/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 1.
    +19 -3
    Gençler 2 sene önce kanser ile ilgili bi ölümsüzlük hikayesi yazmıştım hatırlayanlar olur. Bu gün onu devam ettirmeye karar verdim.
    Hikayenin geçmiş kısmını 2-3 part halinde atıp kısa partlarla devam ettircem hadi iyi okumalar.

    2 sene önce yazdığım kısmı-1:

    bundan 6 yıl önce lise sondaydık kimya delisi 4 arkadaşla ölümsüzlüğün teorik mümkünlüğü hakkında tartışmalara falan başladık. bu araştırmalarımızda bir çok büyüğümüzden de gibtiri yemiş bulunduk bir kere. ama biz araştırma konusunda ve bu işi gerçekleştirme konusunda kararlıydık.
    bir kaç araştırmamız sonucunda kanser hücresinin ölmeyen bir hücre olmasından dolayı onun bozulup ölümsüz olan ama düzgün çalışan bir hücre olabileceğini düşündük. ve kanser'i iyileştirmenin ama vücuttan çıkarmamanın yollarına gittik. deneyeceğimiz olay ölümsüzlük kanseriydi.
    diğer arkadaşlar bu yaptığımız araştırmalar için denek bulamayacağımızdan olayın sadece teoride kalacağını söyledi ama giblemedim onları çünkü denek bulabilirdim bu iş için. evet kimse seni önce kanser yapacağız sonra ölümsüz yapacağız dediğimizde hadi bakalım deyip gelmezdi e denek kullanmak için paramızda yoktu. bu deneyi farelerde kullanmamız da saçma olurdu çünkü artık tam aynı sonuçlar alınmıyor.
    benimde aklıma gizli ameliyatçılık geldi çaresiz ve parası olmayan kanser hastalarını tedavi edeceğiz diye toplayıp kanserlerinin seyrini değiştirmeye çalışacaktım hem tedavi ücreti de alırdım biraz bu da deneylerin masraflarını çıkarabilirdi.
    ama insanların benim tedavimi kabul etmeleri için bir neden lazımdı kimse kimseye durduk yere güvenmezdi tabi ki. elimdeki son parayla bir kaç kalpazan kiralayıp bir dedikodu çıkarttım kanser hastalarının bulundukları mahallelerde işte şurda bir kaç adam beni iyileştirdi diye bir kaç hafta simitle beslenerek bekledim araştırmalara da tek başıma devam ettim diğerleri ortalıkta gözükmüyordu onlar farelerle uğraşmaktaydı.

    yaklaşık 1 ay sonra birisi laboratuvar'a dönüştürdüğüm eve gelmişti babası kanser hastası bir abimiz babası 65 yaşındaymış uygun olup olmadığımı sordu ben de getir 2 aylık tedavi sonrası babanız eskisinden de sağlam olacak dedim. kaç para diye sorunca bende sadece masraflarımı karşıla yeter dedim diğer çocuklara denek buldum diye mesaj attım. bunlar nasıl buldun ettin falan dediler ama kanser tedavisi diye kandırdığımı onlara söylesem yanaşmayacaklardı. söylemesem de bu sefer hastanın yanında adamı duruma ayıktırabilirlerdi.
    sanırım en iyisi onları hiç bulaştırmamakta olabilirdi ama tek başıma da yiyebileceğim tak değildi. ben de onlara şimdilik adamın sadece kanser tedavisi için geldiğini daha sonralardan ise kanseri iyileşirse teklifi sunacağımı söyledim. bizimkiler kemoterapi için uygun konumda değiliz zırvalarına falan başladılar. benim de kafam attı tabi.
    bende onlara farelerin dna'larının insanınkini tutmadığını söyledim hele ki türe göre değişen ölüm kavramında bir kimyasal geliştiriyorsak bunu uygulayacağımız türden denekler bulmalıyız dedim. o yüzden de gibe gibe bu adama mecbur olduğumuzu söyledim. haklı veya haksızım iyi bir şey veya kötü bir şey yapıyorum ben sadece ölümsüzlüğü bulacağım diyorum.
    ama tabi yine de giblemediler işte adamın hayatı tehlikedeymiş bilmem neymiş yok ebesinin amı falan benimle olan 2 kişi çıktı diğer ikisine gibtiri bastım 3 kişiyiz artık deneyleri yürütecek sadece. adam haftada iki gün kemoterapi'ye geliyormuş gibi geliyor bizde adamın kanserli hücrelerine kendi geliştirmekte olduğumuz formülü veriyoruz.
    verdiğimiz kimsayala henüz daşşaklı bir isim bulamadık tabi, adama ilk bir ay haftada iki gün bu kimyasalı verdik daha sonrasındaki ay ise kimyasalın kanserli hücre üzerindeki etkilerini gözlemlemeye başladık. kanserli hücre bir süre yayılmayı durdurmuştu ama bulunduğu yeride sanki asit gibi eritmeye başlamıştı.
    arkadaşlarda ben de tırsmaya başladık adam akciğer kanserinden geldi ve adamın ciğeri eriyordu resmen hemen bir şeyler yapmalı veya 1 aylık gözleme devam etmeliydik adamda öksürükler artmaya ve nefes daralmaları olmaya başladı. adamın ailesinin verdiği para ile bir solunum cihazı alabilirdik. oksijen tüpüyle adamı yaşatabilir gözlemlere devam ederdik ama ailesine ne diyecektik? veya deneyi falan gibtir edip adama hemen müdahale edebilir verdiğimiz kimyasalı vücuttan atardık ama bu akciğerine verdiğimiz hasarı düzeltmezdi.
    adamın ailesin iyileşme süreci için bir ay boyunca gözlem altında tutulacak gibi gibindirik klişe bir yalan uydurduk adam gözlerimizin içine baka baka eriyordu. kimyasal akciğere daha fazla zarar vermeden kimyasalı almayı önerdi arkadaşlar bende onlara etkinin sonunu bekleyelim akciğer için yapabileceğimiz bir şey yok artık dedim kanser yayılmadığı için 3mm'lik bir alanda derinlemesine bir erime vardı sadece.
    yani kaybedilen zaten kaybedildi dedim bizim elemanlara işin sonucunu görmeliyiz başka bir denek bulamayabilirdik. bizimkiler adam ölürse ailesine ne diyeceğimizi soruyorlardı bana adamlar bizi polise verebilirdi falan diye tırstılar. kaçmayı düşünüyordum elbette ki ben. adamın elleri de titremeye başladı bir kaç gün sonra bizimkiler kimyasalı çıkaralım dedi. ve ben verdiğimiz kimyasalı kesmemizden kaynaklandığını düşündüm 8 gün vermiştik kimyasalı ve vermeyi kesip gözlemlemeye başlayınca oldu bunlar kimyasalı yeniden vermeyi teklif ettim kabul etmediler..
    hatta geceleri adamın bulunduğu odayı da kitliyorlardı adam benle hiç yalnız bile kalmıyordu kimyasal vermemden korkuyorlardı. aslında haksız sayılmazla ilk fırsatında kimyasal vermeye başlayacaktım adama çünkü aside dönüşen kanser akciğeri geçip kemikleri kemikleri de geçip deriyi eritecekti buna müsaade edemezdim. bir gün mutfakta su içerken asu'nun adamın yattığı odadan çıktığını anahtarı'da cebine koyduğunu gördüm. suyumu içtim asu odasına çekildi bende odaya sessizce girmek için asu'nun uyumasını bekledim. asu uyuyunca da odaya sessizce girdim sonra telefonun aydınlatmasını kullanarak pantolonunu nereye çıkardığını aramaya başladım. mutfağın lambasının yandığını fark edince hemen durdum.
    sonra zaten asu uyanıp beni fark etti ne arıyorsun burada falan dedi kavga ettik. ben bizimkilere tekrar dil döktüm o adama kimyasalı vermek zorundaydık adamın zaten akciğerinde bir delik oluştu hala neyin ısrarındasınız adam ölü birisinden farksız ailesine böyle de açıklama yapamazsınız bu yüzden verelim şu kimyasal'ı en azından şansımızı deneriz dedim.
    bu sefer bana hak verdiler kaybedecek hiç bir şeyimiz kalmamıştı çünkü ertesi gün 2,5 hafta sonra ilk kez kanserli bölgeye kimyasalı vermeye çalıştık fakat kanser yok olmuştu. 1-2 gün gözlem yapılmamıştı ekibin kendi içindeki sorunları yüzünden ama asit kanserinin açtığı delik akciğerin üzerindeydi ve adam kan kusmalara devam ediyordu.
    ekip kanser yok oldu diye seviniyordu fakat ben deneyimi sonuçlandıramamıştım o kadar şeyi bir kanser hastasını iyileştirmek için mi yapmıştım hem ölümsüzlük sağlayacağımız hücrelerde yoktu. ekibin sevincine ortak olmadım ama sorun adamı iyileştirmenin yolunu bilmiyorduk daha önce erimiş bir organla karşılaştığımızı hatırlamıyorduk çünkü.
    aklımıza sonradan gelen ikinci bir soru vardı, peki eriyen akciğerin et parçacıkları nereye gitti derinin altından buharlaşması imkansızdı. solunum borularıyla atma mümkün değildi. o parçalar adam iyleşse bile ilerde büyük risk teşkil ediyordu. ama asıl sorun deneyin ta kendisiydi. deney aslında biraz geliştirilirse 1 ayda kanseri yok ediyordu fakat bu kimyasal akciğeri erittiği gibi kanserli hücreleride eritiyor muydu?
    kafamız karışmıştı belkide boyumuzdan büyük işlere kalkıştık, adamın ailesi adamı almaya geldiğinde adam bir açıklama borçluyduk aslında adamın da durumu iyileşiyor gibiydi ama delik hala adamın vücudundaydı. adamın oğluna kanseri yok ettik fakat ciğere zarar verdi dedik. adamın oğlu endişelendi babasının o halini görüncede bize bir sürü küfürler etti sizi şuraya şikayet edecem bilmem ne yapacam bir sürü tehdit savurup babasını da alıp gitti.
    tek deneğimiz de gitmişti para kaynağımız da kesilmişti ve adamın oğlu babasına verdiğimiz zarardan ötürü de başımızı ağrıtacaktı ama keşke kimyasal'ı verebilseydim o zaman her şey daha farklı olurdu ekipdekiler tüm suçu bana atıyordu tabi. paramda kalmamıştı hiç. asu ve ali yanımdan ayrılacaklarını söylediler ölümsüzlüğünde deneylerinde senin olsun deyip çekip gittiler huur çocukları.
    tüm ihale bana kaldı çok geçmeden evi polisler basıp alıp zütürdüler beni adamın oğlunun diğer binlerden haberi yok tabi onla hep ben muhatap oldum onları ele vermedim deneyi devam ettirme ihtimalleri vardı çünkü muhtemelen tazminat veya uzun süre hapis cezası alacaktım. önce merkezde bekletildim daha sonra mahkemeye sevk edildim.
    ···
   tümünü göster