/i/Sözlük İçi

sözlük içi.
  1. 1.
    +1
    geçtik sıraya oturduk, muhabbettir gidiyor, ön sırakiyle laflaşıyoruz, arka sıradakiler bir şey
    soruyor derken her şey harika.. sınıfta o yeni tanışan insan kalabalığının iç gıcıklayıcı uğultusu
    filan..
    tüm bunlar akıp giderken onu gördüm, hani bizim klagib deyimimizle hayatımı giben kızı..
    gerçi artık hayatımın gibildiğini düşünmüyorum şimdiki aklımla,
    sadece değişmiş işte, bu değişimden memnun muyum? eski ben, bozulmadan, yaralanmadan,
    kirlenmeden bu yaşıma gelseydi nasıl olurdu? bilemiyorum,
    ama bundan şikayet edecekte değilim..
    işte, onu gördüm, cam kenarında, benim sırama göre ön çaprazımda oturuyordu.
    bense duvar kenarında, huyum olduğu üzere duvara yaslanmış, son derece rahat, kahvede gibi
    takılıyorum. aramızda orta sıralar ve en azından 3-4 metre var,
    ama o büyülü an da, öyle bir kitlenmiş ki gözlerim, sanki hemen yanıbaşımdaymışcasına, sanki
    sınıfta sadece o ve ben varmışcasına..
    etrafımdaki uğultu iyice anlaşılmaz olmuştu, yanımdaki adamların konuştuğunu duymaz, anlamaz
    olmuştum.. sadece o ve heyecanlı heyecanlı etrafa gülümseyip birileriyle laflaşan o sevimli surat
    vardı gözlerimin önünde.. kitlenmiştim, dalıp gitmiştim adeta..
    size yalan söylemeyeceğim,
    ben lisede çok fazla kızla çıkmadım beyler, hele aşık olmak? sevmek? teğet bile geçmedi emin
    olun..
    yo aslında sevdim tabi sevgililerimi, ama tadı hoşuma giden bir çikolatayı sevdiğim gibi, üzerime
    yakışan bir gömleği sevdiğim gibi, beğendiğim bir televizyon dizisini sevdiğim gibi..
    ya şimdi olanlar neydi peki böyle? daha önce hiç böyle bakmamıştı gözlerim, çok yabancıydım bu
    duyguya binler, bilemezsiniz.. yaşım 18 e dayanmış, ben daha ilk defa aşık oluyorum..
    şimdi bile arkadaşlarla ne zaman bu muhabbeti döndürsek, "ulan harbi film gibiydi sizin olayınız"
    diyorlar,
    harbiden de film gibi başlamıştı,
    her şey senaryoya uygundu,
    sevmeyi yeni öğrenen toy delikanlı, sevimli ve ışıltılı esas kız, ilk görüşte aşk ve onu peşpeşe
    izleyen hoş tesadüfler (!)..
    ilk gün konuşmayı beceremedim,
    ama göz göze geldik bir kaç kere, e tabi günün neredeyse tamamı boyunca benim gözlerim ona
    dönük olunca ister istemez göz göze geliniyor aq..hatta bir seferinde gülümsedi sandım, içim gitti
    resmen.
    o gün ufaktan da olsa ders bile işlendi, etrafımdaki insanlar birbirlerini daha iyi tanıdı, ama ben
    bunların hiç birinin farkında bile değildim. toz pembe bir denizin içinde yüzüyordum.
    tahmin edeceğiniz gibi, o gece uyuyamadım..
    bu kız, henüz adını bile bilmediğim sınıf arkadaşım..
    beyaz tenli, düz siyah saçları beline kadar uzanan, güzel yüzlü, irice ela-yeşil gözleri olan,
    yüzünden gün boyu gülücük düşmeyen, tatlı heyecanı ile daha da çekicileşen bu kız..
    benim hayatımın kadını olmalıydı,
    o yaşta ne hayatı, ne kadını demeyin.. bazen insan hisseder ya, hah dersin, işte bu olmalı, böyle
    olmalı..bu olacak, olmak zorunda..
    sabahları okula gitmek zor gelir sanarsınız, ama üniversitenin o ilk günlerinin heyecanına bir de
    bu ilk görüşte tutulma eklenince neredeyse alarma bile ihtiyaç duymamaya başlamıştı beynim ve
    bedenim.
    1-3-5 gün derken, ilk haftanın son günü ciddi anlamda ilk tanışmamız ve muhabbetimiz oldu..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster