/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 1.
    +2228 -496
    EVET, ATATÜRK SUÇLUDUR!..

    Biz, asıl suçluyu bir kenara bırakıp suçsuzlarla uğraşıyoruz!

    Evet... Bugünkü ortamın tek suçlusu Atatürk'tür!..

    Eğer bugün 60 milyon insanımız, Batı Trakya'daki Türkün durumunda değilse, bunun suçlusu odur!

    Eğer 1923'te, kişi başına düşen ulusal geliri 70 dolar olan bir toplum,

    şimdi 2700 dolara ulaşmışsa; bunun suçlusu odur!

    Eğer 1929 - 39 yılları arasında, bütün dünyada sanayi üretimi yüzde 19

    artarken, Türkiye'de yüzde 96 artmışsa; bunun suçlusu odur!

    Eğer Türk işçisi, Batı'daki gibi, çocuk yaşta yeraltında günde 14 - 16 saat

    çalıştığı dönemler yaşamamışsa; bir oy hakkı için bile, Fransız işçisi gibi,

    59 yıl kanlı bir savaşım vermek zorunda kalmamışsa; bunun suçlusu odur!

    Eğer Türk kadını; yasal olarak erkeğine eşitse; "köle" değilse, seçme ve

    seçilme hakkını, Fransız kadınından bile önce elde etmişse; kadınlar bugün

    Türkiye'de vali, bakan, başbakan bile olabiliyorsa; bunun suçlusu odur!

    Eğer 1923'te Darülfünun'daki öğrenci sayısı 2100 olan bir Türkiye'de, bugün

    yüzbinlerce genç üniversitelerde okuyorsa; bunun suçlusu odur!

    Eğer açık havadaki klagib müzik konserlerini onbinlerce genç izliyorsa;

    bunun suçlusu odur!

    Eğer şeyhülislamlar "fetva" verip Kuran'ın Türkçe basımını engelleyemiyorsa;

    ezanlar düşman bayraklarının gölgesinde okunmuyorsa; bunun suçlusu odur!

    Eğer bugün, Köy Enstitülü binlerce köylü çocuğu, kültür yaşamımıza

    damgalarını vurabiliyorsa; bunun suçlusu odur!

    Eğer 1923'lerde Ortaçağ karanlığında yaşayan bir toplum, bugün 21. yüzyılın

    aydınlığında bir ölçüde yaşayabilmişse; bunun suçlusu elbette ki odur!

    Atatürk'ün suçları saymakla bitmez.

    Bir zamanlar kralların, şahların, cumhurbaşkanlarının, başbakanların

    Ankara'yı ziyaret için kuyruk olmalarının sorumluluğu da Atatürk'e aittir...

    Baskı rejimlerinden kaçan yüzbinlerce Batılı bilim addıbının bir zamanlar

    Kemalist Türkiye'yi seçmesinin sorumluluğu da...

    Faşit Mussolini'nin bile Türkiye'yi "Avrupalı" saymasının günahı da...

    Ama suçlunun suçlarının iyi anlaşılabilmesi için, suçsuzların

    suçsuzluklarının da unutulmaması gerekir.

    Sokaktaki adamın bile "miras hakkı"na dokunulamaz iken... Atatürk'ün

    vasiyetini çiğneyerek, Türk Dil ve Tarih Kurumlarını devletleştiren,

    Atatürk'ün miras gelirlerini, devletin aldığı memurlara dağıtan "beş

    general" suçsuzdur!

    "Ben Atatürkçüyüm ve laikim" diyerek, din derslerinin zorunlu olması hükmünü

    anayasaya koydurtan, Alevi'nin, Hristiyan'ın, Yahudi'nin, "Sünni inancı"nı

    öğrenmesini zorunlu hale getiren Marmaris'teki emekli adam suçsuzdur!

    Köy Enstitülerini kapatırken imam-hatip liseleri açanlar...

    Laik liselerde eğitim görenlerin sayısı son 20 yılda 3 kat artarken,

    imam-hatip okullarını bitirenlerin sayısının 14 kat artmasını sağlayanlar...

    Menderes'ten, Demirel'e, Özal'dan Yılmaz'a, tüm "Atatürkçü laik" başbakanlar

    suçsuzdur!

    Milli Eğitim Bakanlığı'nı şeriat yanlılarının işgaline terk edenler...

    Sağlık ve Tarım Bakanlıklarını şeriatçılara peşkeş çekenler...

    içişleri Bakanlığı'nın yapısını bozup valilerin, kaymakamların, emniyet

    müdürlerinin şeriatçı olması için kollarını sıvayanlar...

    Hepsi, hepsi suçsuzdur!

    Asıl suç, Harp Okulu'nu şeriatçılara açmamakta direnen Kemalistlerdir!..

    Sokaktaki adama küfreden suçludur; ama Atatürk'e küfreden suçsuzdur!..

    Erbakanlar, Mezarcılar, Dicleler... Holding solcuları, numaracı cumhuriyetçi

    liboşlar... Şeriatçı, Kürt ırkçıları...

    Hepsi de haklılar!

    Onların ayaklarının altına halıları kim döşedi?

    1950'den beri bu ülkeyi yönetenler değil mi?..
    Tümünü Göster
    ···