1. 16.
    +1
    @16 her türk şair doğar.
    ···
  2. 15.
    0
    @14 sagol panpam :]
    ···
  3. 14.
    -2
    muallak misiniz la şiir miir
    ···
  4. 13.
    +1
    @12 kabul edenler
    etmeyenler
    kabul edilmiştir.
    ···
  5. 12.
    0
    yoksuluz gecelerimiz çok kısa
    dörtnala sevişmek lazım.
    ···
  6. 11.
    +1
    3-5 dk anlık kafamdan yazdım oluru varmıdır ?

    zor geçer günlerim bilemezsin hayat
    acımasız davranırsın geçmez günlerim
    soguksun bana bi okadar nedendir
    canını yakıcak ne yaptım da
    bana bu kadar soguk oldun be hayat ?
    ···
  7. 10.
    0
    dupont’daki kızlar yalnız cıgara içerek yaşıyorlar

    utrillo’nun bir sokağından seni çektim çıkardım
    elin yüzün kirlenmiş üstün başın toz içinde
    sana mardi gras için bir Japon maskesi aldım
    sen bana kaptan diyorsun herkes bana kaptan diyor
    sahici bir kaptanmışım gibi tükürüyorum
    ···
  8. 9.
    0
    yanımda olduğun zaman her zamankinden yalnızım

    şimdi bir nefeste cafe de I’ecluse’ü hatırladım
    seine kıyısındaki küçük nehir kahvesini
    kapısında bir gemici feneri asılmış duruyor
    seine gemicileri her akşam burada toplanırlar
    onlar için bir takım maceralar düşünürüm
    seine sanki petrolmüş gibi iştahlı ve obur akıyor
    ···
  9. 8.
    0
    ellerim kırılsa ben senin için bu şiirleri yazmasam
    dinamit taşırmış gibi gözlerini taşımasam
    avenue wagram’da bir akşam yeter bana ağustos’ta
    yapraklara serilmiş yirmi beş franklık yıldızlar
    bir mısra yeter geceleyin bir teren gibi pırıl pırıl
    sen kendine yetmiyorsun hiç kimse sana yetmiyor
    birini bitirmeden aklın öteki yolculukta

    dün gece châtelet’de metro’nun yanıbaşında durdum
    yağmur bilmediğim başka bir gökten yağıyordu
    yağmur saint-jacques kulesine doğru yağıyordu
    ···
  10. 7.
    0
    bu geminin yelkenlerine herifin biri paris yazmış

    luxembourg garı’nın dirseğindeki çiçekçiyi bileceksin
    yeşil muşamba ceketli sarışın küskün kızcağız
    en dokunulmaz kızı en temiz fikrimce paris’in
    pablo’ya sorarsanız bir taksi şöförüyle yatıyor
    pablo!.. ah pablo!.. onunla bir tanışsanız
    önüne gelene salamanca’da bir şeyler anlatıyor
    babasını orada bir duvar dibinde bırakmış
    halbuki konuştuğu zaman fransız sanırsınız

    saint - michel’de bir talebe kahvesindeyim yalnız
    gündüz olduğu halde bütün ışıkları yakmışlar
    bir cumartesi günü saat dört buçuğa beş var
    ···
  11. 6.
    0
    yarı gecenin içinden bir zenci süt beyaz bakıyor
    rue lafayette’de dünden bugüne geçiyorum

    eflâtun gözlerini bir grog kadehinde unuttum
    ···
  12. 5.
    0
    yalnızlıktan da kurtulup yalnız kalmak isterim

    montmartre metrosu civarında seni gözden kaybettim
    o zenci yine arkanda mıydı hiç dikkat etmedim
    ağzında yoksul bir ıslık ıslak bir cıgara gibi
    sidney bichet’nin caz havalarını çiğneyip tüküren
    o saklasın varsın seni sevdiğini biliyorum ben
    yüzünün renginden geliyor bütün üzüntüsü

    bir gazete aldım ama evde okuyacağım

    kahvelerden birine girip bir grog ısmarlasam
    seni öldürmek için çareler tasarlasam
    sükût bembeyaz buz tutsa bıyıklarımda
    mağrur bir totem gibi sussam konuşmasam
    ve türküm kaybolsa sessizliğin hırçın türküsü
    ve ben unutulsam yazdığım şiirler
    senin için yazdıklarım herkes için yazdıklarım
    eski padişahlar gibi unutulsa birer birer
    ve ben seni unutsam hiç hatırlamasam hiç mi hiç
    ihanetini hatırlamasam şehvetini hatırlamasam
    ellerim oldum olasıya seni unutsalar
    ···
  13. 4.
    0
    ayazın avucunda unutmuştun ellerini

    karanlığın arkasında kıvılcım gözlü huurlar
    gölgelerine yaslanmış evliya gibi bekliyorlar

    ışıklar kırmızı yandığı zaman duracaksın

    ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım
    soğuk gözlerinde buğulanmıştı ölsen tanıyamazdın
    hâttâ ricardo bile hani vatansız ricardo
    burnumun dibinden geçti geçen gün beni tanıyamadı
    oysa au vieux châtelet’de akşam sabah beraberdik
    üçümüz viyana kahvesi ve sıcak rom içerdik
    üstelik o krapfen severdi güzel olurmuş rivayet
    neden ve nasıl sevdiğini anlayamadım gitti
    ···
  14. 3.
    +1
    eflatun gözlerin olduğunu bilmiyordum

    geceyarısını yaşamaktan yorgunum

    ayazın avucunda unutmuştun ellerini
    önünden geçtiğim halde beni tanımadın
    ben değiştim biliyorum hem sakal bıraktım
    şiirlerim külrengi kumrular gibi uçuyorlar
    bakır çalığı göklere katiyyen tahammülüm yok
    hele paris’in gökleri aklımı başımdan alıyor
    bana seni senden evvelki poitiers’li kızı hatırlatıyor
    ···
  15. 2.
    +1
    yalnızlık
    hızla alçalan bulutlar
    karanlık bir ağırlık
    hava ağır toprak ağır yaprak ağır
    su tozları yağıyor üstümüze
    özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır
    eflatuna çalar puslu lacivert
    bir sis kuşattı ormanı
    karanlık çöktü denize
    yalnızlık
    çakmak taşı gibi sert
    elmas gibi keskin
    ne yanına dönsen bir yerin kesilir
    fena kan kaybedersin
    kapını bir çalan olmadı mı hele
    elini bir tutan
    bilekleri bembeyaz kuğu boynu
    parmakları uzun ve ince
    sımsıcak bakışları suç ortağı
    kaçamak gülüşleri gizlice
    yalnızların en büyük sorunu
    tek başına özgürlük ne işe yarayacak
    bir türlü çözemedikleri bu
    ölü bir gezegenin
    soğuk tenhalığına
    benzemesin diye
    özgürlük mutlaka paylaşılacak
    suç ortağı bir sevgiliyle
    ···
  16. 1.
    +1
    bu saate kadar uyumayan adamın en azından ezberinde bir şiir olur diye düşünüyorum beyler. haksız mıyım?

    ne sabahı göreyim ne sabah görüneyim
    gündüzler sizin olsun verin karanlıkları
    ıslak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim
    örtüm üstüme örtün serin karanlıkları
    ···