/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 626.
    +4 -1
    Nerede kalmıştık (: ..

    Gördüğüm manzaradan sonra süklüm püklüm yurda dönmüş, yoktan yere okula gittiğim için kendime lanet etmiştim.. gibecem kaydını..bir sonraki hafta yapardım? Sanki tabakhaneye tak yetiştiriyoruz anasını satayım.. acelen ne?..

    O hafta bir daha okula adım atmadım.

    Bu arada yaklaşan bir sevgililer günü mevcut, Ceyda ile henüz plan yapmadık, iyi ki de yapmadık zira kafam çok karışık, yapılan planları bozma ya da içine sıçma eğilimim var, o bir şey demedi, herhalde ben ayarlıyorum sanıyor.. zaten kızlar bu tarz şeyleri gününden önce konuşmayı pek sevmez, evlilik yıl dönümüdür, işte yok bilmem ne günüdür, şudur budur.. bunları genellikle tam o gün aniden hatırlamış gibi yaparlar, ve hele ki siz unuttuysanız da, kendileri bütün bir yıl boyunca bu günü düşünmüş gibi davranıp ağzınıza sıçarlar..

    Tabi sevgililer gününü unutmak ya da hatırlayamamak pek kolay değil malum (: o yüzden bir şeyler ayarlamaya başlasam iyi olur.

    Hafta içi gönüllülerle huzur evi ziyaretinde bulunduk, Ceyda gelmedi..
    Öncesindeki geceki çaktırmadan aklına girmeye çalışmama ve ısrarlarıma rağmen orada bulunmanın kendisini kötü etkileyeceğini söyleyip durdu. Biraz derine inip, kendi ailesinden kaybettiği bir büyüğünü filan mı hatırlatıyor diye sordum ama kıvırdı.

    Kızın “dedeler” e karşı fobisi var aq..
    Yaklaşık 20 kişilik sevgi pıtırcıkları grubuna buluşma yerinde dahil olmuş, mekana doğru ilerlemeye başlamıştık. Herkesle tokalaşmak ve isim isim selamlaşmak mümkün olmadığı için nilay beni gruba şöyle bir tanıttı, ben de hepsine gülücük dağıttım.
    Sıradan bir topluluk,bir iki kişi dışında kız ya da erkek bazında dikkatimi çeken olmadı, hatta en dikkat çekici tipler yine bizleriz diyebilirim. (nilay-tolga – biraz da ben :p) bizim haricimizde grubun en kıdemlisi (artık nasıl bir örgütlenmeyse bilemiyorum işte, sosyal sorumluluk projesi bilmem nesi..) olduğunu tahmin ettiğim gamze diye bir kız var, hoş sayılır, kirli sarı diye tabir edilecek renkte düz saçlara sahip, bakımlı hatun, enerjik, gülüşü filan ışıldıyor böyle, belli ki çok iyi bir insan evladı (: (benim zıddım işte)..sonra ömer diye bir çocuk var, bu da klarnetçiymiş, orada küçük çaplı bir şeyler de sunmayı planlıyor,

    “yumuşak çalıyorum, çok hoşlarına gidiyor” diyor, daha önceki ziyaretlerde de çalmış. ince, uzun boylu top sakallı

    doğuştan cool ama muhabbetçi bir adam, kasıntı değil.

    Elde ev yapımı pasta-börekler, kurabiyeler, yanında çeşit çeşit içecekler, hediye atkılar, eldivenler, bereler, kalemler, daha önceki ziyaretlerden tembihlenmiş küçük istekler ve yüzümüzde gülücüklerle, kim bilir kaç zaman yaşamış, ne anılara, hatıralara mazhar olmuş çınarlarla dolu bu kasvetli mekana adımımız atmıştık.
    insanın içi bir tuhaf oluyor be beyler..70 ini, 80 ini geçmiş , sükunet içerisinde, dünya denilen limandan kalkacak son gemilerini bekleyen bu kabullenmiş topluluk.. nineler..dedeler.. büyük amcalar.. onlar da bir zamanlar bizim gibi gençti?

    Bir zamanlar,

    Onlar da bizim gibi ne cenderelerden geçti..

    Neler yaşadılar.. neler gördüler.. kimleri sevdiler.. kimleri üzdüler.. sevildiler..

    Arkadaşlar edindiler.. dostluklar yetiştirdiler.. çocuklarını, torunlarını, hatta torunlarının çocuklarını gördüler..

    Neydiler?..neler ettiler..

    Nihayetinde şimdi mutlak huzuru, bizlerin “huzur evi” dediği bu yerde beklemekteler..

    çok tuhaf oluyor insanın içi.. çok..

    sen de, ben de, biz de böyle olacağız (Allah o kadar ömür verirse tabi)...

    artık sadece ailemin bildiği iyi çocuk tarafımı, burada da gün yüzüne çıkarmış, yüzümde gülücüklerle içecek dağıtırken düşündüm..

    dünya malına bu denli düşkünlüklerimizi düşündüm…küçük hesaplarımızı, oyunlarımızı, triplerimizi, aldatmacalarımızı düşündüm..

    kırdığımız kalpleri, düşmanlıkları, yok yere kendimizin ve başkalarının hayatlarına vurduğumuz darbeleri, sıktığımız kurşunları düşündüm..

    havamız kimeydi Allah aşkına? Derdimiz neydi? Gün gelecek, belki böyle bir yerde, ya da kendi evimizde, yüzümüze gülümseyecek, bize “nasılsın amcacım?” diyecek bir genç ruha hasret, yorgun ve eskimiş halde anılarla baş başa kalacak olan yine bizler değil miydik?

    öyleyse nedendi bu anlamsız çaba? Bu kişisel, duygusal savaşlar..
    müziksiz olmuyor değil mi? (:
    http://fizy.org/#s/3wkukm

    Kendi hayatımı düşününce utanmaya başladım..yalanlar üzerine kurduğum ilişkilerimi ve dişe dokunur tek bir iş yapmaksızın, bir baltaya sap olamadan geçirdiğim 20 yılı düşündüm..insan, sonunun yaşlılık ve ölüm olduğunu bile bile, nasıl bu kadar açgözlü, arsız ve acımasız olabiliyordu?

    Tek çocuklarını trafik kazasında kaybetmiş ve buraya da daha rahat bakım alabilmek amacıyla, kendi isteğiyle yerleşmiş, 70 küsürlük bir çiftle sohbet etme imkanı buldum. Zaten onlar da birileri gelse de bir şeyler anlatsak diye bekliyor olacaklar ki ( (: ) yakaladıklarını sohbete boğuyorlardı, tıpkı diğer huzur evi sakinleri gibi..olsun..boğsunlar..en tatlı zahmetti bu..zaten bu yüzden burada değil miydik?
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster