1. 301.
    +2
    ben sıçtığım her takun görüntüsünü ezberlemeye çalışırım. çünkü her görüntü ayrıdır, resim gibidir. tak hiçbir zaman aynı çıkmaz. ortalama bir insan ömründe kaç kez sıçar? sayısız kez, kuşkusuz. fakat her tak o güne kadar sıçtığın bütün taklardan tamamen farklıdır. her tak parçası farklıdır; boyutları, sayıları, kendini nasıl hissettiğin, ısı, iklim, o sırada kiminle beraber olduğun ya da olmadığın, işsiz mi yoksa çalışıyor mu olduğun, o kadar çok ayrıntı var ki. bir de işin ekstraları söz konusu; tuvalet kağıdına uzanırsın ve renkleri farklı olabilir, yeşil, sarı, mor falan. sonra kıçını siler ve tuvalet kağıdına bakarsın ve içinden, hâlâ tam temizlenmemişim, diye geçirirsin. birinin takunun kokusunu alacağı korkusuyla bir kez daha silinirsin. ve kıçını silerken belki başkalarının kıçlarını senin kadar iyi silmediğini düşünürsün. ya da belki sen kıçını başkaları kadar iyi silmiyorsundur. dur, birazdan sana söz hakkı vereceğim, ama tak delisi değilim ben. bekle, bekle, bekle, bekle… markette dolanıyordum, biliyorsun beni, severim markette dolanmayı, sonra tuvalet kâğıtlarının bulunduğu rafa geldim ve 92 yaşında bir kadın gördüm, en hesaplı tuvalet kağıdını arıyordu.
    ···
    1. 1.
      +1
      iyi ama 92 yaşındasın ve yarın ölebilirsin, 3 kuruşun hesabını yapmanın ne anlamı var? yani 92 yaşında sıçabiliyor olmak zaten muhteşem bi olay. Neden en pahalı tuvalet kağıdını alıp bunu kutlamıyorsun?
      ···
    2. 2.
      0
      belkide 92 yaşında ölmek istemediğindendir. belkide zaten tuvalet kağıdı onun için lükstür . temel ihtiyaçlara parası zar zor yeten oğullarından hayır gelmeyen ve tek başına yaşayan yaşlı bir kadın olsaydım sıçmazdım ve ölmeyi beklerdim sanırım.
      ···
   tümünü göster