1. 101.
    0
    “teokrasinin ilkelerinin tersine, osmanlı düzeninde, ‘devlet maslahatı” din maslahatından (işlerinden) üstün tutulmuş, dinsel olmayan hukuk ve toplumsal ilişkiler ‘devlet maslahatı’ gereği varlığını sürdürmüştür.”
    ···
  2. 102.
    0
    oysaki, devletin resmi bir dini olması ve bunu da resmi bir belgede tescil etmesi, onun teokratik olduğu anldıbına gelmez. gelseydi eğer, bunun mantıksal uzantısında, cumhuriyetin de teokratik sıfatını gerektirirdi. zira, bilindiği gibi, 1924 anayasası’nda da “devletin dini i̇slam’dır” ibaresi yer alıyordu.

    demek ki, mesele bundan ibaret olmamalı ve değil. ve biz, bu itibarla, osmanlı devletinin teokratik olmadığı, avrupa’da hüküm sürmüş olan “kilise devletleri” türünden de bir yapıya sahip olmadığı görüşünü benimsemek durumundayız.

    buna mukabil, ille bir avrupa analojisi kurulacaksa eğer, osmanlı siyasal sisteminde, makyavel, hobbes’un daha sonra da hatta rousseau’nun kendi devletleri için düşledikleri türden bir “devlet dininin” var olduğunu ileri sürebiliriz. bu “devlet dini”, makyavel’in pek sevdiği ve siyaset bilimi literatüründe raison d’etat, hikmet-i hükümet, olarak nam kazanan “araçsal” görüşün doğrultusunda olan bir olgu.

    köprülü, barkan ve i̇nalcık’ın analizleri de bu görüşüme kaynak teşkil ediyor ve onları doğrular nitelikte.

    fuat köprülü: mutlakiyetçi rejimin ilk örneği olarak nitelendirdiği ortazaman türk devletlerinde, hanefi mezhebinin istihsan (= güzel bulmak, beğenmek) prensibinin devletin yasama erkine belirli bir serbestlik sağladığını belirtiyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor. “... devlet bu prensibe dayanarak amme menfaati bahis mevzuu olduğunda fakihlerin kıyasına muhalif harekette bulunabilir, fakat dini mahiyette yani tekemmül edemez bir teşrü için bu serbestinin ne kadar mahdut olacağı meydandadır.”

    köprülü, kamu düzenini ilgilendiren alanlarda hükümdarın koyduğu kanunların hakimiyetine işaret ediyor. i̇slamiyet artık hakim dindir ve köprülü’nün deyimlemesiyle, “devlet dini imtiyazını kazanmıştır”. bu itibarla zahir, “bilhassa amme hukukuna ait meselelerde yasa’ya yani devletin laik kanunlarına şiddetle riayet olunuyordu” ve “kadıların şer’i mahkemelerinden başka, bir de laik mahiyette yargı mahkemeleri bulunuyordu.

    halil i̇nalcık da, türk hanedanlarının, mutlak siyasi iktidarlarını desteklemek üzere bağımsız bir kamu hukukunu meydana getirdiklerini tespit ediyor. bu gayeye ulaşmak için gerçi, “maslahat” ve “örf” gibi i̇slami ilkelere müracaat ettilerdi. ama i̇nalcık, özellikle osmanlı devletinin, devlet işlerinin ve kamu hukukunun şer’i hukuk karşısında bağımsızlığını kazanma hususunda daha önceki i̇slam devletlerinden çok daha ileriye gittiğini kaydediyor ve buna bir örnek olarak, fatih sultan mehmed’in i̇slam tarihinde, tamamen padişah otoritesine dayalı hukuk kodlarını yürürlüğe koyan ilk hükümdar olduğunu ve son tahlilde de “sultanın kanun koyan bağımsız iradesinin esas olduğunu” söylüyor.

    i̇nalcık gerçi, daha sonra kanuni’nin şeriatın devlet hukuku üzerindeki denetimini öne çıkarmaya meylettiğini de anlatıyor ama yine de örfi hukukun, devlet hukukunun onun idaresi altında da bağımsızlığını muhafaza ettiğini
    Tümünü Göster
    ···
  3. 103.
    0
    @148 panpa diorum ki yok amk. türk devlet geleneği böyle ya devleti bölecen yada kardeşlerden biri geçecek, e taht da tüm erkeklerin hakkı sonuç: kim kimi giberse. ikinci mevzuda da bugün nasıl müslüman olsun olmasın bazı devlet adamları (mesela şuan suriye de esadlar gibi) her devirde böle ölümlere göz yumuyorlar. türk müsün bilmiom ama türklerde zaten millattan önceden beri babasını öldürüp tahta geçenler var mete han galiba net hatırlamıom içkiliyim.

    özet: o taht her erkeğin hakkıdır, verilmez alınır panpa
    ···
  4. 104.
    0
    @1 otele oturup şu kızı begendim gece yatagıma gelsin demek nekadar etikse okadar panpa

    not : tarihi bilen bilir
    ···
  5. 105.
    0
    fakat ilginç olan nokta, hükümdarın aynı sistem içinde birden bire tanrı’nın temsilcisi gibi olması. bunu izah etmek zor tabii.

    denmiş ama işte ben bu mantığa varıyorum. aceleci mantık ve basit düşünüyorum belki ama olay bu. burada çok güzel bir çok tarihçiden örnek verdin. ama ya karşıt görüşler.
    ···
  6. 106.
    0
    @145 kardeş ben de diyorum ki bunun başka yolu yok mu? zindan, sürgün. vs. adam öldürmek şart mı? veya bu şehzadeler tövbe haşa namussuz mu da onbinlerce ümmet mensubunun ölüşüne göz yumsunlar. göz yumacaklarsa zaten batsın o devlet.
    ···
  7. 107.
    0
    mesela ç. özek, devlet ve din adlı büyük kitabında, “osmanlı devletinin klagib bir teokrasi olduğunu söyleyebilme olanağı bile yoktur.” diyor özek : “teokrasinin ilkelerinin tersine, osmanlı düzeninde, ‘devlet maslahatı” din maslahatından (işlerinden) üstün tutulmuş, dinsel olmayan hukuk ve toplumsal ilişkiler ‘devlet maslahatı’ gereği varlığını sürdürmüştür.”

    niyazi berkes’e göre de osmanlı padişahlığı bir din hükümdarlığı değil. osmanlı devleti hususunda 19. yüzyıldan önce teokratik sıfatını kullanmamak gerektiğini belirtiyordu. yani osmanlı’da iktidarını tanrı’nın temsilcisi olarak tasarruf etmeyen bir hükümdar vardı, diyor berkes.

    fakat ilginç olan nokta, hükümdarın aynı sistem içinde birden bire tanrı’nın temsilcisi gibi olması. bunu izah etmek zor tabii.

    ama sanırım, bu konuda devletin teokratik oluşunu biz birbirine karıştırıyoruz. mesela, kanun-i esasi’de “devlet-i osmaniye’nin dini, din-i i̇slamdır” deniyordu. bunu görünce, ara tonları ayırdetmeyi bilmeyen bizler, “demek ki, din ve devlet birbirinden ayrılmamış, ayrılmamış olduğuna göre bu sistem laik değil, madem ki laik değil, onun mutlaka karşıtı olan teokratiktir” şeklinde basit ve aceleci bir mantık oyunuyla derhal belirli bir sonuca varıyoruz
    ···
  8. 108.
    0
    @142 burada inalcık bir şeyi savunuyor. karşıt görüşlere karşı bir görüş bildiriyor. kesinlik içermiyor. yani tarihi pozitif bilimlerden ayıran en ciddi özellik. peki ben şimdi neye inanmalıyım.
    ···
  9. 109.
    0
    devlet maslahatı din maslahatından üstün tutulmuş ise niçin devlet erkanında alınan kararlar şeyhülislamın onayını gerektirirdi veya papa nasıl tanrıyı temsil ediyor ve papalık teokratik bir devletken, Allah'ın halifesi olduğunu iddia eden padişahlar niye teokratik düzene hükmetmiyorlar?
    ···
  10. 110.
    0
    kavram karışıklığını gidermişimdir umarım.
    ···
  11. 111.
    0
    @127 güzel kardeşim ben sen din görevlisisin mi diyorum. ama sen osmanlı hakkında yorum yapacaksan ve gerçek bir tarihçiysen o zaman osmanlıda hakim olan din islamsa bu adamlar da halifeyiz biz diyorlarsa sen de gibe gibe islamı bileceksin. yoksa oturup susacak, yorum yapmayacaksın.
    ···
  12. 112.
    0
    sevap pointlerine baglı
    ···
  13. 113.
    0
    @25 tarih hocası
    ···
  14. 114.
    0
    @25 amcık herif tarih okudun da habil ve kabil'i öğretmediler herhalde. insan katlinin, hele hele sütten kesilmemiş bir bebeğin katlinin hangi tarih döneminde meşruluğu vardır gib kırığı. gibtir git yannan tarrak konuşma. insan katlini savunuyor utanmadan pekekent. savaş yok, cana kasıt yok, bebek yaşta çocuk yaşta adamları öldürüyorlar.
    ···
  15. 115.
    0
    @1 ırkçı bin
    ···
  16. 116.
    0
    @25 erhan ayfoncu
    ···
  17. 117.
    0
    bir de halife isen değil mi kardeş? bunu da ekle
    ···
  18. 118.
    0
    @2 dıbına koyayım panpa güldüm şuku
    ···
  19. 119.
    0
    http://inciswf.com/1294166617.swf
    ···
  20. 120.
    0
    @1 gerizekalı senin ataların kim? ben bugün itibariyle tarih mezunu olmuş bir tarihçi olarak sana şunu söyleyebilirim. Bize okulda öğretilen ilk şey, tarihi döneminin şartlarına göre değerlendirmek gerektiğiydi. Bu taht için katliamlar, mutlak monarşinin olduğu her imparatorluk ve devlette oluyordu. Şu an bize vahşet gibi gelen şeyler o zaman yapılması gereken şeyler olarak adlandırılıyordu. Fakat aynı Osmanlı'nın uyguladığı kanunları az buçuk okuma zahmetinde bulunursan da insan öldürenin, yaralayanın ya da canına kastedenin nasıl cezalara çarptırıldığını görür, çükün düşer.
    ···