/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1026.
    +4
    kendimi yine ortamın uğultusuna bırakmıştım..huzur veren, tatlı bir arka fon..konuşan, gülüşen insanlar, havada dolanan pozitif enerji akımı..

    herhangi bir sonuç beklemeksizin, ya da herhangi bir yere bakmak istemeksizin, kısacası, her zamanki gibi, dalgın, sakin gözlerle etrafımı inceliyor, kantini tavaf ediyordum gözlerimle..herhangi bir beklentimin olmadığı o sıradan anda, beklenmedik bir şey oldu sonra.."onu gördüm"..

    sanki bir rüyanın içinde gibiydim..zaman yavaşlamış, ağırlaşmış..hatta katılaşmış gibiydi..elimi uzatsam tutabileceğim..

    kendimi havuz dibinde gibi hissediyorum..bir anda bütün sesler sustu..o tatlı uğultu, yerini sessizliğin sesine bırakmış durumda..ve dediğim gibi, bütün dünya, ağır çekim..

    yanındaki, benim sadece siluet olarak algıladığım arkadaşının anlattığı şeylere kibar gülücüklerle karşılık veriyor..yanağının üzerine doğru meyleden saçını elinin zarif bir hareketiyle tekrar kulağının arkasına gönderirken siyah ojeli, ince uzun parmaklarını sanki yakın çekime alınmış kadar net görüyorum..kibar eller..kibar bilekler..anlamlı gözler..gözler... hayatım boyunca gördüğüm en güzel kahverengi olabilir..o kadar sıradan..o kadar güzel..sıradanlığın hiç bu kadar sıra dışı olabileceğini ummazdım..

    az önce gülümseyen pembe dudaklar bu kez bir şeyler söylemek için hareketleniyor, on türlü mimik de eşlik ediyor onlara, hayatım boyunca gördüğüm, -rüyalarımda bile göremediğim- en güzel yüz, daha da güzelleşiyor..anlamlar yükleniyor her bir noktasına..ve diğer her şey, geri kalan her şey anldıbını kaybediyor bir anda..sanki, dünyanın yaşamaya değer bütün güzellikleri, keyifleri, maneviyatı tek bir yerde toplamış gibi..gökyüzündeki yıldızların tamdıbını tek bir köşeye doluşturmak gibi..tarifsiz..kelimelerin kifayetsizleştiği, niteliklerin yetersizleştiği,

    diyorum ya, geri kalan her şeyin, ama her şeyin anlamsızlaştığı bir an, bir anlam..

    nefes almayı unuttum..

    omzumu ittiren bir elle kendime geliyorum,

    "ya çocuk sana diyorum heeey! ayakta uyuyo yaa (: kaloriferin oraya oturtmamak lazım bunu, baksana mayışmış resmen x)" diye gülerek sarsalıyor beni nilay..

    "ha?..ne diyo bu be?" diyorum saf saf..hala az önce geçirdiğim mini şokun etkisindeyim, ayakta durmaya çabalayan buzağı, kanatlarını germeye çalışan yavru kuşlar gibi..tam bir uyanış hali..sudan çıkmış balık gibi..

    "diyorum ki artık seneye beraber gireriz alttan derslerimizee! senin de kalmadı mı şu malum iki tanesi (:"

    "ee..evet..evet..benim de kaldı aynen..gireriz tabi ya.."

    nilay imalı imalı gülüyor, "öff çok artistsin ha, robotlaştı baksanıza şuna (:"

    çocuklar gülüşüyorlar..bense ciddi ciddi rüyada gibi hissediyorum kendimi..her şey tuhaf bir şekilde ağır, likit gibi akışkan..hayal görmediğimden emin olmam lazım..tekrar kafamı çeviriyorum..gerçek miydi gördüklerim?
    bir kez daha..

    sonra bir kez daha..

    ve bir kez daha..

    gözlerimi alamamaya başlıyorum artık, sadece 2-3 masa çaprazımdaki, görünürde kalabalık, ama benim için sadece tek bir kişi ihtiva eden o masadan..her seferinde, gözlerimin takılı kalma süresi uzuyor.. ufak, kaçamak bir bakış, yerini yavaş yavaş bir teslimiyete, kitlenmeye bırakıyor.. allahım... neyin nesi bu?..ne..saçmalık.. hıh..yani... böyle bir şey..

    "nereye bakıyosun sen sorması ayıp öyle muallakta kalmış öküz gibi?" diye yine ayarı veriyor nilay da, yeniden masaya dönebiliyorum. lan var ya böyle masalarda da, devamlı dalga geçiyorlar benle haa, tolga ayrı, nilay ayrı, herkes de gülüyor, taşak oğlanı olduk valla..

    "hı?" diye yineliyor sorusunu nilay, sonra dönüp yalandan bir bakış atıyor etrafa.. benim gördüğümü görmüş olmasına, ya da en azından benim gözümden görmüş olmasına imkan yok elbette..

    gülümseyerek önce ona, sonra da önüme bakıyorum.. gözlerim masanın üzerine dağılmış toz şekerleri, onların hunharca parçalanmış kağıt ambalajlarını, boş çay bardaklarımızı ve yarısı yenik pizza tabağını dolaşıyor amaçsızca.. aldığım nefes.. aldığım nefes bile farklı geliyor.. tüylerim diken diken olmuş, ciğerlerim genişlemiş, göğüs kafesimi yarıp açmak istiyor.. kollarım sanki kanatlarım olmuş..bir kez şöyle sallasam, havalanacak gibi hissediyorum.. suyun içine damlatılan mürekkep gibi dağılıyor, yayılıyor içime duygular.. yabancı, alışkın olmadığım duygular bunlar.. yadırgıyorum..ama hoşuma da gidiyor?

    o çarşamba günü, kaşla göz arasın.. ummadığım bir anda, zamanda, hesapsızca, düşünmeden.. düşünemeye fırsatım bile olmadan.. yalın, amaçsız, çıkarsız ve kaygısızca aşık oluyorum..
    http://fizy.com/#s/20jsao

    ..kafamı yeniden o yöne doğru çeviriyorum hafifçe..kimin ne dediği umurumda değil..sıkıştırmalar, gır gır geçmeler olabilir belki yine ama, yok..alamıyorum gözlerimi..görünmez bir güç çekiyor beni..karşı koyamıyorum..ben... ben?! ben karşı koyamıyorum..düşünsenize? hah..tsigalko karşı koyamıyor..tsigalko bile?!

    ee hani? planlar, yürünecek yollar, inşa edilen binalar, şeytanla, ruhumu satmama değin ileri giden ortaklıklar?

    hepsi birer birer yıkılıyor, dağılıyor, bozuluyor, dakikalar, hatta saniyeler içinde..

    kim bu kız... kimsin?..nereden, neden geldin..neden göründün bana? yoksa bu da bir sınav mı benim için?..yo..boş veriyorum kağıdı..geçemiyorum..geçmek istemiyorum..hani demiştim ya, hiç bir han da kalıcı değilim, bir yolda yürüyorum, hah işte, şimdi kalmak istiyorum..bir parçası olmak istiyorum..bir parçan olmak..

    biraz sonra, o ilk duygu seli üzerimden geçip biraz rahatlayınca, nihayet kafam biraz daha hesaplı çalışmaya başlıyor ve bu yabancının, kimin nesi olduğu hakkında fikir yürüyebilmek için biraz etrafındakilere bakmaya karar veriyorum..

    kimsin?

    yoksa... yoksa öylesine biri mi? kantine, okula, hatta şehre, sadece bu günlük uğramış, gökten düşercesine şaşkın bir şekilde yolunu kaybetmiş bir melek misin?

    lütfen öyle olma..

    gözlerim masasındakileri tarıyor..

    ?..

    tanıyorum..ben,..bu diğer kızları tanıyorum?

    "alper??" diyorum masaya dönüp..sesim bana bir tuhaf geliyor, sanki konuşmayı da yeni sökmüş gibiyim..ya da önce unutup, sonradan öğrenmiş gibi..

    "he abi?"

    "şu, ilerdeki masadaki kızlar, sizin sınıftan değil mi?"

    "hee evet, noldu ki?"

    bütün gözler üzerimde..özellikle nilayınkiler..kuşkulu kuşkulu gülümsüyor, tek kaşı havada..ne oldu ki? siz kendi işinize baksanıza be?

    "şey.eaa..şu..ıı..kumral kız kim peki?..bordo kazaklı olan..?"

    masaya bir kez daha gözlerini kısarak bakıyor,

    "o kız mıı..o yeni yaa (: yatay geçişle mi dikey geçişle mi ne gelmiş..ben anlamıyorum işte o işleri her neyse.."

    "yatay aga" diye tamamlayıp göz kırpıyor nuriş..

    "yani, sizin sınıfta? artık?"

    "aynen..de..niye bu kadar ilgilendin? :p"

    "harbi niye bu kadar ilgilendin?! x)" diye pekiştiriyor nilay sağ olsun,

    "hi..ee..hoş kızmış"

    "hıı..evet, güzel kız" diyor alper anlayışlı bir sesle, gülümseyerek..

    "adı buse bu arada" diye tüyolarına devam ediyor bir yandan nuriş, göz kırpıyor, "beğendiysen tanıştırırık abi ayıpsın (:"

    masadakiler kıkırdıyorlar..ben de gülüyorum..

    "tanışırızz... zaten sizle dersim de var bu dönem.."

    "haah! aman boş geçme, bak dersin de varmış, hemen ordan da kız bul aferin!" diye şakadan azarlıyor nilay..

    bir şey demeden, sadece gülümseyerek önce önüme, sonra da tekrar kızların olduğu masaya bakıyorum, bunlarda şöyle bir dönüp el ediyorlar, o an kalbim 1-2 saniyelerine yerinden fırlayıp ağzıma geliveriyor "noooluyoruz laa!!" diyerekten, sonra alper ve nurişi, onlara binaen de bizim masamızı şöyle bir selamladıklarını fark edince tekrar ait olduğu yere dönüm göğsüme yerleşiyor..

    bizim çocuklara bakıp,

    "siz, tanıyorsunuz yani kızı? tanıştınız??"

    "e yani abi, bizim sınıfta sonuçta (: ne var ki?"

    "öff sanki, amerikan başkanından bahsediyor bu da, "siz tanıştınız yani..ıaaa!"" diye taklidi yaparak bir kez daha dalga geçiyor nilay..

    bir şey demeyeyim diyordum ama, nasılsa yabancı değil masadakiler, dakika bir, gol bir, yumurtlayıveriyorum,

    "kızım niye dalga geçip duruyorsun (: hoşlandım kızdan?"

    sanki, zaten belli olmayan bir gerçeği söylemişim gibi, bizimkiler hafif bir "uuu" çekiyorlar filan..

    "abi tamam, tanışırsınız, ne zaman istersen ;) yani, biliyorsun, bu kardeşinin sınıftaki ortamı iyidir, her türlü bir an yakalarız sizin için :p"

    "eyvallah x)" deyip çocuklar gibi gülümsüyorum..çocuklar gibi içten..doyamadığım bakışlara, bir yenisini daha ekliyorum..ve yine biraz uzun kalıyor bu kez gözlerim, muhtemelen, sadece öylesine dolaşan gözlerine yakalanıyorum yabancının..1-2 saniye, tereddütle, benim direkt olarak ve kelimenin tam anlamıyla "aval aval" bakan gözlerimde duraksıyor onunkiler de, sonra yeniden önüne dönüyor...

    ve o güzel yüzde, sadece bir anlığa, belli belirsiz bir gülümseme gördüğüme yemin edebilirim..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster