/i/Tespit

  1. 151.
    0
    Darwinistlerin bilimi kullanma yöntemleri ise tanıdıktır:

    Öncelikle bilimsel konuların halk tarafından anlaşılmasının mümkün olmadığı, ancak bir avuç sözde seçkin insanın bilimi anlayabileceği telkininde bulunurlar,

    Bu telkini pekiştirmek için yazılarında ve konuşmalarında halkın çoğunluğu tarafından bilinmeyen bilimsel terimler kullanırlar,

    Uzun karmaşık formüller, Latince terimler ve ifadeler, ağır ve anlaşılmaz bir dil kullanarak son derece önemli bir konudan bahsediyormuş izlenimi verirler. Anlattıkları, bilimle tamamen çeliştiği halde, bilmeyenlerin bunu bilimin bir parçası zannetmesini sağlarlar,
    ···
  2. 152.
    0
    Darwinist bilim adamlarından, profesörlerden, evrimci yayınlardan sık sık alıntılar yaparak, bilim dünyasının tamdıbının evrime inandığı imajını oluşturmak isterler. Böylece, bilimle evrimin çeliştiği gerçeğini gizlemeyi umarlar. Amaç, "Bu teori bilimsel bir gerçek ve tüm bilim otoriteleri tarafından kabul ediliyor" izlenimi verebilmektir. Phillip E. Johnson, Darwinistlerin bu yöntemlerini şöyle özetler: (Evrim) Teori büyük ölçüde söz sanatına özgü ikna etme yöntemlerine dayanan bir propaganda kampanyasıyla ayakta tutulmaya çalışılmaktadır: Gizli varsayımlar, üzerinde konuşulan sanki kanıtlanmış gibi varsayılan ifadeler, belli belirsiz tanımlanmış ve tartışmanın ortasında anlamı değiştirilmiş terimler, hayali düşmanlara saldırılar, seçmece kanıtların alıntıları ve benzeri. Teori aynı zamanda kültürel itibarıyla korunmaktadır."Phillip E. Johnson "
    ···
  3. 153.
    0
    Oysa ne Latince terimler, ne karmaşık cümleler, ne de evrimci birkaç profesörün sürekli ön plana çıkarılıyor olması, evrim teorisinin içinde bulunduğu çıkmazı ortadan kaldırabilir. Belki bir müddet daha evrimin bilim karşısında aldığı yenilgi örtbas edilebilir, ama gerçekler en sonunda ortaya çıkacaktır. Çünkü evrimci kaynakların hiçbirinde evrimi savunmak için kullanılabilecek bilimsel bir veri yoktur. Darwinist dergilerde, kitaplarda, gazetelerde, televizyon programlarında, konferanslarda, sadece farklı evrimcilerin farklı senaryoları dile getirilir. Ancak neticede bunlar birer varsayımdan, daha doğrusu spekülasyondan ibarettir. Bu kişilere, anlattıkları hikayenin bilimsel dayanağını sorduğunuzda, bu iddialarını hangi bilimsel bulguların desteklediğini görmek istediğinizde, alacağınız cevap büyük bir sessizlikten ibaret olacaktır.
    ···
  4. 154.
    0
    Bir kez daha ifade etmek gerekir ki, Darwinistlerin kullandıkları ağır, anlaşılmaz dil ve teknik üslup, evrim teorisinin lehinde hiçbir delil sunmaz. Bu yöntemin kullanılmasının tek sebebi göz boyamak, "evrim bilimseldir" aldatmacasını zihinlere yerleştirmektir. Ancak evrim teorisinin gerçek mahiyeti anlaşıldıkça ve bir aldatmaca üzerine kurulu olduğu insanlara gösterildikçe, artık bu sahte yöntemler de geçerliliğini ve etkisini yitirmektedir.
    ···
  5. 155.
    0
    Bazı bilim adamlarının Darwinist olması, insanların sanki tüm bilim dünyası evrime inanıyormuş, dolayısıyla evrim bilimsel bir teoriymiş gibi yanlış bir kanaat edinmesine sebep olabilir. Gerçekten de bilim dünyası içinde Darwinist telkinlere kapılmış çok sayıda insan vardır. Ancak bunların büyük kısmının Darwinizm'e olan bağlılıkları bilimsel bir yaklaşımın sonucu değildir. Evrim teorisinin materyalizme ve ateizme sağladığı dayanak, bu kişilerin Darwinizm'i ideolojik kaygılarla sahiplenmelerine neden olmaktadır. Bu insanlar Darwinizm'in geçersizliği ortaya konduğunda, materyalizmi yaşatmanın mümkün olmadığını bilmekte, bu nedenle de akla, bilime ve mantığa aykırı olmasına rağmen var güçleriyle Darwinizm'i savunmaktadırlar. Darwinizm'in materyalist kaygılarla desteklendiğini, Phillip Johnson, Marksist zoolog Richard Lewontin'in iddialarını değerlendirdiği bir yazısında şöyle açıklamaktadır:

    Darwinizm, felsefi olarak tarafsız olması gereken (bilimsel) kanıtlara değil, materyalizme olan "a priori" (önceden kabul edilmiş, doğru varsayılmış) sadakate dayalıdır. Felsefeyi bilimden ayırdığınızda, kibir kulesi yıkılıverir. Toplum bunu tam olarak anladığında, Lewontin'in Darwinizm'i, bilimsel müfredattan silinmeye başlayacak ve tarihin tozlu raflarında Lewontin'in Marksist görüşlerinin yanında yerini alacaktır."Phillip Johnson "
    ···
  6. 156.
    0
    Bu gerçeği bilmeyen halkın önemli bir kısmı da söz konusu kimselerin, bilime olan sadakatleri nedeniyle evrimi savunduklarını sanmaktadır. Oysa Darwinistlerin sadakati bilime değil, materyalizme ve evrim dogmasınadır. Biyokimya profesörü Michael Behe, bilim dünyasının materyalist dünya görüşü nedeniyle evrime sahip çıktığını ve bilimin halka nasıl yansıtıldığını şöyle ifade eder:
    Evrenin nasıl çalıştığıyla ilgili neredeyse tüm bilgiler, ayırt edilmeden, önce katı bir materyalist filtreden geçirilir. Daha sonra halka sunulur... Bilimsel literatür tamamen bu anlayışı yansıtır. Çalışmalar çoğunlukla, hem genelde hem de özel konularda, doğanın bilinen ve emin olunan işleyişinden bahseder. Okul kitapları bu kanaati öğrencilere ileterek görevlerini yerine getirmiş olurlar. Bu tanımlamalar, boşluklardan veya cevaplanamayan sorulardan hiç bahsetmez. Bunun yerine, her şeyin bilindiği, en azından hemen her şeyin bilindiği ve laboratuvarlarda test edildiği izlenimi verilir. Eğer teoriye uymayan bir kanıt varsa, o zaman da teoriden değil kanıttan şüphe edilir... Sorun, mantıklı iddialara dayalı olmayan, sosyal baskıyla yaygınlaştırılan materyalizmdir." Biyokimya profesörü Michael Behe"

    Michael Behe'nin sözünü ettiği sosyal baskının, yoğun olarak yaşandığı asıl yer ise akademik dünyadır. Dünyanın pek çok ülkesinde okullarda ve üniversitelerde Darwinist akademisyenler desteklenmekte, Allah inancına sahip bilim adamlarının ise akademik kariyerleri engellenmeye çalışılmaktadır. Darwinizm'i reddettikleri için çoğunun kitapları, makaleleri bilimsel yayınlarda yer almamakta, bir taraftan da hiçbir doğruluk ifade etmediği halde "gericilikle" suçlanmaktadırlar. Çoğu Batı ülkesinde eğer bir bilim adamı akademik kariyer yapmak istiyorsa, Darwinci safsatalara göz yummak, hatta bunları ister istemez savunmak zorundadır. Aksi takdirde akademik kariyerinde yükselmesi, hatta bulunduğu üniversitede kalıcı olması dahi çok zordur. Evrimci bilim adamları akademilerde, üniversitelerde bir çeşit "diktatörlük" oluşturmuşlardır. inançlı bilim adamlarının Yaratılış'ın bilimsel delillerini ortaya koymaları, bilim dünyasının çoğunluğu, özellikle de materyalist düşüncenin hakim olduğu kurumlar ve akademiler tarafından tepkiyle karşılanmakta, ancak ateizm veya materyalizm propagandası yapılmasına asla karşı çıkılmamaktadır. Bu da, bazı bilim adamlarının evrimin geçersiz olduğunu bilmelerine rağmen, gelecek endişesi ve kariyerlerini kaybetme korkusuyla seslerini yükseltmemelerine neden olmaktadır
    Tümünü Göster
    ···
  7. 157.
    0
    Görüldüğü gibi bilim dünyasının evrime verdiği desteğin arkasında ya ideolojik kaygılar ya da baskı ve sindirme yöntemleri yer almaktadır. "Bilim dünyası evrimi savunuyor, demek ki evrim, test edilmiş, doğruluğu bilimsel verilerle tespit edilmiş bir teoridir" düşüncesi ise büyük bir aldanıştır. Bu aldanış, Darwinistlerin uyguladığı pgibolojik mücadele tekniklerinin bir sonucudur ve gerçekleri yansıtmamaktadır. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, Darwinistlerin ısrarla iddia ettikleri gibi bilim dünyasının tümü evrimci değildir. Tüm baskı ve yıldırma metotlarına rağmen, evrim karşıtı olduğunu açıkça ifade eden sayısız bilim adamı, akademisyen ve profesör bulunmaktadır. Bu kişiler evrim teorisinin açmazlarını ortaya koymakta, gerçekleri halka ulaştırmaya çalışmaktadır. Üstelik Darwinist büyünün etkisinden kurtulan bilim adamlarının sayısı gün geçtikçe de artmaktadır.

    Darwinizm, Darwinist bilim adamlarının dünya çapında etkili olma çabalarına rağmen çöküntüye uğramıştır. Bunun en önemli sebebi, teorinin bilimsel delilsizliğinin, evrimci bilim adamlarının varlığına karşın, açıkça gündeme getirilmiş, dünyaya ilan edilmiş, bu yalan ve aldatmaya karşı tüm insanların uyarılmış olmasıdır.
    ···
  8. 158.
    0
    Bağdat'ın karşı sahilinde oturan Ebu Hanife'nin tartışma saatinde yerini almamış olması, dehrinin (Allah'a inanmayan tartışmacı) ve kalabalığın zihninde değişik soruların şekillenmesine neden olur. Herkes merak içindedir... "Neden gelmedi? Gelmeyecek mi? Korktu mu? Delil mi bulamadı?" vb. sorular.! imam-ı Azam, belirlenen saatten bir müddet sonra gelir. Dehri, son derece moral kazanmış, küfür ve gururu daha da artmıştır...
    Ebu Hanife, özür dileyerek gecikmesinin sebebini anlatmaya başlar: "Karşı sahilden bu tarafa gelebilmek için bir vasıta bulamadım. Beklemeye başladım. Belki bir kayık veya sal gelir de onunla giderim diye düşünüyordum. O esnada ağaçların birdenbire devrildiğini gördüm. Devrilen ağaçların kendiliğinden kereste, kerestelerin kendiliğinden kayık olduğuna şahit oldum. Yine kendiliğinden bir kürek ve yelkenin vücud bulduğunu gördüm. Sizlere karşı daha fazla mahcub düşmeyeceğimden sevinerek, kayığa atladım. Kayık kendiliğinden beni buraya getirdi... " Dehri ve dinleyenler bu sözlere bir mana veremezler. Tabiatçılığı savunan, her şeyi tabiatın var ettiğini iddia eden tartışmacı, böyle bir olayın, anlatıldığı tarzda gerçekleşmesinin mümkün olmadığını söyler.

    Büyük imam tebbessüm ederek şöyle der: "Bir küçük kayığın bile kendiliğinden, yapıcısı ve sanatkarı olmadan meydana gelebileceğini kabul etmediğiniz halde, nasıl oluyor da, bu muazzam kainatın bir yapıcısı, bir Yaratıcısı olmadan kendiliğinden vücud bulduğuna inanıyorsunuz? Kainat kainatın değil, Allah'ın eseridir. Bütün bunca belgeler ortada iken, Allah'ın varlığı ile ilgili bir tartışma ve münazara başlatmak gereksizdir."imam-ı Azam Ebu Hanife"
    ···
  9. 159.
    0
    Allah inancını Kabul Etmekte Zorlanmaları

    Evrendeki hassas dengelerin ve canlılardaki kompleks yapıların tesadüfen meydana gelmiş olmasının imkansızlığını gören bir insan, aynı zamanda tüm bunların üstün bir Aklın, yani Allah'ın eseri olduğunu da anlayabilir. Ama insanların bazıları, cahilce düşünceler, yanlış kanaatler ve sapkın mantık örgüleri nedeniyle Allah inancını kabul etmekte zorlanırlar. Bu durumun en önemli sebeplerinden biri, kendilerini adeta üstün bir varlık olarak görmeleri ve kendilerinden üstün bir Yaratıcı'ya inanıp ona ibadet etmekte tereddüt etmeleridir. (Allah'ı tenzih ederiz.)

    Bu tereddütlerinin temelinde, ahiretin ve hesap gününün varlığını düşünmekten korkmak, bu gerçeğin insana yüklediği sorumluluklardan kendince kaçmaya çalışmak vardır. Her şeyin hakimi ve üstün güç sahibi olan Yüce Allah'a inanmak ve O'nun Yüce varlığını kabul etmek, ahiretin varlığını da kabul etmeyi ve beraberinde de Allah'a ibadet etmeyi gerekli kılar. Bu gerçeğe inanan bir insan, dünyada tüm yaptıklarından sorumlu olduğunu bilecek ve buna göre yaşayacaktır. Nefsinin bencil taleplerinden sakınacak, iradesini kullanacak, her koşulda vicdanlı ve güzel ahlaklı olmaya gayret edecektir. Bir insanı hem manen hem de madden zenginleştiren ve güzelleştiren, kalitesini ve asaletini artıran bu durum, bazı insanlar için zor görünmektedir. Oysa asıl zor olan, yaratılışına aykırı olarak, vicdanını göz ardı etmek, sürekli vicdanına baskı uygulayarak yaşamaktır. Günümüzde birçok insanın yaşadığı acı ve sıkıntıların kaynağı, vicdanlarını köreltip sürekli nefislerine uymaları ve nefsin telkinlerinin neden olduğu zorluklardır.
    ···
  10. 160.
    0
    Darwinistler ise, bir yandan kendileri Allah'a iman etmekten kaçınmakta, bir yandan da bazı insanların sahip olduğu bu yanlış pgibolojiyi amaçları doğrultusunda kullanmaktadırlar. Kendi nefislerini haksız yere yücelterek kendilerince sahte bir üstünlük kazanmakta, gücün, kudretin ve izzetin asıl sahibi olan Allah'a inanmayı, O'na ibadet etmeyi reddetmektedirler. Büyük bir cehaletle kendilerini ilahlaştırdıklarından (Allah'ı tenzih ederiz) ve her olayı kendi kontrollerinde zannettiklerinden, kadere tabi oldukları gerçeğini bir türlü kavrayamaz, bu gerçeği mümkün olduğunca düşünmek istemezler. Her şeyin başıboş geliştiğini iddia ederek, kendilerinin de sözde başıboş bir ortamda kontrolsüz yaşadıklarını kabul etmek isterler. Ahiret gerçeğini göz ardı ettiklerinden, sonsuz zannettikleri, daha doğrusu öyle olmasını istedikleri dünyada, sonsuza kadar var olacaklarını ya da öldüklerinde tamamen yok olacaklarını düşünürler. Böylece ölümü ve ölümden sonra karşılaşacakları hesap gününü hiç düşünmediklerinde, bu gerçekle karşılaşmayacaklarını sanırlar. Küçük bir çocuğun mantık örgüsünü andıran bu yaklaşımın, kendilerini yaşamları boyunca rahat ettireceğine inanırlar.
    ···
  11. 161.
    0
    Canlılığın ve yaşamın kör tesadüflerin eseri olduğu iddiasındaki evrim teorisi ise, bu zihniyetteki insanlar için önemli bir dayanak noktası oluşturmaktadır. Kendilerince canlılığın kökenine Yaratılış dışında bir açıklama getirdiklerini zannederler ve bu zanna büyük bir güçle bağlanırlar. Öyle ki bir müddet sonra, bu yalana kendileri de inanır, tüm saçmalıklarını gördükleri halde evrimi savunmaya devam ederler. Çünkü evrimi kaybetmeleri demek, tüm yaşamlarını üzerine inşa ettikleri felsefelerini, hayat görüşlerini kaybetmeleri demektir. Darwinizm'in geçersizliğini kabul etmeleri demek, evrenin meydana gelişinin ve canlıların oluşumunun tek açıklamasının Yaratılış Gerçeği olduğunu kabul etmeleri demektir. Bu ise, sorumsuzluğu ve başıboşluğu savunan Darwinist ideoloji ile tam anlamıyla çelişmektedir. Darwinist ve materyalist bilim adamlarının bu batıl bakış açısını, Delaware Üniversitesi'nden parçacık fizikçi Stephen M. Barr şu sözlerle dile getirir:

    Pek çok (materyalist, Darwinist) bilim adamı, bilimin ilerlemesiyle gün geçtikçe, evrenin ve insanlığın "amaçsızlığının" ve maddesel güçlerin ve kör tesadüflerin ürünü olduklarının daha açık anlaşılacağına inanmaktadır. Pek çoğu bilimin bize öğretmesi gereken dersin bu olduğunu düşünmektedir. Bu düşüncenin önde gelen temsilcilerinden zoolog Richard Dawkins, 'Gözlemlediğimiz evrenin neticede hiçbir tasarıma, amaca, iyiliğe, kötülüğe sahip olmayan, amaçsızlık dışında hiçbir özelliği olmayan bir evren olduğunu kabul ettiğimizde, umduğumuz tüm özelliklere sahip olacaktır' diye yazmaktadır. Evrenin amaçsızlığını ve bunun insanlar için hiçbir şey ifade etmemesi gerektiğini sıkça dile getirenlerden biri de, zoolog Stephen Jay Gould'dur. Gould, insan ırkının evrimsel tarihin çılgın bir kazası olduğunu ve yaşam ağacında ince bir daldan ibaret olduğunu söylemektedir. Bertrand Russel ise, "Durgun bir suda meydana gelen bir kazadan başka bir şey değiliz" demektedir."Delaware Üniversitesi'nden parçacık fizikçi Stephen M. Barr"
    ···
  12. 162.
    0
    Oysa gerçek şudur: Darwinistler, isteseler de istemeseler de, Allah'ın kendileri için belirlemiş olduğu kadere tabidirler. Yeryüzündeki tüm varlıklar öyledir ve Allah'ın kendileri için seçip beğendiği hayatı yaşamakta, O'nun verdiği rızıkla hayat bulmaktadır. Darwinistler, inkar etse de etmese de ahiret vardır ve Darwinistlerin her biri, tüm diğer insanlar gibi hesap günü Kudret Sahibi Rabbimiz'in huzurunda sorguya çekileceklerdir. Dünyada ne kadar sorumsuz ve rastgele yaşadıklarını iddia ederlerse etsinler, ahirette, yaşadıkları her anın hesabını vereceklerdir. Dolayısıyla, dünyada Allah inancını kabule zorlanmaları ve bunun için farklı yollarla kendilerini aldatma yoluna gitmeleri bir çözüm olmayacak, bu yöntemleri onlara bir fayda sağlamayacaktır.
    ···
  13. 163.
    0
    Bugüne kadar Darwinizm'in içinde bulunduğu çöküşü gören binlerce insan kendisini bu büyünün etkisinden kurtarmış, gerçeklere yönelmiştir. Darwinistler de, yanlışta ısrar etmek yerine, doğruya yönelmeyi artık kabul etmeli, hatasını anlayıp kabul etmenin güzel bir davranış olacağını görmelidirler. Dünyada imkan varken hatalı tutum ve davranışlarını değiştiren insanlar, ahirette Rabbimiz'in rahmetini ve merhametini umabilirler.

    Birçok bilim adamı ve teknoloji uzmanının Darwin teorisine dilleriyle hizmet ediyor olmalarının tek nedeninin, bu teorinin bir Yaratıcı olduğunu reddetmesi olduğunu kabul etmek zorundayız.."Evrimci Antropolog Michael Walker "
    ···
  14. 164.
    0
    Sahte Deliller Öne Sürmeleri, Okuyucunun Güvenini istismar Etmeleri

    Londra Ulusal Galerisi'nin resimli, tam bir kataloğunu alın. Bunu küçük parçalara bölüp, sonra Trafalgar Meydanı'ndaki galerinin merdivenlerinden rüzgara bırakın. Birkaç hafta bekleyin ve sonra meydanı dolanıp hayatta kalan kağıt parçalarını toplayın. Sonra da bulduğunuz parçalardan resim sanatı tarihinin rekonstrüksiyonunu yapmaya çalışın. Eğer akımlar, stiller, tarzlar, ressam isimleri ve diğer tüm bilgilerden oluşan tutarlı bir hikaye üretmeyi başarabilirseniz, o zaman büyük olasılıkla siz bir paleontologsunuz."Nature dergisinin editörü evrimci Henry Gee "
    Piltdown adamı, insan kafatasına orangutan çenesinin eklendiği büyük bir sahtekarlık örneğidir. Nebraska adamı ise, sonradan bir domuza ait olduğu anlaşılan tek bir azı dişinden yola çıkılarak oluşturulmuş bir rekonstrüksiyondur. Bu evrim sahtekarlıkları, evrim yalanının gözler önüne serilmesi bakımından son derece önemli delillerdir.
    ···
  15. 165.
    0
    Evrim teorisi, bilimsel olarak herhangi bir dayanak bulamadığından, herhangi bir delille desteklenmediğinden, Darwinistler çözümü sahte deliller kullanmakta bulmuştur. Darwinizm tarihinde, geçersizliği kesin olarak anlaşılmış oldukça fazla sayıda sahte delil vardır. Bunlardan en ünlüleri, insan kafatasına orangutan çene kemiğinin eklenmesiyle oluşturulan ve yıllarca insanlara bir ara geçiş örneği olarak sunulan Piltdown adamı sahtekarlığı, tek bir domuz dişinden yola çıkılarak çizilen Nebraska addıbının kafatası ve rekonstrüksiyon çizimleri, kafese konup ara geçiş formu olarak sergilenen Ota Benga isimli Afrikalı yerli, iskeletine tüy eklenmiş dinozor fosilleridir. Tarihin en önemli bilim sahtekarlıklarına imza atan evrimciler, bu sahte delilleri ve hayal ürünü hikayeleri, insanları, evrim masalına inandırabilmek için kullanırlar. Sahte deliller üretmekten çekinmemeleri, büyük bir yalanı tartışmasız bir gerçek gibi sunmaları, Darwinizm'in nasıl bir zihniyete sahip olduğunu göstermesi açısından da önemlidir. Bu sahtekarlıkların ortaya koyduğu bir diğer gerçek ise, evrimcilerin, teorinin ilk ortaya atıldığı günden beri aslında büyük bir çaresizlik içinde olduklarıdır. Bu çaresizlik, onları yalanlara ve sahtekarlıklara sürüklemiştir.
    ···
  16. 166.
    0
    Sahte deliller üretmekte ve bunları kamuoyuna sunmakta sakınca görmeyen Darwinistler, halkın bilime olan güvenini istismar etmeyi de olağan karşılarlar. Yayınladıkları yazılarda, makalelerde, kitaplarda, düzenledikleri sergilerde sürekli halkın güvenini suistimal ederler. Kamuoyunda yaygın olan bilime ve bilim addıbının tarafsız ve ön yargısız olacağına dair kanaati, evrim aldatmacasını devam ettirebilmek için kullanırlar. Bunu yaparken de, toplumun büyük bir kesiminin bilim adına öne sürülen konuları inceleme, araştırma ve sorgulama imkanının olmamasından faydalanırlar. Evrimi destekleyen bir tane bile fosil olmadığını, 21. yüzyıl teknolojisine sahip laboratuvar koşullarında dahi hücrenin oluşturulamadığını, canlılığın cansızlıktan meydana gelemeyeceğini, kendileri düşünmedikleri gibi insanların da düşünmesini istemezler. insanların bu gerçekleri düşünmesini engellemek için de sürekli varsayımlara dayalı hikayeler ortaya atar, bu kurgularını sahte delillerle süsler ve hiç olmayan birşeyi varmış gibi telkin ederler.
    ···
  17. 167.
    0
    Bir başka yöntem ise, evrimci yayınlarda doğru ve gerçek bilgilerin evrimci yalanlarla birlikte sunulmasıdır. Okuyucular, biyolojik ve tıbbi konulardaki mantıklı ve geçerli açıklamaları okurken, bir anda kendilerini bu yapının tesadüflerle nasıl oluştuğuna dair uydurma bir bilgiyi de okurken bulurlar. Örneğin, genetik hakkında bir bilgi verilirken, aktarılan teknik bilgiler mantıklı ve doğru olmasına karşın, tüm bunların evrimle oluştuğu açıklaması doğru değildir. Verilen teknik bilgilerle ilgili kanıtlar ve gözlemler varken, bu sistemin ve yapının evrimle oluştuğuna dair hiçbir delil yoktur. Ancak okuyucu, bu iki bilgiyi birlikte, iç içe okuyarak bir kanaat edinmiş olur. Evrimin, genetik bilimi kadar kanıtlanmış ve doğru bir teori olduğunu zanneder. Oysa gerçekler bu şekilde değildir. Aslında evrimi yalanlayan bilgiler ve bulgular, Darwinistler tarafından evrimi destekler gibi gösterilmektedir. Bu, pgibolojik bir kandırmacadır.
    ···
  18. 168.
    0
    21. yüzyıl, Darwinistlerin bu pgibolojik mücadeleyi kaybettikleri, tüm kandırmacaların son bulacağı bir dönem olacaktır. Darwinizm'in bilim üzerindeki oyunları etkisini yitirmeye başlamıştır. Özellikle son 20-30 yıldır tüm dünyada büyük bir değişim yaşanmaktadır ve bu değişim bilim dünyasında da etkisini göstermektedir.

    Başta Amerika'da olmak üzere birçok ülkede bilim adamları, Yaratılış'ın bilimin gösterdiği tek gerçek olduğunu kabul etmeye başlamışlardır. Darwinist büyü bozulmakta ve materyalizm, bugüne kadar en çok kullandığı silah olan bilim tarafından yok edilmektedir. Stephen Barr'ın da söylediği gibi, bilimin insanlara gösterdiği sonuç, Allah'ın varlığıdır ve bu gerçek gün geçtikçe çok sayıda insan tarafından fark edilmektedir:

    Bilim bizi bir maceraya çıkardı. Silahlarla değil, ancak teleskoplarla, parçacık hızlandırıcılarla, matematiğin sembol ve işaretleriyle bizi hiç bilmediğimiz kıyılara, yabancı ve fantastik yerlere ulaştırdı. Ancak ufuğa baktığımızda, yolculuğumuzun sonunda, aslında en başından beri bildiğimiz ve tanıdığımız bir yere ulaştığımızı görüyoruz. Doğruyu arayışımız bizi her zaman, en sonunda Allah'a ulaştırmaktadır." Parçacık fizikçi Stephen M. Barr"
    ···
  19. 169.
    0
    "Yeni fosil bulguları, önceden var olan hikayeye uydurulur. Sanki atalar-nesiller zinciri, bizim gerçekten düşünmemiz gereken bir amaçmış gibi biz bu yeni bulgulara 'kayıp halkalar' deriz. Aslında gerçek farklıdır; bunlar insan ön yargılarıyla uyumlu olmaları için şekillendirilen, gerçeğin ardından oluşturulan, tamamen insan icadı olan şeylerdir."Nature dergisinin editörü evrimci Henry Gee
    ···
  20. 170.
    0
    … Şu anda bize üstünlük sağlayan konumumuzdan bakarak, fosilleri kendimizde gördüklerimizin yavaş yavaş kazanıldığını yansıtan bir şekilde ayarlarız. Doğruyu aramayız, kendi ön yargılarımıza uyması için, onu gerçeğin ardından yaratırız."Nature dergisinin editörü evrimci Henry Gee"
    ···