/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 976.
    +3
    "buraları geçelim" miş... dıbına kodumun bebesi.. töbe töbe..

    filmde 1-2 kere daha o tarz sahneler geldi (aslında çok daha masumları, çünkü bu sefer olay esas elemanların arasındaydı, cinsellik geri planda, romantizm ön plandaydı) onları da bu bir şey demeden 5 er dakika şeklinde atladım.. makaslama konusunda rtükten bile daha acımasız davranıp, yaklaşık 2 saatlik filmi 1.5 saate indirmiştim neredeyse.. tabi zaten film keyfi filan yalan oldu.. eminim ki o da bir tak anlamadı ilk olayın ardından..

    ya hayır, bir de neye kızıyorum biliyor musunuz? sen, filmdeki öpüşme sahnesinden bile rahatsız olacak kadar mazbutsun, ama gecenin bir vakti, epi topu 2 aydır tanıdığın bir adamın evindesin aynı zamanda..bu iki yüzlülük değil de nedir?

    aah burçin ah..o kadar dengesizsin ki..o kadar olur yani.. senin yüzünden kendimi, genç kızları kandırıp tuzağa düşüren kötü adamlar gibi görmeye başladım.. kızım sen değil misin bana günlerce haftalarca uzaktan uzağa iş atan? e hadi ben yanlış anladım, üstüme alındım..o zaman ayağına geldiğim zaman postayı koyardın? onu da yapmadın.. yapmadığın gibi, bir de üzerine, beni başka kızlarla görünce, sanki sahipli malınmışım gibi tripler yaptın.. numaramı aldın, mesajlar attın, aklımı karıştırdın.. bulandırdın..

    tüm bunların üzerine, bu hareketler niye?

    ha tamam, belki sen, aramızda böyle, romantik, slow başlayan, uzun vadeli bir ilişki olsun peşindesin, ama senin bu ilişkiyi başlatma şeklin, sergilediğin karakterin ve tarzın buna uygun değil ki? benim bu tip ilişkilere uygunsuzluğumdan bahsetmiyorum bile..

    iyisin, hoşsun, ama böyle olmaz..bu şekilde bir ilişki başlayacağına, hiç başlamasın daha iyi..ben, kusura bakma ama, seni de eğlenebileceğim ve benimle eğlenebilecek bir kız sanmıştım.. eğlenmekten kastımın ne olduğunu biliyorsunuz tabi..

    şimdi böyle düşününce, böyle konuşunca, ben şerefsiz oluyorum, bin oluyorum, pekekent oluyorum, oluyorum da oluyorum... iyi de beyler, önceki sefer yaptığım hataları tekrarlayıp gene mi üzeyim insanları? duygularıyla oynayayım?

    ben, o kulvara ait olmadığımı anladım artık, o yüzden cici kızlara hiç bulaşmıyorum işte.. kendim gibi hovardalarla takılmaya çalışıyor, günlük, gecelik düşünüyor ve yaşıyorum..

    suç mu oldu yani kendimi oralardan çekince?

    neyse işte.. burçin.. eğer sandığım gibi biri değilsen ve bir çeşit peri masalına niyetliysen, bence hemen vazgeç bu niyetinden.. benim işime gelmediğinden değil, sana yazık olur diye korkuyorum.. bıktım ah almaktan, küfür yemekten.. sonra gecelerce vicdan muhasebesi.. işim gücüm var benim.. yürümem gereken bir yol var.. hiç bir han da kalıcı değilim, kusura bakma..
    filmden sonra etrafı eski haline getirdik, ben de gittim biraz daha abur cubur koydum mutfaktan, o ara kendi kendime küfrediyorum fısıldayarak..

    odaya döndüğümde iyice gıcık olmuştum duruma..en iyisi bir noktadan girerek bu mevzuyu açmak.. içimde kalırsa ifrit olucam hepten..

    "iyi misin burçin?" dedim imalı bir şekilde..

    dudak büktü, omuz silkti, "iyiyim? neden ki?"

    "ya ne bileyim, bana sanki çok gerginmişsin gibi geliyor da..geçen geldiğinde de öyleydi, yeni samimi olmaya başlayışımıza bağladım..ama onca şey paylaşıp, onca zaman geçirmişken (aslında pek de bir şey paylaşdığımız yoktu ama neyse) hala bu..bu şekilde kendini kasman beni de geriyor.. mutsuz musun yanımdayken? rahatsız mısın?"

    her kelimede daha da keskinleşen sözlerimi, ağzı yarı açık, gözleri donuk şekilde dinledi bitene kadar..ben bitirdikten sonra da bir kaç saniye sessiz kaldı.. ardından,

    "gergin.. değilim..ama sen ne bekliyorsun ki?" dedi kaygılı bir sesle.. "filmdeki sahneleri geçtik diye mi bütün bu agresifliğin?"

    bırak yeaa dercesine bir el hareketi yaptım, "eaah..o sadece fitili ateşleyen kıvılcım oldu.. genel olarak böylesin zaten.. eğer geldiğin zaman rahatsız olacaksan neden geliyorsun ki bana? ben çağırdım diye, istemeden mecburen mi geliyorsun? yok ki öyle bir mecburiyetin burçin..bir de ben sana sormak istiyorum senin sorunu, sen ne bekliyorsun benden? cidden, meraklar içerisindeyim, çünkü daha hala ne yapmaya çalıştığını çözemedim.."

    yüzünü asmış, yerdeki parkeleri sayarken dinledi yine beni.. yine sessizlik..

    "gideyim ben en iyisi" dedi sonra birden bire.. zıpkın gibi ayağa fırladı, yüzü gergin, gözleri alev alev..

    "peki! git, ben konuşmak istediğim zaman kaç, ama bundan sonra herhangi birisi olursun benim için!"

    hızlı hareketleri, yine aynı hızla kesildi.. ikimizde ayakta, yerlerimize çakılı gibi, birbirimize öfke dolu gözlerle meydan okuyoruz..

    onun bana öfkelenmeye hakkı var mı ki? ne yaptım ben ona? dengesizliklerini yüzüne vurup, aramızdaki saçmalığı netleştirmeye çalışınca kabahatli mi oldum?
    bu duraksamadan faydalanarak tekrar konuştum,

    "otur da konuşalım burçin.. haftalardır yaptığımız geyikleri boş verip bu sefer adam gibi konuşalım, olur mu? ne yaptığımıza, ne olduğumuza karar verelim?" dedim sakin bir sesle..

    sağa sola bakındı biraz.. nihayet yüzüme bakarak konuşabildi,

    "benim ne düşündüğüm belli olmuyor mu zaten?" dedi..

    "evet, bir an önce benden kurtulmak istiyormuşsun gibi görünüyor, hep böyle.. sana yakınken yakın olmamı istemiyorsun, uzakken de yaklaşmam için elinden geleni yapıyorsun? sence iyi bir oyuncak mıyım burçin? hı? cidden benle oynayabilir misin?"

    iyice sertleşti aramızdaki bakışma.. kız bana doğru bir adım atınca içinden "aha tokat geliyor galiba" diye düşündüm ama olmadı öyle bir şey.. tüylerimizi kabartmış, birbirine diklenen kediler gibi uzun uzun bakışıyoruz..

    "asıl oyunu bozulan sensin bence" dedi sonra, sanki büyük bir keşif yapmış gibi bir edayla.. "o takıldığın bar kızlarını bilemem, ama ben o oyunlara gelecek biri değilim..sen ne kadar açık olursan, ne kadar delikanlı olursan ben de o kadar açık olurum sana karşı"

    delikanlılığıma laf etme giberim..

    "oouu ooo..bar kızları? ben? ya sen ne sanıyorsun ki beni? kazanova filan mı?"

    "ne olduğuna daha sen bile karar verememişsin... ben nerden bilebilirim?" deyip hareketlendi..

    gidiyor..

    yanımdan geçti, tam oda kapısının kolunu yakalıyordu ki, ben onun elini yakaladım...
    öyle hoyratça değil ama..son bir dokunuş gibi..

    eli, parmaklarımın arasında, kala kaldık yan yana..

    hafifçe çektim, kendim de döndüm ona doğru.. diğer elimi de yanağına koydum..ilk kez dokunuyorum porselen yanaklara.. soğuk, beyaz renklerine rağmen, sıcak yanaklar bunlar.. gözleri şok halinde yüzüme kitlenmişken iyice yaklaştım yüzüne, dudaklarımı dudaklarına değdirirken karşı koymadı, itiraz etmedi..

    vücudumuzun üst kısmından başlayıp, ayak tırnağımızın ucuna değin bizi titreten bir şok dalgası gibi sarmaladı şehvet ikimizi de..ayakta, öylece, resim çektirir gibi öpüştük bir kaç saniye.. içimdeki bütün duygu patlamasına rağmen sakin, kibar ve yumuşak olmaya çalışmıştım..

    dudaklarımın arasına alıp tadına baktığım alt dudağını centilmence serbest bıraktım..ben, üzerime düşen, başlatıcı, vurucu hamleyi yapmıştım, bundan sonrasını ona bırakmamak hanzoluk olurdu.. fakat ondan bir hamle gelmedi..

    boşlukta geçen ve büyünün bozulması için yeterli olan bir iki saniyenin ardından elini elimden kurtardı, beni kendinden uzaklaştırdı.. aramızdaki mesafe açılıp da yüzünü, gözlerini yeniden görüş alanıma alınca beklediğimden farklı ama en az beklediğim kadar yoğun duygular silsilesiyle karşılaştım..

    kız kaygı-şaşkınlık karışımı bir ifadeyle yüzüme bakıyordu..lan, hiç mi hoşuna gitmedi be?

    gözlerini üzerimden ayırmadan, yavaş yavaş kapıya yaklaştı, kolu tutup çevirdi, açtı..

    "sen..?..ne..ne yapıyorsun?" dedi nefes nefese..az önceki kaygı-şaşkınlık ifadesi, şimdi de korkuya dönüşmüştü..

    çaresizce ellerimi iki yana açtım, göreceği sarı kartı bekleyen futbolcu gibi şaşkın ve mazlum bir biçimde, ne kabahat işlediğimi anlamaya çalıştım..

    ne yaptım lan? ne yaptım ki?..

    açık kapıdan ağır ağır çıktı.. sonrasında hızlı adımlarının sesi geldi..

    kendimi, hayvanat bahçesinde, bakıcısının beslediği aslan gibi hissediyordum.. adam bana sanki yemimi vermiş de, hareketlerimi kollaya kollaya geri çekiliyor sanki..

    oha be..ben o kadar tehlikeli miyim?..

    odadan çıktım bende arkasından.. evin kapısını açarken gördüm.. resmen kaçıyor lan kız? telaşla..

    "burçin? napıy... "

    "gelme tsigalko" dedi miyavlar gibi..

    laaaan! noluyo be?

    "ama.."

    "lütfen.." dedi yine aynı sesle.. ağlayacak gibi olmuştu yüzü.. kapıyı açtı, aceleyle botlarını giydi..ben de o sırada endişeyle izliyorum..oha ya..ne oldu abi..

    tam kapıyı üzerinden çekip kapatacakken gene hamle yaptım,

    "bu..burçin, ben bırakayım durağa?"

    çot!

    cevap hızlıca çekilen kapının çıkardığı gümbürtü oldu..

    kafeden de böyle atarlı, hızlı adımlarla çıkarken, peşinden gidebilmiştim..

    ama bu kez kovalayacak derman yoktu ayaklarımda..

    ne biçim bir hareketti bu böyle be...
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster