/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 501.
    +8 -1
    "lise ikide, sınıflar karma olunca tanıştık abi biz..benim görmüşlüğüm vardı zaten onu, hazırlıktan beridir dikkatimi çeker dururdu ama, çocuktuk o zamanlar daha malum..işin ciddiyetinin farkında değildim, ya da olmak işime gelmedi."

    lise aşkı..yaşamadığım ve asla yaşayamayacağım bir şey..daha ilk cümleden, bu adama öğreteceğim kadar, ondan öğreneceğim şeylerin de olduğunu anlamıştım..hikayesini dinlemek için, o yarım kafayla bile sabırsızlanıyor, "hızla anlat amk" dememek için kendimi zor tutuyordum..

    ben, muhabbeti geniş ve uzun seven adam... sabırsızlanıyordu..

    anlattı..pek hızlı olmasa da, sonunda sabırsızlığımı ve açlığımı gidecek şekilde, şaşırma ve belki de "ulan halime şükür" dedirtircesine anlattı..

    ilk defa birinin hikayesinden bu derece etkileniyor ve kendi halime, yaralarıma şükür ediyordum..

    kılıç, beni kesip geçmişti..tamam, epey ağır, epey derin kegiblerdi..ama karşımda bağrına mızrak saplanmış bir adam duruyordu resmen..

    şimdi neden onun "benden daha aktif ve daha girişken bir binimsi" olduğunu anlayabiliyordum..çünkü o daha kötü incinmişti..

    dünyanın kuralı bu muydu beyler?

    kızlar, erkeklerin hayatını giber..bilerek ya da bilmeden..erkeğimiz yaralanır..gurur yapar, hırs yapar..

    sonra erkekler, kızların hem hayatını, hem de kendisini giber..kızımız yaralanır..guru yapar, hırs yapar..

    sonra o kızlar, başka erkeklerin hayatını giberler..bu kez bilerek... başka masum bir erkeğimiz daha yaralanır..gurur yapar, hırs yapar..

    ve sonra başka bir masum kızımı..

    başka bir masum..

    başka bir tane daha..

    alın size kısır bir döngü..

    tavuk mu yumurtadan çıktı? yoksa yumurta mı tavuktan?

    önce onlar mı başlattı bu savaşı, bu kan davasını..yoksa biz mi?

    horoz, polemiğe girmez, giber geçer..

    kader, sizi dinlemez, olur biter...
    akşamüstü mesaisi bu kadarlık olsun,

    alperin hikayesini gece 02.00 gibi gibi paylaşacağım.. ondan sonra da hikayeyi biraz hızlandırıp ileri sarmayı düşünüyorum gene..amk 2 aydır yazıyorum neredeyse, daha 1.5 yıla gelemedim.. oralara geliriz ;)
    storm bu arada şarkı çok hoşmuş, playlistime ekledim ;)
    takip eden panpalara selamlar,
    dün gece yine kontrolüm dışında gelişen aksiyonlardan ötürü dönme fırsatım olmadı sözlüğe,
    kahvaltıdan sonra geceki bölümü atmaya başlayacağım, görüşürüz *
    başlayalım,
    http://fizy.com/#s/1ah2i1

    .."rüya gibi bir yıldı"..dedi gözlerini açık tutmaya çalışarak..

    "hala kendime soruyorum, acaba gerçekten ben mi yaşamıştım o anıları..sahiden benim hayatımın parçası mıydı tüm o sonsuz huzur ve mutluluk.."

    klagib bir aşk hikayesi gibi başlamıştı alper ve sinem in hikayesi de..hani şu hepimizin başına gelen türden..

    oğlan kızı görür..vurulur... kız oğlanı görür..hoşlanır..

    oğlan, sayısız manevra yapar, döner durur, sevdiğinin kalbini çalabilmek için..kız hayır demez ama, nazlıdır..maşuktur..

    bülbülün gülün, pervanenin mumun etrafından dönüp durduğu gibi döner... biricik sevdiğini, nasıl yapsam da etkilesem diye kendi kendini yer..

    nihayetinde, iki aylık bir kur ve flört döneminin ardından çıkmaya başlarlar..

    en sağlam ilişkilerin ve en büyük aşkların, lise sıralarında başlayıp evliliğe ve sonrasında da birlikte yaşlanmaya giden birlikteliklerin olduğu söylenir..doğrudur..etrafımda böyle 1-2 örnek var mesela..lise aşkları, evlenmişler..benim kadar çocukları var..

    allahım ne büyük bir mutluluk! ne büyük bir talih..ne güzel bir yazgı..

    hiç bir sorun yaşanmaksızın, aşk dolu geçen bir yılın ardından, alper de böyle düşünüyordu..evlenecekti bu kızla..küçük bir çocuğun büyük kalbi, çoktan seçmişti bile hayatının kadınını..

    üniversitelerini de beraber, en kötü ihtimalle aynı şehirlerde okumakta anlaşmışlardı..hiç ayrılmayacaklardı birbirlerinden, lise sıralarında başlayan bu aşk, üniversiteye de taşınacak, oradan da bir nikah masasında resmiyet ile taçlanacak ve çok uzakta bir zamanda, yine beraber aynı yastıkta, aynı yatakta nihayet bulacaktı..

    "el ele ölürdük biz" dedi alper.."üniversiteyi..evliliğimizi, yaşlılığımızı, ölümümüz bile düşünmüştük beraber..çocuklarımızın adını koymuştuk ve kesinlikle bir bahçesi olacaktı evimizin..koşup oynayabilsinler diye.."

    masal gibi bir lise aşkı..masal gibi bir hayatın giriş paragrafı..

    alper parlak bir öğrenciydi..hemde epeyce..kız da onun kadar olmasa bile başarılı sayılırdı, ne de olsa "kızlar çalışkandır" * ..
    beraber çalışmışlardı..
    beraber gezmiş, beraber kurmuşlardı düşlerini
    beraber yemiş, beraber içmiş,
    sevişmişlerdi..o yaştaki iki çocuk ne kadar sevişebilirse işte..

    ve ellerinden geldiğince beraber geçirmişlerdi o yazıda..

    ayrılamazdı onlar, kavga bile edemezlerdi..peri masalları bile hüzünlü kalıyordu artık aşklarının neşesi yanında..
    hayalleri ve gelecek idealleri azalmaksızın, aksine daha da artarak geçmişlerdi son sınıfa..

    hani hep böyle imrenilen çiftler olur ya,siz yalnızlığınızın ya da kalabalık melankolilerin içinde boğulurken nasıl olur da bu derece sorunsuz ve mutlu olduklarına anlam veremez, içten içe hem kıskanır hem takdir edersiniz.. işte onlardan biriymiş alper ve sinem..

    ben göremedim tabi, mezun olmuştum artık, yoksa o yıl artık okulun bahçesinde de onlara sık sık, el ele rastlaya bilirmişim..

    en azından başlarda..

    hayatınızın kontrolünü sağlamak, sadece sizin bilek ve beyin gücünüze bağlı, elinizde olabilen bir durum değildir beyler.. bunu daha önce konuşmuştuk..
    siz hiç bir şey yapmıyor olsanız bile, hayat ve insanlar sürekli akmaktadır etrafınızda ve onların en ufak bir hareketi bile sizin hayatınızda çok büyük değişimlere sebep olabilir.."kelebek etkisi" dedikleri bu olsa gerek..

    ve yiğit in babasının yaptığı küçük bir karar değişikliği de, alperin hikayesini, dolayısıyla da benim hikayemi tamamiyle etkileyecek bir kuvvet oluşturmuştu.. adamcağızın sebep oldukları hakkında en ufak bir fikri olduğunu bile sanmıyorum..

    peki kim bu yiğit diyeceksiniz.. nereden çıktı bu çocuk?
    maalesef adı gibi yiğit bir adam olmadığı kesin.. hatta yiğit olmaktan çok uzak, bildiğin huur çocuğu...

    yiğit, alperin siteden arkadaşı,
    lisenin son yılına kadar özel okulda okuyan, ancak daha sonra babası rıfat beyin kararıyla (bu kararda etkili olan neydi bilmiyorum, millet tam tersini yapar halbuki..) son yıl için bizim okula geçiş yapan, zengin züppesi ve tehlikeli derecede yakışıklı bir çocuk..

    her zengin züppe olacak diye bir şey yok tabi, olayı türk filmlerine çevirmek değil amacım..ama yiğitin, para ve şaşa ile her istediğini elde edebileceğini sanan megaloman ve bencil bir yavşak olduğu konusunda hiç şüphem yoktu hakkında dinlediklerimden sonra..

    "abi, adamı ilkokuldan beri tanırdım.. hiç bir zaman en iyi dostum olmadı ama sorunsuz olarak anlaşabildiği ender insanlardan biriydim.."

    "kardeşim birinin seninle sorun yaşaması çok zor zaten, şeker gibi adamsın" deyip cesaretlendirdim onu.. çünkü hikayesinin acılı kısımlarına gelmek istediğimi hissediyordum..bir zamanlar, kendiminkini anlatırken epey zorlanmama sebep olan acılar...

    "eyvallah kankam.. eyvallah..ya şimdi bu çocuğun ailesinin maddi durumu oldukça iyiydi, zaten özel ilkokul lise özelde okudu hep..ta ki o son seneye kadar işte.. rıfat amca kızmış sanırım buna, biraz burnu sürtsün diye bizim okula aldırmış sanırım.. emin değilim..aq adama bak, bizim züt yırtarak kazandığımız anadolu lisesine ceza olarak geliyor.."

    ":) o zaman rıfat amcanın taşşakları baya büyükmüş alperim"

    "öyle olmalı.. neyse işte, bu herif.. ulan küçüklüğünde bile puruzdu.. arsızdı..sitedeki çocuklar arasından bir tek benle anlaşabiliyordu dediğim gibi.. diğer çocuklar ya gıcık oluyor ya da korkuyordu bundan.. çünkü biraz piskopatlık da var muallakde.. neyse..bu arada beni evlerine çağırırdı, annesi ve annem epey sevinirdi malum muallaknin doğru düzgün arkadaşı yok.. dıbına koduğumun çocuğunun oyuncaklarına hala bu yaşımda imrenirim lan... tanıdığım çoğu insan daha ne olduğunu bilmezken, adamın playstationu filan vardı.. star wars oyuncakları filan.. uzay gemileri.. action manlar... tabi bunlar hep ilk okul zamanı..o zamanlar oyuncakların en iyisine sahipti.. gibi kalkmaya başlayınca da kızların en iyisine sahip olmak istedi.."

    hımm.. sanırım hikayenin gidişatını çözmeye başlıyordum..
    "oldu da.." diye devam etti..

    "liseden sonra çok fazla görüşemedik.. taşınmışlardı, babası dubleks almış mudanyada..bir kaç kere beni de davet etti..bir iki kere de bursa merkezde denk geldik öyle..abi, adamın yanında her seferinde başka kızlar, başka başka tipler.. ulan biz de lisede okuyoruz da, bizim lisede hiç öyle kız yok aq? benim de sevgilim var, ama bildiğin küçük kız işte..ben de çocuğum sonuçta..ama bu herif de, yanındakiler de resmen üniversiteli gibi, utanmasam abi-abla diyicem lan..bu muallaknin üzerinde caka kıyafetler, bir de çok mu jilet sürdü ne yaptı, suratta hafiften sakallar, cücük mücük.. david villa gibi geziyor bin.. kızlar desen, saçlar perma, bilmem ne, makyaj.. bildiğin küçük kadın hepsi.. muhabbetler desen, takınılan mekanlar desen..bir acayip..eve çağırdığı seferlerin birinde hatunu gözümün önünde gibiyordu resmen..bir tuhaf yani ilişkileri, hayatı, anlayışı.. hepten garip ve arsız bir adam olmuş"
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster