çok severdim.. bul beni...

Ne demis Sait Faik: Her sey bir insani sevmekle baslar
Tolstoy'a göre de insan sevgiyle yaşar.

olum iş buldun mu iş? yook
meslek öğrendin mi meslek? yook
kendi işini başlatacak mısın kendi işini? yook
püü hazır yiyici pekekent senin baban da hazıryiyiciydi.

deli gibi görünen akıllı bir adam onu demek istedim auuv sana demedim manyak karı.

Reddedebilmek icin insanın ömründe hic aşık olmaması, hic sıkıntı cekmemesi, hic kalp yumusaklıgı nedir bilmemesi lazım gelir. Böyle insan da olmaz diyebiliriz.

işte 70 80 lerde senin gibi dangalaklar yüzünden millet birbirine girdi.. 2 kelam etmekten aciz, bilgisi olmadan fikri olanlar hemen küfre-silaha sarıldı.. beklerdim ki söylediklerimi çürütecek yazılar yolla; tartışalım burada.

sabahattin ali akşam misafir olarak kaldığı için köy enstitüleri'nde komunist yetişiyor diye ortalıgı velveleye veren en büyük vatan hainidir kendisi. imkanım olsa mezarına tükürürüm.
ne menem bir kişilik olduğunu öğrenmek için atsız sabahattin ali davasını araştırmak, 1930-40ların türkiye tarihini objektif bir şekilde okumak yeterlidir.

10 yıl falan önce.. Cumartesi günleri Star TV'de saat 13.00'da Ertem Şener'in şampiyonlar ligi programı vardı, 12.50'de biten dersaneden koşarak eve varırdım. Ve bütün şampiyonlar ligi maçlarının özetini izlerdim... Hayatımın en mutlu anlarıydı..

öne sürdüğün savlar gerçeği yansıtmıyor panpa. benim çevremde gayet "namuslu" kızlar var. senin namus kriteri eşiğin biraz düşük sanırım.

Ayrıca başlığa fotoğrafını koyduğun Orhan Veli öyle düşünmüyor. Irk--din-dil-kültür ayırmamış. Sevgiyi kategorize etmemiş.. Gelmişken bir de alıntı bırakayım üstattan:
"Bu 'kötü gözle bakmak' lafı beni düşündürmeye başladı. Öyle ya ben bu kambur kızdan hoşlanmışsam, onu sevmişsem neden ona kötü gözle bakmış olayım ki? Büsbütün tersine iyi gözle bakmışım ki sevmişim."

böyle stratejik gayeler güdersen zaten o ilişki yürümez. Mesaja cevap verme süreleri, önce kimin mesaj attığı.. Akışına bırakın, işi taktiğe dökerseniz bu işin sonu gelmez.

Haklısın panpa fakat aslında yukarıdaki alegorik bir yazı. Anlatılmak istenen, baba-oğul diyaloğu üzerinden okuyucuya sunuluyor. Yani demem o ki baba ile çocuk arasında geçen dialog sadece sembol. Fakat dediğin gibi şüphesiz, gerçeğe dönük böyle bir konuşmanın mevcudiyetinde bahsettiğin sorunlar gündeme gelecektir. Onu ileride düşünelim:)

bu resim nerden geldi ben koymadım?

Bunun alfa-beta olmakla alakası nedir? Daha ziyade insanlık kavramı üzerine yoğunlaşmak amaçlı bir yazı paylaştım sizinle.

Bir gün oğlumla o konuşmayı yapmak zorunda kalacağım. Yok, anne babaların konuşmaktan korktuğu ve çocukların utandıkları o malum konuşma değil. Ben insanları rahatsız etmekten hoşlanırım, o yüzden eminim o konuşma eğlenceli olacaktır. Benim bahsettiğim şey başka bir konuşma. Erkeklerin gözlerinin sık yaptığı o şeyi (şehvet objesini takip etmek) onun da yaptığını farkedince yapacağım. Ben bunu farkedince muhtemelen alış veriş merkezinde olacağız, çünkü babalar oğullarıyla sık sık oralara giderler. Belki de sahildeyken o bakışını farkedeceğim. Nerede olacağı çok da önemli değil. Bu bakışı bir gün göreceğim ve de bu konuşmayı yapmanın zamanı gelmiş olacak.

Gel bakalım şöyle. Seninle konuşmak istiyorum. Ona baktığını gördüm. Seni yargılamıyorum, utandırmak da istemiyorum. Niye yaptığını biliyorum. Ama bu konu hakkında konuşmamız lazım. Çünkü bir kadına nasıl baktığın çok önemli. Pek çok kişi sana, bir kadının seni yoldan çıkarmamak için nasıl giyindiğine dikkat etmesi gerektiğini söyleyecek. Ben de sana şunu söylemek istiyorum. Sabahları giyinmek, bir kadının sorumluluğudur. Ne giyerse giysin, ona bir insan olarak bakmak da senin sorumluluğundur. Gözlerin ona kaydığında, onu giydiği ve giymediği şeyler için suçlamak içinden geçebilir. Ama yapma. Kendini kurban yerine koyma. Konu gözlerinin nereye baktığı olunca, çaresiz bir kurban değilsin. Onlar üzerinde tamamen kontrolün var. Bu kontrolü kullan. Onun gözlerine bakmaya çalış. Onun kıyafetlerini veya vücuduna değil, ona bakmaya çalış. Kendini kurban yerine koyduğun zaman, sadece dışarıdan gelen etkilere tepki veren ve doğruyu yanlıştan ayıramayan biri olduğun yalanına destek olursun. Bana bak. Bu saçma sapan bir yalan. Sen bundan daha fazlasısın. Baktığın kadın da üstündeki kıyafetlerden daha fazlasıdır. Vücudundan ibaret değildir.

Kadınları objeleştirmek üstüne çok konuşuluyor ve bu çoğunlukla doğru. Bir insanı seviyorsan onları bir eşyaya indirgemezsin. Bir insanı (kadın ya da erkek) objeleştirdiğinde insanlıktan çıkmış oluyorsun. Kadınların giyinmesi üzerine iki görüş var. Bunlardan herhangi birine inanmak için baskı görebilirsin. Bu görüşlerden biri, kadınları erkeklerin ilgisini çekmek için giyindiklerini söyler. Diğeri de kadınların, kendilerini erkeklerden korumak için giyindiklerini. Oğlum, sen bu iki görüşe inanacak kadar aciz değilsin. Bir kadın, ya da herhangi bir insan kıyafetleri ile senin dikkatini çekmek zorunda kalmamalı. Sen sadece insan oldukları için onlara hakkettikleri ilgiyi zaten veriyor olmalısın. Diğer yandan, bir kadın kendini senden koruması gerektiğini düşünmemeli. Sen kendine hakim olmalısın. Ne yazık ki iki cinsiyetin birbirleri ile ilişkilerinin temelinde çoğu zaman korku var. Reddedilme korkusu, zarar görme korkusu, kontrolünü kaybetme korkusu. Bazı açılardan dinler de buna katkıda bulundu. Birbirimizden korkuyoruz çünkü diğer insanının tehlikeli olduğunu öğrenmişiz. Kadın vücudunun erkeği günaha davet ettiğini öğrenmişiz. Kadın vücudunu fazla gösterirse erkeklerin salakça şeyler yaptığını öğrenmişiz. Şu konuda anlaşalım: Kadın vücudu senin için tehlike arz etmez. Sana zarar vermez. Aptal şeyler yapmana sebep olmaz. Salakça şeyler yaparsan, bunları yapmayı sen seçmişsindir. Yani, kadın ve erkek arasındaki korkuya katkıda bulunma. Kadın vücudu güzel, muhteşem ve gizemlidir. Onu kendi umutları, düşleri ve deneyimeri olan bir birey olarak görerek onun vücudunu da onurlandır. Onun kendine güvenmesine izin ver. Cesaretini destekle. Ama bunu sakın onun güçsüz olduğunu düşünerek yapma. Bu insanların inandığı en büyük saçmalıklardan biri. Kadınlar erkeklerden güçsüz değildir. Güçsüz cinsiyet değil, öteki cinsiyettirler.

Sana kadınlara bakmamanı söylemiyorum. Tam tersi, onları görmeni söylüyorum. Onları gerçekten gör. Hem gözlerinle, hem kalbinle. Hislerini gıdıklayan bir şey görmek için değil, bir insanı görmek için. Umut ediyorum ki, onlara olan bakışın değişince, onların yanındaki halin de değişecek. Onların sadece etrafında bulunma, onlarla beraber ol. Çünkü günün sonunda, onlar da seninle beraber olmak istiyor. Yargılanma, utandırılma, objeleştirilme veya dışlanma korkusu olmadan yanında olmak istiyorlar. Bunu sadece kadınlar değil, herkes ister.

Bunu sen de istersin.

Homeros'un destanı Odysseia'da Odysseia'nın eşinin adı Penelope'dir. Odysseia Troya savaşına gidince karısı Penelope sarayda kalır ve etrafındaki açgözler hemen bu hanımkızımıza yazmaya başlar.. Odysseia'u çok seven Penelope milleti nasıl oyalayacağını düşünürken aklına bir fikir gelir. Der ki saraydaki adamlara: "Ben bir yorgan dikeceğim, bu yorganı ne zaman bitirirsem aranızdan biriyle de evleneceğim" Tabi Penelope bu, yunan mitolojisinde sadakatın sembolü. Her gün diktiği kadarını gece kalkıp söker. Zamanla başka taktiklerle de çevresini oyalayıp sonunda kahramanı Odysseia'a kavuşur.

Duymuşsunuzdur belki, bugün penelope diye bir yastık-yorgan markası var. Ticari zeka diye buna derim ben.. http://www.pnlp.com

Ahmed Arif ne güzel demiş.. Zengin-fakir ikilemine sayfalarca makale yazılabilir fakat şu söz her şeyi tek satırla özetliyor

Adil, tarafsız ve hakkaniyetli bir hakim olacağıma inanıyorum.. Teşekkür ederim..

Emrah serbesin yeni kitabi. Erken kaybedenletdeki guzel oykulerinden sonra bu kitabi cok bekledik
edit: adam katil çıktı rıza baba

bu panpamın nick6nı bir Nazım şiiriyle güzelleştirelim;

Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
Meydanları zaptettiler yine.

Beyazıt'ta şehit düşen
silkinip kalktı kabrinden,
ve elinde bir güneş gibi taşıyıp yarasını
yıktı Şahmeran'ın mağarasını.

Daha gün o gün değil, derlenip dürülmesin bayraklar.
Dinleyin, duyduğunuz çakalların ulumasıdır.
Safları sıklaştırın çocuklar,
bu kavga faşizme karşı, bu kavga hürriyet kavgasıdır.

Nazım Hikmet RAN

sen onu mutlu san..
http://alkislarlayasiyoru...039/gercekte-sosyal-medya
izle şunu

yeniyim buralarda

https://www.youtube.com/watch?v=oLkkWJfOe-0

igrenc degil ama anlatayım

lise2deyim elimde kola cebimde sigara girdim tuvalet kabinine içiyorum o ara tenefüz zili çaldı millet gelmeye basladı ben de hocalar gelir diye hemen bitirip cıkma derdindeyim

kapı tık tık tık dedi dolu dedim daha sert tık tık tık dedi dolu dedim kapıyı bi ittirdi hoca amk kapı acıldı tabi plastik kapılar, hemen kapının arkasına sıgınıp kafamı cıkardım sigarayı yere bıraktım o ara fısss sesini duymadı

elimde kola şişesi müdür yardımcısı haydar bana bakıyor

-napıyon sen kolanın içine mi işiyon
-yok hocam ne alaka
-(arkadakiler) hahahahahahha

bütün yıl dalga geçmişlerdi amk *