Lise yıllarında Altın Elbiseli Adam'a(mekanı cennet olsun) denk gelmem ile motor hevesim ortaya çıktı. Ailemi zar zor ikna ettim, babamın bir şartı vardı. 4 Senelik orta düzey bir üniversite kazanacaktım. Önümde iki sene vardı, lise yıllarına pek girmeyeceğim klagib lise hayatı. Sonunda Ankara Hacettepe üniversitesinden güzel bir bölüm tutturdum, babam bu kadarını beklemiyordu. Bende motor alacağını beklemiyordum, umut işte. Ailemle Ankara'da yaşıyordum, o yüzden yurt masrafım olmayacaktı onun yerine yol parası masrafı olacaktı. Bir gün sofrada motor konusu açıldı, ben babamın durumu bu aralar sıkışık diye bu konuyu hiç açmıyordum. Annem motoru o hayattayken aldırmayacağını söyledi, ufak bir tartışmadan sonra dışarı arkadaşlarla kafa dağıtmaya çıktım. Eve geldiğimde herkes çoktan uyumuştu. Bende biraz bir şeyler yeyip uyudum. Sabah bilgisayarda takılırken annem yanıma geldi, akşam yemeği dışarda yiyeceğimizi söyledi. Babam arada böyle şeyler yapardı, tamam deyip hazırlandım babam bizi almaya geldi. Biraz sonra bir kebapçıda durduk yemeklerimizi yedik, babam antika adamdır beyler ağır yerlere gideriz bizde o yüzden. Yemekten sonra dışarıya bir kamyonet üzerinde CBR 125R geldi, uzun uzun bakınıp iç çektim. Daha sonra babam bana bakıp gülümsedi ve cebinden Honda etiketli anahtar çıkarttı. O anı anlatmaya kelimeler yetmezdi...

devam edicem