1. 1.
    +1
    uzun yıllar bin adam olmuş biri olarak bir şeyler yazmak istedim.
    öncelikle bir tanım karmaşası var. öncelikle kadınlar aptal değillerdir. zaman zaman aptallık herkes yapar ama, konu aptallık, kandırılmak, zütürülmek gibi kavramlarla açıklanıyorsa bu durum binlik değil, huur çocukluğudur. bu konuya döneceğim.
    binlik aslında kendini kadınları sevmekten ve kendini bir kadına adamaktan korunma yöntemidir. burada temel tanım sevmekten korkmak değildir, sevmeyi reddetmektir. sevmek için tüm koşullar bir kadın gözüyle mevcutken üstelik. hoşluk, incelik, duyarlılık, sertlik, duygusallık...

    bu korunma yöntemi pgibolojiktir ve çoğu zaman bilinçli yapılmaz. kişi kendini düşünmekten ve kendisinin içinde verdiği savaştan, kendisini çok üzen bir düşünceden korumaktadır. dış dünyayla iletişimi, duyarlılık, müzik, sinema, estetik hayatında son sınırlarına kadar vardır. dışarı çıkan, eğlenen biridir bin. arkadaşlarına sadıktır!!! eğlenerek kendini unutan. dış dünya, duyarlılık, duygusallık...
    dolayısıyla konuşkandır. ama konuşkan olmak kendinden bahsetme, iç dünyasını açma yeteneği değildir. düşünmekten kaçtığı için düşünmediğinin ve kendisiyle ilgili konuları konuşmadığının, sürekli karşı tarafın yaşamıyla ve karşı tarafın kadınlığıyla ilişkinin kurulup yürütüldüğünü fark etmez. sürekli düşünen ama bulamayan biridir bin kendisinden kaçtığı için. bunu kadın da fark etmez. kadın ilişkinin merkezindedir. güzel, değerli hisseder. kendisinden hiç bir şey talep edilmemesi ilişkiyi çok kaygısız ve zevkli kılar ve kadın bu talepsizliği, binin rahat bir adam olması, takıntısız, tabusuz olması ve sıradan olmaması gibi değerlendirir. oysa ilişki talebi yoktur. ilişki talebi olan her birey sizi azda olsa zorlar, soru sorar.
    ilişkide binin dış dünyaya olan duygusallığı ve duyarlılığı kadın tarafından bazen kendisine dönük, kendisi için yaşanıyormuş gibi algılanır ya da yeterince sorgulayabilen bir insansa kadın, aşk ve sevilme umududur onun için. bu kadar duygusal, ince, eğlenceli, aşk biri sevecektir. ayrıca arkadaşlarına olan sadakatı kadın tarafından, bin severse kendisine dönük bir özellik olarak algılanır.

    bin sevmeyi ve kendisini bir kadına adamayı baştan reddettiği için, bir kadının peşinden koşmayı da reddetmiş olur. algıları açıktır. kim kendisiyle ilgileniyor, fark edebilir ve kendisiyle ilgilenen hoş bulduğu kadının ilgisine, yine ilgi ve jestlerle karşılık verir. hoş bulduğu için iltifat eder. yalancı değildir. miş gibi yapmaz. zütürmeye çalışmaz ve zaten isteği bu değildir. kadına değer verir. eğlenirler beraber. dünyaya üzülürler, sevinirler beraber. kadın için yakın çevreyi değil, uzakları konuşmak yeni bir şey olabilir hatta. müzik, sinema, yemek, seyahat gibi uyuşturucularla sevişilir. kadın hep kendisinden bahseder ve merkezdedir. aşık olur. bin aslında o andadır ve kadın ne yaşıyor, ne anlatıyor, ne talep ediyor, kendisiyle neye var, ne kadar seviliyor fark etmez. kadın tüm bu duygusallığın ve aşkın içinde bir şeyler ekgib diye hissetmeye başlarken, bin bu kadın da benim kadınım değilmiş sonucuna varır. kadın binin uzaklaşan hallerini sindiremez ve aşka kırılan egoda eklenir. kadınla ilgilenen, kadını merkeze koyan ve jestler yapan binin yoksunluğu başlar. ego ile kadın hırslandıkça erkek daha çok kaçar ve bin başka bir kadınla belkide bir kaç gün sonra yeniden başlar. kadın yalnızdır.

    binler bu bağlamda midye gibidirler. içlerine kanamaktadırlar. içlerinde çok kırılgan bir canlı vardır ve dış kabukları çok korunaklıdır. sevmek o kabukların açılmasına izin vermektir onlar için. dönüşü yoktur. ve kadının o kırılgan canlıyı görürse kendisini sevmeyebilir gibi bir dürtüyle sevgiyi yok sayarlar. ve o kabuklar kırılabilir. kabuklar kırılmamalı, kalmalıdır. asıl sorunun kendisinden kaçmak olduğu gerçeğiyle yüzleşene dek binimiz sayısız kadınla sevişir. bu şevişmeler bir çeşit uyku ilacıdır. uyuşturucudur. (black celebration)
    ortada bir ilişki, anı, üzülme, hatıra yoktur. yüzlerce fotoğraf vardır akılda ama asıl kadın yoktur. bu bin için üzücüdür. mükemmel bir şehri gözlerini kapatarak gezmiştir defalarca. bir kaç şehir fotosu ama nerede yedim? kimlerle tanıştım? ne anlattım?... boşluk.

    hikayenin sonunda bin kendisiyle olan savaşı bitirip, sorun ettiği sorunlar sonlanınca, o küçük canlıyı ara sıra dışarı salar. gezmelere çıkarır. annesinden yeni ayrılmış bir kedi yavrusu gibi. ilk kez kendini anlatır, ilk kez dinler, sever, üzülür, aşık olur. ilk kez, terk edilir ve aslında ilk kez yaşamaya başlar...
    büyük resmi ilk kez görür.

    kadınlara sorarsanız,
    -nasıl biriydi? , ne yaşadın?
    -iyi biriydi, duygusaldı, eğlenceliydi, güzel seviştik, çok şey anlattım. ilgilendi hep ama sevmedi.
    -seni kandırdı mı?
    -hayır. bunu anlardım. huur çocuğu değildi. fiziksel olarak hiç ısrarcı değildi. ondan nefret etmiyorum.
    -peki iyi değildi, kötü değildi, o değil bu değil ne?
    -binin tekiydi.
    -bin ne?
    -bin işte.

    dışarıdan erkekler bu duygusal binleri kadınlarla birlikte olabilmek için jest yapan, para harcayan, fiziken zorlayan, yalan konuşan, vaatlerde bulunan ve ısrarcı huur çocuklarıyla karıştırır.
    ya da başka kadına üzülen, ilişkisi yeni bitmiş adam ilgisizliğiyle karıştırılır.
    efendi adamda aynı bin adamda aynı denir. değildir!!!
    bin kadına değersiz hissettirmez ve ilgilidir.
    bin adam bir ruh hali ve bir dönemdir. büyük bir yalnızlıktır.

    kadınları binlerin böyle bir adam olduğu yönünde uyarırlar erkeklerimiz, kadınlara bu erkekleri büyüttüklerini ve kendi yakıştırmaları olduğunu söylerler. kadınlar bir süre ilişkilerini ve seçimlerini savunurlar(bini değil, kendilerini savunurlar),
    sonra sıkılıp susarlar. sustukları için diğer erkekler tarafından hemfikir sayılırlar ama kadınlar değillerdir. bin tercihleri, tercihtir çünkü ilk onlar ilgilenmiştir. onlar başlatmıştır. binlerden çok şey öğrenmişlerdir. özellikle kendilerinin duygusal sınırları hakkında...
    ···
   tümünü göster