/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 101.
    0
    Seda ablanın apartmanının önündeyim. Apartmanın tamamı ağlarla çevrilmiş. Sanırım yayılma derken bundan söz ediyordu. Yavaş yavaş yine tüm dünyaya yayılmaya çalışıyor. Dediği gibi iyi bir şeyse sıkıntı yok. içeriye girdim ve önceki gibi tehditkar bir yere giriyor gibi hissetmedim. Bu sefer ağlar ayağıma dolanmak yerine sanki yumuşak bir zemin işlevi görüyordu. Hem katı bir zemin hem de yumuşak ve ayağımı yormuyor. Bunu anlatmak değil yaşamak lazım. Her yerde örümcekleri var. Benim geldiğimi görünce hepsi kenarda sanki hazırolda duruyor gibilerdi. Dairenin önüne geldiğimde kapıyı Sinan açtı. Sinan'ı unutmuştum. Onu görünce biraz moralim bozuldu. Ama moralimin bozulmasına sevindim. Çünkü geçmişimi hatırladıkça sanki kendimi kaybediyor gibi oluyorum. MerQury değilim de diğerlerinin karışımı gibiyim. Bu duygu benim hala MerQury olduğumun göstergesi.

    Sinan-"Arakne sizi bekliyor." dedi. Halsiz görünüyordu. Bu genişleme yaşayanları daha çok yoruyor olmalı. Sinan önden ben de arkadan takip etmeye başladım. Yatak odasının kapısına geldiğimizde yine kapı ağlarla kapalıydı. Hemen ağlar çekildi ve kapı açıldı. içeriye önden girmem için yana çekildi. Ben de önden girdim. Arkamdan da Sinan girdi. içeriye girdiğimde görüdüğüm manzara karşısında istemsizce yumruğumu sıktım. Tanrı, Nilay, Ekonis, Arakne ve Seda abla içerideydi. Ekonis iki ayak üzerinde yürüyen bir kurta benziyordu. Tüm vücudunda kurt kılları vardı. Geçmişimden hatırladığım için garipsemedim. Arkalarında ağlar ve zincirler vardı. Ağların ve zincirlerin içinde de Dagaar ve Mert vardı. Baygınlardı. Oda genişlemişti. Sanırım ruhsal güç kullanıyorlar. Zaten oda genişlemiş olmasa bu kadar kişi sığmamıza imkan olmazdı. ilk olarak direk:

    m-"Dagaar ve Mert neden bu haldeler?" diye sordum. Ekonis cevap verecekken Tanrı, yani Habil bir adım öne çıktı ve:

    Habil-"Arakne'nin bize katılmasına karşılık ben de ona Dagaar'ı yakalamasına yardım ettim. Tabii Ekonis de." Sinirli bir şekilde:

    m-"O senin kardeşin değil mi?" dedim. Bunu duyunca gözü seyirdi ama:

    Habil-"Demek artık kim olduğumuzu biliyorsun. O zaman bu kadar şeyi neden yaptığımı da anlıyorsundur. Hepsi senin uyanman için. Hepsi geri dönmen için. Ben... Sadece eskisi gibi olalım istiyorum. Bu saçma teknolojilerin olmadığı, sadece aile sıcaklığımızın olduğu, planlar kurmama gerek olmayan saf dünyamı geri istiyorum. Annemi ve seni geri istiyorum." dedi. Bunu deyince o yıllarca her planı kuran, arkadan iş çeviren kişinin böyle saf bir hayale bağlı yaşamasına sadece üzülebildim. Anne babasını isteyen bir çocuk sadece.

    m-"O hayalinin içinde Kabil'e de yer yok mu?" dedim. Sitemli bir şekilde:

    Habil-"Niye olsun? Beni tekrar öldürsün diye mi? Ben onun yüzünden milenyum oldum. Ölüme direndim. Her gün cennete gitmemek için güç uygulamak zorundayım. Diğer milenyumların aksine ben hala insanım... "

    m-"Ve büyük bir günahın olmadığı için de cennete gitmen gerekiyor. Anlıyorum ama bunu neden kendine yapıyorsun? Cennette mutsuzluk yok, acı yok. Hem Kabil ile konuştun mu? Seni öldürdüğü için belki de pişmandır... " Arakne lafımı kesti:

    Arakne-"O yaptığı birçok şey için pişman. Ailemi katletti, bölgelerimi harap etti, ama sonra benden özür dilemek istedi. Yapılan şeyler geri alınamaz MerQury. Bunu en iyi sen biliyorsun." Haklı. O elmayı yediğimden beridir kim bilir neler yaşadım. Hatırlamadığım daha neler var. Ama yine de eski hatıralarımdan Dagaar korkutucu olsa da iyi biriydi. Sert görünmeye çalışsa da aslında kırılgan biriydi.

    m-"Geri döndüremezsiniz biliyorum ama affedebilirsiniz. Şu an mutlak tanrının bana yaşattığı şeyi siz de ona yaşatıyorsunuz. Evet, yaptığı hatayı geri alamaz ama en azından telafi fırsatı verin. Hadi Habil'e yaptığı şey kendi isteği ile olsa da sana yapıtığı şey kendi isteği dışındaydı. Onu durduran şey de yine sendin." Arakne gözlerini kaçırdı. Sonra bana doğru baktı ve:

    Arakne-"Onu... Affetmeme imkan yok. isterse mutlak tanrı emretsin yine de onu affetmeyeceğim." Olayı kişiselleştiriyor. Seda abla Kabil ve Mert'in yanına yürümeye başladı. Arakne bunu görünce büyük bir şoka uğradı. Sonra durumu anlamış gibi:

    Arakne-"Birinden saklanmak için o kişinin dibinde olmak gerekir. Demek bunca zamandır Seda'nın kılığındaydın Havva." dedi ve Seda abla ağları ve zincirleri tek eliyle kopardı. Zincirler Kurt ve Tilki'ye dönüştü. Nefes nefese görünüyorlardı. Ağlar da parçalanınca Kabil ve Mert yere düştü. Mert sersemlemiş şekilde ayağa kalkmaya çalıştı. Ama kalkamadı. Kabil ise sersemlemiş duruyordu. Ayağa kalkmaya çalışmadı bile. Sadece gözlerini açtı. Nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu.
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster