/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 576.
    +6 -1
    iyi geceler panpalar, işlerin ancak yarısını halledebilmiş olmama rağmen söz verdiğim için geldim. ama çok fazla kalamayacağım, 3-4 part atıp zamanı biraz ileriye sararız.

    sorulmuş, cevaplayayım bu arada, ceyda ile cinsel münasebetimiz * olmadı, ama olmuş kadar oldu diyebilirim, daha çok hoşuma gitti hatta, sonrasında püsürüyle uğraşmak zorunda kalmıyorsun. yabancı ülkelerde durum nedir tam bilemiyorum, sadece iki kere kısa süreli olarak yurt dışına çıktım. ama muhtemelen orada gençler sevgilileriyle tam anlamıyla gibişebiliyorlardır, burası ise türkiye beyler, gibersiniz üzerinize kalır, zaten kolay kolay vermezler de,hadi verdiler diyelim, elli tane teranesi var ondan sonra..

    o yüzden bakmayın siz, sürttürmek filan da iyidir, iki dakika zevk alıcam diye kafanızı allak bullak ettiğinize değmez, ayık olun, amerikada yaşamadığınızı bilin,ona göre hareket edin. ;)
    http://fizy.com/#s/12810x

    nihayet şehre ve pause lediğim hayatıma geri dönmüştüm. tuhaf, ama eskişehirde geçen bu haftasonu, bana kendimi adeta farklı bir boyutta hissettirmiş, sanki geride hiç bir şey bırakmamışım, buranın dışında bir hayatım yokmuş gibi düşündürmüştü.

    gözlerimin açık olduğu bir rüya gibiydi bu hafta sonu, sonunda ise, her rüyada olduğu gibi bundan da uyandım malum.

    pazartesi günü uyuyarak geçirdikten sonra, gece ebruyla buluştuk. beni çok özlediğini söylüyordu, gece boyu yapmadığı şirinlik kalmadı,

    "kız, bir hafta sonu yokum diye böyle oluyorsa, ara tatillerde napıcan sen * , acaba arada böyle özletsem mi kendimi bir kaç gün? :p"

    "üff ne var ya, özledik işte, bir de bugün yanımda böyle bir boşluk filan..alışık değilim * sen özlemedin mi?"

    güzel soru..

    o gece, en iyi yaptığım şeyi yapıp, rol yapmaya devam ettim..söylenecek sözler ve alınacak bir karar vardı evet, ama öncesinde bunu bütün yönleriyle kafamda tartmam ve en uygun yöntemi seçmem gerekiyordu..ikinci bir mine faciasıyla karşı karşıya olabilirdim..hatta daha da beteriyle..

    ebruyla geçen cıvıltılı gecemizden sonra, aslında şu anda sahip olduğu huzuru ve ortamı bozmanın hiç mi hiç gereği olmadığını hissediyordum. ama öte yandan ceyda ile ortak yönlerimizin, ortak acılarımızın ve amaçlarımızın da fazlalığı, onun benim için uzun vadede çok daha uygun bir eş olabileceğini, onunla daha mutlu ve huzurlu olabileceğimin habercisi gibiydi..

    insanoğlu işte..hep daha fazlasını istiyor,
    daha iyisini,
    daha güzelini,
    daha pahalısını,
    daha parlağını,
    daha göz alıcısını,
    daha özelini..

    hep daha fazla..hep..bunun bir üst limiti yok neredeyse..günün birinde, artık neredeyse her şeye sahip olduğunuz anda, ya da daha doğrusu, her şeye sahip olduğunuzu sandığınız anda, aslında elde etmesi en kolay olan şeyi "mutluluğu" elde edemediğinizi görüyor ve bir gece, bir otel odasında ya da evinizde aşırı dozda uyuşturucu ya da alkolde ölü bulunuveriyorsunuz..

    bunun örnekleri o kadar fazla ki, zaten çoğunu siz de biliyorsunuz, jimi hendrixler, kurt cobainler..geçenlerde amy winehouse..bir zamanlar marilyn monroe..

    her şeye sahiptiler..para,şan, şöhret, saygı, hayranlık..her şeye..

    ve bir gün, kendi nefisleri adına en yukarıya, zirveye vardıklarında, aşağıya bakmayı akıl ettiler nihayet,
    zirvedeydiler! her şeyin üzerinde..her şeye sahip!

    tek bir şey hariç belkide..gerçek bir sevgi ve huzur..zira insanlar onları sadece ünlü,yetenekli ya da zengin olduğu için seviyordu, ya da en azından onlara öyle göründü..

    işte bu sefer, fellik fellik aramaya başladıkları mutluğu(daha doğrusu sahtesini), zararlı alışkanlıklarda ve bağımlılıklarda buldular,
    sonra biz de onları hayatlarının baharında otel odalarında ölü halde bulduk..

    insanoğlu çok tuhaf..her zaman kıskanılacak bir şey bulabiliyor, sahip olduklarını kolayca değersizleştirip, kağıt üzerinde, onun sahip olduklarına kıyasla çok daha kolay elde edilebilen şeyler için gözünü karartıp, o zirveden kendini aşağıya bırakıveriyor..

    işte ebru da, benim zirvemdi bir nevi..hayatım boyunca sahip olamadığım huzuru ve bağlılığı veriyordu bana, biliyorum ki benim onun kadar kimse sevemezdi..

    ama ben de baktım o zirveden aşağıya..aşağıdakiler, benim sahip olduklarıma imrenirken, ben, onların "gerçek mutluluk"larını kıskandım, kendiminkinin sahteliğine, kendimi inandırarak..

    ve ceyda, benim olası bağımlılığım olmak için çok ama çok uygun görünüyordu..kendimi tepeden aşağıya bırakma nedenim..hiç açılmayacak ya da yarı yolda sönecek olan paraşütüm..yere çakılma sebebim..

    sendelediğimi hissettim..zirvenin oksijeni fazla gelmişti..başım dönerken, kendimi, biraz da istem dışı bırakıverdim boşluğa..
    buluşmadan dönünce, ertesi gün, okul çıkışı ebruya durumu anlatmaya karar verdim.

    o gece, uzun bir aradan sonra tavanı seyretmiştim yine.. diğer odanınkinden pek de farklı sayılmaz, ben daha ziyade oraya alışkındım ama, bu da aynı.. tavan tavandır işte *

    yurt servisinin içinde tolgayla yan yana yol alırken, vefalı dostum bendeki sıkıntıyı farketmiş olmalı ki sordu,

    "noldu la daha kendine gelemedin herhalde, daha bana anlatacakların var ona göre ;)"

    "iyiyim ya..anlatırım kanka.. zaman bol.."

    "sen bir şeye mi bozuldun yoksa yorgun musun aq?"

    "yorgunum be abi.. neye bozulcam"

    "ne biliyim, bi durgunluk var da üzerinde.."

    "uyumamaya çalışıyorum.."

    "aynen lan..şu gece oturmalarını azaltmak lazım, öğlene kadar ayılamıyorum sonra"

    tolga benim uykusuzluğumun gerçek nedenini henüz bilmiyordu..ona olanları henüz tam anlamıyla anlatmamıştım..bu gece yapacağım harakiri den de haberi yoktu tabi.. söyleyip de aynı sitemleri duymak istemiyordum..bu benim hayatım.

    araçtan indim, beynimi oyan düşüncelerle dalgın dalgın sınıfa giden koridora girdiğimde beni büyük bir sürpriz beklediğini nereden bilebilirdim?
    ozanın sitem dolu sesi yankılanıyordu, "ne istiyor bir bilsem anlamıyorum ki abi! her şeyimi verdim ya..her şeyimi!"

    kulak kabarttım, koridordaki kaloriferlerden birine yaslanmış, başındaki iki üç elemana dert yanıyordu.. çocuklar bunu teselli etmeye filan çalışır gibiydi..

    kalbim yerinden hopladı, lan yoksa?!

    heyecanımı saklamaya çalışarak sınıfa girdiğimde, ayşen in, çengel burun ve bir kızla daha sıranın birinde yüksek fısıltılarla konuştuğunu gördüm, ayşen in yüzü epey bozuk görünüyordu, ağladı, ağlayacak..

    şu, duygularımın yüzüme vurması olayı belki de en çok o an zor durumda bırakırdı..ama tabi bunun kontrolü üzerinde çalışmamış olsaydım. bir süredir, beni surları olmayan orta çağ şehirleri gibi savunmasız bırakan bu özelliğimi artık kontrol edebiliyor, dahası yönlendirebiliyordum.. böylece yüzünden anasının kızlık soyadı bile belli olan bir adamken, yavaş yavaş "pokerface" denen tipe dönüşmeye başlamıştım.
    hakkını verelim, bu konuda en büyük yardımcım ebru oldu (tabi farkında olmadan), zira kız bu konuda doğuştan yetenikliydi, biliyorsunuz, ebru ve ifadesiz suratı ;)

    gidip benimkinin yanına oturdum, selamlaştık, öpüştük.. sınıf henüz boş sayılırdı, erkenci olan belli kesim gelmişti sadece..ve o belli kesimin içinden nefret ettiğim ayşen-ozan ikilisinin arasında bir takım olumsuz gelişmeler yaşanıyor gibiydi. malum, az sayıdaki tayfa bunları çember içine aldıysa.. muhakkak bir şey var demekti..

    beklentimi ve sevincimi gizlemeye çalışarak ebruyla havadan sudan konuşmaya çalıştım..

    bir süre sonra sınıf doldu, nihayet hoca da geldi, herkes yerli yerine oturunca fark ettiğim bir detay yeniden kalbimi gümbürdetmeyi başardı,

    birbirinin siyam ikizi gibi, züt züte dolanan süper çiftimiz, bu sefer birbirinden bir kaç sıra uzaklıkta, ayrı oturuyorlardı..

    ciğerlerimden, midemden yükselen "ohh olsun" dalgasını kontrol etmek çok zordu gerçekten.. resmen çalkalanmış şişe kolalar gibi köpük köpük olmuştu içim..bir açılsa, şampanya gibi püskürecek..

    kavga etmişlerdi..hem de pek hafif sayılmayacak biçimde olsa gerek.. ilişkilerinin stabilitesi bozulmuştu..

    gülümsemek için kıpraşan dudaklarımı zar zor hakimiyet altına alıyordum.. huur çocukları ayrılacak mıydı yoksa?

    hem de sınıfın içinde tartışmış, küçük çapta da olsa rezil olmuşlardı..

    bu çapın pek küçük olmadığını, bu gün mevzuyu ebru dahil 3-4 kişiden daha duyunca görmüş oldum..

    sınıf çalkalanıyor gibi görünüyordu..ee, milletin ağzı torba değil ki büzesin.. zaten millet olay olsun diye bekliyor aq..

    bu arada yanlış anlaşılmasın, milletin gelip de bana söylediği yok "bunlar kavga etmiş" bilmem ne diye..ben duyuyorum konuşmaları, kulak misafirliği gibi..

    bana direkt olarak söyleyen sadece ebru ve necati oldu,

    ebru, "senin kankalar kavga etti bugün" diyerek beni epey gıcık etmeyi başardı..
    necati ise, "abi ayşenle ozan, tartışmış galiba, duydun mu?" gibisinden temkinli bir şekilde içindekini çıkarttı,
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster