arthur schopenhauer

nikimin babası. incisözlüğün felsefik yapısına büyük katkıda bulunan taşşaklı şahsiyet. Alamancı feylesof.

"*Nasıl ki küfür yemek bir utançsa, küfür etmek de bir onurdur. Örneğin hakikat, hak ve akıl, rakibimden yana olsun: ama ben küfür edersem bunların tümünün çekip gitmesi gerekir ve hak ve onur benim tarafıma geçer. Buna göre kabalık, onur açısından, başka her özelliğin yerine geçen, ya da onlara ağır basan bir özelliktir : En kaba olan her zaman haklıdır... "

• Arthur Schopenhauer, Yaşam Bilgeliği Üzerine Aforizmalar, H.A. Yücel Yayınları, Sf:76.

"kim ne derse desin, mutlu insanın en mutlu anı, uykuya daldığı andır ve mutsuz bir insanın en mutsuz anı, uykudan uyandığı andır. i̇nsan hayatı, bir tür hata olmalı."

bu adamı okuduktan sonra bütün hayata bakışım değişti. ciddiyim panpalar.
işin ironik olan kısmı şu ki; schopenhauer felsefesini yaptığı o pesimist, karamsar insan değilmiş, gelsin karılar gitsin içkiler gününü gün eden bir adammış gayet ortam adamıymış. bence böyle davranmış olması bile çok şey anlatıyor. reyizdir.

dıbına cakiyim gibile gibile öğrenip aha ben aşkı karıları çözdüm hacı dediğimiz şeyleri 200 sene önce yazmış oç. bini okuduktan sonra hayata bakışım degişti amk

to live alone is the fate of all great souls gibi çok sevdiğim bi sözü vardır. çok sert bi surat ifadesi var lan, rüyamda görsem felç kalırım ama çok pis saygı duyduğum biridir.

Taşşaklarindan kolye yapılıp boyna asılası adam.

"sıkılan insanlar, madem yalnızken sıkılıyoruz, buluşup birlikte sıkılalım der. birlikte yapılan şeyler insanı mutlu etmeye yetmez. bu yetersizliklere zevk demek mümkündür ama gerçek zevkler üstün algıya hitap etmelidir onlar da yalnızken yapılan şeylerdir. yalnızken yapılan en güzel şey ise kanımca uyumaktır ki bu üstün bir algıya hitap eden üstün bir zevk midir? bence evet. sizce ne olduğu umurumda değil."

yalnızlığın dezavantajlarından birisi vardır ki, bilincine varılması ötekiler kadar kolay olmaz. bu dezavantaj; sürekli evde kalmak yüzünden, dış etkilere karşı çok duyarlılaşan bedenimizin en küçük bir hava akımında bile hasta olmasıdır. sürekli köşeye çekilmişlik yüzünden ruhsal durumumuz öyle duyarlı olur ki, en önemsiz olaylar, sözcükler ve hatta salt tavırlar yüzünden huzursuz olur, hastalanır ya da inciniriz. oysa sürekli kalabalığın içinde kalan biri, bunları dikkate almaz bile.

arthur schopenhauer

vay amk.

"Hayatın, önemsiz şeylerde olduğu gibi, önemli şeylerde de, sürekli bir yalan olduğunu kabul etmek zorundayız. Verdiği sözü tutmuyor hayat; tutsa bile, özlediğimiz şeyin özlenilmeye değer olmaktan ne kadar uzakta bulunduğunu göstermek için yapıyor bunu. Kimi zaman umut, kim zaman da umulan şey aldatıyor bizi. Bir eliyle verdiğini öteki eliyle alıyor. Uzaklığın büyüsü, cennetler gösteriyor bize. Ama büyülenir büyülenmez, bu cennetlerin uçup gittiğini görüyoruz. Demek ki, mutluluk ya gelecekte ya da geçmişte; şimdiki an, güneşli ovanın üzerinde dolaşan bir küçük buluta benziyor; önü arkası pırıl pırıl bu bulutun; ovaya yalnız onun gölgesi düşüyor."

arthur schopenhauer

“hiçbir olay karşısında büyük sevinç ya da büyük üzüntü duyulmamalıdır; bunun bir nedeni, bu olayı her an yeniden biçimlendirebilecek olan tüm şeylerin değişebilirliğidir; bir başka nedeni de bizim için yararlı ya da zararlı şeyler hakkındaki yargımızın yanıltıcılığıdır; bu yanıltıcılık yüzünden hemen herkes bir defa, sonradan kendisi için çok iyi olduğu ortaya çıkan bir şeyden yakınmış ya da en büyük acıların kaynağı olacak bir şeye sevinmiştir.”

arthur schopenhauer

aşkın metafiziği adlı kitabında adam döktürmüş hacılar. tavsiye ederim. hatta son sayfasını okurken bi kısım beni çok etkilemişti.

...
'Ne varki bütün bu kargaşanın ortasında iki sevgilinin birbirlerine arzuyla bakan gözlerini görürüz. Yine de neden böylesine gizli, çekingen ve kaçamaklı bakışlardır bunlar? Çünkü bu aşıklar bütün bu sefalet ve kargaşayı sürdürmek için gizlice çalışan hainlerdir, oysa başka türlü çok çabuk sona erişirdi bu, işte onlar bunu boşa çıkarmayı arzu etmektedirler, şayet kendileri gibi başkaları da onu daha önce boşa çıkarmışlar ise.'

ona göre insanların doğuştan gelen tek bir kusuru vardır. o da insanların dünyaya mutlu olmak için geldiklerine inanmalarıdır. dünya bunun için tasarlanmadı. bunun farkına varamayanların elde edeceği şey boş umutlar ve peşi sıra tatminsizliktir- düşlerimizdeki mutluluğun aldatıcı imgelerinden, bizi gerçekmiş gibi peşinden koşturan bulanık görüntülerinden sıyrılınca geriye mühim olan tek bir mesele kalıyor: şimdiki kuşağa rağmen gelecek kuşağın yaratılması. tabii schopenhauer'a göre bunlar koyu bir karamsarlığın tezahürleri değildir, aksine tüm bunların amacı kişinin beklentiler ve umutlar sonunda karamsarlığa kapılıp acı çekmesini önlemektir

Nadiren karşılaşılan istisnalar dışında bütün kadınlar savurganlığa meyyaldir, dolayısıyla mevcut her servet onların ahmaklığından korunmalıdır; bu serveti kendilerinin kazandığı ender durumlar hariç elbette

yannan gibi aforizmalari var, altlarini çize çize yoruldum amınskiym

inci sözlüğün özgür yapısını 1800'lerde hayal etmiş üstad.

say yayınları, din üzerine, bu kitabını okuyun, adam yazmış

Şuan hayranı olduğum ama yakın gelecekte kendisinden daha çok ünlü ve itibarlı olacağımı bildiğim uçuk Alman feylozofu.

Aşkın metafiziği adlı şaheserini mutlaka ve mutlaka okuyun, 200 yüzyıl önce yazılmış olmasına rağmen bugüne de yarına da ışık tutacak hakikatler ile dolu. Gerçi üzerine durduğu konu homo sapiens sapiens'iin var olduğu günden, doğal seleksiyona uğrayacağı güne kadar geçerli bir konu.

--spoiler--

Bir erkeğin bir kadından veya bir kadının bir erkekten hoşlanması-aşık olması diye bir şey yoktur.
Tek olan şey, ilerde erkeğin-kadının neslinin devam ettirme arzusudur. Bu yüzdendir ki, insanlar kendine ekgib buldukları fiziksel-duygusal özellikleri her kim de bulursa onu arzular.

--spoiler--

eski çıktığım.

buradan sevgili arthur schopenhauer'a sesleniyorum. az önce galata kulesinin dibinde, seni, kızlarla muhabbet etmek için bir araç olarak kullandım panpa. evet... hakkında yarım yamalak bilgim olmasına ve hiç bir eserini baştan sona okumuş olmamama rağmen yaptım bunu. ancak kızların bişey anlamadığını sanıyorum. polis çağırmak üzere gibi bir halleri vardı. oysa ki asla rahatsız etmek gibi bir amacım yoktu.

bunun dışında kızlara verdiğim geçici rahatsızlık dışında -ki ben onlarla konuştup geri çekildikten sonraki sonraki hal ve tavırlarına bakılırsa çok da rahatsızlık verdiğimi düşünmüyorum- çok da pişman değilim- yaptığımın o kadar da kötü birşey olduğunu düşünmüyorum. çünkü bu dört kızdan en az ikisinin benim sayemde vikipedi'de seninle ilgili olan sayfayı ziyaret edeceğini düşünüyorum. belki kitabını bile alırlar panpa ;)

neyse sevgili arthur... diyeceğim o ki bu gece seni bayağı bir andım sadece birinin isminin melis olduğunu duyabildiğim kızlar karşısında. sonuç olarak başarısız oldum. ekmeğini yiyemedim yani. ancak yine de hakkını helal et panpa...

31.03.2013 saat: 02.37

yannankral - istanbul

tam bi kadın düşmanı, islamda ki kadın anlayışını destekleyen aforizmaları da var.

schopenhauer için hayvanlar > erkekler > bitkiler > kadınlar