/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 101.
    +29
    Son part.

    Ankara’ya döndüm, acıyordu lan. Ben 4 yıl boyunca kendimi harap ederken onun aslında bende Kaan’ı görmesi çok acıtıyordu. Ağlayamıyordum bile, gözlerim yanıyordu biber sürmüşüm gibi ama tek bir damla inmiyordu. Kaan’ın öldüğü o ilk zamanlar gibi olmuştum, Aslı haklıydı. Ben yalnızlıkla baş edemiyordum. Kendimi sevebilseydim bu kadar çabalayamayacaktım belki kendimi birine sevdirmek için, ama artık hatırlamıyordum kendini nasıl sevebileceğimi. Ölü bir oğlana aşık olan, akli dengesi bozuk bir kızı 4 yıl boyunca kendime aşık etmeye çalışmıştım. Dibin dibindeydim.
    Rize’ye tekrar gitmeyi zütüm yemedi, Yağmur beni görünce yine korkar diye bir şey yapamadım. Nereden aldıysam halasının telefonu vardı bende, Ankara’da yaşayan. 2 ay kadar sonra cesaret edip aradım ve aldım o haberi.
    Asmıştı kendini.
    Yazması ne kadar kolay değil mi. Ölümü yazmak ne kadar kolay, birkaç harfle sonsuz karanlığı anlatıyoruz. Yazmayı bu yüzden hiç sevmedim. Hiçbir kelime, bahsi geçen duygu ya da terimi anlatacak kadar derin değil çünkü.
    Şaşırmadım, bekliyordum sanki. Sanki bağının kopup gittiğini hissetmiştim. Onu buraya bağlayan her şey yok olmuştu. Ölümle ilgili izlediğim bir belgesel geçti gözlerimin önünden, insan vücuduna öldükten sonra neler olduğuyla ilgili. Bedenindeki tüm kan çekilecekti, gözleri donuklaşacaktı, teni çürüyecek ve dökülecekti, toprağa karışıp bir gün tamamen yok olacaktı, onu yiyen böcekler ve o böcekleri yiyen böcekler de öldüğünde. Silinip gidecekti, hiç var olmamış gibi, çünkü bu dünyada acıma diye bir şey yoktu.
    Öldüm sandım. Ölmedim. Ölemedim. Süründüm sadece. Ve öğrendim ki, sevdiğin insanların ölmesine alışmak diye bir şey yok. Her birinin acısı taze. Ölümle ilk kez tanışıyorsun gibi.
    Ben yaşadım beyler. Ölmeyi çok istedim ama yaşadım işte. Yaşıyorum da. Gitmeye niyetim yok. Annemi bırakamam. Benim zorlamama, çırpınmama gerek kalmadan beni karşılıksız seven tek insanı bırakmayacağım, bırakamam. istanbul’a geri taşındım, nefret ettiğim şehre. Aslı’yı merak edersiniz belki, hala görüşürüz telefonda. Benim hikayem bu kadardı.
    Yaşayın beyler. Ölmeyin. Hayatın sizi çiğneyip tükürmesine izin vermeyin. Çok acır, öldüm dersin, sabah tekrar kalkarsın. En sevdiğin insan ölür, annen ya da baban belki. Acıdan ölmek istersin, sonra mevlitine katılırsın, tavuk pilav yersin ve tavuklar çiğ kalmış diye düşünürken bulursun kendini. Bu kadar trajikomiktir hayat, ne hatırlamana izin verir ne unutmana. Ve o acıyla yaşamayı öğrenirsin. Dünya yok olana dek varlığını sürdürecek tek şey, daimi acı, ölüm acısı. Bir de tavuğu çiğ kalmış pilav. Benim hikayem burada bitiyor. Dinlediğiniz için teşekkürler.
    Yaşamaktan başka ne gelir elden.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      -1
      bunları senaryo yap trt ye yolla da adam gibi bir dizi izleyelim. Celtx i kullan 15 gün bedava.
      ···
    2. 2.
      +1
      Nick ve entry uyumu. Aynı bim pizzası gibisin. Yemek istemezsin ama görüntüsüne bakıp alırsın ve yersin. Sonrada ağzının tadı bozulur ya. Yaş aktı gözlerimden. Panpa dertleşmek istersen burdayız.
      ···
   tümünü göster