1. 76.
    +2
    aslında dedemle öyle çok bi hatıramız yoktu. küçükken yurt dışında yaşadığımız için akrabalarımı pek görmüyordum. hatta çoğunu tanımıyordum bile. türkiye'ye geldiğimiz zamanlarda zaten herkes bizi görmek için geliyordu. o kadar çok kişi geliyordu ki kimin kim olduğunu anlamlandıramıyordum. hem onlardan çok canım ülkeme geldiğimde tanıştığım; pokemon, sporcu kartları, bilyelerim ve tasolar ilgimi çekiyordum. tatilimin ilk haftasında kuzenimden hızlandırılmış kurs alarak bütün her şeyi öğrenmeye çalışıyordum. mahalle maçları ve mahalleler arası kavgalar oldukça keyifliydi. bu yüzden eşe dosta gereken önemi bir türlü veremiyordum ama daha çocuktum ve bu önemli değildi. aynı dili konuştuğun insanlarla oyun oynamak çok zevkliydi ve yazları çok eğleniyordum. bahçede ki erik ağacında günümün önemli bir bölümü geçiyordu. kuzenimle beslenme ihtiyacını o ağaçtan sağlıyorduk. o ağacı da rahmetli dedem dikmişti. dedemin ölümü üzerimde çok ağır izler bırakmıştı. benim yüzümden öldüğünü düşünüyor ve sürekli vicdan azabı çekiyordum. dedemin ölmesinin attığım kafayla bir ilgisi yoktu aslında. o tamamen başka bir olaydı; bir akşam 4 ekmek almam için beni besaş a - besaş: bursa da halk ekmek gibi bir şey beyler- göndermişlerdi. birde utanmadan tam para vermişlerdi amk. türkiye deyken ekmek almaya gitmekten hiç gocunmazdım. o ekmekte farklı bir şeyler vardı ve ekmeği alıp eve dönerken ekmekten tırtıklamak en büyük hobilerimdendi. neyse işte yola koyuldum ve yolda çikolata yiyen zengin bir bin görünce benim de canım çekti. 4 ekmeğin bizim için fazla olduğunu düşündüm ve kendime bir çikolata almamın hiçte fena bir fikir olmadığına karar verdim. nerden bileyim amk bi çikolata yüzünden dedemin öleceğini.
    ···
   tümünü göster