/i/Ben

Discord Sunucumuz Açıldı!
discord.gg/incisozluk
  1. 1.
    +5 -1
    EDiT: Okuyun ve şu gibtigimin kalbindeki mühürı kaldırın.

    Necip Fazıl’ın “Abdülhamid’i anlamak her şeyi anlamak olacaktır!” hükmünce Cennet Mekân Sultan Abdülhamit Han’ı bir nebze olsun anlamaya çalışalım.

    Abdülhamid’i anlamak nefsine hasis, vatanına cömert bir padişah demektir.

    Abdülhamid’i anlamak gerekirse saray masraflarını kısıp, bütün dış borçları ödeyip, ülkenin dört bir tarafını mamur, tren rayları ile örmek demektir.

    Abdülhamid’i anlamak uluorta atılmak, taarruz etmek değil, bir müdafaa ve eldekini muhafaza dehasıdır.

    Abdülhamid’i anlamak kötülük adına kim ne yaptıysa kabahati Sultan’a çıkartmaktır.

    Abdülhamid din kitaplarını yaktırıyor!

    El-cevap: Abdülhamid’i anlamak tersine; din maskesi altında dini bozan kitapları yaktırmak demektir.

    Abdülhamid’i anlamak yetiştirdiği adamları düşmanları tarafından göklere çıkararak, yetiştirilmesindeki şeref payını ulu hakandan çalmaya kalkmak demektir.

    Abdülhamid’i anlamak Sultan Abdülaziz Han’ın katillerinin bütün devlet ricalinin ittifakıyla iddıbına karar verilmişken Sultanın kalemini eline alıp “mucebince” demesinden başka bir şey beklenmezken, memur ve muvazzaf olduğu bir işte bile elini kana batıramaz bir melek olduğunu anlamak demektir.

    Abdülhamid’i anlamak tahtan indirileceği zaman istanbul üzerine yürüyen “Hareket Ordusu” isimli isyancılar grubuna kan döktürmemek için, emrindeki Hassa Ordusu ile karşılamaması ve ezmemesi demektir. (Huzura çıkıp yere kapanan ve ağlarcasına yalvaran “izin ver, onları saray kuvvetlerinin en küçük birliğiyle karşılayıp darma-dağın edeyim ve zincire vurup huzuruna getireyim! Diyen ve ağlayarak huzurdan çıkan Tahsin Paşa’ya cevaben:

    -“Hayır, Paşa, ben nefsim için tek damla Müslüman kanının akmasına razı değilim!”) demektir.

    Abdülhamid’i anlamak kız çocukların eğitim öğretim konusunda milat cumhuriyet dönemi değil Abdülhamid dönemi olduğunu bilmek demektir. Abdüllatif Subhi Paşa ilk defa bir kız sanat okulu açma konusunda tereddüt gösterince Sultan Abdülhamid Han’ın, “Ben arkandayım” teşviki ile sonuca ulaşmıştır.

    Abdülhamid’i anlamak Filistin’de bunca kanın dökülmemesi demektir. “Eğer Filistin’de Müslüman Arap unsurunun faikiyetini [üstünlüğünü] muhafaza etmesini istiyorsak, Yahudilerin yerleştirilmesi fikrinden vazgeçmeliyiz. Aksi takdirde yerleştirildikleri yerde çok kısa zamanda bütün kudreti elde edeceklerinden, dindaşlarımızın ölüm kararını imzalamış oluruz.” Sultan‘a ait olan yukarıdaki sözler 1895’de yazılmış hatıra defterine.

    Abdülhamid’i anlamak gerektiğinde kolera salgınını def için (Pastör) den bile yardım istemek demektir.

    ( Abdülhamid Han Pastör’e araştırmalarında maddi destek sağlamış, onu Osmanlı Nişanı ile onurlandırmıştır. Türkiye, baktoroloji ilmini ona borçludur.)

    Abdülhamid’i anlamak her an derinleşen bir fenayı önleyici ve kimseden yardım görmeyici çilekeş demektir.

    Abdülhamid’i anlamak odasına bir hademe girdiğinde bile, sırf Allah’ın mahlûkuna saygı göstermek için ayağa kalkmak demektir. (Ayağa kalkışını gizlemek maksadıyla masasında bir kâğıt arıyormuş gibi yapar. Yalnız Allah’ın görüp, kulların farkına varmadığı şekilde nefsini küçülttüğü, hiç kimsenin bilmediği bu mahrem levha, tarihte ikinci bir devlet reisine nasip olmamış bir ulviyeti çerçevelemektedir.)

    Abdülhamid’i anlamak Peygamberi Efendimiz rahatsız olmasın diye Medine-i Münevvere’ye giden tren raylarına keçe sardıracak kadar hürmetkâr, ömrü boyunca abdestsiz imza atmayacak kadar dini bütün bir padişah demektir.

    Abdülhamid’i anlamak tarihte birçok büyük adam gibi kalabalık içinde yalnızlık demektir.

    Abdülhamid’i anlamak Yavuz ve Kanuni dönemine nispetle Himalaya yüksekliğinde bir tepenin eteğinde ve uçurumun dibinde dev boylu bir hükümdar demektir. Ya tepenin üzerinde olsaydı, ya da Yavuz’un oğlu olsaydı.

    Abdülhamid’i anlamak dünya siyasetçilerinin en zekisi, onu araç olarak kullanan en dahidir.

    Sonuç olarak;

    Abdülhamid’i anlamak geçmişte geleceği görmek demektir.

    Abdülhamid’i anlamak bütün düğümleri çözmek demektir.

    Abdülhamid’i anlamak ön yargıyı kökünden kazımak, dikeyleri yatay hale getirmek demektir.

    Kaynak: Necip Fazıl’ın “ULU HAKAN” kitabından istifade edilmiştir.

    ---

    Ülkemiz ve dünya üzerinde gelişen siyasi ve sosyal olaylarla, yapılan akademik ve popüler tarih çalışmalarıyla değeri her geçen gün biraz daha anlaşılan Sultan ikinci Abdülhamid Han gerektiği gibi anlaşılmayı bekliyor.
    ilber Ortaylı’ya göre Dünyanın son hükümdarı, son evrensel imparator II. Abdülhamid Han’dır.

    Abdülhamid’in idare tarzı azami müsamahadır:

    Atatürk (Kaynak : Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı , sf 327)

    Dünyâda 100 gram akıl varsa, bunun 90 gramı Abdülhamîd Han’da, 5 gramı bende, kalan 5 gramı da diğer dünyâ siyâsîlerindedir.

    ( Alman Milli Birliğinin kurulmasını gerçekleştiren meşhur Alman devlet adamı, Prens Bismarck )

    ÜSTAD NECiP FAZIL KISAKÜREK ‘iN AĞZINDAN II.ABDÜLHAMiD HAN

    II. Abdülhamid, Türk’ün özünün ve temel varlığının, hakkı gasp edilmiş, mağdur kurtarıcısıdır.

    Abdülhamid, Tanzimat sonrasındaki Batı’ya kontrolsüz, körü körüne yönelişin karşısında inatla duran, kök ve cevherin müdafaasını son bir gayretle yapan muazzam bir şahsiyettir.

    Abdülhamid’i anlamak sayesinde yüzlerdeki maskeler düşecek ve onu bir anahtar gibi kullanarak bizi bu karanlık ve şahsiyetsiz ortama getirenlerin içyüzleri ortaya dökülecektir.

    Abdülhamid hakkında söylenen her olumsuz iddiayı tersine çevirdiğimizde doğruyu bulacağızdır. Yani bir tür turnusol kağıdıdır Abdülhamid. Bu yorumların yalanını ayıklayıp onun üzerine bina ettiği yapıyı yeniden ayakları üzerine oturttuğumuzda hakikat ayan beyan ortaya çıkacaktır.

    “Abdülhamid’i anlamak her şeyi anlamak olacaktır” ( Necip Fazıl Kısakürek )
    Vaktiyle ittihat ve Terakki fırkasının içinde Abdülhamid Han’a düşmanlık eden Filozof Rıza Tevfik ve Süleyman Nazif pişmanlıklarını aşağıdaki şiirliri ile dile getirmişlerdir.

    Tarihler adını andığı zaman,
    Sana hak verecek hey Koca Sultan,
    Bizdik utanmadan iftira atan,
    Asrın en siyasî Padişahına.
    (Rıza Tevfik)

    Padişahım gelmemişken ya da biz,
    işte geldik senden istimdada biz,
    Öldürürler başlasak feryada biz,
    Hasret olduk eski istibdada biz.
    (Süleyman Nazif)

    Yahudilerin Filistin’de bir cumhuriyet kurma teşebbüslerinin karşısına çıktı. Onların Osmanlı borçlarını bütünüyle silelim tekliflerini reddetti.

    Bu toprakların kanla alındığını, asla terk edilemeyeceğini sert bir dille bildirdi. Filistin topraklarının yahudilere satılmaması için gerekli tedbirleri aldı. Doğu Anadolu’da Ermeni hareketlerine karşılık Hamidiye alaylarını kurdu ve bölgede asayişi temin ile Osmanlı hakimiyetini pekiştirdi.

    Sultan Abdülhamid Han’ı tahttan indirmeden Osmanlı Devleti’ni parçalamanın ve islam’ı yok etmenin mümkün olmadığını gören bütün iç ve dış düşmanlar bu Türk hakanına karşı cephe aldılar.

    Bir taraftan Sultan’ı gözden düşürmek üzere her türlü iftira ve kötüleme kampanyaları yaparlarken, diğer taraftan suikastlar tertip ettiler. Ermeni asıllı Fransız yazar Albert Vandal’ın “Le Sultan Rouge=Kızıl Sultan” şeklinde ortaya attığı iftiraları aynen alan bazı gafiller, angiblopedilere bunları yazarak genç nesilleri aldattılar.

    Bu arada Padişah’ın devlet idaresinde nüfuzunu kırmak isteyen batılılar, ittihat ve Terakki mensuplarını kışkırtarak 23 Temmuz 1908′de ikinci Meşrutiyeti ilan ettirdiler.

    Böylece otuz yıl durmuş olan facialar tekrar başladı. 31 Mart Vakası sebebiyle ittihat ve Terakki ileri gelenleri tarafından tahttan indirilen Abdülhamid Han, Selanik’e gönderildi (27 Nisan 1909). 10 Şubat 1918′de Beylerbeyi Sarayı’nda vefat eden Abdülhamid Han’ın naşı Çemberlitaş’ta dedesi Sultan II. Mahmut’un türbesindedir.

    II. Abdülhamit Han’ın güzel ahlakı, dine olan bağlılığı, edep ve hayasının derecesi, akıl ilim ve adaletinin çokluğu, milleti için gece-gündüz çalışması, düşmanlarına bile iyilik yapması, ciltler dolusu eserlerle anlatılmaktadır. Onun tahttan indirilmesinin üzerinden 10 yıl geçmeden imparatorluğun dörtte üçünün elden çıkması, memleketi 33 yıl nasıl idare ettiğine en açık delildir. Yine Abdülhamid Han’ın tahttan indirilmesiyle beraber kan gölü haline çevrilen Ortadoğu’da hala huzur tesis edilememiş olup, Arap alemi siyonizmin oyuncağı haline gelmiştir.
    ···
   tümünü göster