/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +272 -28
    -Hikaye bitmiştir arkadaşlar. Okuyanlara teşekkürler..

    Kimim ben? Ah, tamam tamam o klagib konuşmalardan yapmayacağım burda. Daha züt kadar çocukken annem tarafından piyano çalmaya yönlendirildim. Bir şeyler yapıyordum işte. Annem eskiden çok çalmış, o yüzden bana da öğretiyordu. Nedenini hiç sormadım, soramazdım zaten.

    Babam yok. Yani ben bebekken bizi terk etmiş. Annem çalışmaya başlayıp beni büyütmeye çalışıyor, annem çalışırken ben yan komşumuz Ezgi'nin annesi tarafından bakılıyorum falan filan. Pek iç açıcı bir geçmişim yok denilebilir. Küçükken dersleri bırak dışarı çıkıp oyun bile oynamazdım. Nedeni asosyal olmam, ezik olmam veya utanmam gibi şeyler değil. Evde piyano çalışmaktan onlara zaman bulamazdım. Annem çalıştırıyor beni, tek notaya yanlış basarsam bağırıyor bana. Annem o karşı çıkamam, özür dileyip doğrusunu yapıyorum.

    -Seni kurtaracak tek şey bu! Orada ne görüyorsan onu çalacaksın aptal!

    Küçükken yarışmalarda birinci olmuşum hep. insanlar alkışlıyor beni falan. Ben sadece oturup piyano çalıyorum. O kağıt parçasındaki notaları aynen piyanoma aktarıyorum. En iyisi bu, annem böyle seviyor beni o yüzden böyle yapıyorum. Yapıyordum. Anne..
    ···
  2. 2.
    +124
    Okuyan varsa eğer şukusunu bırakırsa sevinirim. Yarın biter sanırım. Şimdilik burada mola veriyorum, yarın öğle saatlerinde devam edip bitirmeyi düşünüyorum. Asıl olaylar yarınki partlarda olacak diyebilirim. Eğer ilgi olmadığını görürsem devam etmem sanırım, size bağlı yani. iyi geceler herkese.
    ···
    1. 1.
      0
      Devam et amk bekletme gece daha yeni başladı
      ···
    2. 2.
      +1
      Tv dizisi gibisiniz amk en heycanlı yerde kesiyonuz binler
      ···
    3. 3.
      +1
      Shigatsu wa kimi no uso--Yor lie in april ;)
      ···
    4. 4.
      0
      inşallah yarım bırakmazsın aslan
      ···
    5. diğerleri 2
  3. 3.
    +84
    Annem hastalandı ben küçükken. Hastalığına pek girmek istemiyorum fakat sandalye falan kullanmaya başladı. Bir süre piyano çalamadım, okula gidemedim. Daha küçük bir çocuğum sonuçta ve annem ayağa kalkamıyor. Ağladığımı hatırlıyorum sadece.

    Annem hala beni çalıştırmaya devam ediyordu. Eğer bulduğu bir yarışma olursa beni yazdırıyordu. Sürekli piyano çalmamı, piyanoda gelişmemi falan istiyordu. Sürüyle ilaç yardımıyla yaşamaya çalışan annem benim piyano çalmamla ilgileniyordu bildiğin. Bazen odasında ağladığını duyuyordum fakat ne yapabilirim ki? Küçük çocuktum hem. Yarışmaları kazanıyordum ben. Birinci oluyordum, insanların alkışlarını işitiyordum falan filan. Umrumda mı? Hayır. Annem mutlu oluyordu, yani mutlu olduğunu söylüyordu bunları yaptığımda.

    Ambulans sireni sanki o. Kime ne oldu ki acaba? Uykumdan sıçradım bildiğin ambulans sesiyle. Sesler evden mi geliyor? Anne..
    ···
    1. 1.
      0
      Rezz rezzz
      ···
  4. 4.
    +75 -1
    Başlamış yine Çalıntıcılar. Özür dilerim arkadaşlar. Kurban bayramı arifesinde kolu kırık yengemi doggy pozisyonunda gibmem gerekiyordu. Bak o zaman orjinal ve gerçek olurdu. Bu hikayeye gerçek demedim ben, ayrıca kurgulamam ve diyaloglarım berbat. Zamanım olmadığından tamamen kısaltarak yazıyorum. He derseniz bu animeden hikaye çalıyor gibtir git huur evladı diye, benim için sorun yok.
    ···
  5. 5.
    +46
    Aylin abla evde, ne yapıyor bu saatte acaba? Doktor mu onlar? Annem nerede? Korkuyorum.

    (A-Abla)- Mert odana geç geliyorum ben canım.

    Aylin abla Ezgi'nin annesi. Onu dinleyip odama geri dönüyorum. Göz ucuyla bir sedye, üzerinde annem. Aylin abla beni görüp üzerime doğru koşuyor fakat nafile. Annemin üzerine atlayıp ağlamaya çoktan başlamışım ben. Öldü mü şimdi bu kadın? Benim için bu kadar uğraşan, beni tek başına büyüten kadın öldü mü? Çocuğum lan ben. Çocuk!

    7 YIL SONRA

    (E)- Bu sene de katılmayacak mısın yarışmaya?

    (Ben)- Çalamıyorum Ezgi. Nasıl katılabilirim sence? Sorup durma şunu.

    (E)- Tamam ya kızma pardon. (O aptal sırıtışını yaptı yine.)

    (Ben)- Sırıtma şöyle.

    Ezgiyle yıllardır arkadaşız. Hiç yan gözle bakmadım diyebilirim. Eğlenceli ve tatlı biri. Okula birlikte gider sürekli birlikte takılırdık.

    Annem öldükten sonra piyanoya elimi sürmedim. Süremedim daha doğrusu. O kadar yabancı, o kadar korkutucu geliyordu ki. Aylin abla baktı bana bu yaşıma kadar. Hala ilgileniyor tabi fakat yalnız yaşıyorum.

    (B)- Mert!

    Berke üzerimize doğru koşuyordu. Üçlü grubumuzun üçüncü üyesi de geldi işte. Berke benim aksime yakışıklı, tamamen sosyal, kızların sürekli ilgilendiği erkekti. Başkalarına karşı olan büyük egosuna karşın bize karşı tamamen sıcak ve samimiydi.
    ···
  6. 6.
    +44
    (Ben)- Selam.

    Yapma. Berkeyle tanışacak kız bu mu gerçekten? Eh tabi, yakışıklı olan o. Kızların gözdesi olan o. Benimle mi tanışacaktı? Aptal kafam.

    (E)- Mert, bu Selin.

    Memnun oldum faslı falan oraların önemi yok. Sorun şurda ki ben kıza sürekli bakıyorum. Ezgi bunu anlamış olacak ki: "Berke'den hoşlanıyor o kız. Aklından bile geçirme Mert."

    Benden hoşlanacak değil ya, Berke tabi. Yanımda Ezgi, önümüzde sohbet edip gülüşen Berke Selin çiftine bakıyordum sadece.

    (S)- Elemeye geliyorsunuz değil mi?

    (Ben)- Ne elemesi?

    (S)- Keman çalıyorum. Yarışmalarda kendimi deniyorum işte öyle. (Gülümsemesi neden bu kadar hoş?)

    (B)- Mert keşke gelebilseydin be kanka. iptal edemezsin herhalde?

    Neyi iptal edemem? Ah tabi, yalnız kalmak istiyor. Berke sonuçta bu, ondan hoşlanan kızla yalnız kalmayıp ne yapacak başka?

    (S)- Neyi iptal edemezsin ya? Hayır burdaki herkes geliyor. Kırmak yok.

    Ezginin beni sürüklemesi, Berkenin bana pis pis bakışları arasında peşlerinden ilerledim sadece. Berke kızar mı acaba bana? Hem neden gelmemi istedi ki Selin?

    Elemelerin yapılacağı yere geldik. Selin ayrı kapıdan gitti. Biz seyirci koltuklarına oturduk. Pek kimse yoktu normal olarak. Gençler gelip keman çalıyor, jüriler puanlamaları yapıp gönderiyor, sonra bir başka kemancı geliyor. Selin nasıl çalıyordur acaba?

    (B)- Sıra Selinde lan! Ben heyecanlandım yeminle. Ezgi seni seviyorum kızım, muhteşem bu kız.
    ···
  7. 7.
    +44
    Nasıl yaptıysa yaptı, başlattı beni tekrardan. Fakat sorun şu ki, çalamıyordum. Gerçekten o kadar geçen zamanın ardından berbat çalıyordum. Bunu ona söylememe rağmen terslemiyor, aksine daha fazla çalmamı istiyordu. Çaldıkça eski haline döneceksin diyordu. 3 Hafta sonra sahnede onunla beraber çalacaktım. Tabi aynı zamanda Berkeyle beraber takılıyorlardı. Sevgili olup olmadıklarını bilmiyorum fakat öyle gibilerdi. Bende yandaki figüran olarak sahnesinde ona yardım edecektim işte. Günler geçti, hala kötü çalıyordum. Fakat hala Selin beni istiyordu. "Kötü çalıp çalmaman önemli değil yeter ki duygularını içine kat." diyip duruyordu.

    (Ben)- Pardon, yine saçmaladım.

    (S)- Sorun değil, özür dileyip durma aptal. Denemeye devam edelim.

    Neden bunu yapıyordu ki? Sahneye çıkmamıza çok az kalmıştı. Elemeydi sadece çok önemli bir an değildi. Fakat 7 seneden sonra ilk defa sahneye çıkacaktım. Selin çalarken, benimle zaman geçirirken, bana bakarken o kadar büyülüyordu ki beni. Neden böyle acaba...
    ···
    1. 1.
      0
      Rezzzzzzzzz
      ···
  8. 8.
    +43
    Anlatabileceğim aksiyonlu bir düzenim yoktu. Gayet monoton bir şekilde ilerleyen hayatım vardı aslında. Belki yeni insanlarla tanışsam bu değişirdi ha?

    (E)- Berke seni biriyle tanıştırmam lazım.

    (B)- Cinsiyet sorma gereği duymuyorum, hetero olduğumu biliyorsun herhalde.

    (E)- Ya salak. Neyse tanıştırdığımda anlarsın zaten.

    Kiminle tanıştıracak acaba? Gerçi beni ne ilgilendirir ki? Sonuçta Berke ile tanışmak istiyor benimle değil.

    (E)- Çıkışta gideriz, Mert sende geliyorsun he! (Aptal sırıtması..)

    (Ben)- Aslında işim var biraz.

    (E)- Tamam geliyorsun.

    Çıkışta gittik çimenlik gibi bir yere. Piknik alanı gibi bir şey aslında tam anlamadım. Tek başıma etrafı gezerken aniden birine çarptım.

    (Ben)- Özür dilerim dalmıştım. iyi misin?

    (Kız)- Sorun değil.

    Sorun değil dedikten sonraki gülümsemesi beni benden aldı sanki orada. Kim acaba? Beni ne ilgilendirir ki, bundan sonra görmeyeceğim sonuçta. Yerden çantasını alıp gitti. Keman çantasıydı sanırsam. Ezgi arayıp yanlarına çağırdı beni. Gittiğimde ters olan bir şey vardı.

    (Kız)- Aaa selam.
    ···
  9. 9.
    +41
    Sahnemize 2 hafta kalmıştı. Selin 1 hafta sonra çıkacaktı. Çalışmaya 1 hafta boyunca devam edip muhteşem bir performans sergilemek istiyorduk ikimizde. Amacımız insanları büyülemek sadece.

    1 HAFTA SONRA

    Selin hastaneden çıktı. Yoğun 1 haftanın ardından sahnemizin olduğu gündeydik artık. Heyecanlıydım gerçekten.

    (E)- Mert, Selini gördün mü sen?

    (Ben)- Hayır, gelmedi mi?

    (B)- Ben de görmedim.

    Ne demek bu şimdi?
    ···
    1. 1.
      0
      yaz artık aq
      ···
    2. 2.
      0
      Haydaa noldu
      ···
    3. 3.
      0
      Seri yaz amk
      ···
    4. 4.
      0
      Rez hadi be
      ···
    5. diğerleri 2
  10. 10.
    +43 -2
    Muhteşem bir elbiseyle, muhteşem yürüyüşüyle çıktı Selin. Kafasını kaldırıp bize baktı. Göz göze geldik, gözleri parlıyordu. Çalmaya başladı. Nefessiz izledik. Çok garip bir şekilde çalıyordu. Fakat o kadar hoş bir melodisi vardı ki.

    (Ben)- Tebr..

    (B)- Selin tebrikler! Muhteşemdin ya. Gerçekten fazla iyisin.

    Yine yürüyorlar önden. Yanımda Ezgi onları izliyordum ben. Ne diyebilirim ki, Berke sonuçta bu.

    (S)- Sonraki katılacağım yarışmada piyanistle beraber çalıyormuşuz. istediğimiz kişiyi piyanist olarak getirebiliyormuşuz fakat bulamazsak gereksiz birini koyacaklar oraya. Tanıdığınız biri var mı?

    Ezgi ve Berkenin bana bakmasıyla anladı gibi. Tabi piyanist değilim ben. 7 Yıl oldu çalmayalı sonuçta.

    Çıkışta Berke işi olduğunu söyledi. Ezgi kurs için okulda kalacaktı. Ben tek başıma yürüyecektim yani. Giderken Selini gördüm.

    (S)- Selaam. Berke burdan gitmiyor muydu ya. Bayadır bekliyorum fakat gelen giden yok.

    (Ben)- Berke gitti çoktan. Bekleme sen bence boşuna.

    (S)- Nasıl ya. Neyse, sen gel o zaman benimle. En yakın arkadaşısın sonuçta değil mi?

    (Ben)- Nereye geliyim?

    (S)- Alışverişe tabiki (Sırıttı.)

    (Ben)- Ama be..

    Konuşamadan tuttu kolumdan çekti yanına. Yürümeye başladık öyle. Neden benimle alışverişe gidiyor ki acaba? Garip bir kız. Fakat olay şu ki, ben ona baktıkça büyüleniyorum.
    ···
  11. 11.
    +40 -1
    (Ben)- Selin ben berbat edicem galiba. Neden beni bu kadar istiyorsun ki sahnede?

    (S)- Bilmem, istiyorum işte. Hem berbat etmeyeceksin. Sadece duygularını kat. Çalabilirsin Mert.

    Sahnede başkaları çalıyordu. Biz sıramızı bekliyorduk. Beyaz bir elbise giymişti Selin. Çok güzeldi. Adımız söylendi, içeri doğru ilerledik. Sıramız geldiğinde sahneye doğru gidecektik.

    Acaba batırır mıyım? 1 ay çalıştım 7 sene ardından, nasıl iyi çalabilirim ki? Kıza ayak uyduramazsam ne olacak?

    içimdeki heyecan ve korkularla Selinle yan yana sahneye ilerledik. Selam verip ben piyanoya oturdum, o ön tarafta eline kemanını aldı. Ezgiyi aradı gözüm. Çok kalabalık olmadığından gördüm hemen. Bol şans diliyordu gözleriyle sanki, ya da her neyse işte.

    Başladık. Parmaklarım piyano tuşlarına dokundukça daha çok heyecanlanıyordum. Hatasız ilerliyordum, fakat bir saniye. Selin notaların dışına çıkmaya başladı. Fakat kötü anlamda değil, kendi yorumunu katıyordu bir nevi. Peki ya ben? Ben notalara bağlı çalan çocuktum, şimdi ne yapabilirim ki?

    Selinle göz göze geldik, terlemeye başlamıştı. Telaşlı bir hali vardı sanki. Ona yetişmeye çalıştım. Olmadı. Tamamen kaybettik birbirimizi.

    Utanç dolu vücudum kendini yere doğru bıraktı. Çökük bir halde Seline baktım. Bana baktı, göz kırptı. Tekrar çalma pozisyonuna geçti ve başladı tekrar çalmaya...
    ···
  12. 12.
    +37 -2
    Normal okul günleri devam etti. Artık 3 kişi değil 4 kişi takılıyorduk. Tabi Berke ve Selin daha çok önde yan yana yürüyen çift oluyordu. insanlar genelde Ezgi ve beni de çift sanardı. Değildik, olamazdık.

    (B)- Biz çıkışta sinemaya gidicez. Gelecek misiniz? (Keskin bir bakış attı bana)

    (Ben)- işim var benim, eğlenin siz.

    (E)- Benimde.

    Bu sefer Selin ses etmedi. Bir kere sesini çıkardı diye benimle ilgileniyor diye bir şey yok sonuçta değil mi?

    Ezgiyle yürüyorduk. Yağmur başlamıştı sanki. Şemsiyelerimiz olmadığından üzeri kapalı bir yere geçtik.

    (E)- Mert...
    ···
  13. 13.
    +40 -5
    Buraya kadar okuyan arkadaşlara sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Sözlükte animelere karşı açılan o kadar olumsuz başlıktan sonra bu hikayenin tutması beni sevindirdi açıkçası. Tamamen kendime kurgulayip benim hikayem gibi yazsam tamamen çalmış olurdum. Bunu yapmak istemediğinden dolayı değiştirmeden buraya aktardım. Tabiki kendi kalemimle yazdım. Bunun gibi başka hikayeler yazmayı düşünüyorum. Tekrardan herkese teşekkür ederim. Sonraki hikayelerde görüşmek üzere..
    ···
    1. 1.
      0
      Eline sağlık kardeşim
      ···
    2. 2.
      0
      hangi anime bu
      ···
    3. 3.
      0
      hangi anime bu
      ···
    4. 4.
      0
      hangi anime bu
      ···
    5. 5.
      0
      hangi anime bu
      ···
    6. 6.
      0
      hangi anime bu
      ···
    7. 7.
      0
      Sen adamsın bilader yaz böylede okuyalım
      ···
    8. 8.
      0
      Sen adamsın bilader yaz böylede okuyalım
      ···
    9. 9.
      0
      ağladım mutlu musun
      ···
    10. 10.
      +1
      rEyhiS içiM pArçHalAndI muTluMusUn???
      ···
    11. 11.
      0
      Kalbimi gibtin yeter lan
      ···
    12. 12.
      0
      Helal Olsun amk
      ···
    13. 13.
      0
      Çok güzeldi ellerine sağlık. bunun gibi bişey daha yaz hep okurum
      ···
    14. diğerleri 11
  14. 14.
    +34
    Bu sefer ona yetiştim. O kadar duygulu ve sert bir şekilde çalıyorduk ki. Şurada azıcık seyircimiz varsa da bizi soluksuz izlediklerine emindim. Parçanın sonuna geldik, ellerim son nota için hareket etti, ve bitti. Kafamı kaldırdım, sağ tarafa döndüm. Selinle göz göze geldiğimizde bu sefer ben ona göz kırptım. Mutlu hissediyordum. Selin mutlu görünüyordu çünkü.

    Ayağa kalkarken yığılma sesi duydum. Sağ tarafıma baktığımda Selin yere düşmüştü.

    (Ben)- Selin!
    ···
  15. 15.
    +34
    Selinin odasına doğru ilerledim. Birine ondan hoşlandığımı söylediğim için kendimi garip hissediyordum. Söylediğim kişi de Selinin sevdiği çocuk sonuçta.

    Odasına girdim, gözleri kapalıydı. Çok tatlı duruyordu gerçekten. Yanındaki koltuğa oturdum. Çikolataları masaya koydum. Keşke çiçek alsaydım.

    (S)- Sonunda gelebildin(sırıttı)

    (Ben)- Nasılsın?

    (S)- Nasıl görünüyorum?

    (Ben)- Berbat.

    (S)- Sağol, çok iyisin gerçekten(gülümsemesi çok hoştu lan.)

    (Ben)- Istediklerini getirdim.

    Çikolataları gösterdim. Birlikte yedik. Konuştuk. Onunla geçirdiğim her an mutlu hissediyordum kendimi.



    (S)- Sonra tekrar gel tamam mı? Görüşürüz!
    ···
  16. 16.
    +34
    Mutluydum, belki de mutluyduk o an. Telaşlı görünmesinin nedeni bu muydu? Hala hastanede yatıyordu Selin. Nedenini doktorlara sorduğumuzda daha belli değil diyerek geçiştiriyordu bizi. Daha çok Berke atlıyordu tabi öne, onun sevdiği sonuçta.

    Biz orada beklerken yan taraftan 40-50 yaşlarında bir adam geldi. Yanında eşi de vardı. Selinin annesi ve babası olduğu kolayca anlaşılıyordu. Ben çok korkacaklarını falan düşünürken "Sürekli kendini zorluyor. Böyle giderse daha da artacak bu olay." dediğini duydum annesinin. Ne yani, sürekli olan bir şey mi bu? Selin hasta mı? Yok hayır, yanlış duymuş veya yanlış anlamışımdır. O kızın hasta olma ihtimali yok.

    1 GÜN SONRA

    (B)- Selin, iyi misin!? Korkuttun bizi noldu sana ya?

    (S)- iyiyim sorun yok. Kendimi çok zorladım sadece (Yorgun ve bitik bir halde gülümsemeye çalıştı)

    (E)- Daha önce oldu mu böyle bir şey Selin?

    (S)- Yok hayır ilk defa başıma geliyor. Ya gerçekten önemli bir şey değil, hem en geç 2 3 güne çıkabilirmişim.

    Onlar konuşurken ben sadece bakıyordum Seline. Bi an o da bana baktı. O gülümsemesini gösterdi bana tekrardan. Çok tatlı bir kızdı. Arkadaşımı seven kız.
    ···
    1. 1.
      0
      burda kaldım
      ···
  17. 17.
    +33
    (S)- Piyanist misin?

    (Ben)- Eskiden öyleydim.

    (S)- Neden bıraktın?

    (Ben)- Ailevi meseleler.

    (S)- Yaa, biraz daha canlı olsan olmaz mı? Cool falan olmaya çalışıyorsan pek olmuyor he! (Fazla güzel gülümsüyor.)

    Öyle mi? Nasıl konuşuyorum ki? Soğuk falan mı?

    (Ben)- Tamam pardon. (Az da olsa gülmeye çalıştım.)

    Ona karşı çekingen davranıyordum nedense. En yakın arkadaşımı seven kız sonuçta. Genelde hep en yakın arkadaşımı seviyorlar zaten. Ben figüran takılıyorum burda.

    (S)- Benim için tekrar başlasan olur mu?

    Ha?

    (Ben)- Anlamadım?

    (S)- Biliyorsun piyano çalan birine ihtiyacım var. Yardım et işte bana ne kaybedeceksin?

    Çalamam ben. inat olduğumdan falan değil, o kadar uzun süredir çalmadım ki tuşlara bile basamam ben. Fakat bu kız bana bu teklifi yaparken ben nasıl reddedebilirim ki? Fakat kabul etsem ne yapacaktım? Çok garip, etraftan o kadar piyanist bulabilir herhalde değil mi?

    (Ben)- Uzun süredir çalmadım. Yapamam sanırsam.

    (S)- Ya ama ısrar ediyorum lütfen. (Koluma sarıldı bunu söylerken. O kadar tatlı duruyordu ki.)

    (Ben)- Gerçekten yapamam.
    ···
  18. 18.
    +31
    2 GÜN SONRA

    (Telefon sesi)

    (S)- Mert! Ezgi ve Berke sürekli ziyarete geliyor. Keman çalmam dışında hiç değerim yok galiba gözünde. insan bir kere olsun gelir ya!

    Neden gelmemi önemsedi ki? Yok, arkadaşıyım sonuçta. Yani sevdiği çocuğun arkadaşıyım, piyanistiyim. Normal yani böyle konuşması, başka bir anlamı yok sonuçta. Arkadaşımı seven kız o.

    (Ben)- işim vardı bu aralar özür dilerim.

    (S)- Gelirken o önceden bahsettiğim çikolatalardan getirmeyi unutma. Cidden darılırım bak getirmezsen.(Güleyim derken öksürdü)

    (Ben)- iyi misin?

    (S)- iyiyim sorun yok. Neyse görüşürüz, unutma çikolataları!

    Pekala. Gidelim bakalım. Pastaneden aldım yine istediklerini, hastane yolunu tuttum yine. Hastane merdivenlerini çıkarken karşıma Berke çıktı.

    (B)- Mert nasılsın?

    (Ben)- Selinin yanına gidiyorsan rahatsız etmiyim ben.

    (B)- Yanından geliyorum sorun yok, hem o nasıl laf aptal ne rahatsızlığı?

    (Ben)- Ne biliyim..

    (B)- Hoşlanıyorsun değil mi Selinden?

    Ne alaka? Neden bunu sordu ki şimdi? Anladı mı acaba?

    (B)- Anlamayacağımı düşünerek beni aptal yerine koyduğunu söyleme öldürürüm seni burda.

    (Ben)- Evet.

    (B)- Bak sen Merte, benimle kapışacak ha? Bol şans kanka.(Sırıttı)
    ···
    1. 1.
      0
      Seri yaz panpa
      ···
    2. 2.
      0
      'Shigatsu wa kimi no uso' beyler animenin ismi bu, arkadaş kendi hikayesi gibi yazmaya çalışıyor.
      ···
    3. 3.
      0
      Kardeşim ben bunu biyerden hatırlıyo gibiyim sanki Shigatsu kimi wa no uso ydu adı
      ···
    4. 4.
      0
      Hızlı bin
      ···
    5. 5.
      +1
      berke ananigibim
      ···
    6. 6.
      0
      Devamm amk
      ···
    7. diğerleri 4
  19. 19.
    +27 -1
    MERT

    Ezgi neden o şekilde konuştu anlamadım. Konuşmaya çalıştığımda benden kaçıyordu sürekli. O kadar sene geçirdik beraber, bu neydi şimdi? Ezgi lütfen şaka olsun. Lütfen.

    Okulumuz normal bir lise olmasına rağmen müzik konusunda hem ilgili hem de başarılıydı. Kemancıların çalacağı bir resital düzenlenecekti. Sonrasında yanında isterseler piyanistte ekleyebileceklerini öğrendik. Selin ister miydi ki acaba ikimizin çalmasını burada?

    (S)- Mert! Duydun değil mi? Kesinlikle çalıyoruz. Seyirciler nefeslerini tutarak, gözlerini kırpmadan bizi izleyecekler. Anladın değil mi Mert!?

    (Ben)- Dur sakin ol, çalarız tabiki.

    Ben güldüm, o güldü. O kadar güzel bir an, neden Berkeyi sever ki? Güzel an olsa da, benimle birlikte gülse de, arkadaşımı seven kız o değil mi?
    ···
    1. 1.
      0
      Kafam yandi amk neyse yâz serii panpa
      ···
  20. 20.
    +30 -4
    Başlığagöresenmuallaksin
    ···
    1. 1.
      +3
      boşluk tuşuna bas amk
      ···
    2. 2.
      +1
      Adam animeyi yazıyor amk
      ···
    3. 3.
      +1
      ANiME LAN BU huur ÇOCUĞU
      ···
    4. 4.
      0
      @4 neden 3 kişi var len mk

      EDiT: 2 posta attım ha
      ···
    5. diğerleri 2