/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 251.
    +14
    ..o kadar yakındım ki şimdi ona, sadece bedenen değil, ruhen de en yakın olduğumuz andı bu ilişkimizde.. soluk alış verişlerinin hızlandığını farkettim, sıcak nefesini, dudaklarımın üzerinde hissettim.. hani sıcak bir yaz günü, klimalı bir bakkal dükkanına, kapının açılmasıyla dolan o ani yel gibi.. sıcak..huzur verici bir sıcak..

    biz, vücudumuz tamamen birbirine bitişik, dudaklarımızın arasında sadece milimler olduğu bir vaziyette, o boş sokakta, belki de o an dünyanın tüm çiftlerinden daha masum, daha savunmasız, daha menfaatsiz, daha hesapsız,..sunmak üzereydik birbirimize bir başka boyutta daha sevgimizi..

    dudaklarımı onunkilerin üzerine kapadım.. itiraz etmedi, tereddüt dahi etmemişti zaten ama, iştirak da etmedi önce,

    sakindim, çünkü bu kızı cinsel ve içgüdüsel hislerin gölgesinden çok ama çok uzakta öpüyordum.. insan, birini çok sevince artık böyle, nasıl diyeyim, yemek ister ya resmen, misal küçük kardeşlerinizi, pamuk babaannelerinizi, o kadar çok seversiniz ki, o elmacık yanaklarından ısırmak gelir içinizden, ancak öyle ifade edebilirsiniz sanarsınız içinizdeki yoğun duygu selini..

    işte ben de öyle öptüm onu, dudaklarım dudaklarının üzerinde, öylece durdum bir kaç saniye, sonra biraz daha ileri gittim, o baldan, şekerden tatlı alt dudağı, şimdi benim iki dudağımın arasındaydı.. reaksiyon gösterdi, beni saran elleri daha da sıkıldı belimde, omzumda, dudakları kıpırdadı, şimdi benden bir kaşık balı da o çalmıştı ağzına..o kadar yavaş, o kadar ürkek ve o kadar temkinli davranıyordum ki, sanki onlarca katlı iskambilden bir kulenin çatısını tamamlıyor gibi.. hassas..narin.. nefesimi tutmuş bir halde..

    öyle kaldık biraz,

    sonra ben, usulca çektim dudaklarımı, çok yavaş, o kadar yavaş ayrıldı ki birbirinde, bir türlü vedalaşamayan sevgililerin ellerinin ayrılışı gibi, bebeğin ağzından alınan emzik gibi.. dudaklarımı, dudaklarından kurtardım..ama tatlı bir inatla.. sanki hem bırakıyor, hem de bırakmak istemiyormuş gibi.. tutkalından ayrılan bir kağıt parçası gibi... gibi.. gibi işte...

    yüzüne baktım, gözleri eğikti.. yüzünde pek çok duyguların karışımından bir ifade..az önce ballandığım dudaklarında küçük bir gülümseme..

    sonra o da kaldırdı gözlerini, tekrar göz göze geldik.. sessiz gecemizin fonu deliler gibi çırpınan yüreğinin ritimleri olmuştu artık.. kendi göğsüme bitişik göğsünün altındaki kıpırtıyı, sanki benimmişçesine sahiplendim, ortak oldum heyecanına..

    gözlerimiz kararlılılaştı, anlaştı..bir kez daha birbirimize doğru eğilirken başlarımız, ellerimiz de omuzlardan, boyunlara kayıvermişti sihirli bir şekilde.. şahsen ben, hiç hareket ettirdiğimi bile hatırlamıyorum, kendiliğinden olmuştu sanki..

    bu kez çok daha ihtiyatsız bir araya gelmişti, birbirine bir kaç saniye evvelinden aşina dudaklar..

    ben, bu sefer tutkuyla öptüm onu.. yanlış olmasın, gene öyle naif, öyle kırılgan, hassas bir şekilde..ama artık korkmayarak,

    ve o,

    karşılık verdi bu kez,

    her türlü içgüdüden ve kolpalıktan uzak, birbirimize, birbirimizin en değerli özünden armağan ederken, başka hiç bir şey düşünmeye gerek duymadı beynim.. bomboş..ve sadece o ana odaklı..o anın duygularını, mümkün olduğunda katkısız ve saf bir biçimde kaydetmeye hazır. size bu satırları yazdığım şekilde..

    o şekilde ne kadar öpüştük bilmiyorum, ama ben artık omurgamda, belimden başlayıp boynuma değin uzanan o tatlı karıncalanma hissini iyiden iyiye hissetmeye başlamıştım, daha önceki öpüşmelerimden epey farklıydı, zira,

    sadece karşısındaki sömürmeye odaklanmış dudakların yerini, karşısındakiyle uyumlu, adeta onunla dans eden dudaklar almıştı,

    normalde göğüsleri, kalçaları ya da bacak arasını avuçlaması gereken ellerin yerine, bir güvercin tutuyormuşçasına narin, ama güvenceli bir şekilde boyna dolamış eller vardı,

    ereksiyon olmadım..

    karşımdaki dişi inlemedi, kendini kaybetmiş numarası yapmadı..

    diyorum ya, farklıydı beyler.. çok ama çok farklıydı..

    siz hiç sevdiğiniz, ama öyle çikolatalı gofret sever gibi değil, adam gibi sevdiğiniz biriyle öpüştünüz mü? hah.. işte o zaman beni anlıyorsunuz demektir.. anlayamayanların da en kısa zamanda anlayabilmesini dilerim, çünkü her insan evladı bu duyguları yaşamalı, yaşatmalı bence,

    insan olduğu için yapmalı bunu, sokaktaki köpekten, çiftlikteki attan, inekten farkı olduğu için yapmalı.. yaşamalı..çünkü biz, sadece zevk ve üreme için ciks yapan bir organizmadan çok ama çok daha fazlasıyız..biz bunu hak ediyoruz..

    dudaklarımız bir kez daha ayrıldı, olayı başlatan olarak, bitiren de yine ben olmayı seçmiştim, çünkü her ne kadar artık duygularım köpürüp taşmakta olsalarda, karşımdaki, bazı sınırları olan insana da saygı duymalıydım.. çünkü seviyordum, sevginin büyük bölümü de bu karşılıklı anlayış ve saygıdan temellenmekteydi zira..

    yüzünden yüzümü uzaklaştırıp, onu tekrar incelemeye başladım,

    ilk öpüşmemizin etkisini merak etmiştim ne yalan söyleyeyim..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster