beyler acil yardım kuzenimi siktim

kuzenim 19 yaşında, dün teyzemle bizde kaldılar. tabii kuzen benim odamda kaldı, yer yatağı açtık.

severim kuzeni, kafa kızdır. uyuyana kadar baya bir muhabbet ettik, gülüştük, hatta annemler "yatın artık" diye bağırdı içerden.

sonra sustuk, 10 dk sonra kuzen uykuya dalmıştı bile.

beni uyku tutmadı, açtım telefonu, yorgan altında biraz ferre baktım, durduk yere azdırdım kendimi.

canım deli gibi asılmak istiyor ama risk büyük amk, gerçi kuzen top patlamasa uyanmaz öyle ağır uyur ama yine de işin ucunda rezil olmak var.

neyse, yorganın altından kafayı çıkarıp şöyle bir kuzene bakayım dedim, arkası dönükse ufaktan asılırım diye düşündüm.

şöyle kafayı çıkardım, bir baktım ki off, camdan hafif bir ay ışığı sızıyor binler, kuzenin gecelik sıyrılmış sağ bacağını yorganın üstüne atmış, ay ışığı bacağının ve baldırının üzerinde, külodunun dantellerine doğru gümüş gibi parıldıyor amk.

gördüğüm büyüleyici manzara karşısında asılmamak mümkün değildi.

kuzen derin uykudaydı ve uykusunun ağır olduğunu iyi bilirim. çocukken kardeşimle kuzeni uyurken deniz yatağına yatırıp denize salmıştık da kız uyanmamıştı amk.

neyse, ben kuzenin bacağına kalçasına bakaraktan başladım hafiften asılmaya.

ama beyler, bir bacak bu kadar mı güzel gözükür, bir kalçanın kıvrımı bu kadar mı güzel ışıldar!

sanırsın karşımda adriana lima yatıyor, öyle pürüzsüz, öyle kusursuz bir güzellik amk.

asılmanın da etkisiyle ben yavaş yavaş akıldan mantıktan uzaklaşmaya başladım tabii.

usulca yataktan aşağı kaydım, hemen kuzenin yer yatağının kenarına uzandım.

nefesimi tutarak kuzene yaklaştım, kızın saçlarını, boynunu kokluyorum, aklım başımdan gidecek gibi oldu binler.

başımı yavaşça yastığın kenarına koydum, bir yandan kuzeni koklarken, bir yandan parmak uçlarımla geceliğinin üstünden tenini hissetmeye çalışıyorum.

kız 19 yaşında amk, teninin diriliği, tazeliği, gerginliği parmak uçlarımın altında akıp giderken taşağımın içinde ateş topları yuvarlanıyor, toplardan yayılan güçlü ısıyla gibim zonkluyordu. aklımı yitirecek gibiydim...

geldim beyler.

ne diyordum, evet, kuzenin tenini parmak uçlarımda kokusunu ciğerlerimde hissettikçe azıyordum.

sonra dayanamadım, avucumu usulca kalçasına koydum, nefesimi tuttum. o an sanki kuzenin soluk alıp verişi kesilir gibi oldu, korkudan kalbim duracaktı.

kıpırtısız bekledim. az sonra kuzen derin derin nefes almaya başladı tekrardan. derin uykuda olduğuna emindim.

artık cesaretin dibine vurmuştum. kuzenin geceliğini kaldırabildiğim yere kadar kaldırdım, sırtına kadar çıplak kalmıştı kız.

tişörtümü göğsüme kadar sıyırdım, şortumu indirdim, zevkten ve heyecandan demir gibi olmuş gibimi kuzenin bacaklarıyla kalçasının birleştiği yere dayadım, karnımda kızın sıcacık pürüzsüz tenini hissediyordum.

böyle olacak gibi değildi!

korkudan yüreğim ağzıma gelse de artık bir fantezi dünyasındaydım ve hedefe kilitlenmiştim.

usulca doğruldum ve ayak bileklerinden başlayarak kuzenin bacaklarını, dizlerini, dizlerinin arkasındaki yumuşacık bölgeyi öpmeye, yalamaya, okşamaya başladım. bir elimle de gibimi sıvazlıyordum ama gibim artık acımaya başlamıştı.

yatağımın yanına sotelediğim otuzbirlik bebe yağını çıkardım, asılmaya başladım.

zevkten delirecek gibiydim ama bu şekilde boşalmak istemiyordum. gözüm dönmüştü bir kere.

kuzeni yavaşça omzundan ittirerek pozisyonunu değiştirmeye çalıştım. kız yavaş yavaş yüz üstü yatmaya başladı. yorgan karnının altında toplandığı için tam olarak yüzükoyun yatmamıştı ama potluk yapan yorgan sayesinde kalçaları artık domalık bir pozisyondaydı.

nefesimi tutarak külodunu parmak uçlarımla kenarlarından kavradım ve yavaşça indirmeye başladım.

külot sıyrıldıkça kuzenin güzellikleri karşısında delirecek gibi oluyordum.

tamamen tıraşlı, pürüzsüz amcığı etli ve dolgundu. bu tatlı dolgunluk, kalçalarının tazecik kıvrımları arasında, pencereden sızan ay ışığının altında pembemsi bir gümüşlükle parıldarken klitorisinin etrafındaki ıslaklık tüm bedenimi titretiyor, sanki beni içindeki sıcacık zevk dünyasında eritmek için masum ama kışkırtıcı bir buyurganlıkla aklımı başımdan alıyordu.

ve külodunu ayak bileklerinden de geçirdikten sonra avuçlarımın arasına alıp kokusunu çıldırırcasına ciğerlerime çektim...

artık her şey olabilirdi. kısa bir an aklımdan her türlü senaryo geçti.

kız uyansa içinde bulunduğum durumu açıklayacak hiçbir mantıklı bahanem olamazdı. olur ya, annemler kapıyı açıp baksa, herhalde ömrümce temizleyemeyeceğim bir leke alnıma sürülürdü. ama bunları kurmak bana sadece vakit kaybettiriyordu. ya derhal o külodu kuzenin bacaklarından geçirip geri giyidirecek ve hemen yorganımın altına saklanıp otuzbirimi çekip boşalacak, derin bir uykuya dalacaktım... ya da...

o dipdiri kalçalar, o sıcacık, pespembe, pürüzsüz amcık sanki benimle konuşuyor, gel de tüm erkekliğini dibine kadar içime alıp emeyim, seni sımsıcak ıslaklığımda yerden yere vurayım diyordu...

bu çağrıya karşı koyamadım.

kuzenimin ayaklarının ucunda diz çöktüm. ayak bileklerini avuçlarımın içine alıp bacaklarını usulca araladım. karnının altında toplanan yorganlarla kalçası dikleşmiş, bacakları hafifçe açılmış, bedeni çok az sola yatmış bir halde beni bekliyordu.

işte o anda, tam önümde yüz üstü yatan o dişi güzelliğin kuzenim olmadığına yemin edebilirdim. belki yüzünü dönüp hiç bir şey olmamış gibi konuşmaya başlasa yine o eski çocuk olacak, yine kuzenim olacak ve belki biz neşe içinde üstümüzü giyip, mutfağa gidecek, dolapta ne varsa tepsiye doldurup tv'nin karşısına geçip makara yapacaktık.

ama o değildi işte karşımda yatan! ayak topuklarına baktım. beline kadar sıyrılmış geceliğinin altından bana doğru uzanan bacaklarında ay ışığının parıltılarını saçan pürüzsüz cildine baktım. ensesine dökülen güzel saçlarının buklelerine, omuzlarına, ellerine baktım. kalçalarının dolgunluğu arasından tarifsiz bir teklifle beni kendisine çağıran, ıslaklığı henüz yeni olgunlaşmış bir yemişin sütlü ve ballı yoğunluğunu andıran o muhteşem amcığına baktım.

dizlerim titriyor, ateş içinde zonklayan demir gibi sertleşmiş gibim atılmaya hazır vahşi bir hayvan gibi bekliyordu.

usulca eğilip burnumu kalçalarının arasına gömdüm ve dilimin ucuyla ıslaklığının tadına baktım. herhalde cennet ırmaklarından akacağı söylenen o eşsiz meyve şarapları bu kadar haz veremezdi, herhalde o şaraplar insanı bu kadar sarhoş edemezdi...

artık günah beni çağırıyordu. şeytanla sözleşmemi imzalamıştım. ömrüm boyunca hatırladıkça azap çekeceğimi bildiğim halde sadece kısa bir an için bile olsa cennetin hazlarını yaşayıp tecrübe etmekten alıkoyamadım kendimi.

sertleşmekten artık tüm esnekliğini kaybetmiş olan gibimi bebe yağıyla bir kez daha sıvazladım ve sağ dizimi kuzenin sağ ayak bileğinin yanına atarak, dizlerimin üzerinde yavaş yavaş yukarı doğru ilerledim.

bacaklarımın içinde kızın dolgun bacaklarını hissederken boşalacak gibi oluyor ama derin ve kısa nefesler alarak kendimi yatıştırmayı başarıyordum.

artık o enfes kalçalarını kasıklarımın alltında hissediyordum. gibimi kökünden kavrayıp, usulca, nefesimi tutarak, gibimin başını o iştah kabartan amcığının etli dudakları arasındaki sıcacık ıslaklığa dayadım.

içimden serin bir rüzgar geçti o an. vücudum kısa ama etkili bir şiddetle titredi, elim ayağım boşaldı ama kendimi tuttum.

kendimi dizlerimin üzerinde, santimler mertebesinde ileri ittiğimde gibimin kaygan başının ucu o muhteşem yarığın ağzındaki ıslağı aralayarak hafifçe içeri uzandı. evet, her şeyiyle beni istiyordu, her şeyiyle davet ediyordu...

gibimi kökünden sımsıkı kavramıştım ve ucunu aşağı yukarı hareket ettirirken milim milim içine giriyordum.

ben girdikçe kuzenimin amcığı sıcacık ateşli kaygan sıvısıyla ıslanıyor, yanakları gibimi sımsıkı kavrarken, şişiyor, etleniyor ve hepsini emip içine almak için sabırsızlanıyordu.

kuzenin dolgun kalçalarını avuçlarımın arasına alarak dengeli bir şekilde gidip gelmeye başladım. gibtikçe amcığı ıslanıyor, sıvılar sütlü bir reçel gibi uzayıp çarşafa dökülüyor, gibim ise hiç olmadığı kadar şişip büyüyordu.

bunu fazla uzatamazdım. kısa bir an için aklım başıma geldi ve işi uzatmamam gerektiğini düşünebildim. lakin, hemen bir karar vermeliydim. dışarı boşalırken her yer batacaktı. etrafıma baktım, bir tişört, bir havlu arıyordum.

bu esnada sanki kuzenimin amcığı gibimi dehşetli bir arzuyla emmeye, vakumlamaya başlamıştı. artık gecenin sessizliği içinde bir hayli gürültülü sayılabilecek derecede sesli gibiyordum kuzenimi. inlememek, bağırmamak için dudaklarımı ısırıyordum ama kuzenin amcığı gibimi öyle bir arzuyla emiyordu ki, o ağdalı ıslaklığın da etkisiyle forç, farç gibi iştahlı vakumlama sesleri odanın duvarlarında yankılanıyordu.

artık kasıklarım bu yangına dayanamayacaktı ki son bir umutla yine etrafıma bakındım ama boşalacak bir şey bulamadım. ve bir kıvılcım taşaklarımdan ta beynime çaktı! tüm bedenimle kuzenin kalçasına çöktüm, gibim taşaklarıma kadar, her zerresiyle amcığın içine gömüldü kaldı. ve topuklarımdan saç diplerime uzanan bir titreme taşaklarımda yoğunlaştı, çoğaldı çoğaldı ve adeta tüm ruhum eriyip lava dönüşerek yannanımın çeperlerini yakarak acıtarak kuzenimin içine boşaldı. titredikçe boşalıyordum, oluk oluk akıyordum beni sımsıkı kavrayan sıcaklığın içine...

iliklerime kadar boşalıp, kuzenin taptaze, ateş gibi yanan, adeta nefes alıp veren tatlı amcığının içinde bir süre öylece kaldım.

beyin resetlenmişti. ne kadar zaman geçti bilemiyorum ama gibim hafiften yumuşamaya başlamıştı ve keyif içinde zonkluyordu.

yavaşça dizlerimin üzerinde doğrularak usul usul içinden çıkmaya başladım. ben çıkmaya çabaladıkça amcığın etli dudakları beni bırakmıyor gibimi sımsıkı kavrıyor ve bana ufak ufak zevk nöbetleri yaşatıyordu. neredeyse yeniden sertleşip bir posta daha kayayayım diyecektim ki, gibimin başı hafif bir flop sesiyle içinden çıkıverdi ve gibimin boş bıraktığı o sırılsıklam pembe aralıktan yoğun kıvamlı beyaz bir sıvı süzülmeye başladı.

hemen uzanıp yastığımı aldım ve kılıfını çıkarıp kızın altına koydum. amcığının zevk sıvısıyla karışan spermlerim yavaş yavaş yastık kılıfına akıyordu...

bir süre öyle mal mal izledim manzarayı. ve aklım başına geldiğinde korkunç gerçekle yüzleştim.

kuzenimi gibmiştim! içine boşalmıştım!

yani, yannanı köküyle kavramıştım...