• 1 / 1 / 591 entry
  • 139 başlık
  • 1 trend
  • 2,164.76 incipuan

kutsalpezevenk seksinci nesil normal

  • 0
    lan bana bakın oybirinci ibneler
    derhal gibtirin gidin terkedin lan burayı
    ···
  • +3
    fethi okyarın atatürk ile olan şaşırdığı anısı
    Büyük Taarruzdan hemen önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Fethi Okyarı Londra ya gönderiyor. Okyar, ingilizlere bu işi savaşmadan halledelim, ne Yunan ne de Türk ölsün, Anadoludan çekilin, mesele kapansın diye anlaşma öneriyor.

    ingilizler teklifi reddediyor. Fethi Okyar, Atatürke durumu bildiriyor. Atatürkde Okyara Anlaşıldı, sen izmire dön ve emirleri bekle diye talimat veriyor.

    Tabi o sıra izmir, Yunanlıların işgalinde. Hatta Afyona kadar Ege komple Yunan elinde. Haliyle Okyar, izmir mi? Ankaraya mı demek istediniz herhalde diye uyarıyor. Atatürk Hayır izmire dönün diye talimatı yineliyor.
    Fethi Okyar da, iHerhalde Yunan ile yeni görüşmelere başlayacağız, zaten Yunan Başkomutanı da izmirde, o yüzden oraya gönderiyor diye kafası karışık bir şekilde yola koyuluyor.
    Neyse yolculuk bitiyor. Fethi Okyar izmir Limanına yanaşıyor.

    Bir bakıyor ki o da ne Atatürk sahilde zafer sigarasını tüttürüyor.
    ···
  • -2
    atatürk ve amasyalı şıh
    Ata, yanındaki valinin kulağına eğilip sorar;

    Kimdir bu ?

    Vali yanıt verir; Efendim kendisi Şıh'tır. Yörede çok hatırlısı vardır.

    Atatürk Şıh'ı yanına çağırır ve;

    "Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. Şunu rica etsem de en azından Peygamber efendimizinki gibi kısaltsan" der ve eliyle de boyun
    altı hizasını gösterir.

    Şıh; "Emrin olur Paşam" diyerek yerine çekilir.

    Aradan zaman geçer, bir akşam Atatürk Amasya'daki Şıh'ı hatırlar ve Valiyi telefonla arayıp durumu sorar. Vali nasıl söyleyeceğini bilememekle birlikte, Şıh'ın sakal boyunda en küçük bir kısalma bile olmadığını aksine kimselere el sürdürmediğini anlatır.

    Atatürk telefonu kapatır, kağıdı kalemi eline alır ve az sonra nazırını çağırıp, yazdığı yazıyı Amasya Valiliği'ne tebliğ etmesini ister. Ertesi gün Amasya'dan bir haber gelir ki Şıh Efendi Ata'yı görmek üzere Ankara'ya yola çıkmış...

    Şıh gelir Ata'nın karşısına çıkar. Sakal tamamen kesilmiş, sinekkaydı bir tıraş olunmuş, saçlar kısaltılmış, kılık kıyafet baştan sona değiştirilmiş, bambaşka görünüme bürünülmüştür.

    Atatürk'ün mesai arkadaşları bu değişimi anlayamaz ve Ata'ya sorarlar;

    "Aman Paşam, o Şıh ki sakalına el dahi sürdürmezdi, siz ne ettiniz de kökünden kesmesini sağladınız? " Ata gülümser, sonra da yanındakilere dönüp;

    "Dün akşam Amasya Valiliği'ne bir yazı gönderdim ve Şıh'ı Afyon'a vali atadığımı bildirdim" der.

    Ardından da yeni bir yazı hazırlayıp nazırına bu yazıyı da Şıh'a vermesini söyler.

    Yazıda söyle yazmaktadır;

    "inancın ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. Valilik meselene gelince, bugün koltuk uğruna kırk yıllık sakalından vazgeçebilen yarın başka şeyler için milletinden bile vazgeçebilir. Seni böyle bir ikileme mahkum bırakmayalım. Kal sağlıcakla...
    ···
  • +2
    inci sözlük returns
    Rez buralardayız
    ···
  • +2
    an itibariyle izmir bornovada
    Bulunan herhangi 1 kankama bira ısmarlıyor dertleşiyoruz onlayn olan up up
    ···
  • -1
    bu saatte 28 kişi açık
    Dötüncü kaldı mı hala aq yerinde
    ···
  • +1 -3
    evet islami bug sorusu cevap verebilen var mı
    bildiğiniz gibi dinde öldükten sonra bu dünyaya insanlık adına faydalı bir şey bırakanlar sevap alacak ahirette bile. Şimdi sorarım size izleyip nefsimizi körelttiğimiz ve zina yapmak yerine 31 çektiğimiz ferreları çekenler, ferrestarlar cennetlik mi olacak amk ?
    ···
  • 0
    gsli kardeşlerim sizi tebrik ederim
    iyi de ne alaka amk cocu
    ···
  • 0
    lan bu ne anlama
    Korkutmayın dıbına koduklarım tek çizgi yok demek değil mi aq
    ···
  • 0
    lan bu ne anlama
    Geliyo manita attı bişey yok dimi amk
    ···
  • 0
    türkiye de üniversiteli olma itemlerini sayıyoruz
    Evet ben başlıyorum çimlere oturup bakmıyomuş gibi fotoğraf çekilmediğin sürece üniversiteli olamıyorsun amk
    ···
  • +5
    atatürk ün gülerken ilk fotoğrafı
    13-23 Haziran 1922 tarihinde Mustafa Kemal Paşa, Yunan işgal kuvvetlerine yapılacak harekata hazırlık için Kocaeli bölgesine geldi. Ziyareti sırasında beraberinde birçok gazeteci bulunuyordu. Paşa’nın yaptığı açıklamaları gazeteciler not alıyor, teftiş sırasında fotoğraflar çekiliyordu. Paşa’nın fotoğraflarını çeken Tıbbiye öğrencisi Muhterem Bey, Mustafa Kemal Paşa’nın gazetelerde yayımlanan fotoğraflarının sert ifadelerle çekildiğini düşünüyordu. Oysa Mustafa Kemal Paşa güler yüzlü ne neşeli bir mizaca sahipti. Gülümseyen bir fotoğrafı gazetelerde hiç yayınlanmamıştı. Mustafa Kemal Paşa, Geyve’de bulunduğu sırada, Karaçam bölgesinde kısa bir an teftişe ara verdi. Paşanın bir tarafında Kocaeli Cephesi Kumandanı Halit Paşa, diğer tarafında Cevat Abbas Gürer oturuyordu. Muhterem Bey o sırada Mustafa Kemal Paşa’ya hitaben ‘Paşam fotoğrafınızı çekmeme izin verir misiniz?’ dedi. Mustafa Kemal Paşa da, ‘Buyurun çekin’ dedi. Muhterem Bey daha sonra, “Paşam bütün fotoğraflarınızda sert ifadelerle poz veriyorsunuz. Sizden rica etsem bu fotoğrafta gülümseyebilir misiniz?’ diye sordu. Paşanın beraberinde bulunanlar genç tıbbiyelinin teklifini münasebetsizlik olarak gördüler. Asabiliği ile tanınan Halit Paşa derhal kaşlarını çattı. Bir anda buz gibi bir hava esti. Herkes Mustafa Kemal Paşa’ya bakıyor ve bu ciddi olmayan teklife nasıl yanıt vereceğini merak ediyordu. Oysa bu teklif, Mustafa Kemal Paşa’nın çok hoşuna gitmişti. Paşa gülümseyerek, ‘Çocuk doğru söylüyor. Tıbbiyeli bu gencimizin arzusunu yerine getirelim.’ dedi. Üstelik Muhterem Bey’in teklif ettiği bu fotoğrafta kendisinin de çıkmasını istedi ve genç tıbbiyeliyi yanına çağırdı. Fotoğraf Etem Bey tarafından çekildi. Mustafa Kemal Paşa’nın Kurtuluş Savaşı sırasında cephede çektirdiği ve basında ilk defa yayımlanan gülen fotoğrafı buydu. Mustafa Kemal Paşa çekilen fotoğrafı çok beğendi. Öyle ki bu fotoğraftan imzalayarak Muhterem Bey’e de hediye etti.

    Not: Tıbbiyeli Muhterem Bey, oturanlardan en sol başta olandır.
    ···
  • +3 -1
    dexerin algoritması
    Tayyip Erdoğan’ın yıllar geçtikçe mükemmelleştirdiği ve her sorulan soruya cevap verirken kullandığı bir algoritma var. iletişim okumuş bir insansı olarak irdelemeye çalıştım. Bu algoritma birkaç adımdan oluşuyor ve eğer zamanı varsa tüm adımları (1’den 8’e hepsini), zamanı daha kısıtlıysa bazılarını (genellikle 1 & 3 & 6’yi) kullanıyor. Daha iyi anlatabilmek için bir örnekle açıklayacağım. Erdoğan’ın küçüklüğüne dönüp, evdeki vazoyu kırdığını varsayacağım. Tayyip evde yalnızdır ve annesi eve gelince vazoyu kırılmış olarak bulur. Annesi: Tayyip! Vazoyu mu kırdın!

    Adım 1: Yapılan yanlışın ifade edilme şeklini değiştir, onu yanlış olmaktan çıkar ve iyi bir şey gibi göster.
    – Vazoyu kırmadım, parçalarına ayrıştırdım ve yeniden şekillendirilebilmesi için bir düzenleme yaptım.



    Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:



    “Ağaçlara zarar vermiyoruz, yerlerinden söküp taşıyoruz.”
    “Değişmedim, geliştim.”
    “Alkolü yasaklamıyoruz, kullanımını düzenliyoruz.”

    Adım 2: O suçu işleyecek / hatayı yapacak dünyadaki son insan olduğuna ikna et.
    – Ben vazoya neden zarar vermek isteyeyim ki? Ben de vazoyum. Vazonun daniskasıyım. O vazo alındığında, onu omzunda 4 kat, bak rakam veriyorum tam 98 merdiven, yukarı taşıyan benim. Vazonun güneşten rengi solmasın diye onu depoya koyalım diyen, kimse kıskanmasın, nazar gelmesin diye arkadaşlarım gelince üstünü örten yine benim. O vazonun bir numaralı destekçisi benim, niye zarar vermek isteyeyim?



    Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:


    “Biz niye ağaç kesmek isteyelim, tam 3 katrilyon ağaç diktik.”
    “Biz niye yargıya baskı yapalım, Türkiye’deki en büyük adalet saraylarını yapan, onlara cumhuriyet tarihindeki en büyük olanakları sağlayan biziz.”

    Adım 3: Söz konusu olayın önemini indirge, olayı normalleştir, hatta yaptığının az bile olduğunu örneklerle açıkla.
    – Ayrıca ben vazonun yeniden düzenlenmesine neden bu kadar tepki gösterdiğini anlamıyorum. Vazo, daha çok eski komünist ülkelerde kullanılan, artık miadını doldurmuş bir süs eşyası. Bak Amerika’ya, bak ingiltere’ye var mı evlerde vazo? Hiç filmlerde görüyor musun? Modern evlerde görüyor musun? Anca Çavuşesku dönemindeki Romanya’da, sosyalizm illetinden kurtulamamış Ukrayna’nın oblastlarında kullanılan, barok bir şey vazo. Var mı modern dünyada vazonun yeri? Yok. Bu tepkiyi anlamak mümkün değil. Bence vazonun yeniden düzenlenmesinde geç bile kalındı.



    Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:


    “Alkol düzenlemesi sadece bizde yok ki. Bunu biz mi uydurduk? Bakın iskandinav ülkelerine, Fransa’ya, ingiltere’ye, hepsinde kat be kat daha fazla kısıtlama var. Bizdeki düzenlemeler daha başlangıç seviyesinde.”

    Adım 4: Şefkatinle, erdeminle karşıdakini ez. istesem yapardım ama yapmadım de.
    – Şimdi bana böyle suçlamalarla geliyorsun ama ben istesem o vazoyu 20 kere kırardım. Her gün evdeyim, vazoyla baş başayım. Madem böyle hasmane bir tavrım var neden kırmadım? istesem kırardım hatta yok ederdim. Ama yapmadım. Şahsi olarak vazoyla her konuda ayni fikirde olmasam da yapmadım, çünkü ben senin düşüncelerine saygı duyuyorum. insanların vazoyu sevme hakkı benim için kutsal. Vazoyu vazo olduğu için değil yaradandan dolayı seviyorum. Ben bu evde vazoların teminatıyım.



    Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:


    Bunu sadece Erdoğan değil, tüm parti kullanıyor aslında. Güncel örnekleri “Gezi olaylarında, istesek interneti keserdik, kesmedik.” veya Melih Gökçek’in dediği “Sizi bir kaşık suda boğardık ama kahretsin ki demokratız.”

    Adım 5: Soruyu asla cevapsız bırakma. Soruya “varsayalım dediğiniz doğru” şeklinde cevap ver. Bunun olasılığını kabul et ve bu olasılığa karşı da sorumlu bir şekilde davrandığını göster.

    – Varsayalım dediğin doğru. Vazonun başına söylediğin şeyler geldi. Bu her şeyin benim yüzümden olduğunu mu gösterir? Pencereler ceyran yapmış, kedi koşarken vurup kırmış olabilir. Ben bunların araştırılması için komşunun oğlu Mustafa’ya gerekli talimatları verdim. Dünkü rüzgârın hızını araştıracak, kedinin davranışlarını inceleyip bana rapor verecek. Eğer bir yanlış tespit edersem o kediyi önce ben cezalandırırım. O pencereleri önce ben tamir ederim. Her şeyi takip ediyorum, her şeyi evimiz için, evimizin güzelliği, ferahı için yapıyorum.



    Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:


    “Polisin Gezi Parkı olaylarında aşırı gaz kullanmasıyla ilgili şikâyetler var, doğru. Bunların incelenmesi için gerekli yerlere talimat verdim. Eğer böyle bir şey varsa, incelecek, gereği yapılacak. Böyle bir şeye izin vermeyiz, veremeyiz.”

    Adım 6: Soruyu soranın bu konudaki samimiyetini sorgula.
    – Şimdi bir de şöyle bir nokta var. Salondaki vazo, dünyada ilk defa yeniden düzenlenen vazo değil. Madem vazolar konusunda böyle bir hassasiyetin var, alt komşunun vazoları, hem de 1 değil tam 2 vazosu, oğlu tarafından kırıldığında neden tepki göstermedin? O zaman neredeydin? Ya da taşınırken seramikleri kırılan Ayşe teyzeyle birlikte neden gözyaşı dökmedin? Bu vazonun farkı yalnızca benimle ilgili olması mı? Burada amaç üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek. Vazo bahane.



    Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:


    “Madem ağaçları bu kadar seviyorsunuz, ben orman arazisinin içine üniversite yapılmasın diye yırtınırken neredeydiniz? Neredeydi bu kalabalıklar?”
    “Madem basın özgürlüğü diye bu kadar yırtınıyorsunuz, 28 Şubat döneminde neredeydiniz?”



    Adım 7: Olaydan yırttın, kendini iyi gösterdin. Şimdi bu avantajı rakibini kötü göstermek için kullan.
    – Bu vazo kırmak falan hep Ali’nin (kardeşimin) yapacağı şeyler. O yapar bunları. Geçen sene cam dolabın penceresini kıran, küçükken babamın pikabına top atan kim? Ali. Ali’nin zihniyeti kırar ancak vazoyu. Bunun arkasında da o var; ben sana söyleyeyim. Şimdi babamın harçlıklara karar vereceği dönem yaklaşıyor ya, beni okul konusunda yenemiyor, aklınca böyle bir çamur atma yolu buldu. Bunları babam hep görüyor. Babam doğru kararı verir, benim içim rahat. Ben hep konuşuyorum babamla.”



    Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:


    “Bu gösteriler, kargaşalar hep CHP zihniyetinin bir ürünü. Bunların arkasında onlar var, seçim yaklaşıyor ya aklınca oradan vuracak. Marjinal gurupları örgütleyip, üç-beş çapulcuyla kargaşa çıkartmaya çalışıyorlar. Ama biz halkımızı biliyoruz, halkımız bunlara itibar etmiyor. Halk her şeyi görüyor.”

    Adım 8: Konu kapandı, cevap verildi. Konuşmanı kendini ve yaptıklarını överek zirvede bırak.
    – Ben bunlara bakmıyorum anne. Ben işime bakıyorum. Bak 2 senelik ortaokul hayatımda, sınıfın en çalışkanı olmuşum. Herkes beni parmakla gösterir hale gelmiş, diğer çocukların annesi de oğullarına Tayyip gibi ol evladım der duruma gelmiş. Bu durumdayız. Din 5, beden 5, matematik 5. Bu durumdayız. Ben işime bakıyorum, dersime bakıyorum. Ailemiz için hayırlı bir evlat olmaya, ailemizi, babamın da dediği gibi evvelallah apartmandaki örnek aile konumuna taşımaya çalışıyorum, çalışacağım.

    Bu tekniğin gerçek hayattaki örnekleri şöyle:

    “Ekonomi şöyle güzel, IMF borçları şöyle az, milli gelir şöyle yükseldi vs vs.”

    ————————————————

    Bu 8 adım dışında bir de içerilere serpilmiş ufak detaylar oluyor. Talimat verdim, arkadaşlar çözdü:



    iyi şeylerde “biz” de, ilişkilendirilmeyi istemediğin şeylerde ise “devlet, polis vs” gibi kurum adları ver.



    iyi şeylerde:
    “Galatasaray’ın stadını biz yaptık ve Galatasaray’a verdik.”
    “Kayseri’ye galaksinin en büyük su fıskiyesini yaptık.”



    ilişkilendirilmek istemediği konularda:
    “Polis gaz kullanımında aşırıya kaçmış olabilir.”
    “Devlet, imralı’yla da konuşur, herkesle de konuşur.”



    Soruya / suçlamaya kendi değerlerini değil suçlayanın değerlerini, silahlarını kullanarak cevap ver.

    Örneğin, “Anayasada, devlet halkını alkolden, uyuşturucudan korur yazıyor. Bu görev bana verilmiş; bu maddeyi biz eklemedik ki.”

    Adını telaffuz etmek istemediği insanların / kurumların ismini farklı söyle, farklı söylenemiyorsa ad tak.

    Örneğin Atatürk deme, Gazi Mustafa Kemal de. Öcalan deme, imralı de. CHP deme CeHaPe zihniyeti de.
    ···
  • 0
    sözüm meclisten dışarı arkadaşlar
    benim gibi düşünenler üstüne alınmasın diyerek sözlerime şöyle devam ediyorum 2 gündür ülke gündeminden düşmeyen Vatan Şaşmaz cinayetinden bahsedeceğim. Herkes üzüldüğünü belirtti az bi kesim lanetledi bu cinayeti, iyi adamdı velhasıl kelam diyip geçildi. Peki amk çocukları aynı olay olmuş olsa ama bu sefer kişilerde rol değişimi olsa. Vuran takıntılı bi herif vurulan iyi niyetli bir kadın olsa ? Az çok aklınızdan geçiyor dimi manşetler? vahşet ! , Kahrolsun erkek hegemonyası ! , faşist çüklüler ! vs vs. diye devam eden hatta yürüyüşler düzenlenecek bir kalkışmaya kadar giden bi olay haline gelirdi. çünkü neden eşit değil kadın erkek (!) Sözüm şu ki biz bu eşitlik meselesini çok yanlış anladık. Eşitliği sonuna kadar savunurum ama hanımcılığı asla..
    ···
  • +1
    zexziyharrakh31
    Geceleri buralarda
    ···
  • +3
    elder khan
    Gececi, kaliteli yazar
    ···
  • 0
    malkocogllu
    Gececi bin
    ···
  • 0
    hadi iyisiniz n6 dağıtıyorum
    O da saatin hatrına
    Edit: içinden gelen bana da girebilir amk
    ···
  • 0
    sivilcem çıktı orospu çocukları
    Ya senin uykun gelmiş dıbına koyduğum zıbzıbı uyu hadi
    ···
  • 0
    sivilcem çıktı orospu çocukları
    Yan durunca gölgesi bile çıkıyor ne süreyim lan
    ···
  • +1
    lan antibiyotik aldım
    Öğlen 3 gibi içmiştim antibiyotiği şimdi alkol içmeyi planlıyoruz içsem bişey olur mu amk
    ···
  • 0
    sırf kadın ve güzel olduğun için
    baban çalışmaktan evin yolunu unutuyor sen de buurada post atıyorsun dıbına koydumun zıbzıbı
    ···
  • 0
    facebook inci sayfasından
    canlı yayın yapan veletler kim lan ahahahaha
    ···
  • 0
    annesini balicilere öptürenlerin başlığı
    yoolla amk
    ···
  • 0
    şu serkan inci varya
    orrrrrospu çocuğunun yalakanın züt kılının tekidir aksini iddia eden o bin kurusundan aşağı kalır yanı yoktur yavşak zütelek
    ···
  • daha çok