Edit: biraz yavaştan aldım hikayeyi ilk başlarda sıkılabilirsiniz yeterli ilgi olursa capsleri de atıcam

Anası babası ölmüş garibin babaannemle dedem evlatlık almış acıyıp, gizlice babaannem, geldiğinde tir tir titriyordu geceleri sessiz sessiz hıçkırıklar içinde ağlıyordu bakmaya kıyamazsın diye anlatır. 4 yaş büyük benden zeynep beraber büyüdük. Soranlara kuzeniz kardeşiz derdik. Üniversite ayağına gitti eskisi gibi sık görüşemez olduk zaten o da eski zeynep değildi. Hayatın insanı nereye zütüreceği belli olmuyor ya da insanın hayattan intikam almak için yapabileceklerine akıl sır ermiyor

Capsli gibişli tamamiyle gerçek hikaye part part yazıcam

Galiba ben bu kıza aşık oluyordum normal tabi ergenlik tavan. Kendi kendime neden ayıp olsun kan bağımız mı var diyip aşkımı iyice alevlendiriyordum. Yemeklerimizi yedik babaannemle dedem yan komşuya oturmaya gittiler zeyneple boş boş televizyona bakıyorduk. Ben yerde yatıyordum o da koltukta uzanıyordu yerdeyken onu izlemek, incelemek vücudunun her yerini santim santim keşfetmek daha kolaydı beni görmüyordu. Onu uzun uzun izlerken yakalanmak istemiyordum hem duygularımdan bahsetmek için uygun zamanın olmadığını biliyordum. Kalem gibi parmakları olan naif elleri bacaklarının üstündeydi tokasıyla oynuyordu. Bana seslenmesiyle kendime geldim
Z: aloo dalmışsın uykun geldiyse içerde yat seni taşıyamam hem yerde de hasta olursun
B:uyuyacağım zaman giderim koltuğa yayılmışsın yatacak yer mi kaldı(bu arada diğer iki koltuk tekli ikili koltuk ta tamir için marangozdaydı)
Z:gel yanıma sığarız buraya
Kalktım uzandım yanına bu ilk değildi ama yaşadığım duygular ilkti bana olanlara anlam veremiyordum kızardım kalbim küt küt atmaya başladı bunu zeynep de farketti
Z:magistra iyi misin
B:biraz başım ağrıyor sanki
Z:bakayım ateşin var gibi dedim yerde yatma diye gel tutayım başını

Göğüslerine uzandım başımı tutuyordu şakaklarıma masaj yapıyordu bense kendimden geçmek üzereydim yaşadıklarıma da anlam veremiyordum tabi ki bu hep böyle gitmeyecekti salak değildi anlardı bir gün anlayacaktı da

Arkasını döndü başını tutuyordum şakakları tabiri caizse zonk zonk atıyordu. Arada kıpırdıyordu ayakları ayaklarıma değdi ilk başta sonrasında bacakları değmeye başladı. iyi ki varsın uff başım çatlıyor ya derken ince ince inliyordu bu beni baya tahrik etmişti. Ayy yeter tamam tamam geçti hadi uyuyalım diyip yanaklarımdan öptü muhteşem göğüsleri koluma değiyordu. Ben de uzandım iyice sırt sırta yatıyorduk. Bu cesaretsizliğimden dolayı kendime kızıp ee yeter be nolacaksa olsun dedim ve ona döndüm sarıldım ama sadece bacaklarımız değiyordu. Nefes alıp vermesinden uyuduğunu anlamıştım ben de uykuya bıraktım kendimi ne uyursun ne uyanıksın o arada zeynebin müthiş kalçalarını kasığımda hissetmeye başladım. Bir süre öyle kaldı ben de hiç bozmadan uyuyor numarası yapmaya devam ettim. Kalçaları artık sadece baskı yapmıyor yavaş yavaş hareket ediyordu. Havaya girmişti sessiz sessiz inliyordu. Yavaşca dönüp hiç numara yapamıyorsun diyip güldü

O burak denen binten intikamımı çok iyi almıştım. Zeynep de kısa sürede toparladı. alışık yalnızlığa terk edilmeye zütü taklu bir çocuğu mu silemeyecekti kafasından. Güzelliğiyle hırsıyla başarısıyla hep ön plandaydı. Hikayesini de hemen hemen herkes biliyordu artık. Hayattan intikam alırmışcasına hırslıydı bazen hırsı onu merhametsiz birisi yapabiliyordu ama hakkıdır. Zaman geçtikçe oynadığımız oyunlar muhabbetlerimiz farklılaşıyordu. Ha bir de saçları dalgalı beline uzanan sarı saçları güzelliğine güzellik katıyordu.

Ufak ufak temaslar benim heyecanlanmam onun dikkatini çekmişti artık çünkü farklı davranıyordum. Değiştin diyip duruyordu ama gülümseyerek. Üniversite sınavının zamanı yaklaşıyordu iki hafta kalmıştı. Hepimiz emindik zaten geç başlamıştı okula sınıfındaki arkadaşlarından daha olgun bilinçliydi malesef sınavdan üç gün önce babaannemi kaybettik. Hepimiz hüsrandaydık dedem zaten epey yaşlı cenaze işleri falan koşturacak durumda değil hepsini zeynep halletti annem diyordu ona. Sınavın telafisi var ama vefa borcu vaktinde ödenir magistra dedi ağlamaklı

Kendim yazıp kendim okuyorum ilgi yok beyler

Hepimiz alıştık derken çok geçmeden dedemi de kaybettik. Hiç bir şey yolunda değildi. Yüzümüz beş karış ev kasvet dolu... Topladık tabi kendimizi babaannemden az para kalmıştı onu dershane için harcamaya zeynebi ikna ettim benim anam babam vardı sonuçta bakmasa da ilgilenmese de vardı. Zaman geçtikçe iyileşiyorduk ama hayat yorgunuyduk. Yemeğimi yiyip balkonda bir sigara yaktım zeynebin dersten gelmiş olması gerekiyordu bir yandan da ınu düşünüyordum ama aramadım kocaman kız Allaha emanet diyip bir fırt daha aldım sigaramdan. Kapı açıldı geldi zeynep. Ardından bir düşme sesi ve kahkaha hemen koştum daha holden alkol kokusunu alabiliyordum

Naptın böyle gel seni içeri yatırayım diyip koluna girdim

Kolumu boynuna doladım muhteşem kalçalarıyla adeta kucak dansı yaparken dudaklarından öpmeye başladım. Sanki o da bu anı ömrü boyunca beklemiş gibiydi, dudaklarımı ısırarak uzun uzun öpüyordu resmen dudaklarımı parçalamıştı, yüzündeki alaycı ifade yerini tamemen şehvete bırakmıştı. Döndü yüz yüzeydik dudaklarımı yavaş yavaş onun dudaklarına sürttükten sonra küçük öpücüklerle boynuna indim arada dil darbeleriyle mevzuyu hızlandırıyordum nefesini duymak dudaklarının tadını almak artık bizi geri dönülmez bir yola soktu

Boynunu daha sert şekilde öpüp yalamaya başladım. Üstüme çıktı sıcacık dıbını hissedebiliyordum yine hafif hafif gel gitler yapıyordu. Aklımda hiç bir şey yoktu daha önceden de yaşamıştım ama bu çok farklıydı. Tekrar öpüşmeye başladık birbirimizin üstünü çıkardık dillerimiz birbiriyle sevişiyordu sanki dilimi ısırıp durdu gözlerimi açıp baktım yüzündeki gülümseme kırk yıllık huurya aitti sanki bu beni daha da çok tahrik ediyordu. Çenesinden başlayıp yavaş yavaş öpücük dil darbeleriyle göğüslerine kadar indim. Mevzu çok iyiydi gerçek olamayacak kadar güzeldi duygu patlamaları yaşıyordum. Göğüslerinin etrafını dilimle tamamen keşfettikten sonra uçlarını dişlemeye başladım çığlık attı noldu dercesine baktım hiç konuşmuyorduk iki eliyle kafamı tekrar göğsüne bastırdı hafif hafif uçlarını dişlerken elleri saçımda geziyor tatlı inlemelerle kucağımda gel git yapıyordu

Evin bahçesinde oyunlar oynuyorduk mahallenin çocuklarıyla yakan top körebe hava kararınca da saklambaça dönerdi ilk zamanlarındaki çekingenliği yoktu o bize biz ona iyice alışmıştık kan bağımız varmış gibiydi küserdik barışırdık ağlayıp gülerdik. Ben dokuz zeynep on üç yaşındaydı elmacık kemikleri çıkık güldüğünde bembeyaz dişleriyle adeta huzur veriyordu bir de o deniz mavisi gözleri yok mu sanki kalemle çizilmiş gibiydi. Biz de yavaş yavaş büyüyorduk işte zaman çabuk geçti. O gün okula gitmemiştim hastaydım zeynep eve okul saatinden önce geldi hızla kapıyı çarptı ağlamaktan kızaran gözlerini bizden saklayarak titrek bir sesle biraz uyucam dedi yatağımdan zor da olsa kalktım kapısını tıklattım

Beyler şukulayın biraz

Ne kadar kaldık öyle bilmiyorum yannan olmuş zaten keser sapı gibi sürtünüyordu ya da kalkmaya çalıştığı için oluyordu hala o adımı atacak cesaretim yoktu. Toplanıp kalktık en iyisi ben böyle yatayım dedi utanmıştı sanki biraz ben de çıktım bir sigara daha yaktım. Beş dakika olmadan ikinci sigaram da bitmişti çok garip duygular yaşıyordum. Hem beraber büyüdüğüm kardeş gibi olduğum, hem aşık olduğum, hem de deli gibi arzuladığım bir kızdı zeynep. Dişlerimi fırçalayıp uyumaya gidiyordum tekrardan bana gel diye seslendi üstünü çıkarmış pijamalarını giymişti. Göğüsleri nerdeyse açıktı karanlıkta seçmekte zorlanmıyordum.
Z:bugün beraber uyuyalım mı eskisi gibi kendimi çok kötü hissediyorum
B:olur
Diyebildim sadece. Eskisi gibi demesi hem umutlarımı kırmıştı hem de beni biraz da olsa rahatlatmıştı. Yatağa girdim mis gibi o kokuyordu.

Ne müzik dinliyordum ne televizyon açıktı sadece derin derin düşünüyordum ikimizin de hayatı bomtaktu bize tek sahip çıkanlar ölüp gitmişti birbirimizi her konuda anlıyorduk neden böyle oldu anlam veremiyordum. Yanıma geldi yanlış olmaması gerekiyordu utanıyorum tarzı cümleler ardı ardına dökülüyordu ağzından bir yerden sonra dinlememeye başladım sadece içiyodum yüzüne dahi bakmıyordum elimi tuttu yine bir şeyler zırvalayıp gitti. Ertesi gün akşama doğru kendime geldiğimde yerde yatıyordum kalkmaya halim yoktu kalkıp napıcaktım zaten tekrar sızmışım

yalan yok zeynebi düşünüyordum seviyordum. Dışarı çıkmıyor evde sadece içiyordum komşuların getirdiği yemeklerle de karnımı doyuruyordum. Perdeler kapalı saç sakal birbirine karışmıştı. Kapının önünde kadınların dedikodularını duyuyordum annemin babamın öldüğünden(aslında haksız sayılmazlar ha varlar ha yoklar) tutun da dedemle babaannemin ölümünün bunalımına geç girdiğime kadar türlü türlü şeyler dönüyordu. insanlarla tekele sipariş verme dışında diyalog kurmuyordum. Mete geliyordu içkimi o alıyordu bazen bazenleri de biraz para bırakıp gidiyordu. Hiç konuşmuyordum mete de alışmıştı bu duruma konuşmadan bir iki bira içip gidiyordu. Tek istediğim evin başıma yıkılıp enkazından cesedimi çıkarmalarıydı.

Elimi yüzümü yıkayıp tekrar odaya döndüm. Özlemin davetkar tavırlarına dayanamayıp bir daha yapıştırdım. Sabah oldu kızları evine bıraktıktan sonra meteyle kahvaltılık bir kaç şey alıp eve geçtik. Mete kızı nasıl gibtiğini anlatıyordu anlattıkça mutlu oluyor gözlerinin içi gülüyordu
M:olum hayat bu işte tuttuğumuza yapıştırcaz böyle
B:doğru diyorsun
M:keyfin yok gibi

Aklıma zeynebin sevgilisi takılmıştı bin bana arkadan saldırıp kafamı yardı. Mete saldırmıştı ama içim soğumamıştı. Asıl konu kafamı yarması değildi aslında zeynebin sevgilisi olması onunla uyuyup uyanması kısacası zeyneple beraber olmasıydı mevzu yediremiyordum

B:şu lavuk var ya zeynebin sevgilisi
M:ben gidiyorum birader
B:lan otur zeyneple alakası yok bin beni dümdüz etti ona bi ayar vermem lazım
M:uzatma olum ohoo saat kaç olmuş annemleri teyzemlere bırakmam lazım aklımdan çıktı ben gidiyorum haberleşiriz

Karnım doymuştu bir bardak daha çay koyup salona geçtim sigaramı içerken televizyona bakıyordum. Bir kez daha görebilsem keşke zeynebin yüzünü birlikte olsak keşke.

Sömürüyordum resmen kızın dudaklarını cık diyip kendini geri çekti dudağını tuttu fazla serttim herhalde tekrar gülümseyip yapıştı dudaklarıma daha da şehvetli öpüyordu. Göğüsleri pek yoktu o yüzden onlarla fazla zaman kaybetmeden elimi beline attım soğuk ellerim incecik belini kaplayınca iyice kıvranmaya başladı. Yavaş yavaş ellerimi zütüne doğru indirdim soğuk ellerim vucuduna temas ettikçe kıvranıyor daha da ateşli bir şekilde öpüşüyordu. Ellerimle vucudunu keşfetmeye devam ediyordum göbeğinden dıbına doğru yavaşca elimi soktum. Hatırlayınca bile içim gitti amı sulandığı için parmağım zorlanmadan girdi dur yapma dedi

Işık kapalı olduğundan fermuarı bulmakta güçlük çektim o da zaten ayakta duramıyordu yana sağa dola sallanıyordu bu işimi daha da zorlaştırıyordu.
Z:daha fermuar açamıyorsun kızlarla o işi nasıl yapıyorsun merak ediyorum
B:karanlık göremiyorum ki dur ışığı açayım
Z:açma sana da antreman oluyor işte
B:sıkışmış herhalde bu
Lafımı tamamlayamadan üstüme yığıldı. Kalçalarını hissediyordum benim ufaklık da hareketlenmeye başladı anlamasından korkuyordum. Tam kalktı derken yine üstüme kapaklandı bu sefer nefeslerimiz birbirine karışıyordu bir süre kaldık öyle

Otobüs bekliyordu bir sigara yaktı yine ona dalmıştım yine hayallere dalmıştım. Otobüse binmesiyle kendime geldim aynı otobüse binmek riskliydi beni kesin görürdü. Hemen taksi durağına koştum yavaş yavaş takip etmesini söyledim. Gittikçe gidiyordu taksimetre de yazdıkça yazıyordu. Taksici uyardı yeğenim yazıyor diye verecez merak etme diyip tersledim. Sonunda inmişti bir yandan da meteyle konuşuyordum taksiye verecek o kadar para yoktu yanımda. Ya birden kaçacaktım o da riskliydi farkedebilirdi ya da durumu anlatıp insaf bekleyecektim. ikinciyi seçtim parasını getireceğimi söyledim mahalleden de bir kaç isim verip gönlünü rahatlatmaya çalışıyordum ama zeynep de uzaklaşıyordu. Beklediğim güzelliği yapmadı. Telefonumu taksiciye bırakıp akşam alacağımı söyleyip indim.

Günler geçiyordu paramı da kazanıyordum yavaştan kendime gelmeye başlamıştım. Mete zaten ailesiyle yaşıyor kira yemek vs derdi yok. Yani ikimize de eğlenebilecek kadar para kalıyordu. Eve döndük yarın iş vardı. iş çıkışı eve geldim meteyi aradım
B:yarın haftasonu bir şeyler yapmıyor muyuz
M:kardeşin iki tane ilik gibi yavru ayarladı. Bir saate hazırlan gidip kızları alalım
B:olum mekana gitmeyelim daha maaşımı almadım
M:lan saçmalama ne mekanı kaşara para yedirir miyim ben arabayı çeker içeriz sizin evde de (müziğin sesini açtı) hahaahahah
B:tamam lan hadi çabuk ol

Harbi kıyak çocuktu dünya gibinde değildi her türlü kurnazlık dümeni yapardı zaten kendini sevdirmeyi çok iyi biliyordu

Uyandığımda yoktu duşa girip kahvaltı yaptım. Zaman geçmek bilmiyordu nereye gitti diye düşünmekten kafayı yicektim ne mesajlara cevap veriyor ne de telefonu açıyordu. Akşam tv başında sızmışım kapının sesine uyandım
B:nerdesin sen telefona niye bakmıyosun
Z:duymamışım ya aç mısın
B:ne demek duymamışım nerdeydin diyorum meraktan öldüm
Z:magistra kendine gel kendini ne sanıyorsun haddini aşma
Böyle bağırış çağırış derken birer sigara yaktık sakinleşmiştim biraz. Ona duygularımdan bahsetme zamanı diye düşündüm çünkü biz sadece ciks yapmamıştık yani en azından ben öyle düşünüyodum. Lafa girecekken
Z:dün hiç yaşanmadı ben gitmeyi düşünüyorum burs falan kalacak bir yerler bulucam en kısa zamanda gidicem merak etme
B:niye ben sana aşığım saçmalama sınavına az kalmış düzenini bozmak hiç mantıklı değil
Z:sevişmeseydik bunları duymıcaktım neyse uzatmaya gerek yok iyi geceler
Diyip gitti ayak üstü gibtir yedim kafam çok bozuldu değişik bir çıkmazın içine girdiğimi hissediyordum tekele gidip üç beş bişeyler alıp demlenmeye başladım