kapıyı kel parlak yüzlü bir adam açtı. o adam ayinde gördüğüm adamdı. önden beni davet etti elimi uzatıp ben zurnaci dedim memnun oldum zurnaci bende hakan dedi. elit insanlarla tanışmak bile ayrı bir zevkti. salona davet etti. aslında amerikan mutfaktı. biz tv nin karşısında otururken o kahve yapmaya koyuldu. bende o arada meraklı bir şekilde odayı süzüyordum. baya büyüktü içerisi ve sağ tarafta bulunan pikap dikkatimi çekti. bende pikap kullanıyordum ve plak arşivi yapmaya başlamıştım. pikapın yanına gidip bir plak taktım. o sırada hakan bana dönerek sen bunu kullanmayı nerden biliyorsun dedi. tek analog seste müzik dinlemeyi seven sen değilsin dedim. yerime otururken hakan kahvelerle geldi. ben ve mine aynı koltukta hakan ise karşımızda oturuyordu. mine, evet hakan ne zaman yapalım dedi. hakan bu ayda 13 ü uygun ben bir sorun görmüyorum demişti. minede peki herkese haber ver o zaman dedi. onlar gelecek mi diye sordu. evet 2 sene öncesinden konuşmuştuk zaten dün yine konuştum 12 sinde burda olacaklar dedi. kimden bahsettiğini hiç anlamamıştım. ama önemli kişi ya da kişilerdi çünkü yaklaşık 1 saat onlar hakkında konuşmuşlardı. o konuyu merakla ve bir o kadarda sıkılarak dinledim. en son hakan bana ee senin hayatın nasıl gidiyor dedi. iyi falan filan derken hakan mineye dönerek onlardan bahsettin mi dedi. mine hayır şeklinde cevap verdi. bunu duyan hakan nasıl anlatmazsın diye çıkıştı mineye. hakan numaramı istedi ben sana anlatırım uygun bir zamanda dedi. ona da numaramı verdim. vermediğim insan kalmamıştı amk. (numaramı). biraz daha sohbet ettikten sonra mine kalkalım mı diye sordu aslında kalmak istiyordum hakan gerçekten zeki birine benziyordu fakat mine öyle deyince olur dedim. hakan bizi kapıya kadar geçirdi. vedalaşıp arabaya bindik. mine biraz garipti. yani gelirken böyle değildi. bende merak edip mineye şu soruyu sordum...