yunanistan

güzel ülkedir, fena değildir ama fazla gevşekler be arkadaş. saat 4'ten sonra açık dükkan göremezsiniz, perşembe ve salı günleri dışında. enteresan bir ülkedir. sabah alışveriş yaptığınız yerdeki adamı akşam tavernada yunan şarkılarıyla kendinden geçmiş bir şekilde görebilirsiniz, aynı adam sabaha kadar dağıtır, sabah bir kase çorba içip işe devam eder. çok fena eğleniyor adamlar anlayacağınız.

ülkeye girişte zorluk yaşamamanız tamamen şansınıza bağlı. eğer gıcık bir polise denk gelirseniz, 4 saat bile bekletebiliyor ipsala gümrük kapısı' nda. girişte tam 4 saat bekletmişlerdi, tüm evraklar cart curt tamam olmasına rağmen. ipsala' dan sonra bildiğim kadarıyla selanik 3 saat sürüyor. basın gidin selanik' e, çok güzel bir şehirdir. beyaz kule, rotondo felsefe okulu, atamızın doğduğu ev. gerçi o ev sürekli bir restorasyon çalışması içinde, en son yaptıkları restorasyon 4 ay sürdü (hala sürüyor) ve içerde sadece bir eleman çalışıyor. yunan devletinin özellikle yaptığı bir olay olarak düşünüyorum. selanik' te, özelikle beyaz kule' nin oralarda elinizi kolunuzu sallayarak gezmeyin. etraftaki afrikalı göçmenlerin elleri baya bir hızlı, ne olup olmadığını anlamadan hacılayabilirler cüzdanınızı, telefonunuzu.

dikkatimi çeken bir olay daha var. ulan ülkede erkek yok gibi. baya baya yok anlayacağınız, varsada azınlıkta kaldılar heralde. kültürlerimiz birbirine çok benziyor, ladidika' daki (yunan tavernalarının en çok bulunduğu yer) çalınan şarkılar kulağımıza oldukça aşina, mesela şinanay. hinanay yivrum hinanay diye oynuyorlar amk. öyle filmlerdeki gibi sirtaki yaparken tabak kırma muhabbetini ben hiç görmedim. efendi gibi alın uzo' nuzu, kalkın, oynayın, eğlenin. eğlenmeyi bilen bir halk zaten, 17-18 yaşındaki kız grupları bile oturabiliyor tavernalarda tek başına. rahatlar yani.

uzo demişken, ülkenin milli içeceği gibi. 2, 2.5 litre gibi varyasyonları olsada genelde tavernalarda küçük şişelerde verirler. dikkat etmeniz gereken en önemli nokta uzoya su konmaz. çok çok istiyorsanız buz koyarsınız, zaten görecekseniz türk rakısından farklı olarak daha tatlıdır, rakının likörü gibidir ama alkol oranıda daha hafiftir. sanırım daha fazla anason koyuyorlar içine, içimi çok güzel, boğazınızı yakan enteresan bir tadı var. ladidika' da efsane güzellikte şaraplar vardır aynı zamanda.

gelelim türkleri seviyorlar mı? buna cevap vermek hem çok kolay hem çok zor, her ülkede olduğu gibi yunanistan' dada aşırı milliyetçiler var. genelde onlar sevmezler, bir dükkana girip muhabbet ettiğimde nerden geliyorsunuz diye sorduğunda istanbul demiştim, konstantinopolis diye hönkürerek dışarı çıkmaya mecbur etmişti. hala bağıranlar var istanbul' u elimizden aldınız, konstantiniopol orası diye. çok çok nadir karşılaşırsınız böyle tiplerle. genelde "ooo komşi!" diye karşılarlar sizi, "bizim bir sorun yok sizle, sizi seviyor biz" derler üstüne. güzel muhabbet çevirebilirsiniz, halkın %99' u ingilizceyi ileri seviye bilir.

ulan bu adamlar hiç ekonomik krizde gibi değiller diye düşünebilirsiniz. selanik, kavala gibi şehirlerde pek hissedilmez kriz. ama atina taraflarında belirgindir. zaten ekonomilerinin çökmelerinin en önemli sebeplerinden biride türkiye korkusuyla milli savunmaya yatırdıkları paralar. gerçekten avrupa' nın şımarık çocuğu bu halk, ama iyidir güzeldir. rastgelirseniz ki illa ki gelirsiniz, bir çok insan türkçe konuşur.

kısacası güzel ülkedir, güzel ve mutlu anılarla ayrılırsınız yunanistan' dan. dönüşte yunan free shop' u daha ucuz, hellenic free shop diye geçer. türkiye' ye girişte pek sorun yaşamazsınız sınır kapısında. hızlıca işlemleriniz olur, meriç nehri üzerinden yandaki bariyerlerin mavi-beyaz' dan kırmızı-beyaz' a geçişini görür, el sallayan türk askerlerine el sallar, girersiniz ülkemize.