1. 1.
    +1 -1
    rezerved yakında paylaşacağım hikayenin ismidir.
    ···
  1. 2.
    +2 -1
    ilk çükü benden o vakit

    :)
    ···
  2. 3.
    +1
    ver çükünü panpa daha başlamadım buraya geçirmeye
    ···
  3. 4.
    +1
    Siyah-Beyaz
    1. Bölüm – Sonun Başlangıcı
    Orial cennettin huzurlu bahçesinde insanoğlunu seyretmekteydi. Tanrının önlerinde eğilmelerini istediği varlıkların yine en sevdiği tarafından cennetten kovulmalarından itibaren dünyada ki acizliklerini izliyordu her gün. Hiçbir meleğe belli etmemişti fakat insanların önünde eğilmek canını çok yakmıştı ve bunun üzerine değersiz insanların önünde eğilmediği için cennetten kovulan Erial … En sevdiğinin sözlerine karşı gelen cezalandırılmalıydı ama bu ağır bir cezaydı hele de aciz insanlar için…
    Orial tanırın şımarık meleğiydi, kibirli değildi hiç yalan söylemezdi fakat Tanrının her hangi bir varlığı ondan daha fazla sevdiğini düşüncesi bile onun mantığını alt üst etmeye yetiyordu. insanlar için düşüncelerini ve kıskançlığını Tanrı’ya anlatmaya karar verdi, en sevilen meleklerden biri olan Orial’ın kıskançlığı hoş görüldü fakat yarı insana dönüştürüldü.
    Artık saf ışıktan değil, simsiyah saçları kobalt mavisi gözleri kömür gibi kanatları ve bir cinsiyeti vardı artık bir erkekti. Orial artık kızdığı, kıskandığı zayıf varlıklar gibi hissediyor daha fazla sorguluyor ve duygu selini tecrübe ediyordu. Pek çok duyguya eskiden de sahipti fakat yeni kazandığı kimlik ile yepyeni duygular tecrübe etmişti. Kısa sürede de tecrübesiz olduğu yoğun duyguların karmaşasında boğulmaya başladı, artık insanlara daha çok kızıyordu cennette yalnız hissetmesi ve cezalandırıldığını düşünmesine neden olmuşlardı. insanların aksine hız ve güç kavramlarının yıkılmaz timsali gibiydi neredeyse yenilmezdi fakat yarısı insandı artık.
    ···
  4. 5.
    +1
    Dünyayı seyrederken insanoğlunun basit çıkarlar için işledikleri günahları ve en sevdiğini sürekli üzdükleri için insanlara git gide daha da çok öfkeleniyordu. Lanetlendiğine iyice inanan Orial’ın diğer melekler gibi bir uğraşısı yoktu Tanrı onu tüm görevlerinden alıp bütün cennetin nimetlerini ona armağan etmişti. Huriler, şaraptan akan şelaleler … Bu hediyeler Orial nefret dolu düşüncelerinden bir an olsun uzaklaştıramıyordu. Nefretinden arınmayı arzuladığı bir anda cennetin en güzel altın saçlı zümrüt gözlü hurisi saçlarını tararken “ en güzel insan cennette ki tek insan” diye övgüler yağdırmaya başladı fakat Orial’in buna güceneceği hiç aklına gelmezdi, hiddetli bir şekilde huriyi kovan Orial hıçkırıklara boğuldu ve yalvarırcasına dua etmeye başladı. “ en sevdiğim yalvarırım lanetimi kaldırın, yalvarırım bu ceza bana çok ağır” Orial yaşadığı duygu karmaşasının içinde mantığını iyice kaybetti, safir gibi masmavi gözlerinden akan ışıldayan yaşlar onu aciz bir çocuk gibi gösteriyordu. Dualarına hiç yanıt gelmeyince lanetlendiğine iyice emin olan Orial tanrının ona ilk armağanı olan deniz mavi mızrağını da alarak sarayından ayrılıp Tanrının huzurun gitti. Tüm melekler şaşkınlık içerisinde en çok sevilenin sözlerini dinleceklerdi.
    ” Ben cenneti hak etmiyorum, ben bir insanım ve tüm insanlar gibi zayıf ve çaresizim melekliği mi tamamen alın ve atın beni dünyaya arada en sevdiğime laik miyim yine siz en sevdiğim karar verin.”
    ···
  5. 6.
    +1
    Açıkça her şeyini bırakmak istediğini ve cennetten kovulmak istediğini söylüyordu, buna şahit olan tüm melekler hiç adetleri olmamasına rağmen şaşkına dönmüşlerdi. Tanrı, Orial gitmek istiyorsa gidebileceğini fakat hiçbir yeteneğinin alınmayacağını ve ilk armağanı da yanında zütürmesini istedi.
    Dünyaya ayak bastığında artık ölümsüz değildi, oysa yaşlanmayacak ve her zaman yenilmez yakın olacaktı. Ak denizin üzerinde uçarken birden karnının acıktığını hissetti daha önce hiç hissetmediği bu yeni duygu onu biraz şaşırtmıştı. Artık süper güçlü özel bir insandı fakat yine de karnını doyurması gerekiyordu ölümlü bir tavşanı yakaladığında daha önce hiçbir canlıyı incitmediği aklına geldi ve meleklikten kalma bir yeteneği olan varlıkların duygularına dokunma yeteneği sayesinde tavuğun korkusunu yaşadı nasıl yiyebilirim diye kendine hakaret etti. Bu sıra da yanına yaklaştığını fark ettiği Erial geldi, varlığının fark edildiğinin bilince olmayan Erial cennete yediği en leziz etlerin görüntülerini Orial zihninde canlandırmaya başladı. Orial buna bir anlam veremedi ve iblisin hiç beklemediği bir tepkiyle “ hissettiklerini hissettiğim bir şeyi yiyemem.” Fark edildiğini gören Erial beyninden vurulmuşa döndü oysa karşısındakinin insan olduğuna yemin edebilirdi ve Orial efsanevi güçleri aklına geldi.
    “ Orial sen misin ama Tanrı senide mi cennetinden kovdu hem neden nasıl neden. Her zaman herkesi şaşırtıyorsun.”
    ···
  6. 7.
    +1
    Söylenenlere hiç kulak asmayan Orial ufak bir elma ağacının dalından kırmızı bir elma kopardı ve birkaç ısırıkta bitirdi. Cennete yediklerinin yüzde biri kadar bile tatlı değildi fakat artık zevk için değil ihtiyaç için yiyordu. Erial ısrarını sürdü fakat özünün ateş ve yalancılıkla kurulu olduğunu öğrendiği iblise artık saygı duymuyordu ve en sevdiğine isyan edip üzmüştü, lanetliye çok kızgın ve saygıyı hak etmediğine de emindi. Lanetli olanı başından savmak için cennetten kendi isteği ile ayrıldığını en sevdiğine laik olmaya çalışacağını söyledi. Kahkahalara boğulan Erial alay etmeye başlamıştı ki kafasına yediği bir şimşekle dünyasını şaşırıp uzaklaştı. insansı ihtiyaçlarının olması hala gücünün aynı olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
    ···
  7. 8.
    +1
    Görünümünü değiştirip kanatlarını gizleyen, Orial insanların arasına karışmaya çalışacaktı melezde olsa kendisinin ait olduğu insanların arasında onları daha iyi tanıyacağı düşüncesindeydi. insanları cennetten izlediği yıllar boyunca daha yeni yavaş yavaş anlamaya başlamıştı. Zayıflıkları insanlardan uzaklaşmasına neden oluyorsa da kendi ırkının içinde çok kısa bir gezintiden sonra huzurlu yalnızlığına döndü. Ziyaretine ilyan’ın geldiğini fark etti, güzelliği karşısında kısa süreli bir şaşkınlık yaşasa da karşısında kinin en sevdiğine hakaret etme küstahlığını dahi gösteren ilyan olduğunu hatırladı. Kanatlarını açıp mızrağını kaldırarak “ defol lanetli” ilyan ise yaralı bir ceylan gibi ağlamaklı bir ses tonuyla Tanrıya söylediklerinden pişmanlığını anlattı. Yardım istiyordu Orial’dan, “ yalan söylüyorsun lanetli def ol.” Diye tekrarladı sözlerini en sevdiğine yaptığı saygısızlık Orial’ın bile kalbini yaralamıştı.” Cennetten insanlar gibi sizi de yıllardır izliyorum insanlardan daha aşağıdasınız sadece yasak olanları yapıyorsunuz! En son ne zaman doğruyu konuştun ilyan söylesene ne zaman? ” ilyan biraz daha kıvrandı ama faydasızdı, yanında akan sudan içmek için eğilen Orial kana kana içerken ilk kez susuzluğun insanlarda nasıl bir etki yaptığını anladı. Bu hisler ona çok uzaktı tabi bir zamanlar artık efsanevi yeteneklerinin yanında bir de insani zayıflıkları vardı. Dünya da iken zayıflıkları daha ağır basmaktaydı ve ilyan’ı yanından kovduktan sonra yeniden insanların arasına gitti ve ilk gelişinin aksine şeytanların uzun yıllar boyunca ne kadar iyi çalıştığını fark etti. insanlar yaptıkları heykelleri birbirlerine tanrı olarak sunuyor ve taş parçalarına tapınmaya çağırıyorlardı. Şahit olduğu manzara karşısında gözleri doldu ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Hiç âdeti olmamasına rağmen içinden taşa tapan insanlara küfretti. Tanrı gibi tapındıkları taşlar basit heykellerdi ve göze dahi hitap etmiyorlardı. Şahit olduğu olay canını çok yakmıştı ve derhal uzaklaşmak istiyordu duygularına dokunduğu insanların hırslarını nefretlerini hissettikçe insanlardan kendinden daha fazla nefret ediyordu. Şehir kapısından çıkarken ilk şahit olduğu olaydan çok daha vahim bir manzaraya tanık oluyordu üç güzel bakire ucuz taş parçaları için kendi rızalarıyla kurban oluyorlardı. Kızlar cennetteki huriler kadar güzellerdi oysa. içlerinden birinin duygularına dokunarak onları anlamaya çalıştı ve yaptığında çok daha kötü hissetti kızda hiç kötülük yoktu sadece saflık ve katıksız aptallık, diğer ikisi de aynı onun gibiydiler. Gerçek karşısında kendisini çaresiz ve ucuz bir canlı gibi hisseden Orial ilk geldiği mağaraya geri döndü ve ağlamaya başladı.
    Tümünü Göster
    ···
  8. 9.
    +1
    En sevdiğinde insanları ve insanlığı kurtarmasını istiyordu, bütün gece hem ağlayıp hem dua eden Orial sabaha karşı büyük bir gürültüyle irkildi tüm kötülüklere şahit olduğu____ Siran Şehri___ yerle bir olmuştu. Duasının bu şekilde kabul olması üzdüyse de insanların cezalandırılması gerekiyordu. Harabelerin üzerinden tekrar mağaraya döndükten sonra daha önce yapmadığı bir şeyi yaptı mağarayı incelemeye başladı ve ufak bir karınca yuvasına gördü. Karıncaların yüksek sesle sürekli tanrıya dua ettiklerini görünce karıncalar arasında hiç putperest olmadığı için tanrıya şükretti. Bu kıt akıllı canlıların bile Tanrı’yı tanıması ve ona şükretmeleri, insanların ne kadar aşağı bir yerde olduğunu sorgulamasına neden oldu. Bu düşüncelerle birlikte mağaradan çıkıp mavimsi ağaçlarıyla kaplı ormanda dolaşmaya başladı ve hayvanların hepsinin Tanrıyı tanıdığını fark etti. Sarı tavşanlar gökkuşağı misali kuşlar hepsi harikaydı duygularına dokunduğu her hayvanın içinde ki merhameti hissetti ve ölümlü olduğundan itibaren ilk açlık çektiği sırada o tavşanı yemediği için ilk kez dünya da mutluluk duygusunu hissettiği her halinden belli olan Orial muzip muzip gülümsedi. Sonra birden bir yılanın bir fareyi yediğini gördü farenin acı dolu çığlıkları karşısında ilk başta üzülse de daha sonra “bu en sevdiğimin var ettiği bir düzen onu sorgulayamam ve eleştiremem” farenin ölümü onu çok sarsmıştı ilk kez bu kadar yakından ve ne hissettiklerini hissederek bir cinayete tanıklık ediyordu. Yılan bunu kötülük için değil sadece hayatta kalmak ve karnı doyurmak için yapıyordu aslında bu vahşet pek çok canlı için bir yaşam kaynağıydı ve yapılmalıydı. Cennetteyken insanların yaptıkları savaşları ve çıkar oyunlarını duygularını hisse demeden de olsa izlemişti hiç böyle değil çok daha farklı sadece kendi bencillikleri ve bazen de hiç sebep yokken başkalarını incitmekten zevk almalarına hiçbir anlam verememişti halen. Bu arada Orial bir şey daha fark etti kendisinde en sevdiği ona tüm yeteneklerini bırakmıştı fakat bir ölümlüye çevirmişti ama tüm
    ···
  9. 10.
    +1
    ölümlüler hayvanlar dahil tüm görünen canlılar uyuyordu kendisi ise günlerdir hiç uykusuzluk çekmemişti hala cennetteki gibi uykusuzluk çekmiyordu en sevdiği ona böyle özel bir yetenek daha vermişti ve diğer insanların aksine sesten bile daha hızlı uçabiliyordu, şimşekler çıkarıp doğa olaylarına yön verebiliyordu en önemlisi ise en büyük yeteneği olan saf enerjiyi bükme yeteneği bile duruyordu kendisinde ki farklığı fark etmişti ama bu kadar özelken yaşayacağı sınav gerçekten adil olabilir miydi? En sevdiğinin onu kayırdığı düşüncesi yüzüne gülücükler oluşturduysa da onu insana dönüştürerek lanetlemişti ne kadar kayırırsa kayırsın değersiz bir insandı artık.
    ···
  10. 11.
    -1
    entellik yapma ananın dıbını röpteşambırla örterim
    ···
  11. 12.
    +1
    Bu düşüncelerle kendisini iyice bunaltan Orial acaba inançlı ve temiz bir insan bulabilir miyim belki güzel bir eş bile bulurum umuduyla gökyüzüne doğru kanat çırptı. Eş istemesinin nedeni şehvet değil insanların belki de tek imrendiği yanı olan çocuklardı çocuklar harika yaratıklardı ve melekler kadar saf olmaları Orial hala umut var mı acaba diye düşündürüyordu. Kanatlarını usul usul çırparken bir çobanın koyunlarından biri ile birlikte olduğunu görünce tekrar kan beynine sıçradı ve hiddetle yere yıldırım çaka çaka indi. Rengarenk şimşekrin biraz daha düz bir bumerang gibi kanatlarının etrafında dolaşırken yumuşacık taze yemyeşil çimlere ayak basmıştı. Bu olayı gören çoban hemen yere kapaklanıp” büyük melek yalvanırım beni bağışla, Tanrı aşkına beni bağışla” bu cümleler özellikle melek kelimesi Orial çok derinden sarsmıştı çok uzun bir süredir kimse melek yanına vurgu yapmıyordu, bir anda dondu kaldı. Çobanın eli yüzü çamur içinde hali ve bakımsız saçlarının yanında iğrenç nefesi Orial iyice kızdırmıştı, her zaman her canlının temiz olması gerektiğine inanırdı. Söze girerken çobanın yine çamur içinde ki kahverengi ile sarı arası saçlarına bakıyordu. “ aptal iğrenç yaratık madem inançlısın neden bir koyuna tenezzül ediyorsun neden insan hariç her şeye benziyorsun?” Çobanın orman toprakları rengi gözlerinden yaşlar süzülürken savunması olmayan durumunu savunmaya çalışacaktı. Duygularına dokunduğunda tanrıya inanç duygusuna sahip olduğunu görünce öfkesi bir kat daha artı.” Yalvarırım affedin, hayatım boyunca hiç kadınım olmadı. Çok çirkin bir adamım ne yapayım eğer Tanrı beni bu kadar çirkin ve pis yaratmasaydı bende böyle şeyler yapmazdım.” Çobanın son cümlesi hayatında kurduğu son cümle olmuştu, her hangi birinin kendi hatasından dolayı veya başka bir sebepten ne olursa olsun Tanrıyı suçlaması Orial’a yapılabilecek en büyük küfürdü ve çobanı oracıkta daha fazla konuşmasına fırsat vermeden öldürdü ve hemen ardından güzelce gömdü. Bu arada koyunların etrafa dağılmış olduğunu gözlemledi, koyunları bir araya toplayıp güneş batana kadar otlattıktan sonra tüm koyunları sahibine çobanın kılığına girerek teslim etti. insanların boş yere girdikleri günahlara ve yaptıkları aptalca işlere bir türlü anlam veremiyordu. Çobanı son öldürülmeden hemen önceki hali korkudan altına yapışı ve ağlayışı kadar iğrençti fakat hakareti ölümünü haklı kılıyordu ama işlediği cinayet git gide insan tarafının ağır bastığını kanıtlıyordu. Dünya hayatında bir canavara dönüştüğü için kendi kendine hayıflandı.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 13.
    +1
    Mağaraya döndükten sonra dünyaya ayakbastısından beri kendisine ne çok keyif veren şeyi, yeşil yumuşak çimenlerin üzerine uzanıp gökyüzünü ve butları seyretmeye başladı. Bu arada dünyaya geldiğinden beri yaptıklarını muhakeme ediyordu, kendi kendine yüksek sesle kesinlikle tam bir canavar oldum dedi. Bu düşüncelere dalmışken Erial varlığını hissetti ve iblisin gelişini iğrenircesine süzdü. Erial küstahlık ederek söze başladı. “merhaba, cennetten ayrılmak çok üzücü fakat bir insan olarak bunu seçmen çok onurlu saygı duyduğum yegane insansın Orial ve melek olduğun zaman da saygım hep seninleydi.” Gözlerini kızıl alev toplarına dikti ve “ senin gibi bir lanetlinin saygısına ihtiyacım yok, En sevdiğim beni cennetten atmadı fakat sizi kovdu ve ben artık günahsız değilim bir katilim…” Konuşmanın gidişatı Erial tam istediği gibiydi ve yüzünde iğrenç bir kötü adam gülümsemesi belirdi. iyice küstahlaşarak” Bize katıl Orial, gördün insanlar günahkar insanlar pislik bu ucuz yaratıklar cenneti hak etmiyorlar. Kendine bir bak sen onlardan fazlasın fakat bu Tanrının senin ruhun yarısını alıp günahkar bir ruh verdiği gerçeğini değiştirmez. Sana daha sonra cennete sunduğu hediyeler ise seni sevdiği anldıbına gelmez. Tanrı sana verdiği insan ruhuyla seni lanetledi ve seni günah işlemeye mahkum etti ki seni de cezalandıra bilsin bu tanrının oyunu o yaratığı hiçbir varlığa değer vermez. Her şey çok büyük bir oyun Tanrının eşsiz eğlencesi bize katıl önce ucuz insanlığı yok edelim sonra da bu oyunu bozalım. Sana bir yolda hizmet etmekten fazlasını sunuyorum Orial hükmetme şansı sunuyorum bize katıl ve hükmet…” Erial sözlerine aslında hiç konuşmuyormuş gibi kayıtsızca dinledikten sonra bir süre bekler ve hemen ardından kahkahalara boğulur. Gülerken mağaranın duvarları sarsılmaya başlamıştı adeta sarhoş edasıyla Erial’ın tüm sözlerine gülüyordu.” Yalan söylüyorsun, o kadar basit bir yalancısın ki En sevdiğimi suçluyorsun sen lanetlenmiş ucube o gördüğün canlılardan üstün olabilirsin fakat En sevdiğimin kibrini sınamak için önlerinde eğilmeni istemiş olabileceğin düşünemeyecek kadar aptal ve kendini beğenmişsin. Dünya geldiğim günden itibaren ve öncesinde işledikleri günahları izledim hiç biri sizin kadar dibe batmamış. Çok az insan bilerek ve isteyerek günah işliyor ve hiçbir insan Tanrı’yı görüp de sizin gibi sapmadı sen aşağılık lanetli cezaların en ağırını hak ediyorsun. Cennette hizmet edeceğime cehenneme hükmederim mantığını yaşıyorsun belki ama unutma aptal kendi hapishanene hükmedemeyeceksin. Kırmızı gözlerinle bile sıcak karanlık alevlerde dans edemezsin orada sadece saf ceza var. “ Bu sözler Erial yüzünü buruşturmasına neden oldu ama Orial sözleri henüz bitmemişti ve devam etti.” Cennetten ayrıldım çünkü ben özel değilim hiçte özel olmadım olsaydım En sevdiğim beni günahkar bir yaratığa çevirmezdi. Tanrının bahçesini terk ettim çünkü eğer dünyaya gelirsem bana sunulan hediyeleri hak ediyor muyum diye görebilecektim ve gördüm ki hak etmiyormuşum Fakat hiçbir insanda hak etmiyormuş. insan olan hiçbir canlı ben de dahil en sevdiğimin şefkatini hak etmiyor. insanlar en sevdiğimin bahçesinde ki küçük haşaratlar olacaklar ve kirlilikten başka bir işe yaramayacaklar. Aşağılık lanetli sana yardım edeceğim fakat senin gibi kibirden veya nefretimden değil en sevdiğime olan sevgimden sana yardım edeceğim. Tanrımın bahçesini insanlar tarafından ve benim gibi bir günahkarla kirletilmemesi için sana yardım edeceğim. Erial gözleri fal taşı gibi açıldı ve son duyduklarına inanmaya çalıştı . en güçlü melekten bile daha güçlü Orial onun yanında olacaktı ve bunu tanrı için yapacağını söylüyordu. Sözlerine devam etti.” Size katılacağım lanetli iblis fakat sizin yaptığınız gibi yapamayacağım , asla yalan konuşmayacağım insanları gerçeğin kendisi ile yüzleştireceğim, gerçeğe göre insanlık Tanrının bahçesini hak etmiyor ve orada haşerelik edip kirletmekten başak bir işe de yaramazlar. “
    Tümünü Göster
    ···
  13. 14.
    0
    Orial iblisi bir kez daha şok etmişti insanları hiç günaha girmeden insanları cehenneme göndereceğini söylüyordu ve buna içten inanıyordu. insanlık artık çok daha büyük bir düşmana sahipti yarı melek eşsiz yıkılmaz bir güce cehennemin yarı insan yarı melek yegane mücevheri ile de mücadele edeceklerdi.
    ···
  14. 15.
    0
    2. Bölüm Yeni Melezler
    Orial iblislerin aksine insanların arasına karışıp zayıf gördüğü basit yaratıkların arasında dolaşırken karbon yığını bu canlıların gözlerinin içine bakıp içinde ki saf sevginin sakladığı nefreti göstermeden sadece doğrularla kandırıyordu insanları. Ateş yaratıkları ise insanların kalplerini ve rüyalarına saldırılardan başka bir şey yapamıyorlardı ve insanlar bilginin ışığında yürümeye başladıklarından beri güçleri de iyice azalmış. Kibirden sıyrılmayı ne kadar çok istese de tam kibir sayılmasa da Orial melek yanına olan aşkıydı. Belki insanlardan ve insanlıktan iğrenmesinin sebebi de buydu melek yanının yarısının alınmış ve parıltılardan uzaklaşıp matlaşması. En sevdiğinin ona verdiği kusursuzluğu gölgelemekten başka bir şey yapmıyorlardı ve şimdiye kadar hiç yalan söylemeden başlattığı savaşlar bunun ispatıydı sanki, insanları birine düşürmek ve bir birlerini aslında ne kadar aynı olurlarsa olsun ötekileştirmelerini izlemek nedeni bilmediği bir hüzün verse de bunun yapılması gerektiğine olan katıksız bir inanca sahipti ve en sevdiği de artık ona öğüt vermiyordu
    ···
  15. 16.
    0
    Şırıl şırıl akan bir şelalenin tam ucunda ki bir kayanın üzenine uzanıp bulutları ve en sevdiği renk olan gökyüzünü seyrederken iblisin farklığını hissetmiş olmalı ki bir anda toparlandı ve tetiğe geçti. ” sevgili Orailım sen ne kadar yetenekli olsan da potansiyelinin çok daha fazla olduğunu ikimizde biliyoruz bırak şu prensipleri de bize daha fazla yardım et.” “ bir antlaşma yaptık ve ben şartlarımı belirledim asla yalan söylemem asla gerekmedikçe kimseyi öldürmem kimseyi kendim için şehvete düşürmem ve kimseye En sevdiğim olduğumu iddia etmem.” Nedeni ve amacı anlaşılmaz bir gülümse ile söze devam etti” Benim güzel meleğim, aslında bunu kastetmemiştim, bir planım var insan oğlunun başına ördüğüm yeni bir çiçekli çorabım var da diye biliriz. Bir an duraksadı ve kobalt mavisi gözlerini kaçırdı şelaleye kadar yeşil olan sularla çevrelenmiş beyaz dik kayanın üstünde odun ateşinin ne düşündüğünü anlamıştı belki ve bu yüzünde bir buruşmaya neden oldu. “ ne istiyorsun yine lanetli?”
    ···
  16. 17.
    0
    “ Hayatım lütfen, bu kadar katı olma biz aynı taraftayız çok basit bir şey isteyeceğim bizim dünyamıza birkaç insan getir ve onlara ufak birkaç büyü yap ki seviştikten sonra hamile kalabilsinler yani anlayacağın melez bir ordu kurmayı düşünüyorum.”
    “ diğer bir değişle aşağıladığın ve küçük gördüğün aciz şeyleri kendi gücünle yenemiyorsun ve onların yeteneklerini kendin için kullanmak istiyorsun her zaman olduğu gibi ucuz ve basitsin.”
    “ elbette benim gücüm onlardan kainatta tanrı dışında bir tek sen beni yenebilirsin ki buda hangimizin zaferi daha çok istediğine bağlı, ben kıyamete kadar ölmeyeceğim ama sen için böyle bir şey yok yaşlanmıyor ve uyumaman ölümlü olduğun gerçeğini değiştirmez.”
    ···
  17. 18.
    +1
    “her zaman ki kibirli sözler bunlar sadece, aptal ben kendim için değil Tanrımın bahçesi insan böcekleri ile kirletilmesin diye o ucubelerle savaşıyorum ve inan bana bende kendi gücümden fazlası var.” Son sözünü söylerken kolye çevirdiği mızrağını ellerinin arasında tutuyordu, bu mavi mızrak Tanrı tarafından verilirken kızıl kanatlanın tırpanından bile daha güçlü olduğu söylenmişti ve daha güçlü bir silahın sadece en sevdiği tarafından yapılacağını çok iyi bilen Orial silahı tam gücünde kullanırsa neler olacağını tahmin bile edemiyordu. “ Sana yardım edeceğim lanetli fakat insanlar kendileri gelmek isterlerse gelirler kimseyi zorla sizin boyutunuza getirmeyeceğimi biliyorsun ve onlara ateşe gittiklerini de söyleyeceğim.” “ hayatım eğer kabul ettiysen ben senin dehana güveniyorum sen iki aptal prens kardeşe sizi sizden çok seven yok dediğin ve aksini hiç iddia etmeden bir birlerini öldürmelerine ve on yıldır bu topraklarda kaos sürmesine sebep oldun.” Senin zekanın bir eşi daha yok benim en güzel meleğim.”
    ···
  18. 19.
    +1
    “ az kalsın unutuyordum, benim için şu kadını getirir misin” su üzerinde yuvarlak bir yüz minyon uzun siyah saçlı bir kadın belirmişti. “ Neden bu kadın güzelliğe değer verdiğini sanıyordum bu senin için yeterince güzel değil” “ şey eskisi kadar açgözlü değilim ve bu kadın yaptığım araştırmalara göre dünya üzerinde şu an yaşayan en zeki insan aa tabi senden sonra bebeğim senin bazen yarının insan olduğunu unutuyorum tabi harika kanatların buna sebep oluyor. Neyse bu sürtüğü istiyorum uzatmaya gerek yok.”
    ···
  19. 20.
    +1
    fantastik edebiyata saygısı olmayan muallakler siizn ben dıbınıza koyayım
    ···