1. 1126.
    +1
    yıllar yılı bize öğretilenler değildir.

    şöyle ki; doğduğumuzdan itibaren, masallarla, filmlerle, bulabildikleri başka her yolla bize aşkı yanlış öğrettiler. sonsuza kadar kalbini heyecanla atttıran, hep mutlu eden, içinin hep titreten his aşktır dediler bize ve ömrümüzü hep ekgib, hep yarım sürdürmemize neden oldular.

    hep bu aşkı aradık. bulduklarımız bizi kesmedi, zira yukarıda ki tanıma uymuyordu. bir yerde o heyecan bitiyor, bir sürü de sorun yaşanıyordu. ya aramaktan vazgeçmeyip bir ömür tükettik 'gerçek aşk'ı bulacağız diye ya da devam ettirdiğimiz ilişkiyi hep sorguladık, hep ekgib bir yan bulduk.

    birilerinin işine gelmiyor değildi bu durum. zira sürekli 'yeni'lenen ilişkiler daha çok hediye daha çok tüketim demekti. uzun süren ilişkilerde harcama giderek azalıyordu ve bu ilişkiler bitip yerini ilk heyecanla sevgiliyi hediyeye boğan yeni hödüklere bırakmalıydı. aşk daha çok hediye, daha çok ikram demek değil miydi??

    hayır değildi. kandırılmıştık. aşk heyecandan öte huzur, dinginlikti. bunu daha önce farkeden birileri bize anlatmaya çalışmıştı. (bkz: selvi boylum al yazmalım)

    ama biz 'ah, ne hoş film, bu sözleri bir yere yazalım' dan öteye gidememiş, 'gerçek aşk' arayışlarına devam etmiştik.

    aşk gerçekten tek kelimeyle emekti. hoşgörüydü, huzurdu. iki gönül bir olunca samanlık seyran olmuyordu. böyle olmasını bekleyenler, olmadığını gördüğünde kendine başka samanlıklar arıyordu. halbuki aşk samanlığın kendisinde olmayı dert etmemekti.

    aşk kendisinin dışındakilerinin de huzurunu istemekti, ve ben aşıktım, bu yüzden bu entryi girmekteydim. kendinize gelin gerçek aşkın ve yanınızdakinin kıymetini bilin diye...
    ···
   tümünü göster