birşeylere tepki vererek kalkarsan yataktan, yani değişirsen, durmadan yorulmadan sadece yazmak isteyen ellerinin dantel öresi, tahta oyası, çiçek dikesi gelirse, anlamların bile anldıbını soran kafan gündelik işlerin, gelecek planlarının ardına düşmeyi becerirse, nefretle, kıskançlıkla, küçümsemeyle değil de sade bir sevgiyle sarılı bulursan varlığını,
o kadar değişmeyi başarırsan,
çoklu, bir ondan bir bundan değil de
bir tek ve sade,
sade ve basit,
basit ve küçük,
küçük ve sevimli olabilirsen, kendine küfret benim yerime.
sakın bu acaipliğe ihanet etme! -
109.
0kendisiyle hiç bir tanışığım olmasa dai yazılarına hemen her zaman katıldığım, takdir ettiğim, son zamanlardaki tepkisini çoook çok iyi anladığım kişi.
artık zadece yemekteyiz hasan'ın değil, çok insanın hayatın her alanına sirayet eden soytarılıklardan ve mantıksızlıklardan artık gırtlağına kadar geldi. artık yeter!
şu türk takımı mevzusu mesela, para saçıp ilngiltereden getirtdiği cins at kazanınca "gururlanan" arap bedevisinden hiç bir farkı yok böyle yabancılardan kurulu takımlarla maç kazanıp sevinmenin.
"el gibiyle gerdeğe girilmez!"
hadi diyelim ki, iyiniyetle yaklaşarak diyelim ki, takımlar artık böyle beynelmilel. güzel. peki, e zaman tribünlerdeki türk bayrakları ne oluyor? maçtan sonra ingilizlere karşı milliyetçi havalarla üstünlük taslamak ne oluyor?
yaneyse işte bu basit gerçeğin nesine karşı çıkılır anlamak mümkün değil! eğitim şart! -
110.
0ahahahahhahahaTümünü Göster
░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
░░▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓░░░░▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓░░░
░░░░░░░▓▓░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░▓▓░░▓▓░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░░░░▓▓░░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░░░▓▓░░░░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░░▓▓░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░▓▓░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░▓▓░░▓▓░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓░░░
░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
░░▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓░░░░▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓░░░
░░░░░░░▓▓░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░▓▓░░▓▓░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░░░░▓▓░░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░░░▓▓░░░░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░░▓▓░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░▓▓░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░▓▓░░▓▓░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓░░░
░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
░░▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓░░░░▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓░░░
░░░░░░░▓▓░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░▓▓░░▓▓░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░░░░▓▓░░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░░░▓▓░░░░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░░▓▓░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░▓▓░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░▓▓░░▓▓░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓░░░
░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░
░░▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓░░░░▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓░░░
░░░░░░░▓▓░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░▓▓░░▓▓░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░░░░▓▓░░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░░░▓▓░░░░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓▓▓░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░░▓▓░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░░▓▓▓▓░░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░░▓▓░░░░░░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░░▓▓░░▓▓░░░▓▓░░░░▓▓░░
░░▓▓▓▓▓▓▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░░▓▓░░▓▓░░░░▓▓░░▓▓▓▓▓▓▓░░░
░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░░ -
111.
0son...Tümünü Göster
bu mektubu yazıyorum çünkü artık senin kaybedebiliceğin bir ben, ya da benim kaybedebiliceğim bir sen yok. artık biz diye bir şey de yok. şu birkaç aydır belki beni en çok dinleyen oldun, sessizliğimde bile... ve şimdi ben hayatımda bir zamanlar çok önemli bir dinleyici olan senin yokluğuyla boğuşuyorum. kendi kendime yazıp okumaktansa, senin bu mektubu okuyup tepki vermemen fikri beni biraz daha rahatlatıyor.
insan ne kadar çok şey söylese, ya da elinden geldiğince kendini ifade etse de, derinlerde saklı bir şeyler mutlaka kalıyor. onlar da artçı depremler olarak, seyrek aralıklarla ruhu ve bedeni vurmaya devam ediyor.
geçen gün evde, aylar önce sana yazdığım mektubu buldum ve şimdiki benle o zamanki beni karşılaştırdım. evet, çok değişmişim. o heyecan... bir varmış, bir yokmuş.
işte bu günler hayatın bizli kısmının anldıbını yitirmeye çabaladığı, bizli umutların tükendiği anlardan birkaçı. kendimi kandırarak, hep iyi yönünden bakmaya çalışmıyorum artık, çünkü bu kendini kandırma işinin karşılıklı olmazsa yürümeyeceğini öğrendim. aramızdaki şüpheler yaraladı beni ve seni.
insan böyle dönemlerde geriye dönüp sürekli sorguluyor kendisini ve karşısındakini, içindeki öfkeyi ve şefkati. eskiye dönüp o güzel günleri hatırladıkça yüzümde ısrarcı olsa da buruk bir gülümsemeyle oturuyorum, yumuşamadan edemiyorum.
artık içimde bir yanı hiddet diğer yanı ise özlem olan madalyon eskisi kadar keskin sınırlara sahip değil ve katı sınırları olan duygularım yavaş yavaş birbiriyle karışmaya başladı. bu karışık duygularsa yerini git gide dinginliğe bırakıyor.
şu an olmasa da ileride bir gün içimde seninle iletişim kurma isteği uyanabilir. tüm o sölediğim, tükürdüğüm sert sözleri yalayıp yüzüne bakmak zorunda kalabilirim. eskiye olan sonsuz ama yıpratıcı bağlılığım bana hiç düşünmediğim şeyler yaptırıyor bazen. artık sen de geçmişimin bir parçası olacaksın, izin kalacak; arada bir hissettirecek kendisini, hiç olmadık zamanlarda. artık eskisinden daha da güçlüyüm. başım dik, utanmıyorum beni ben yapanlardan.
senin ve benim de bir ilişki yürütebilmemiz zormuş aslında düşündüm de... olmazmış, ama bilmek için yaşamamız gerekirdi. kim ne derse desin... yaşandığı zaman içinde hepsi gerçekti... tüm söylenenler, tüm yaşananlar, tüm hissedilenler ve söylenemeyenler...
yaşandığı zaman içinde güzeldi, ne kadar kötü biterse bitsin... geriye kalanlarsa gerçekleştirilmemiş hayaller ve başka birkaç şey...
bir de bazı soru işaretleri kaldı bende, yanıtlamak istemezsin nasılsa... ve ben...
eskiden de olduğu gibi... öpüyorum seni -
112.
0anasını gibtiniz nick altımın. inşallah bir kuytuda leşinizi bulur kanıt komiserleri.
-
113.
0Belki de sınıfta en az ben vakit geçirmişimdir Cevdet'le... Ama o çok kısa süre içinde soyut anlamda yapılabilecek en zor işlerden birini yaptık ve zaman mefhumunu ortadan kaldırmayı bildik. Çok kısa bir zaman sonra da mekan gerçeğini ortadan kaldıracağız büyük ihtimalle. O, yad ellerde (Tevfik FiKRET'in dediği gibi) memlekete ışık getirmek için tahsiline devam ederken, ben günlük hayatın bütün tekdüzeliği içerisinde yaşam yokuşuna tırmanmaya devam edeceğim. Ama biliyorum ki Cevdet'le benim için zamanmış mekanmış önemsiz şeyler. Bizim gönlümüz birya gerisi yalan...
Cevdet sana sayfalarca yazmak isterdim ama inan lüzumu yok. Gerçekten yazamayacağımdan değil (yazarım bilirsin). istedim ki o senin bana öğrettiğin "az zamanda çok şey" erdeminin hakkını vereyim. Yani az sözle çok şey anlatayım. Gönüllerimiz bir dedim ya...
Her ne kadar yıllk yazıları birer veda yazaları olsa da ben bunu bir başlangıç olarak görüyorum. Başarılar her zaman seninle olsun...
Adem Kaya -
114.
0sen görmedin, bilmezsin sen. çok değişti buralar, mevsimler değişti. hırçın bir hava var hep dışarda, hep soğuk. arada yalancı baharlara kanıyorum, ama o hırçın havalar tüm çiçeklerimi döküyor. küskün baharlar kalıyor geriye, yoruyor sonra biraz beni, sonra uzuuuun uzun dinginlikler geliyor yerine.Tümünü Göster
yaşlandım ben sen yokken buralarda. gürültüye de kalmadı tahammülüm, sessizlik arıyorum. bir pencere önü seçiyorum kandime, en ıssızından, ve arkada birkaç piyano notası eşlik ediyor sessizliğime, ıssızlığıma. kayıp giderken notalar yavaşça, dans eden peri kızları uçuşuyor gözümün önünde, ve sen… ne çok yakışıyor üzerindekiler her seferinde… beyaz, siyah, ama hep en muntazam smokinler… çoğunlukla gülümsüyorsun, çoğunlukla mutlusun gözümün önünde. ne zarifsin hep, ne incesin… utanıyorum, çirkinim ben. kabayım sonra biraz, sonra biraz da özensizim senin yanında.
sık sık kar yağıyor o pencerede, ve ben üşüyorum evet. bilmediğin gibi, bilmek de istemeyeceğin gibi üşüyorum ben. narin ellerin bana uzanıyor, tek isteğim tutmak o elleri, ama gücüm yok, üşüyorum ben, titriyorum. sense karşımda bir dağ gibi dimdiksin…
gözlerin parlıyor, gözlerin gece gece bakıyor hep, ve durmadan yağan kar saçlarını beyazlatıyor. hiçbir zaman göremeyeceğim orta yaşlı halinin bir örneğisin kır saçlarınla çoğu zaman. ellerin hep bana uzanmış ama, sabırla bekliyor. küçük bir adımımı bekliyor. üşüyorsun işte, sen de üşüyorsun… buz gibi hava dudaklarını öpülesi kırmızılara boyuyor, karşı konulamaz bir hal alıyorsun. peri kızları çevrende aryalar eşliğinde dönüp duruyor, bembeyaz elbiseleri uçuşuyor karanlıkta, sense bekliyorsun dimdik. karşımdasın…
yüzün de kızarıyor soğuktan, farkında bile olmuyorsun. benim de kıpkırmızı yüzüm, biliyorum, yüzüme kan geliyor seni gördüğümde, can geliyor, canlanıyorum. gözlerim ayrı parlıyor olmalı, ve küçük inci taneleri eşlik ediyor parlaklığına gözlerimin.
aklımdan binlerce şey geçiyor o anlarda. hep başrolde sen varsın ama. öyle güzel bakıyorsun ki sonra, karlar alev alev yağmaya başlıyor. kıpkırmızı… ateş…
isınıveriyorum aniden, hareketlerim hızlanıyor damarlarımdaki kan hızlandıkça. ellerin hala bana uzanmış, hala bekliyor. ve ben de uzanmaya karar veriyorum ellerine. ellerime bakıyorum, utanç… tereddüt ediyorum, sen gibi narin olamam, korkuyorum. yine de son bir gayretle uzatıyorum ellerimi, tam dokunacakken bir şey çarpıyor elime. soğuk… cam… sen yok oluyorsun, peri kızları aryalarla birlikte uçuşarak gecenin karanlığına dalıyorlar. kırmızı karlar beyazlıyor yeniden, sonra notalara dönüşüyorlar. do, si, sol… gözümün önünden notalar geçiyor, içimde kocaman bir şey canımı acıtıyor. bembeyaz inciler dökülüyor tekrar gözlerimden, çirkin, kaba ellerimin tersiyle itiyorum hepsini. islak olmalılar ama, hissedemiyorum. hissizleşiyorum ben… üşüyorum hem de, çok üşüyorum. ellerim uyuşuyor, notalar sertleşiyor, notalar canımı yakıyor. pencereden çekilmeliyim sanki artık, cama çarpıyorlar notalar. kıracaklar camı.
son yudumu da alıyorum içkimden, ve çekiliyorum…
sen bilmezsin, böyle geçiyor artık günler, geceler ve bilmeyeceksin. istemeyeceksin de bilmek, biliyorum.
üşüyorum, çok üşüyorum… -
115.
0aylardır gelip de hakkında entry girmek istediğim sözlük ermişi. ama kısmet olmamıştı bir türlü, bugüne kısmetmiş.
kendisi ile ilgili düşünebildiğim tek şey vardı ilk günden beri, "kız olsam verirdim". hayır başka bir şey düşünebilmek mümkün değil ki zaten. baksanıza adam ateist, liberal, demokrat, türk silahlı kuvvetleri ve türk milleti aleyhine edebileceği iki kelamı her daim var, dinlerin, peygamberlerin ipliğini pazara çıkartıyor, bilmediği şey yok, her konuya hakim. e hal böyleyken kız olsam verirdim demez de ne der ki insan?
bir de tüm bunların üzerine dünden beri biz cahil sözlük yazarlarını eğitmeye adamış kendini, gözlerim yaşardı, soruverdim kendi kendime, dedim ki; "adam harekete geçti ben neden hala teorideyim?" ben de harekete geçeceğim ey sözlük, kız olup vereceğim!
bir de istirhamım olacak bu yüce insandan, bunca garbage entry girip de her çaylaklığından dönebilmesinin sırrı nedir? birinci nesil yazar olmak yeterli midir yoksa yüksek yerlerde tanıdıklar da gerekir mi? -
116.
0ccc hasan reis ccc
-
117.
0sozluk icinde yaptigim en buyuk denyolugu, en buyuk ahmakligi yaptigim ve bundan yillar once butun entryleri ile ucmasina bile isteye okey verdigim yazar. eski dostum.Tümünü Göster
kendisiyle olan muhalefetimi, tatsizligimi, kendisi hakkindaki kisisel dusuncelerimi tekrardan masaya yatiracak degilim. o konuda fikrimi degistirecek bir durum yok. kendisi ile dostlugum dostluktan anladigim ve deger verdigim her seyin aksine benim gozlemledigim kismiyla uyumsuzlugu, laftan anlamazligi, densizligi, saygisizligi ve ikiyuzlulugu sebebiyle nihayetlenmistir. fakat ne var ki, kendisinin "sozluk yazarligi' da butun bu sayilan tavirlarin sozlukte disa vurumu sebebiyle tarafimca "verilen yetki" ile sona erdirilmistir.
bu konuda ne kadar kahroldugumu, ne derece vicdani azabi cektigimi anlatsam inanmazsiniz. hayir, bu basliga gelip gelip bir seyler yazmayi duslemedim. uzun zaman var ki su basligin varligini bile hatirlamiyordum. arzach aslinda bu anlamda benim ile olan "sahsi" iliskisi ile degil, sozluk ile iliskisi acisindan onem tasiyordu.
slipdon sozlugun ilk kusak uyumsuzlarindandi. sozlugun su an yok olmaya yuz tutmus "renklerinden" idi. gun gettikce ifade bicim ve kriterleri apollonian bir yapiya burununen sozlukte dionysiac bir sound ve sesti. simdi her sey olabilidgince ve olmaya mecbur birakildigi oranda "makul, mantikli, efendi, seviyeli ve duzeyli" ise bunun sebebi sozlukten arzach'in ucurulmasidir. sozluk'un "eksi"sini yitirip tatli oldugu, sakarin oldugu gunlerin safagi slipdon'un uctugu gun dogmustur.
slipdon bir uyumsuzdu, aykiriydi, duzensiz ve cogunlukla ongorulemezdi. sozlugun ilk donem ruhuna dair ne varsa biraz slipdon'du. sozlugu bugunku anlamda populerligiyle orijinal yapan ne varsa slipdon ve turevi yazarlarin -da- emegi, varligi ve luzumu ile mumkun oldu.
slipdon'un ucmasinin sorumlusu olarak kendimi gordugumden olacak zaman icinde onun ekgibliginin hep doldurulacagi gunu bekledim. bu bekleyis korkuluy bir bekleyisti. cunku slipdon turevi yazarlara dair bir "kontrol" getirmek mumkun degildi. "mantik, muhakeme ve analitik zeka ile slipdon'u kose gibistirabilirdiniz, ama "slipdon" gibi olamazdiniz. slipdon gibilerin verdigi ruh ve heyecani katmaazdiniz. "makul" adamlar kendini tekrar etmeye, slipdon gibilerin sahip oldugu enerjiyi, donusturucu gucu ve cazibeyi calmaya calisip cuvalladi. sozluk biraz da slipdon tipi "uyumsuz"lardan ayiklaninca ruhunu, aslini, ozunu kaybetti.
slipdon'un da "uyumlu"lasacagini, onun da "one of us" soylemine gecebilecegi ihtimalini red etmiyorum. belkii su an ki yasaminda coktan "hayata" entegre olmus, bizden biri olmayi ogrenmis, bizden birine cevrilmistir. ne var ki insan gecmisten simalari o hep oldugu haliyle hatirliyor. slipdon'u da bu yuzden aklimin fotografindaki haliyle hatirlayacagim.
elbette cok makulum ya, tek tarafli olarak slipdon'un sozlukten ibaret herseyi kapsadigini soyleyecek degilim. sozlugu su an dejenere eden, terazinin dengesinde etkin apollonian gucu de yok saymayacagim. ne var ki "kesin iktidar" tek yonlu oldugu andan itibaren denge bir taraf adina bozuluyor. "ideal" sandigimiz her turlu deger, adet, ve kriter sonrasinda goruyoruz ki steril, hijyenik, puriten, simulator bir dunyada yasiyoruz.
oncelikle basligimdan bana ve aileme kufur dahi etmis olsa ucmasi talimati/onayi verdigim icin slipdon'a, sonra bunun neticesinde aynilasan, ortalamalasan tum sozlukten ozur dilerim.
af edersiniz.
not: geçmiş olay tabii. -
118.
0@94 sen ne diyon dıbını gibtiğim? sorunlu bebe. zütünü başını, geçmişini geleceğini, silsileni zürriyetini, eşiktekini beşikteni gibim.
-
119.
+1Değerli Başkan’ıma;
Yeryüzünde her canlının ve cansızın bir anlamı vardır. Bazen de bir insanın ismi söylendiği zaman belli bir sıfat o insanla özdeşir. işte Cevdet dendiği zaman ilk akla gelen “mütevazi” bir insan olmasıdır.
Aramıza sessiz ve derinden girdin. En önemlisi sınıfın da fırtına öncesi sessizliği yaşamasıydı. Bu sessizlik perdesini senin sessiz bağırışların, yalvarışların, çalışmaların yırtmıştır.
Ah diyorum kendi kendime... Bu sessiz, sakin ve mütevazi yapından dolayı seni biraz geç fark ettik. Çünkü senin gibi bir insanın bir günlük kaybı dahi benim ve sınıf için çok büyük bir kayıptır.
Kim derdi ki bu sınıf sen geldikten sonra kaynaşacak, dost olacak, arkadaşlık bağları kuvvetlenecek...
Tüm samimiyetimle söyleyebilirim ki sana bu yazıyı yazmak için zorlanıyorum. Çünkü son beş aydır günün 7-8 saati beraberiz. Yaşadığımız o kadar çok olay, anı var ki hangisini anlatayım, hangisini söyleyeyim... Ama yine de ben anlatmaya devam edeceğim.
Büyüklerimiz bize söylerler, bir insanı gerçek manada tanımak için o insanla bir takım ortak işler yapmak gerektiğini... işte şu an bile bunun için uğraştığımız yıllık uğruna tüm gücümüzle çalıştık. Gün oldu engelleri, gün oldu acıları aşarak; gün oldu sevinçleri, mutlulukları paylaşarak; dostluğumuzu ve arkadaşlığımızı perçinlediğimize inanıyorum.
Evet, paylaşım duygusu benim için çok önemlidir. Eğer bir ortamda paylaşım varsa o ortamda mutluluk, rahatlık vardır. Ben seninle paylaşım duygusunu max yaşadığıma inanıyorum.
Her ne kadar bu yazıyı yazarken ayrılık duygusunun vermiş olduğu bir pgibolojide yazsam da seninle biz hayatın her aşamasında beraber olacağız.
Zamanın seni asla değiştirmemesi dileğiyle...
Dostun hidrolik -
120.
0italyana 16 poan verissınuz bana türke 1 poan verosunus diyen adam
-
kamyoncu abi foto istemiştin
-
inci sözlük pasif geyler odası
-
kıçıma galata unu girdi
-
yüzler birbirine
-
selam123456
-
kızı eve çağırdım 3 dk da boşalıp evden yolladım
-
sperm bankaları eskort çalıştırmalı
-
kütüphaneye git angiblopedi karıştır
-
erzurumdan geldim
-
man normalda söyüş söymazdim
-
3 yıl önce yayla gibi ev
- / 1