/i/Tespit

  1. 1.
    +382 -118
    Mahkemede hakim, Necip Fazıl'a:
    - Bak, der. Seni bundan böyle bir daha huzurumda görmeyeceğim, öyle değil mi?
    Necip Fazıl sorar:
    - Hakim Bey, yoksa istifa mı ediyorsunuz?

    Yine bir gün Üstad'a sormuşlar:
    -Üstad özel arabanız yok mu?
    Üstad düşünmeden cevap verir:
    -Ona en son bineceğiz.

    Üstada bir konferans sırasında bir genç sorar:
    -Osmanlı emperyalist değil miydi?
    Cevap dikkate şayandır:
    -Evladım eğer Osmanlı emperyalist olsaydı şu anda bu soruyu fransızca değil türkçe sorardın.

    Necip Fazıl bir konferansında isim vermeden gazetelerin tenkidini yapiyormuş. Fakat o şekilde açık konuşuyormuş ki, bu işlerle çok az ilgili olan dahi hangi gazeteden söz edildiğini anlarmış Dinleyenlerden biri hatibin sözünü keserek:
    Hangi gazeteden bahsediyorsunuz?
    Necip Fazıl sorar:
    Siz ne iş yapıyorsunuz?
    Keresteciyim.
    Belli, otur!

    Necip Fazıl Kısakürek in 1954 lü yıllarda çıkardığı Büyük Doğu mecmuasının bir sayısının kapağında, Osmanlı arması işlemeli sanat eseri bir kumaş resmini yayınlayınca, "padişahlık propagandası yapmak " gibi saçma bir gerekçe ile derginin o sayısının toplatılmış ve kendisi de suçlanarak mahkemeye sevkedilmişti
    Necip Fazıl'ın mahkemede kendisini suçlayan savcıya gayet ibretli bir şekilde:
    içinde adalet işlerine bakılan bu binanın tepesinde aynı Osmanlı arması var Siz de mi padişahlık propagandası yapıyorsunuz?" diye cevap vermişti

    Necip Fazıl vapurla Karaköy'e geçerken, yanına biri yaklaşıp:
    "Üstad", diye sormuş "Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik."
    N. Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:
    "Ne diye vapura bindin ki, yüzerek geçsene karşıya" cevabını vermiş.

    Nazım Hikmet ve Necip Fazıl Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış.
    Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil.
    Nazım Hikmet Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek Necip Fazıl'a demiş ki:
    -'Şunun haline bak, oruç tutmaktan ne hale gelmiş' demiş.
    Tabi Necip üstad altta kalır mı hemen cevabı yapıştırmış:
    -'Aaa Nazım sen bilmiyor musun hayvanlar oruç tutmaz...
    • Üstad Yenilgi ve mağlubiyeti kabul etmezdi. Bir gün bir tren istasyonunda onun sinirli sinirli gezdiğini gören bir hayranı (bazı rivayetlere göre onu sevmeyen biri) sorar:
    - Ne oldu Üstad, treni mi kaçırdınız?
    Üstad böyle bir ithamı kabul eder mi? Treni kaçırmak bir ekgiblik, bir yenilgidir.
    - Kovdum gitti, der.

    Üstadın müdafaaları basit birer savunma değildir. Hakimleri diliyle ve zekasıyla etkilemek üstad için zor değildi. Sanatsal savunmaların etkisinde kalan hakim değiştirilirmiş. Bir seferinde yine hakim değişmiş ve yeni hakim üstadın savunmasını duyunca "artistlik yapma, adam gibi konuş" demiş. Tabi üstadın altta kalması beklenemez.
    "Hakim bey biz tutukluyken öyle muamele ediyorlarki bizde adamlık bırakmıyorlar, o sebeple karşınıza çıktığımız vakit rol yapmak zorunda kalıyoruz"

    Not: Alıntıdır
    ···
   tümünü göster