• 0 / 0 / 378 entry
  • 90 başlık
  • 3 trend
  • 3,492.30 incipuan

arade "Anasken"

  • +10
    lan arade
    Kap şukunu
    ···
  • 0
    ışığa dokunuyorsunuz
    Final

    http://www.incisozluk.com...u-hissediyorsunuz/yeni/1/
    ···
  • +2
    zehri kokluyorsunuz
    Final

    http://www.incisozluk.com...u-hissediyorsunuz/yeni/1/
    ···
  • +1
    zehri kokluyorsunuz
    Hikaye bitmiştir

    http://www.incisozluk.com...ürlüğü-tadıyorsunuz/
    ···
  • 0
    ışığa dokunuyorsunuz
    Hikaye bitmiştir

    http://www.incisozluk.com...ürlüğü-tadıyorsunuz/
    ···
  • +12
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    FiNAL

    Özgür bir insan olarak ölmek, özgür bir insan olarak yaşamaktan çok daha değerlidir arkadaşlar demişti öğretmen ve sen midem bulanıyor bahanesiyle çıktından sonra da devam etmişti.

    "Bu sözümü iyi düşünün lütfen ve sorgulayın.Az önce arkadaşınızın rolünü herkes anlamıştır sanırım.Özgür bir insan olarak dışarı çıktı fakat dışarıda bundan daha özgürce birşey yapabilecek midir? Belki de tutsak edilecektir bunu bilemeyiz.Ben özgürüm demek önemli değildir önemli olan son nefesinizde "Ben özgür yaşadım!" diyebilmektir."

    Ve sen bu dersi geçemedin. Dudağında hala Tuğçe'nin kanı vardı. Tadına vara vara yavaşça emdin.O ne kadar iğrenç bir şekilde tutsak edilse de son nefesinde yine de sihrini yapmış seni dudaklarına çekmişti.Bu özgürlüktü ve sen her dudağını emişinde onun ölümünün tadını alıyordun.Ölümü özgürdü, ölümü hiçbirşeyden ödün vermeyecek kadar sihirli ve özgürdü.Şimdi gülümsüyordun çünkü gerçekten, yaşamamın gayesini ve anldıbını bilerek özgür öleceğin bir hayata başlamaya gidiyordun. Dudaklarındaki kandan özgürlüğü tadıyordun. Müziğin sesini açtın ve köpeğin gözlerine baktın. Gözleri her şeye cevap veriyordu yaşadıklarına rağmen ayakta duran küçük köpeğin. Tekrar baktın Tuğçeye

    "Teşekkürler"
    ···
  • +9
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Güneş batarken yavru köpek kalan son gücüyle gelip başıyla çeneni dürttü. Kurumuş gözyaşlarını yanaklarından sildin ve köpeği kendine daha da yaklaştırdın.Her yeri kandı.Tam şu sırada annen ve baban ablanın durumunu öğrenmişti. Yaşlı insanlar kalp krizi geçirdiklerinde genelde ölürlerdi.

    Dudaklarını yavaşça çektin Tuğçenin dudaklarından. Güneş ufukta yarılanmıştı bile. Tekrar omzuna aldın onu ve arabaya taşıdın.Ön koltuğa oturtup emniyet kemerini bağladın. Direksiyona geçip kucağına yavru köpeği aldın. Yavaşça çıktın otoparktan ve ıssız yolda sürmeye başladın. Arabada bilmediğin hüzünlü bir şarkı çalıyordu. Zamanın geri alınamayacağını anlatan imkansız bir aşk şarkısıydı bu.Tuğçeye baktın bir süre ve sonra tekrar yola. Gülümsüyordun
    ···
  • +9
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Dakikalarca çekmedin dudaklarını dudaklarından. Yıllar geçsin istedin.Öyle yaşlanmak ve öyle ölmek.Çocukluğunuzda ne zaman düşseniz dudaklarınız birleşti,ne zaman dayak yeseniz,ne zaman elinizi kesseniz dudaklarınız kavuşmuştu.

    Ve sonra kötü notlarda buluşmuşlardı, ayrılıklarda,sevdalarda ve hüzünlerde.Her sigarada buluşmuşlardı.

    Ruhun bozuk olması diğer ruhları da bozuyordu. Umutun ailesi tamamen hastaydı.Ve tek ruh hastası bu aile değildi.Tam şu sıralarda bir adam önce köpeklerine enişten olan adama tecavüz edip parçalattırmış ve daha sonra aynısını ablana yapmıştı.Şimdi ise ablanın parçalanmış kanlı cesedi içerisinde git gel yaparak kendimi tatmin ediyordu

    Tanrının bozuk ruhlardan oluşan bir ordusu vardı dünyada. Bugün sen ve yavru köpek kurtulmuştunuz fakat kazanan onlar olmuştu. Senden sen koparılmıştı işte tam da şu kapağın altında.

    Çekmedin dudaklarını dudaklarından.Çünkü buluşmuşlardı verilen her hayat ve alınan her canda
    ···
  • +7
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Ayağa kalkıp Tuğçenin yanına koştun. Anahtarları alıp tasmasını açar açmaz kollarına düştü.

    Nefes alış verişin zayıf ve hiç takatin yoktu. Umutun tişörtünü çıkardığın gibi Tuğçenin bacak arasına koydun.

    "Bastır" diye bağırdın.O ise sadece boş bakışlarla tavanı izliyordu.

    Bacak arasına sıkıştırıp kucağına aldın.Dar anüslü Şeyma hep öyle kalacaktı artık. Yüzündeki morluklara bakılırsa uzun bir süredir ölü olarak izlemişti kaosu. Omzuna aldın Tuğçeyi şimdi ve tek elinle muzafferin parçalarını kazıyarak yavru köpeği çıkardın içinden.

    Ensesinden ısırıp duvara sabitlenmiş soluk yeşil merdivenden çıkmaya başladın. Tüm gücünle kapaği ittin. Hemen evin altındaki odunluğun arkasındaydın şimdi. Güneş hala gökyüzündeydi, dünya hiç değişmemişti. Köpeği bırakır bırakmaz birkaç adım attı ve kıvrıldı ileriye, ağlıyordu.Tuğçeyi de çıkardın ve kendin çıktın.

    Kapağı kapattın ve Tuğçenin gözlerinin içine baktın. Kanlı tenine, kirlenmiş yüzüne rağmen akan gözyaşları hala şeffaf, tertemizdi.Sen de ağlıyordun.Çatlayıp kanamış dudakları açılıp kapanıyordu bir yandan bastırıyordun kanın durması için. Göz bebekleri boş bakışlardan ayrılıp senin gözlerine kilitlendi. Anlaşılır anlaşılmaz bir sesle
    "Kuzen öpücük" dedi ve gözlerini kapattı
    ···
  • +7
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Sanki daha önce yaşadığın bir andı bu.Umutun kanlı elleri boğazını tüm gücüyle, tüm deliliğiyle sıkıyordu.Sen ise bileklerinden tutmuş baskısını azaltmaya çalışıyordun.

    Birşey ekgibti burada, hiç ciks yoktu. Bunun üzerine kurduğun masal bitiyordu. Ozan hala sallanıyordu. Ağzından kopmuş dilinin kanları akıyor, yuvalarından çıkmış gözleri zincir sallandıkça tüm odayı tarıyordu.

    "Defalarca ablanın içine girdim" dedi Umut.

    "Babam da defalarca içine girdi"

    "Sol kalçasındaki doğum lekesini ısırırken bir yandan arka deliğini parmaklıyordum. Ablan sadece liseye gidiyordu,ve ben sadece 12 yaşındaydım."
    Ablanın sol kalçasındaki doğum lekesini sana Tuğçe söylemişti ama yine de inanmıyordun.

    Yine de itiyordun şimdi bileklerini.

    "Ve şuan onu evsizler, yabancı insanlar hatta turistler gibecek. Daha sonra ablan sözünü tutacak ve anneni abime sunacak. Daha sonra bana"

    Umut artık kahkahalar atıyor çılgınca gülümsüyordu.Üstünden bir hamlede attın ve yumruğunu suratına indirdin. Kırılan camı gözlerine batmasına rağmen hala gülüyordu.

    "Ne yaparsan yap ben artık ailedenim" dedi

    "Beni çağrıyorlar" dedi kanlı göze aldırmadan.

    Ondan daha güçlü sıkıyordun boğazını.
    Hırıltılı kegib kegib seslerle konuşmaya devam etti ama artık anlaşılmaz boğuk kelimeler çıkıyordu. Gözleri yuvalarında ters döndü ve soluğu kesildi.
    ···
  • +9
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Kancanı çıkarttığında çoktan arkasını dönmüştü Umut.

    Kutuya doğru bir iki adım atmıştın ki Tuğçeyi kanlı kolları arasına almış iç çamaşırının üstünden tam kadınınlığına saplayacak şekilde tutmuştu bıçağını.

    "Yeni ailem kaçanları sevmiyor" dedi. Kaşlarını çatmış, bıçağı daha da bastırmıştı Tuğçenin kadınlığına.

    "Tamam" diyebildin sadece."tamam beni geri bağla ama ona zarar verme"

    Ozan zincirinin orta halkalarından birini aceleyle kancaya yerleştirmişti.Bir gözün onda diğeri umuttaydı. Tuğçeyi kanlı kollarıyla sarmış jilet kadar keskin bıçağı kadınlığına bastırmaya devam ediyordu. Umut bir anda tavana baktı.

    "Ta ta tabi annecim" dedi. Bıçağı yarısına kadar saplayabildi. Hızlıca çekti ve bıçağı ozana fırlattı. Bıçak ıskalasa da dengesini kaybeden çocuk güç kalmamış kollarını bıraktı ve havada asılı kaldı.Kol ve bacaklarına giden kan aniden kesildi ve sadece çırpınabildi son anlarında. Dilini ısırmış koparmıştı. Yere kanları damlıyordu.

    Tuğçe ise bir eliyle kanlar içinde kalan kadınlığına bastırırken diğeriyle zinciri tutuyordu.

    Ve sen. Senin sadece iki seçeneğin vardı
    ···
  • +7
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Bisturinin nezaketinden sıkılmıştı Umut.Bu doğal, vahşi bir doğum olmalıydı, ameliyat değil.

    Muzafferin testislerini bacak arasıyla birleştiği yerden kesti. Bıçak kanlı elinden kayıp düşüyor alıp tekrar kaldığı yerden kesiyordu.

    Ozan artık ağlamıyor, sadece tavana bakıyordu. Umut kestiği parçaları fırlatıp atarken sen her parçada karnında bir köpeğin kıpırdadığını hissediyordun.

    Ozan ellerini kaldırıp zinciri tuttu. Arkası dönük olan umut muzafferin mesanesini oyup yavru köpeğin çıkabileceği kadar genişletmeye çalışıyordu. Yavru köpeğin ciyaklamaları duyulduğunda "işte" dedi umut "işte" "bir insan yavru bir köpek doğurabilir.Hem bir erkek köpek" dedi kucağında tutarak. Ozan tırmandığı zincirin yarısını geçmişti. Eğer tavana çıkabilirse hepinizin zincirini kancadan çıkarabilirdi.
    Umut yavru köpeğe son bir kere baktı."şimdi onu geri koyuyorum ki uyusun" dedi. Sizi unutmuşçasına köpekle ilgileniyor ara sıra annesiyle konuşuyordu.

    Şimdi ozan kendi kancasını çıkarıp ince borudan seninkine doğru gelmeye başladı. Kolları titriyordu ama dayanabilirdi asılı kalmaya. Tuğçe bir ozana bir umuta bakıyordu.

    "Hadi" diye gürlüyordun içinde.

    "Hadi bir metre daha"
    ···
  • +8
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Tuğçe gözlerini şoka girdiği için umutun yaptığı şeye sabitlemiş, senin veya diğerlerinin yaptığı gibi başını çevirememiş ya da gözünü kapatamamıştı.Şimdi midesi sökülürcesine kusuyordu. Kusarken sarsılıyor tasması boğazını sıkıyordu. Kusmuğu boğazında kalıyor ve daha şiddetli şekilde çıkıyordu dudaklarının arasından. Gözleri baygın baygın bakıyordu bittiğinde.Dar anüslü şeyma ise elleriyle gözlerini oyarcasına kapatmış başını iki yana hızlı hızlı sallıyordu tasmanın derisini tahriş etmesini umursamadan

    Sen ise Tuğçenin önündeki kusmuk havuzuna bakıyor ozana başını çevirmemesi için bağırıyordun.Çocuk gözlerini sımsıkı kapatmış hatta dudaklarını da ağzının içine çekmişti.

    Bu arada umut muzafferin karnını dikmeyi bitirmişti. Heyecanla ayağa kalkıp kanlı elleriyle muzafferi işaret etti.

    "Şimdi" dedi.

    "Bir doğuma şahit olacaksınız"
    ···
  • +7
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    içinizde "anne" diye ağlayam tek kişi Ozandı.Çocuk olmak bu sanırım diye düşündün.Siz sadece birer tutsaktınız o ise aynı zamanda çocuktu. Akli dengesini yitiremenin eşiğinde olan Dar anüslü şeyma kardeşinden başka yöne bakmıyordu. Muzafferin ayağından akan kanlar kurumaya başlamıştı.

    "Abla benim kakam geldi" diye bağırdı Ozan. Ellerini arkasında birleştirmiş deliğini sıkıyor elleriyle de buna yardımcı oluyordu. Fakat uzun zamandır sıkıyordu ve artık son demleriydi.

    Umut içeri girdi. Ensesinden tuttuğu şey birkaç günlük yavru bir köpekti. Elinde size doğru sallayıp "işte başlıyoruz" dedi.

    Bir bisturi aldı kutunun içinden. Kabından çıkarıp muzafferin mesanesinin biraz üstüne sezaryen gibi kegib açtı. Artık daha fazla konuşuyordu annem dediği şeyle ve şevki git gide artıyordu.

    Şimdi köpeği canlı canlı açtığı küçük delikten muzafferin içine itiyordu
    ···
  • +6
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    "Annem yorulduğunuzu söylüyor" dedi Umut.

    "Korkarım hepinizi çözüp bileklerini kırmalıyım" dedi.

    Kendini hazırladın. Yanına yaklaştığı anda ellerinle zincire asılacak ayaklarınla boynundan yakalayıp boğacaktın. Sonrası ise cebine koyduğu anahtarları ayak parmaklarıyla almaktan ibaretti. Ozan korkuyka "abi" dedi sana bakarak. Umut uzun bir diyologa girmişti şimdi.

    Sonra yüzünde kocaman bir gülümseme belirdi. Küçük bir çocuk gibiydi konuştuğu şeyin karşısında.Ses onun hassas noktalarına verdiği zevki geri çekerken yüzündeki gülümseme yavaş yavaş silindi.

    "Annem size insanların köpek doğurabileceğini göstermemi istiyor" dedi. Hızla diğer karanlık köşeye gitti ve uzun kollarıyla daha önce karanlıkta görmediğiniz soluk yeşil merdivenden yukarıya tırmandı. Aynı renkteki kapağı açtığında boşluktan içeriye sıcacık bir ışık demeti süzüldü.Çıkıp kapağı tekrar kapattığında ise oda aynı kasvetli canavara dönüştü
    ···
  • +8
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Dizlerinin üzerine çöktü.Şeyma elleriyle boynundaki demir tasmayı çıkarmaya çağırıyordu umutsuzca. Muzaffer dili tutulmuş gibi umutun gözlerinin içine bakıyordu. Umut bütün gücüyle çekici, muzafferin bileklerine indirmeden önce zavallı çocuk son bir kere "umut abi" diyebildi.

    Ard arda defalarca bileklerini dövdü çekiçle bir kılıç döver gibi. Artık ayakları ayağa benzemiyor parçalanmış iki et parçası gibi kaval kemiklerinden uzanıyordu. Yerde öyle baygın yatıyordu muzaffer. Yaşına göre zeka seviyesi gerideydi muzafferin.

    Gerçekten itici gerçekten kıldı fakat hiç kimse böyle bir acıyla başbaşa bırakılmamalıydı.Dar anüslü şeyma uzun süre ikizinin adını sayıkladı.

    Umut ise daha hararetli birşekilde masasına oturmuş yazı yazıyordu.

    Tuğçeyle göz göze geldin.
    "lütfen" dedi sessizce.
    "Lütfen birşey yap"
    ···
  • +6
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Adam, evsize içinde kadının bilmediği miktarda para olan bir zarf verdi. Kadın yorulmuştu fakat bacaklarını ayırmış morluklar, diş izleri içindeki vücudunu kocasına göstererek onu çağırıyordu. Mümkünse ölene kadar ciks yapmak istiyordu. Kocası onu saçından tutup sürükleyerek banyaya zütürdü ve suyu sonuna kadar açtı. Ilık su akarken gibinin tamdıbını hızlıca kadının ağzına soktu. Gözleri yaşarmıştı kadının, şeytani bir zevlke kalçalarına tırnaklarını geçiriyordu kocasının. Lisede tanıştıklarında daha penisi okşamayı bile bilmiyordu. Fakat şimdi bütün imkanlarını kullanarak fantezilerini gerçekleştiriyorlardı. Adam kadının ağzından çıkarttığında kadın bir süre yere bakıp sonra başını kaldırdı "köpeği de bugün istiyorum" dedi.
    ···
  • +10
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Muzaffer dilini yutmuş gibi garip hırıltılar çıkarıyor artık dizlerinin titremesinden ayakta duramayarak nefes almanın sınırında duruyordu. Yüzü git gide şişerken Umut bir anda tavana baktı ve korkuyla masanın hemen üstündeki diğer küçük kutudan anahtarları alıp muzafferin yanına koştu. Boynundaki tasmayı açtığı anda muzaffer yere yığıldı.

    "Umut lütfen" diye bağırdı Dar anüslü şeyma."Lütfen biz aynı kandanız lütfen" dedi ağlayarak.

    Tuğçe ise ayakta kalması için ozanı sakinleştirmeye çalışıyordu.

    "Sus" diye bağırıp Şeymaya güçlü bir tokat attı Umut. içinden " sen bittin oğlum ananı gibicem" dedin gözlerinden akan yaşlarla."Ben bu kanı istemiyorum,ben onların kanını istiyorum" dedi."kimin kanı umut kimin" diye seslendi Tuğçe. Tuğçeye dik dik baktı, sanki gözlerinin altı kararmıştı bir anda. Yüzündeki çizikler arttı adeta. Sonra muzafferi masanın yakınlarına sürükledi ayağından tutup.

    Kutunun içinden büyük bir çekiç çıkardı "kaçmamalı" dedi.

    "Şimdi bişey yapıcam bakın kaçamayacak"
    ···
  • +6
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Bir elinle hemen açılan yaranın üstüne bastırdın. Hıçkırarak ağlıyor bir yandan kanlar içinde kalmış eline tükürüp kan kaybından ölme korkusuyla yarana sürüyordun. Bunu sana ablan öğretmişti.Şimdi büyük ihtimal utanarak alışmaya çalışıyordu yatağına aldığı adama. Ozan korkudan altına işemiş yarı baygın şekilde ayakta kalmaya çalışıyordu. Yıkılmak imkansızdı en ufak bir alçalmada tasma boğazınızı sıkıyor aniden gelen bir nefessizlikle sizi kendine getiriyordu.

    Umut

    "Ben de öyle düşünmüştüm bi bi bi tanem" dedi ve tutup muzafferin serçe parmağını sertçe sıkıştırmıştı kesicinin ağzına. Birkaç kere hızlı hızlı açıp kapatmış anca o zaman koparabilmişti parmağı. Muzaffer çırpınıyor kaçmaya çalışıyor fakat en ufak ters harekette boğazını sıkan tasma onu çaresizce umutun önüne getiriyordu geri.Şeyma çıldırmışçasına çığlık atıyordu artık Tuğçe ise delirmiş gibi sana "birşeyler yap, bişey yap" diye bağırıyordu. Kimse kendinde değildir.

    Şeyma muzaffere bakmak için vücudunu her çevirdiğinde zütünün arasına kaçmış kilotuna bir bakış atıyordun mutlaka. Sonra gözyaşları içinde bakıyordun çevrene.Bir kurtuluş arıyordun ama burası zekice tasarlanmış bir cehennemdi. Kurtuluş pek de mümkün görünmüyordu. Muzafferin iki parmağı daha ayaklarının önüne düştü.

    Şimdi bir tane daha
    ···
  • +8
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Masasının üzerinde içinde ne olduğunu bilmediğiniz büyük kutudan birşeyler seçmeye başladı. Belli aralıklarla aniden başını tavana kaldırıyor heyecanlanarak daha hızlı hareket ediyordu.

    "sizinle işim bittiğinde gerçek ailemle tanışmanızı çok isterdim" dedi. Kutudan pense boyutunda bir tel kesici çıkardı.
    Sana döndü "sence bu olur mu?" dedi.Üstünde gerçek kişiliğini saklamıyor olmanın rahatlığı vardı.

    Sadece boğazından ağzına gelen acı suyun hissettirdiği şeylere odaklanmaya çalıştın. Hızlı adımlarla yanına yaklaştı ve tel kesicinin ucuyla köprücük kemiğinin hemen üstündeki deriyi kıstırdı.
    "Olur olur tamam olur" diyebildin acıyla ve ardından tel kesicinin ucunu kapatıp muzaffere yöneldi. Seni açılan yaradan göğsüne akan kanlar ve yaşadığın acıyla başbaşa bıraktı
    ···
  • +6
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Umut duvara dayanmış olan masasının yanına gitti. Size hiç bakmadan sandalyesine oturdu ve hararetle birşeyler yazmaya başladı.

    "Telefonlarını ormanın içinde parçalayıp yaktım ve zincirlerin uzunluğuna göre aralarına mesafe koydum. Evet bizi bulamayacakları biryerdeyiz.Öyle miyiz? Ahh evet bizi bulamayacaklar çünkü biz yerin dibindeyiz biz evet evet öyleyiz ışıklandırmayı ayarladım ve gerekli olan her şeyi yanıma aldım. Ruhumu doyurmaya öncelikle muzafferden başlama kararı aldım."

    -Umut

    Umut birden başını tavana kaldırdı. Sessizce bekledin,bir ses aradın havada ve nefesini tutup bekledin. Diğerleri uyanıyordu git gide.

    +e e efendim efendim
    -Başlamaya hazır mısın çocuğum
    +E evet e ef ef efendim ha hazırım.
    -Hadi o zaman bakalım bize neler göstereceksin, unutma ailemiz seni dört gözle bekliyor.
    Kafasındaki ses tekrar uyuşturucu bir his bırakarak kaybolmuştu umutun üstünden. Kendi kendine konuşmasını dinlemiş fakat tek bir anlam bile verememiştin. Kalbinin atış sesini duyuyordun ki umut avuç içi büyüklüğündeki demir bilyeyi alıp muzaffere doğru koştu.Bir kaç metre önünde durup son gücüyle fırlattı.

    Demir bilye muzafferin kaburgasına çarptı ve büyük bir gürültüyle yere düştü. Depodaki herkes bir anda hıçkırıklar ve isyan eden ses tonlarıyla ağlamaya başladı. Umut ise tavana bakıp birşeyi duymayı bekler gibiydi
    ···
  • +7
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Üzerindeki halsizliğin, kaslarındaki sertliğin bir tarifi daha yoktu. Sanki kemikleşmiştin. Yanına bile dönemiyordun. Boynundaki tasma doğrudan bir zincirle tavana asılıydı. Zincir 10 santim daha kısa olsa havada asılı kalacak ve ölecektin.Oda tamamen siyaha boyanmış tek bir penceresi bile olmayan kasvetli ve yer yer konulmuş düşük ışıklı aydınlatmalarla loş biryerdi. Parmaklarını oynatmaya çalıştın, kırılmış gibi ağrıyorlardı ama sağlamdı. Gözün köşedeki karaltıya ilişti. Umut olduğunu zar zor seçebildin.En köşeye gidip duvara dönmüş, gözlerini tavana dikmiş bişeyler fısıldıyordu. Yavaş yavaş zincir sesleri arttı .Hemen yanında Ozanı farkettin.

    Ve yanında Tuğçeyi. Daha sonra Muzaffer ve de Dar anüslü şeymayı. Henüz kendilerine gelmemişlerdi. Sadece yüzlerini aydınlatan ışık bilerek yerleştirilmişti. Aralardaki mesafe zincirlerin boyunu aştığı için temas imkansızdı.

    Bu odada hiçbirşey tesadüf değildi
    ···
  • +6
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Evsiz adam genç kadını üstüne almış vajinasının içine iğrenç kokunu yayıyor ve çürük dişlerini değdirerek kadının boynunu emiyor küçük ısırıklar atıyordu. Kirli,katran gibi siyah tırnakları kadının bembeyaz pürüssüz teni üzerinde izler bırakarak geziyor ve daha sonra kadının doldun dik göğüslerini sertçe okşuyordu. Parmaklarıyla irileşmiş dik meme uçlarını sıkarken kadın arka deliğinde evsiz adamın temposuna uyarak git gel yapmakta olan kocasının elleriyle moraran kalçarını parçalarcasına sıkmasından acı ve de beraberinde müthiş bir zevk alıyordu. Nişanlıyken kurdukları bu evsiz fantezisi şimdi kusursuz bir şekilde gerçekleşiyordu.

    Orgazm olurken evsiz adamın dilini ağzının içine aldı ve emerken içindeki iki erkeğini de boşalttı
    ···
  • +8
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Bilincin yerine gelmişti fakat hala uyuşuktu bedenin. Göz kapaklarını dakikalarca kaldırmaya çalıştın ya da bir parmağını oynatmak için tüm gücünü harcadın. Fakat kılın bile kıpırdayamamıştı.

    Tek hissettiğin boynundaki sert soğuk tasmaydı. Sonradan anladın ki ses de yoktu. Kulağın mı kesilmişti? Gözlerim mi oyulmuştu. Hatırladığın son şeyi anımsamaya çalıştın.Dar anüslü şeymanın zütü canlandı zihninde. Göğsün sıkışıyordu fakat bunu tam olarak hissedemiyordun bile, boğulmak gibi birşeydi.Ya da bir alev denizinde yüzmek. Kurtuluşu mümkün olmayan bir hiçliğe hapsolmuşken ufak ufak dönmeye başladı çevrendeki dünya.Her dakika biraz daha hissettin hücrelerini.Ara sıra hafifçe oynayan zincir seslerini duyuyordun.Ve yavaşça gözlerini açtın.

    Ne ara ölmüş ve cehenneme gelmiştin?
    ···
  • +8
    özgürlüğü tadıyorsunuz
    Umut gidince gözlerini açıp hafif doğrularak Dar anüslü şeymanın zütüne baktın. Arkasını dönmüş bacaklarını göğüslerine çekmiş cenin pozisyonunda uyuyordu.

    Elini örtünün altından gibine zütürdün ve tutup sertçe sıkıp sıkıp bıraktın. Herkes uyuyordu. Umutun sesini duyar duymaz gözlerini kapattın fakat elin gibinde kalmıştı. Neyseki örtü kamufle ediyordu durumu.

    Neredeyse kapalı gözlerinle hiçbirşey göremiyordun. Sadece umut ağır ağır yaklaştı ve yanında diz çöktü.
    "Gardaş niye uyumadın ki" dediği anda boynunda bir yanma ve ardından buz gibi bir soğukluk hissettin.Öyle bir soğuktu ki bu canlıydı, içine akıyor ve ilerliyordu. Umut iğnenin birazını enjekte edip teker teker diğerlerinin yanına gitti. Herkes uyanmış fakat tek bir ses bile çıkaramamıştı. Faltaşı gibi açılmış gözlerinizle birbirinize bakmaya çalışıyor fakat hareket edemiyordunuz. Gözlerin kararmadan önce Tuğçe ile göz göze geldin. Tişörtünün yakasından içeri bir el uzanıyordu
    ···
  • daha çok