1. 76.
    +1 -1
    Eski zamanların birinde bir adam hayatın anldıbının ne olduğunu öğrenmek için kendini yollara vurmuş. gittiği yerlerde bulduğu hiçbir cevap ona yeterli gelmemiş ve aramaya devam etmiş. tam umudunu yitirmişken bir köyde konuştuğu insanlar ona: ”şu dağların tepesinde yaşlı bir derviş yaşar, istersen ona git. belki o sana aradığın cevabı verebilir” demişler. adam çok zorlu bir tırmanış sonunda dervişin yaşadığı yere ulaşmış.

    kapıdan içeri girer girmez de dervişe hayatın anldıbının ne olduğunu sormuş. derviş: “sana bunun cevabını söylerim; ama önce bir sınavdan geçmen gerek” demiş. ve adamın eline bir çay kaşığı verip içine de silme zeytinyağı doldurarak “şimdi çık ve bahçemde bir tur atıp tekrar buraya gel. yalnız dikkat et de kaşıktaki zeytinyağı eksilmesin. eğer bir damla bile eksilirse aradığın cevabı alamazsın.” demiş.

    adam gözünü çay kaşığından bir an bile ayırmayarak dervişin bahçesini turlayıp geri gelmiş. derviş bakmış ve “evet, kaşıkta yağ eksilmemiş. lakin acaba bahçe nasıldı?” diye sormuş. adam şaşırarak: “ama ben kaşıktan başka bir yere bakamadım ki.“ demiş. başını iki yana sallamış derviş ve: “o zaman şimdi tekrar bahçeyi dolaş. kaşık yine elinde olsun; ama bu kez bahçeyi inceleyip öyle geri gelmelisin.” demiş.

    adam tekrar bahçeye çıkmış. bu kez etrafına iyice bakınıyormuş. lakin gördüğü güzelliklerden kelimenin tam anlamıyla büyülenmiş. çünkü muhteşem bir bahçedeymiş. epeyce de oyalanmış bu yüzden. geri geldiğinde derviş adama bahçenin nasıl olduğunu sormuş bu kez. gördüğü güzelliklerden nasıl büyülendiğini ballandıra ballandıra anlatmış adam.

    derviş sakince gülümseyerek: “ama kaşıkta hiç yağ kalmamış” demiş ve eklemiş: “hayat senin bakışınla anlam kazanır. sadece bir noktayı görürsen, hayatın akıp gider de sen farkına varamazsın. veyahut görebileceğin tüm güzelliklerin tam ortasında yaşarsın ve bu kez akıp giden zaman senin için anlam kazanır. yani o çok aradığın hayatın anlamı, senin bakış açında ve nelere önem verdiğinde gizlidir.”
    ···
  2. 77.
    +1
    ölmektir, yokluktur, hiçliktir. klişe olacak ama "doğmak ölmeye başlamaktır". hepimiz ölmek için doğarız. doğum ile ölüm arasındaki mesafeye de "hayat" diyoruz işte. aklı başında olan herkes bu durumun farkındadır, hayatı sorgulayanlara çoğu kez "deli" dense de.

    ne için yaşıyoruz? yok olmak için... acı ama gerçek... yüksek egomuz bu gerçeği kabul etmese de, hayat için çeşitli anlamlar, yücelikler üretsek de olan bu. yaşamaksa sadece varoluş sancısıdır. mesele bu sancıyı dizginlemek; mutlu olmaya çabalamak, gezmek, yemek, içmek, dünyayı ve dünyaya dair şeyleri giblememek, fırsat buldukça ciks yapmak, patates kızartması yemek... evet beyler. hayatınızı "ulvi" ve "soylu" amaçlar için heba etmemek en doğrusu. zaten heba olma yolundayız...
    ···
  3. 78.
    +1
    Yak diyorsun yak ne varsa her şey son defaa
    ···
  4. 79.
    0
    GALATASARAY
    ···
  5. 80.
    0
    ölmemek için azıcık daha direnmek ,
    peki nereye kadar ?¿
    ···
  6. 81.
    0
    biri hayatın anldıbını açıklayabilirmi acaba nedir bilen varmı.
    ···
  7. 82.
    0

    ···