Sahile vardığımızda ilk oturduğumuz yere geçtik. Oturup denizi izledik suyun kayaları dövmesini dinledik. Yanımda olup onu öpememek artık canımı yakıyordu.

+Eylül dedim
-Efendim dedi bana bakarak. Sadece gözlerinin içine baktım belli bir süre sonra

+Gözlerim de anlatıyor seni nasıl sevdiğimi dedim
-Gözlerimde anlatıyor sensizliğe dayanamadığımı dedi.
+Sevenleri kavuşturmak lazım dedim bin gülüşü yaparak.
-Bencede dedi utanmıştı ama kabul etmişti. Aylardır öpüşmediğimiz için 3 dakika kadar öpüştük. Ben bu bal gibi dudakları nasıl bırakabildim diye kendime sövdüm.

-Çok özlemiştim seni dedi
+Bende hayatım dedim. 1 saat kadar orda oturduk. Ara sıra öpüştük ve bir ton sevgi cümleleri söyledik birbirimize. 1 saat sonunda kalkma kararı aldık ayağa kalktığımız gibi yine aynı soru "Şimdi ne yapalım". Aklımda bir fikir yoktu açıkçası ve tek umudum Eylül'ün birşeyler planlamış olmasıydı.

-Sinemaya gidelim mi dedi. Bence sinemaya gitmek zaman öldürmekti. Zaten evde izliyorduk
+Sinemaya gitmek için ısrarcımısın
-Başka bir planın varsa düşünürüm
+Sinema yerine tiyatroya gidelim hem değişiklik olur
-Aaa çok isterim bende hade gidelim biliyomusun yerini. O yaşıma kadar 3 kere sinemaya gitmişimdir nerden bilicem amk.
+Bilmiyorum ama buluruz gel dedim ve yine yollara düştük belli bir süre ilerledikten sonra bir esnafın yanına gittim

+Abi tiyatro buralarda varmı dedim
-Bilmiyorum ki dedi. En azından 10 kişiye sordum ama kimse bilmiyo amk. "Sanat neden gelişmiyor" sorusunun cevabını öğrenmiştim o gün. 1 saat kadar dolaştık kimse bilmiyo amk.

-Boşver yok galiba dedi.
+Yok bulucaz bekle dedim ve aklıma tarık geldi. Entel dantel bir insan olduğu için bilir dedim. Telefonu çıkardım aradım

-Efendim kanka
+Bize tiyatro lazım bildiğin bi yer varmı
-Ne tiyatrosu hocami senmisin lan dedi şaşırmıştı kaç yıldır tiyatro lafı ağzımdan çıkmamıştı.
+Uzatma amk biliyomusun
-Biliyorum kanka x yerinden 100 metre ilerde solda bi yerde dedi.
+Eyvallah diyip kapattım ve yolumuza devam ettik

En sonunda tiyatroya ulaşabilmiştik. Müthiş bir heycanla içeri girdik. Bilet satılan yere gidip

+Biz bilet alıcaktık dedim tiyatro kültüründen bi haber olduğum için yanlış bir şey dememek için kelimeleri seçip söylüyordum.
-Kaç tane dedi
+2 tane dedim ücretini ödeyip yan taraftaki koltuklara oturmaya gittik. Oturduğumuzda ne zaman giriceğimizi bilmediğimi fark ettim ama sormaya da çekindim açıkçası. Millet salona girince bizde gireriz diye düşündüm.

45 dakika kadar konuştuk sonra insanlar salona geçmeye başladı bizde kalktık. Mısır kola falan alayım dedim ama bulamadım bilet aldığımız yere gittim

+Mısır nerde var dedim dıbınakoduğumun karısı bir kahkaha attı millet döndü bize baktı olayın şokuyla
+Ahahahah çok komikdi dimi dedim
-Burası tiyatro sinema değil dedi. Rezil olmuş bir halde salona yönelirken Eylül'ü gördüm salon kapısının yanında gülmekten nefes alamıyor.

+Biliyordun dimi dedim
-Herkes bilir burası tiyatro dedi. içimden vay amk dedim.
+Neyse gel girelim dedim ve koltuklarımıza oturduk. Tiyatro başlamak üzereyken herkeste bir ölüm sessizliği ortama uyup ağzımı mühürledim. Tiyatro bitince olayın etkisinde kaldım. Gerçekten harika bir olaydı tiyatro neden sinemaya gidiyoruz amk dedim kendi kendime.

Tiyatrodan çıkınca oynanan oyun hakkında konuştuk. Eylül'ün de beğenmesi beni mutlu etmişti. Hava kararmaya başlamıştı.

+Ne yapalım dedim
-Eve yürüyelim hem zamanımızda azalıyor
+Olur dedim ve eve kadar el ele yürüdük. Ayaklarıma kara sular inmişti ama değerdi amk. Eve kendimi attığım gibi yatağıma uzandım ama telefonum çaldı arayan Cihan'dı

-Alo kanka
+Efendim
-ibo geldi çabuk gel bekliyoruz
+Kım geldi kim geldi dedim şaşırmış bir halde
-ibo amk ibo kaanlardayız gel hade. Beyler üzerimdeki yorgunluk bir anda yok oldu ve kaanlara gitmek için otobüse atladım.

ibo kim diye sorduğunuzu duyar gibiyim. ibo 9. sınıfta bizim tayfadan çok kafa bir çocuktu ama babasının işi yüzünden başka bir şehre gitmişti. Akrabasının düğünü olduğu için gelmiş bizde değerlen

Kaanların evi boş olduğu için bira rakı ne varsa doldurmuş binler. Eylül belamı giber düşüncesinde olduğum için içmedim. Sohbete ortak oldum yalnızca. ibo gibtiği kızları falan anlattı. muallak 1 yılda 10'a yakın kız gibmiş. Gittiği şehir izmirdir kesin amk dedim içimden. Hepsi alkolu fazla kaçırdığı için konuşmaya başladılar.

-Çok seviyorum be dedi Bartu.
-Bende çok seviyorum dedi Tarık. Gözler bir anda onun üzerinde toplandı. Sevdiği birisi olduğunu biliyordum ama 2 şık arasında gidip geliyordum. Sarhoşken bu fırsat kaçmaz dedim ve konuya girdim.

+Sen kimi seviyosun tarık dedim direk zaten kafası güzel konuşucaktı.
-Yaşamı dedi. Beklediğim bir isim olduğu için fazla şaşırmadım herkes hayırlı olsun derken cihan arkadan kelimeri yutarak

-Islak amı kim sevmez ki diyip kendi çapında eğlendi. Herkeste ölüm sessizliği oluştu. Kimisi espirinin şokuyla cihanın zütüne şişe sokmaya çalışıyor kimisi daha çok içip ölürüm belki kafasında. Cihanın cezasını kesince herkes yavaş yavaş sızmaya başladı. O gün hepimiz kaanlarda kaldık sabah hep beraber evi toparlayıp iboyu yolcu ettik. 3 saatlik uyukuyla Eylül'ü almaya gittim.

Uyukusuz olduğumu fark edince

-Dün gece ne yaptın dedi
+Eski bir arkadaş geldi kaanlarda sabahladık dedim.
-iyi yapmışsın dedi buruk bir sesle.
+Eee ne yapalım bugün dedim ama yorgunluktan gözümü açamıyordum.
-Sen eve gidip uyuyorsun uyandığında konuşuruz. Başta yok falan desemde buna ihtiyacım vardı. Eve gidip uyudum. Uyandığımda saat 6 falandı. Direk Eylül'ü aradım

+Alo hayatım
-Günaydınlar aşkım
+Nerdesin geliyim
-Ailecek bi yere gittik sen gelmeyince benide zorla yanlarına aldılar dedi.
+iyi eğlenceler size kusura bakma bugün için dedim.
-Ne kusuru saçmalama dedi. Vedalaştıktan sonra telefonu kapattık.

Üzülmüştüm binler ben birlikte zaman geçiririz diye düşünmüştüm ama olmadı. Bende yarını beklemeye başladım mecburen.

Bütün gün uyuduğum için gece o kadar rahat uyuyamazdım. Bende uyukum gelemesi için film izledim ve tekken oynadım. Saat gece 1 gibi uyuyabildim. Sabah uyanıp okul için evden çıktım. Eylül'le buluşup beraber okula geçtik. Yol boyunca dün neler yaptıklarından bahsetti. En sonunda önemli bir konuya değindi

-Aşkım bizimkiler senin ailenle tanışmak istiyor dedi şaşırmıştım ama zamanı gelmişti
+Olur hayatım ayarlıyalım en yakın zamanda dedim. Sevinmişti yanağıma bi öpücük kondurdu.

+Sadece bu kadar mı yani dedim. Tatmin olmadığımı anladığında
-Okuldan sonra devamı gelir dedi. Sınıfa geçince yanımdaki arkadaşımdan rica edip Eylül ile yer değişti. En arkaya yakın bi yerde olduğumuzdan arada sırada sarılmalar yanaktan da olsa öpmeler yapıyorduk. Zaman hızla ilerliyordu ve ben günde 30 dakika falan çalışıyordum. Bi kaç hafta sonra sınavlar başlamıştı ancak 12 olduğumuz için çoğu sınavın cevapları bize veriliyordu. Hocaların bizden tek istediği şey YGS ve LYS çalışmamızdı.

Eylül'le hergün çalışmaya çalışıyordum. Bir hedefi vardı "fizik öğretmenliği". Ne zaman konusu açılsa "kız fizikçimi olur" diye dalga geçerdim. 12. sınıfat zaman su gibi akıp geçiyor bu bir gerçek. YGS zamanı yaklaştıkça Eylül'le daha az buluşmaya başladık. Sebebi bariz "aileler". Okul dışında göremediğimiz için birbirimizi zamanında havada kalmış olan aileleri buluşturma fikri gündeme geldi.

-Aşkım bize yarın akşam gelsenize hem çok özledim seni.
+Bizimkilere söylerim duruma göre haber veririm sana diyip konuyu kapattım. Beyler okulda hep yan yanaydık ama hocaların test çözdürmekten, deneme sınavı yapmaktan başımızı kaşıyacak zamanımız yoktu.

O akşam eve gidip bizimkilere konuyu açtım babam mırın kırın etsede annem olayı açıkladı ve yarın akşam için sözü aldım. Ertesi gün Eylül'e bu akşam geliyoruz haberini verdikten sonra merakla o akşamı beklemeyi başladım.

Beyler dün kaptırdım bugünde kaptırmıyım aq telini. Patron görmeden yazmaya çalışıyorum en sonunda çıkıcam aq işinden

Akşam bizimkiler hazırlanmış sanırsınız kız istemeye gidiyoruz. Anneler anlaşır da babalar için biraz korkuyordum açıkçası. Yol boyunca babam kafamı gibti.

-Daha yaşın kaç oğlum bu ne misafirlikler falan
+Haklısın baba istersen dönelim
-Sözünü verdik bi kere. şerefsiz büyüdü kızın ailesiyle tanıştırıyor evlenicen mi yoksa
+Sen annemle evlenmedin mi bende evlenirim dedim ve konuyu dağıttım. Eylül'lerin binasına gelince

+Burası dedim.
-iyi hade girelim hemende bitsin şu olay.
-Biraz sakin ol
+Neyse gelin dedim kapıyı çaldım direk kapı açıldı.

Eylül ve annesi bizi kapıda karşıladı. Samimi bir şekilde

-Hoşgeldiniz buyrun dedi
+Hoşbulduk diyip içeri girdik. Tokalaşmalar falan derken biz Eylül'le sadece el sıkışmıştık. Sarılsak bişey demezlerdi ne dicekler amk ziyarete gelmişiz ama ortamdan dolayı el sıkıştık.

Babası salonda bizi karşıladı. Anladığım kadarıyla babasıda benimki gibi hoşnut değildi durumdan. Eylül ve annesi mutfağa geçerken benim annemde yardım amaçlı yanlarına gitti. Bayanlar gayet iyi anlaşmıştı ama baylarda işler öyle değildi.

-Nasılsınız diyip konuşma başlatmaya çalışan Eylül'ün babası oldu.
-iyiyiz Allah'a şükür siz nasılsınız diye cevap verdi babam. ikiside çok kasılarak konuşuyordu. Bunu anlamak için bakmak yeterliydi. Biraz sohbetten sonra sohbetleri siyasete kaydı bende o sırada zafer çığlıkları atmaya başladım içimden. Biliyorsunuz iki yetişkin siyaset konuşmaya başladı mı sorun kalmaz.

Bayanlar içeriden kahveleri getirdi. Tam kız isteme havası vardı. Hatta kahvemi içerken tuzlu olmasını bekliyordum tedirgin bir şekilde içtim. iki ailede anlaşmıştı 2 saat kadar konuştular ama konu hiç bize gelmedi. Unutulmuşken Eylül'e kaş göz yapıp

+Su verebilirmisin dedim
-Gel vereyim dedi ve ortamdan kalktık. Kimse yokluğumuzun farkına varmadı mutfakta öpüştük özlem büyüktü. 5 dakika sonra belli olmasın diye yerimize salona geçtik.

Gittiğimizden bi haber oldukları için geldiğimizde
-Aaa nerdeydiniz gibi tepkiler aldık. Üslubuyla soruları cevapladık gece yarısına doğru ise bir daha görüşme sözleri alındıktan sonra bizde evimize gittik. Kazasız belasız bir şekilde akşamı atlatmanın verdiği müthiş sevinçle zıplaya zıplaya eve gittim desem yeridir.

Lise aşkımla evlenicekmiydim lan yoksa. Ailelerde tanışmıştı önümüzde başka ne engel vardı ki? Günler hızla geçiyordu ve ben günlük yazmaya devam ediyordum. Alışkanlık haline gelmişti. Eylül için yazmasam da yazıyordum beyler. Günler haftaları kovlarken, aylar benim eksiğim ne amk diyip haftaları kovaladı. Babamla Eylül'ün babası dışarda görüşmeye bile başlamışlardı. Annelerimiz zaten 40 yıllık dost havasında. Tek bir sorunumuz kalmıştı "Okul".

YGS sabahına uyadık. Eylül'le farklı okullarda olduğumuz için o sabah göremedik birbirimizi sadece mesajlarla "sakin ol, başarıcaksın sana güveniyorum" gibi cümleler. Sınava girerken hafif bir heycan olsada benim heycanım aslanın yanında pire bile değilmiş. Sınava girmeden ağlayan mı ararsınız. Konuşamayan mı ararsınız. Heycanadan altına sıçan bile var beyler. Onları gördükçe heycanım azalıyordu artması gerekirken.

Aramalardan geçtikten sonra salonuma çıktım. Annem bahçede dua edip kuran okuyordu. Bu beni daha motive ediyordu. Sınav başlamadan önce gerekli açıklamaları yapıp bize optikler dağıtıldı ve başladık. Düzenli olarak çalışma ve sakin olmak beni en azından 10 adım öteye taşımıştı. Zamanımı sonuna kadar kullandım. Sınav bittikten sonra anneme 1 hafta boyunca "sınavım iyi geçti" lafına inandırmaya çalıştım.

Eylül'ün de sınavı iyi geçmişti. Herşey yolunda gibiydi. Annem bir akşam beni yanına çağırdı.

-Oğlum küçüklüğünden beri sana hep doktorluğu yakıştırdım biliyosun dedi konunun meslek seçimine geldiğini bildiğim için
+Doktor olamam anne ama o beyaz kıyafet için istersen öğetmen olurum dedim.
-Yok öğretmen olma tıp oku istiyorum
+Anne dürüst olmak gerekirse doktorluk kazanamam dedim, demez olaydım..

Annem bir başladı beyler susmuyor ciddi anlamda susmuyordu.

-Hane sınavın iyi geçmişti. Hep yalanmı söyledin bana. Ben bir doktor annesi olamıcakmıyım gibi cümleler. Baktım durum kötü babamda anneme gazı verip gülerek bana bakıyor hemen söze girdim
+Anne veteriner olurum istermisin o da doktor sonuçta hem puanım fazla bile gelir kesin olurum dedim.
-Söz ver dedi. Vay amk durumu kurtarayım derken yıllardır hayali olmayan ben mesleğimi seçmiştim.
+Söz anne dedim ve odama geçtim. Salondan çıkarken
-iyi kıvırdın aferin dedi babam guluyor bide bin bin. Bende istemsiz olarak gülüp odama geçtim Eylül'e mesaj attım

+Veteriner bir sevgili istermisin?
-Hemde çoook isterim aşkım dedi Eylül'den onayı almanın mutluluğundayken biraz sohbet ettik gelecek hakkında. Sonra bizim tayfa aradı.

-Alo hocami
+Efendim kaan
-Ev boş buluşuyoruz gel hade
+Tamam bizimkilere söyleyip geliyorum diyip kapattım. Uzun zaman olmuştu buluşmayalı iyi olmuştu bu. Salona gittim

+Baba ben kaanlarda kalabilirmiyim bu akşam dedim
-Kaanlar yerine başka yere gidersin sen dur bi Eylül'ün babasını ariyim dedi çıkardı telefonu harbiden aradı amk. Olayın şokuyla annemle babama bakıp gülüyoruz.
-Alo D... 'ciğim nasılsın dedi babam. Adamın adını sansürledim çünkü o kadar garip bir ismi vardı ki Türkiye'de tektir amk.
-Saol bizde iyiyiz nerdesin bi çay içmeye bekleriz Eylül kızımı da al gel.
-Hmm tamam o zaman başka zamana iyi akşamlar diyip kapattı. Sonra bana bakıp

-Tamam inandım babası evdeymiş gidebilirsin dedi. Utancımdan yerin dibine girdim
+Teşekkür ederim diyebildim sadece tam kapıdan çıkarken annem bana seslendi
-Sakın içki içmiyosun hocami
+Merak etme anne dedim ordan babam hemen yapıştırdı lafı
-içsinde Eylül ağzına sıçsın dimi dedi gülmeye başladı. Vay amk adam daşşak geçecek konu bulmuştu sonuna kadar kullanıyodu. Duymamış gibi yaparak kapıyı kapatıp evden dışarı attım kendimi ve durağa yöneldim.

Durağa gidene kadar Eylül'e mesaj attım

+Hayatım ben kaanlara geçiyorum orda kalıcam bugün
-Nerden çıktı şimdi bu dedi. Durumdan rahatsız olduğunu anladığım için
+Ne zamandır buluşamıyoruz ondan dolayı
-Söz ver içki sigara yok
+Tamam söz sanki söz vermesem içiçektim
-Ben işimi sağlama alıyımda sonrası sana kalmış
+Tamam hayatım konuşuruz ben otobüse biniyorum varmı diyeceğin bişey
-Dikkat et kendine
+Sende diyip sohbeti bitirdik.

Kaanların evine gittiğim de bütün tayfa toplanmıştı selamlaşıp konuşmaya başladık. Masanın zemini rakı şarap biradan dolayı gözükmüyordu. Içememek koyuyordu ama sözümde durmak zorundaydım. Herhangi bir ayrılığa katlanmak istemiyordum. Sohbet karı kıza kaymaya başladı

-Yaşamla sevgiliyiz beyler dedi tarık. Biz hayırlı olsun falan derken cihan yine gülmeye başladı. Geçen seferki gibi bir espiriye maruz kalmamak için sohbete atladım
+Eee cihan sende varmı karı kız
-Yok be kanka ben arada karıya gidiyorum o bana yeter. Vay amk şok olmuştum kaç yıllık arkadaşım sürekli olarak karıya gidiyomuş.
+Bizi niye hiç davet etmedin bin
-Çağırsam gelicekmisin gel yarın gidelim dedi
+Zamanında çağırsan gelirdim şimdi Eylül var giber amk. Kaan lafa atladı

-Kanka benim için geçerli mi o teklif dedi. Biz gülmeye başladık.
-Geçerli kanka yarın gidelim senle karıya dedi. Biz vay amk diyoruz kendi aramızda. Belli bi süre sonra kaan bize dönüp
-Siz gidin elinizi gibin el fetişcileri dedi. Hepimiz anıra anıra gülmeye başladık.

Konu döndü dolaştı sınava geldi.
-Ben iyi birşeyler alırım herhalde dedi tarık ben ve bartuda aynen dedik.
-Cihan el gibenler inek oluyo galiba şunlara baksana dedi kaan. Biz nedensizce bu espiriye 15 dakika güldük. Aslında o kadar komik değildi ama ortamdan dolayı tuhaf birşeyler olmuştu.

Gece 3 gibi sızmaya başladılar bende yatılabilicek bir yer bulup uyudum. Ertesi sabah Kaan'ın bağırmasıyla yaklaşık olarak saat 2 de uyandık
-Kalkın dıbınıza koyim bizimkiler gelicek kalkın dedi kaan. Yarı uyukulu bir halde
-Ne oldu amk dedi cihan.

-Ebenin amı oldu zütveren kalkın babam gibicek alayımızı. Olayın ciddiyetini kavrayınca hepimiz kalktık ve salonu toparladık. Evi komple havalandırdık. Sigara kokusu evin her yerine dağılmıştı. 1 saat kadar evi topladıktan sonra hep beraber dışarı çıktık. Kahvaltı yapmak için bir börekçiye gittik. Çayımızı böreğimizi söyledik beklemeye başladık. Beklerken

-Beyler bende para kalmadı beni idare edin dedi bartu
+Söylemen ayıp kardeşim dedim.
-Eyvallah dedi. Böreklerimiz gelmişti o sırada. Kahvaltımızı yapıp mekandan çıktık. Kaan heycanlı bir şekilde
-Beyler bize müsade avlamamız gereken dişiler var diyip cihanı koluna aldı ve gittiler. Bartu Seha ile Tarık'ta Yaşam'la buluşucak oldukları için ayrılmayı teklif ettiler.

Ayrılmadan önce Tarık'la ben bartu'ya 50 liraya yakın para verdik. istememişti ama lazımdı biliyorduk. Ayrıldıktan sonra Eylül'e mesaj attım
+Aşkım ne yapıyosun.
-Doğum günü hediyeni hazırlıyorum.
+Daha 2 haftadan fazla var ama
-Sen kaç ay uğraşmıştın
+Haklısın. O zaman bugün buluşamıcakmıyız
-Yarın okulda görüşürüz aşkım
+Tamam bitanem kolay gelsin sana diyip annemi aradım

+Alo anne
-Efendim paşam
+Ne yapıyosun
-Gün var bugün hazırlık yapıyorum
+Hmm babam nereye gidicek o zaman
-Balığa gidicekmiş
+Tamam babamı arıyayım bir dedim ve kapattım babamı aradım.

+Alo baba
-Efendim aslanım
+Balığa mı gidiceksin
-Evet alıyım mı oltanı
+Al ben seni sahilde x kafesinde bekliyorum
-Tamam aslanım diyip kapattı bende durağa gittim otobüsü bekledim. Biraz bekledikten sonra otobüse atlayıp sahile gittim. X kafesinde babamı beklemeye başladım. Fazla zaman geçmeden geldi ama elinde oltalar yoktu.

+Baba oltalar nerde dedim
-Bu mevsimde ne yakalıcaksın boşver oltayı gel oturalım konuşalım dedi. Şaşırmıştım babamdan böyle bir hareket beklemiyordum. Önünde durduğumuz kafeye girdik bir masaya oturduk. Babam telefonunu çıkartıp birisini aradı ben kim bu amk diye düşünürken Eylül'ün babasının adını söyledi..

@582 ye cevap olarak yazıyorum bu yazıyı;

Ulan şerefsiz bir tak tespit yaptığını sanıyorsun orda olay gerçek deniliyor kimseye yalan borcum yok.

Ordaki hikayeyi bizim arkadaslarimizdan birisi yazdı. Ben kendim yazmadım. isimlerde ki benzerliğn sebebi ise burda kimse gerçek isim kullanmıyor hikayedeki isimlerin hepsi uydurma bir tek Eylül ve o hikayedeki Ayça'nın ismi gerçek. Şimdi dıbına kodugumun evladı amacım eğer prim olsaydı sizden şuku veya rez isterdim tek bir şey istemedim. gibtir git ya da adam akıllı özür dile. Algı yaratmaya çalışma.

O hikayenin 2.sini de yazdı bana yolladı. Yazmayı sevdiği için yazıyor. Kendi andına kitap bile çıkartıcak kadar hikaye yazmıştır. Kendi inci hesabı yoktu ama bir platforma anlatmak istedi derdini bende ben paylaşırım dedim attım. Eğer bu muallakye inanan varsa gibtir olup gitsin kimseye bir açıklama yapmak zorunda değilim beni bilen bilir gerisine gerek yok.

Unutulan edit: Eğer bir yerden çalıyorsam okuyan herkes tek tek zütüme direk soksun amk.

edit: BEYLER BU ENRTYE GELEN ŞUKU VE CUGU SAYISINA GÖRE DEVAM EDiCEM CUGU FAZLA OLURSA SONUNU SÖYLEYiP gibTiR OLUP GiDERiM @582 deki yazıya inanlar cugu bassın yarına kadar beklicem yarın 10 da biter oylama hade eyvallah sinirden elim kolum titredi.

sonradan gelen edit: Bana laf atan binin oğlu oybirinci nesil ve bir tek benim hikayeme entry giren bir yazar. Hesabını açma nedenin benim şerefsiz!!

Primde gözüm varsa ağzıma köpekler sıçsın. Şu bine inananda bassım cuguyu giberim bu bin ve inananlar içinmi yazıcam ben

edit: Anasını gibiyim çıldırıcam ulan ben çalışıyorum itin oğlu. 1 saatte 1 entry giriyor diyor eğer çalıntı olsa 3 dakkada bir atardım. Kendine çok guveniyosan bütün sozlukteki veya internetteki hikayeleri ara bunu bulursam gotumun capsini atmassam gotumu gibsinler!!

güldüren edit: 2013 den beri sözlükte oldugunu iddia eden muallaknin nick6sını ben açtım.. Yalanını gibeyim huur evladı
(bkz: ruhlaralemindenanan)

1 haftayı uzun bir zaman sanıp. Beni primcilikle suçlayan kişiler. Bu sözlükte yazılan hikayelerin esaslı olanları 3 aydan daha uzun sürmüştür. Isterseniz tek tek örnek veririm. Sizden tek şuku bile istemedim. Az yazdığımı sanıyorsunuz ama benim yazdigimin yarısını millet 1 ayda yazıyor. Bütün gecenin ağzına sıçan bu fırlamalara teşekkürü borç bilirim. Yazık olsun.

Beyler bütün hevesim çöp oldu biri yüzünden. Hepinizden özür diliyorum dün 9 part atmıştım bugün 11 part atıp telafi edicem. 11 part kesinlikle atılacaktır zamanım olursa üzerine eklerim. Tekrardan özür dilerim sizinde canınızı sıktık. Benimde canım çok sıkıldı konuşup hallederiz diye umuyorum. Neyse iyi geceler bu gece part atmıyacam yarın 10 dan sonra oylamayı kazanırsam atmaya başlıyacam. Kalın sağlıcakla

-X kafesinde hocami ile oturuyoruz buyur gel diyip kapattı. Olayın şokundaydım.

+Baba ne yaptın sen
-Ne yapmışım
+Neden çağırdın adamı buraya
-ilişkiniz hakkında konusuruz dedi bin bin gülerek.
+Baba sen ciddimisin, şaka yapıyorum de
-Şaka tabi pekekent bizene sizin ilişkinizden.
+Neden çağırdın o zaman adamı
-Biz zaten bulusucaktık sonradan gelen sensin yani
+O zaman ben gideyim zaten gerildim
-Bekle adam gelsin selam verip gidersin.

10 dakika sonra geldi selamlaşıp ayak üstü iki sohbet ettikten sonra ben izin istedim.

+Ben izninizle kalkayım artık
-Eve geç kalma
+Baba arabanın anahtarını verirmisin
-Ne yapıcan arabayı
+Kartımda para kalmamış ondan. Cüzdanı çıkartıp 50 lira verdi
-ilerden yükle kartına para ehliyetin olmadan arabaya elini suremezsin.
+Tamam diyip gittim. Aslında kartımda para vardı. 50 lira hayrına para aldım anlayacağınız.

Bizimkiler manitalarıyla dolaştıkları için tek kalmiştım. Benim hatun bana hediye hazırlıyorken ben boş boş sokaklarda dolaşıyordum. Sıkıntıdan ölmek üzere olduğum anlardan biriydi. Evde gün vardı nereye gidicetim ben amk. Bizim mahalleye gittim binanın önünde çocuklarla top oynadım. Babamın verdiği 50 lira ile hepsine dondurma aldım. Çocuklar üzerinde muthiş bir saygınlık kazanmıştım anlayacağınız.

Akşam üstü annemi aradım
+Eve alım var mı
-Gel gel gidiyorlar şimdi
+Bin şükür diyip kapattım ve eve çıktım. Tekken oynadım belli bi süre sonra veterinerlik hakkında biraz araştırma yapıp erkenden uyudum.

Ertesi sabah erkenden uyanıp Eylül'e gittim. Özlemiştim binler. Mesaj attım

+Aşağıdayım. Belli bir süre cevap gelmedi uyuyordur dedim bende. 30 dakika sonra cevap verdi.
-Ne işin var aşağıda ciddimisin sen?
+Evet hade bekliyorum seni çok özledim
-Geliyorum hemen deli dedi ve yarım saat sonra aşağı indi. Saati gösterdim "ne kadar çabuk geldin amk" der gibi. Hiç bişey demeden sarıldı..

not: oylamayı kazanmış bulunmaktayım. Devam ediyoruz aynı şekilde. Bana inanan herkese teşekkürü borç bilirim

Çok özlemiştim, bekletilmek zoruma gitmemişti bende Eylül'e sarıldım. Durağa gidene kadar havadan sudan sohbetleri yaptık. Otobüs beklemeye başladığımızda

+Neymiş benim hediyem biraz ipucu verebilirmisin
-Senin hediyenden özendiğimi bilsen yeter bence.
+Günlüğünü mü vericeksin
-Sayılır ama sayılmaz ya biraz sabretsene dedi. O ne demek amk daha da çok meraklandım ama sevgilimi kızdırmaya niyetim yoktu
+iyi bekliyorum ne diyeyim.
-Afferin sana aşkım hep böyle laf dinle tamam mı dedi bin bin gülüyor bide. Sohbetimize 5 dakka kadar devam ettikten sonra otobüs geldi bizde atlayıp okula gittik.

Herkes ne tak yicez sorusunu soruyo etrafına. Kimisi YGS'de sıçtığı için LYS bakmıyor bile, kimisi LYS yetişmez diyor, kimisi hocalara bizim suçumuz ne diyor. Herkes kendi derdinde düşmüşken benim fazladan bir derdim daha vardı. Eylül.

Deneme sınavları, okul sınavları derken zaman su gibi aktı. 2 haftalık süre içerisinde pek bir olay yaşanmadı hatta hiçbir olay yaşanmadı. Doğum günü çocuğu olduğum sabah uyandım. Bizim tayfadakiler mesaj atmış iyiki doğdun kardeşim vs. Geç uyandığım için bizimkiler oturmuş beni sofrada bekliyolar. Elimi yüzümü yıkayıp yanlarına gittim.

+Günaydın
-Doğum günün olmasa beklemezdim seni dedi babam gülmeye başladı. Bu adamın benle derdi ne henüz çözemedim. Sevdiğinden yapıyordur illaki ama abartıyor bazen.
+O zaman hediyemi almışsındır
-Ne hediyesi kaç yaşına geldin hediye istiyosun al şu parayı hediyen say. Çıkardı 100 tl bıraktı önüme. Güne iyi başlamıştık anlayacağınız.
+Beklediğim hediye buydu saol baba diyip sarıldık. Anneme dönüp

+Anne senin hediyen ne
-Ne hediyesi aaa seni doğurdum daha büyük hediye olurmu dedi.
+Ben hediyemi isterim validem
-Tamam merak etme hediyeni aldım ben kahvaltımızı yapalım vericem.
+Ooo güzel bişey galiba
-inşallah dedi ve yemeğimize başladık.

Yemek bitince
+Hediyemi alabilirmiyim artık dedim.
-Git dolabının üstünde al gel. Beyler koşarak odama gittim. Dolabın üstüne elimi attığım gibi anladım hediyeyi. Kutusundan anladım amk yeni ps almış bana. Mutfağa gittim elimde kutuyla

+Anne çok teşekkür ederim dedim sarıldım
-Bu evdeki son doğum günün belkide oğlum önemi büyük dedi. Gözleri doldu ortam bir anda duygusallaştı. Babam ortamdaki ağlama havasını dağıtmak için
-Hatun senin hediyen çok güzelmiş bende gidip hediye mi baksam bugün utandım. Biz gülmeye başladık ama babam ciddi ciddi soruyordu bu soruyu
+Baba aslında üniye gidicem laptop şart uygunundan bir laptop alabilirsin
-Bugün gidip bakarım o zaman
+Eyvallah baba diyip bana verdiği 100 lirayı babma uzattım
-Sende kalsın sevgilin var lazım olur dedi bin gibi gülüyor bide. Sabah sabah utandırdı yine beni. Biraz daha oturduktan sonra bizim tayfayla buluşmaya gittim.

Yıllardır birbirimize hediye almadık beyler. Para tuzağı olduğunun farkındaydık. Hiçbirimizin maddi yönden bir ekgibliği yoktu ama hediye almıyorduk. Doğum günümü kutladılar, sohbet muhabbet derken Eylül mesaj attı.

-Aşkıım
+Buyur bitanem
-Nerde buluşalım
+Ben sahile yakınım bizim bankımızda bekliyim istersen
-Tamam hemen geliyorum dedi ve kapattı. Bizim tayfadan izin alıp sahildeki yerimize gittim ama doluydu. Kalkmalarını bekledim yok amk kalkmıyolar. Gidip "Birader burası bizim özel yerimiz siz kalksanız biz otursak" mı deseydim. Eylül ufuktan gözüktü benimde heycanım 4'e katlandı. Yerimiz dolu olduğu için Eylül'e doğru yürüdüm bende.

-Niye orda beklemedin aşkım
+Seni çok özledim direk geliyim dedim
-Delisin sen ya dedi sarıldık kısa bir öpüşmeden sonra
-iyi hade gidelim artık
+Bizim yerimiz dolu başka yere geçelim
-Beklerdik biraz ne olucak ki.
+1 saattir bekliyorum onlarda bizin gibi sevgililer anladığım kadarıyla
-iyi o zaman nereye gidelim
+ilerleyelim biraz sonra kayalara otururuz.
-Aynen güzel olur dedi. Onayıda aldıktan sonra yürümeye başladık..

Mal almaya gidicez dün 11 part sözünü verdim 3 tanesini attım gün bitmeden 8 tane daha atıcam haberiniz olsun

insanların seyrekleştiği bir yerde kayaların üstüne oturduk. Biraz denizi dinledik, geçen gemilere baktık. (o gemi bir gün gelecek! neden dedim bilmiyorum ama leyla ile mecnun izleyin beyler) Sonra konuya girdi
-Hayatım iyiki doğdun nice birlikte senelere
+Hediyemi alabilirmiyim artık
-Ne kadar taktın hediyeye
+Geçen yılı unutturacak bir hediye olması gerekiyor
-Evet haklısın dedi buruk bir sesle. Sonra bana dönüp hediyeyi uzattı gülümseyerek.

Heycanlı bir şekilde paketi açtım. içinde günlük benzeri bir defter.

+Günlüğünü yanında okumamı istemezsin herhalde diyip pakete geri koydum.
-Hayır ya bi aç dedi.
+Günlük işte dedim
-Ya hocami sinirleniyorum ama
+Tamam taman açıyorum diyip paketten geri aldım. Defteri bir açtım ki ben şok oldum. ilk sayfadan itibaren bizim tanışmamızı falan çizmiş. Hane sayfaları ilerletince çizgi film gibi olur ya ondan yapmış. Beyler elim kolum titredi bu kadar uğraşılmaz amk bi hediye için.

+Bu çok güzel dedim titreyen sesimle
-Geçen yılı unuttuysan ne mutlu bana
+Eylül seni seviyorum diyip sarıldık. 2 saat kadar orda oturduk. Öpüştük, sarıldık bir ton sevgi cümlesi sarf ettik. 2 saat sonunda kalkıp sahilde bir mekana gittik yemek yedik. Ben hediyenin şokunu atlatamamıştım. Beyler bi düşünün 100 küsur sayfa resim çiziyor ve bunlar birbiriyle bağlantılı olmak zorunda..

Yemeğimizi yerken bir anda aklıma üniversite geldi.
+Hayatım hangi ili düşünüyorsun.
-Henüz bi karar vermedim ki
+Ben istanbuldaki veterinerliği kazanırım sen istanbulda kazanırmisin.
-Bilmiyorum ki tercihlerimi istanbul'da yazarım o zaman aşkım.
+Tamam hayatım konuşalım bunu mutlaka.
-Tamam bitanem şimdi biraz kafa dinleyelim ama.
+Haklısın diyip konuyu kapattık.

Akşam 10 gibi Eylül'ü evine bırakıp eve geçtim. Rüya gibi bir günü bitirme üzüntüsüyle eve girdim ki babam yanına çağırdı

-Hocami gel bakıyım buraya
+Efendim baba
-Nasılsın
+iyiyim saol sen nasılsın
-Bende iyiyim al hediyen diyip kutusuyla laptopu önüme koydu..

Anasını gibeyim böyle telefonun şarji. bitti 5 saattir kapalı partlar biraz aksaya bilir affola

edit: 100 entry atmışım 6 günde vay amk ben bile şaşırdım