/i/Tespit

  1. 1.
    +2 -2
    Elinde güvercin ile gezen huur çocuklarına itibar etmeyiniz, "ben şarkılarını seviyorum" diyen yavşakları ise uyarınız...

    işte söylediği şarkının gerçek hikayesi!

    "BEDiRHAN, NAZLICAN VE SUPHi HiKAYESi !

    Yeni dağıtım acemi erler, unimog ile karakola getirilmişler, farklı bir coğrafyada etrafı tanımaya, öğrenmeye çalışıyorlar. Hepsi çok şaşkın, adeta “Biz nereye geldik, burası neresi” der gibi tanıdık birine, hiç olmazsa bir hemşerisine rastlamak umuduyla ürkekçe usta askerlere bakmaktadırlar.

    iki erin birbirine benzerliği çok dikkat çekmektedir, gerçek kısa sürede anlaşılır; tesadüf sonucu iki amcaoğlundan biri o karakolda usta askerken, diğer amcaoğlu da aynı karakola en alt devre, askerlerin tabiri ile “torun” olarak dağıtım olmuştur.

    iki kuzen aynı karakolda kavuşmanın mutluluğu ile sarılıp kucaklaşırlar, ocaktan bir demlik çay alıp birlikte içerler, sigaralarını tüttürürler, hal hatır sorarlar, memleketten konuşurlar…

    Günler böyle geçer, nöbetleri bile beraber tutarlar..

    Derken usta asker kuzen Mehmet’in kız kardeşinin düğünü vardır ve güç bela, bir hafta mazeret izni alır. Kuzeni Ali’de düğüne gitmek ister ama karakolun mevcudu düşeceğinden ve daha yeni karakola gelmiş olduğundan izin alamaz ve kuzeni Mehmet ile düğüne gidemez.

    Amcaoğlu Mehmet’i uğurlayan Ali, birkaç gün sonra nöbet tutarken, yaklaşmakta olan koyun sürüsünü görür, çok dikkat etmez ama koyun sürüsü nöbet mevziine iyice yaklaştığında bir anormallik fark eder, tehlikeyi anlar ama geç kalmıştır, koyun postuna sarılarak, yakınına kadar sızmış üç pkk’lı terörist, silahlarını ateşleyerek Ali’yi oracıkta şehit eder ve kaçarlar..

    iki hafta sonra, kuzen Mehmet karakola geri gelir ve kuzenini, kız kardeşinin düğünü arefesinde toprağa verdiğinden dolayı çok üzgündür, kendini suçlamaktadır, “Neden Amcaoğlum Ali’yi de yanımda izne zütürmedim, neden onun adına komutandan izin istemedim” diye düşünür durur..

    Mehmet’in bu durumunu fark eden Karakol Komutanı assubay, Mehmet’e kuzeninin şehit olduğu mevziiye nöbet yazdırmaz, ancak Mehmet, diğer nöbetçiler ile nöbet yerini değiştirir ve kuzenini şehit olduğu mevzide nöbet tutar. içi intikam ateşi ile yanmaktadır..

    Bir akşam üzeri, hava kararmak üzereyken, yine bir koyun sürüsü karakolun etrafından otlanarak geçmektedir, durumdan şüphelenen Mehmet gizlice başka mevziden dolanarak koyun sürüsünün arkasına geçer. Düşündüğü gibidir, kan emici yarsalar yine koyun postuna bürünmüş, sızarak karakolu vurmak için fırsat kollamaktadır..

    Mehmet hiç düşünmeden G-3’ün şarjörünü posta sarılı teröristlerin üzerlerine boşaltır, yetmez bir daha boşaltır..

    Silah sesleri üzerine karakoldan diğer askerler ve rütbeliler, koşarak yardıma gelirler, Çok şükür Mehmet’de bir şey yoktur, ardından sürünün içinde Mehmet’in koyun postuna sürünmüş üç teröristi geberttiğini görürler..

    Köylüler gelir, teröristlerin kimlikleri tespit edilmeye çalışılır, evet teröristlerin kim olduğu belli olmuştur;

    Bedirhan, Nazlıcan ve Suphi’dir !

    Peki kim bu üç terörist ?

    Öldürülen 3 Pkk'lının isimleri, daha sonra sözlerini Yusuf HAYALOĞLU’nun yazdığı, ardından Ahmet KAYA’nın "Biz Üç Kişiyiz" şarkısında geçen "Bedirhan, Nazlıcan ve Suphi" dir !

    "Ey Bedirhan; katran gecelerin heyulası,
    Ey Bedirhan; kancık pusuların belası... "

    Bu beyitteki "KATRAN" Şırnak/Cizre/Katran Karakolunu tasvir etmektedir"
    ···
   tümünü göster