/i/İnanç

İnanç
  1. 1.
    +10 -2
    Selamun Aleyküm arkadaşlar. Ben bir aralar agnostizme (Tanrının var olup olmadığını bilemeyeceğimizi savunan düşünce akımı) aklı kayan bir kardeşinizim. Son zamanlarda oruç tutmayı bile bırakmıştım. Namaz desen bayramdan bayrama zaten. Bir türlü tam anlamıyla iman edemiyordum. Sonrasında şu ayetler üzerinde kafa yormaya başladım;

    Göğü gücümüzle biz kurduk ve onu biz genişletmekteyiz.

    Zariyat 47

    Arabistan'ın cahiliye devrinde bilim denen bir şeyin olmadığı bir ortamda Hazreti muhafazid bunu nasıl uydurabilir?

    Big Bang modeline göre, evren genişlemeden önceki bu ilk durumundayken aşırı derecede yoğun ve sıcak bir halde bulunuyordu. Yani âlem tek bir parça idi. Daha sonra Big-Bang denilen büyük bir patlamayla birbirinden ayrılarak şu andaki şeklini aldı.

    Bilim adamlarının 19. Yüzyılda ancak ulaşabildikleri bu bilgiyi Kur’an bize 1.400 sene önce haber vermektedir.

    Şöyle ki: Enbiya Suresi 30. ayet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: “O inkâr edenler görmüyorlar mı ki, göklerle yer birbiriyle bitişik iken biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Hala inanmıyorlar mı?”

    Ayet-i kerimede “birbiriyle bitişik” olarak tercüme edilen kelime “ratk” kelimesidir. Ratk, birbiriyle iç içe, ayrılmaz durumda, kaynaşmış” anlamlarına gelmektedir. Yani tam bir bütün oluşturan iki maddeyi tanımlamak için Arapçada bu kelime kullanılır.

    Ayet-i kerimede geçen “fatk” kelimesi ise “ayırmak” manasına gelmektedir. Arapçada bu fiil, bitişik durumdaki bir nesneyi yarıp, parçalayıp dışarı çıkarma anlamında kullanılır. Mesela, tohumun filizlenerek topraktan dışarı çıkması Arapçada bu fiille ifade edilir.

    Şimdi ayet-i kerimeye tekrar dönelim: Ayette göklerle yerin birbiriyle bitişik, yani “ratk” olduğu bir durumdan bahsediliyor. Ardından bu ikisi “fatk” fiili ile ayrılıyorlar. Yani biri diğerini yararak dışarı çıkıyor.

    Gerçekten de Big Bang’in ilk anını düşündüğümüzde, evrenin tüm maddesinin tek bir maddede toplandığını görüyoruz. Diğer bir deyişle; her şey, hatta henüz yaratılmamış olan gökler ve yer bile bu maddenin içinde, birbiriyle iç içe ve ayrılmaz durumdadırlar. Yani ayette ifade edildiği gibi birbiriyle iç içe, “ratk” durumundaydılar. Ardından bu madde şiddetli bir patlamayla yarılıp ayrıldı. Yani Kur’an’ın “fatk” kelimesiyle beyan ettiği ayrılma fiili meydana geldi.

    işte Kur’an, bilim adamlarının asrımızda ancak keşfedebildiği Bing-Bang teorisini, bizlere tam 1400 sene önce haber veriyor.

    Kim insaf ile düşünse şunu kabul eder ki: Bir insan, 1400 sene önce, astronominin olmadığı bir asırda, gökyüzünü kendi başıyla keşfederek bu haberi bizlere veremez. Öyle ya, bilim adamlarının bundan 100 sene önce keşfedebildiği bir hakikati, bir beşer 1400 sene önce kendi başıyla keşfedebilir mi?

    Yeryüzünde onları sarsmasın diye sabir dağlar yarattık.

    Enbiya 31

    Kur'an geçtiğimiz yüzyılda ancak keşfedilebilen bilimsel gerçek dağların depremi engellediğini bize 1400 yıl önceden söylüyor.

    Ozan tabakası

    “Gökyüzünün korunmuş bir tavan kıldık” (Enbiya: 32)

    Dünyamızı güneşin zararlı ışınlarından koruyan ozon tabakası gökyüzünün hemen dışarısında daire gibi gök yüzümüzü çevreler.

    Ayeti kerime dünyanın tavanı olan gökyüzünün korunmuş olduğunu bizlere bildiriyor. Ne ile korunuyor Gökyüzü sorusuna cevap, ozon tabakasıdır.

    Allah’u Teala çöl bedevisinin inkar edemeyeceğini fakat 2000 yılının teknolojisinin keşfedebileceği bir mucizeyi bir kelime ile bizlere bildirir. 
     

    YEDi KAT GÖK

    "Allah yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı." (Talak Suresi, 12)

    Dünya atmosferinin yapısı, Kuran'ın işaret ettiği gibi, başlıca yedi bölümden meydana gelir. Atmosferde katları birbirinde ayıran yüzeyler bulunmaktadır. Encyclopedia Americana'nın (9/18 verdiği bilgiye göre, sıcaklığa bağlı olarak yerden itibaren şu katlar sıralanır.

    1.Kat Troposfer: Kalınlığı kutuplarda 8 km. ekvatorda 17 km'ye kadar ulaşır. Bu kat bulutların büyük bir bölümünü kapsar. Sıcaklık yükseltiye bağlı olarak kilometrede 6.5°C azalır. Bu katmanın Tropopoz diye adlandırılan ve hızlı hava akımlarının olduğu kısımda sıcaklık -57°C'de sabit kalır.

    2.Kat Stratosfer: 50 km yüksekliğe ulaşır. Burada mor ötesi ışınlar soğurulduğu için ısı açığa çıkar ve sıcaklık 0°C'ye kadar yükselir. Bu soğurma sırasında ısının yanında Dünya için hayati önem taşıyan ozon tabakası da ortaya çıkar.

    3.Kat Mezosfer: Yüksekliği 85. km'ye kadar çıkar. Burada sıcaklık -100 C'ye iner.

    4.Kat Termosfer: Sıcaklık giderek yavaşlayan bir tempoda artar.

    5.Kat iyonosfer: Bu bölgedeki gazlar iyon halinde bulunur. Radyo dalgalarının iyonosfer tarafından tekrar Dünya'ya gönderilmesi sayesinde yeryüzündeki iletişim sağlanır. 

    6.Kat Ekzosfer: 500 ila 1000. km'nin ötesinde, özellikleri tamamen Güneş'in etkinliklerine göre değişen tabakadır.

    7.Kat Manyetosfer: Burası Dünya'nın manyetik alanın kapladığı büyük bir boşluğu andıran alandır. Enerji yüklü atom altı parçacıklar Van Allen Kuşakları olarak adlandırılan bölgelerde tutulur.

    DENiZLERiN BiRBiRiNE KARIŞMAMASI

    Akdeniz'de ve Atlas Okyanusu'nda büyük dalgalar, güçlü akıntılar ve gel-gitler vardır. Akdeniz'in suyu, Cebelitarık Boğazı'nda Atlas Okyanusu ile karşılaşır. Ama bu karşılaşma sonucu kendi sıcaklık, tuzluluk ve yoğunluk özellikleri değişmez. Çünkü iki deniz arasında görülmeyen bir sınır vardır. 
    "Birbirleriyle kavuşup karşılaşmak üzere iki denizi salıverdi. ikisi arasında bir engel (berzah) vardır; birbirlerinin sınırı geçmezler." (Rahman Suresi, 19-20)

    Evet beyler bu ayetler Ateizm, Agnostizm, Panteizm ve türevlerini tek başına çürütebilir.

    Okuyun, araştırın, işinize gelmediği için iman etmemezlik yapmayın. Nasıl evren yaratıldıysa ahiret de yaratılacak.

    Bunu yeni keşfetmem ne kadar üzücü bir bilseniz...

    Özet: Özet yoktur arkadaşlar lütfen hepsini okuyun. Gönlü ferahlayanlar olduysa ne mutlu bana.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +1
    denizlerin birbirine karışmamasının nedeni açıklandı benim bildiğim kadarıyla kardeşim hem üstelik suları birbirine karışmayan bir tek cebeli tarıkla atlas değildir binlerce falan vardır öyle olan sular. sorunda aslında karışmıyormuş gibi gözüküp bu suların birbirleriyle karışmasıdır aslında birbiriyleriyle karışırlar yani söz edilen gibi bir durum değildir. benim bilgim ancak bu kadarına yetiyor copy past falanda yapmak istemedim sonuçta tek bir bilgiye ulaşarak bir kanıya varılmaz. Eğer suların karışmaması diye aratırsan bir çok net yazılar bulabilirsin.

    ( dostum ateizmi deizm'i falan çökertebilir nitelikte sorular demişsin anlıyorum ama gerçekten biz inanmak istemediğimiz için mi inanmıyoruz sanıyorsunuz ? böyle bir şeyin kesinliği olsa ben neden inanmayıp kendimi cehennemde yaktırmaya razı olayım ki inadım yüzünden kendimi bile bile yaktırır mıydım ? tabi ki bunların hepsi benim görüşlerim kimse görüşlerimi benimsemek zorunda da değil ama en azından saygı duyup yazdıklarımı okuyabilirsiniz arkadaşlar.)
    ···
    1. 1.
      0
      Yanlış anladın galiba saygısızlık yapmıyorum dostum tabi ki saygılıyım herkese. Düşüncemi söyledim sadece. Bir iki tane ayet açıklanabilir fakat yazdığım ayetleri görmezlikten gelemiyorum.

      edit: Videoyu izledim ama hazırlayanlar konuyu çok saptırmış. Ayetlerle verdiği bazı örnekler sırf laf olsun diye. Kuran'da dünya deve kuşu yumurtasına benzetilir.

      Senin düşüncen sana benimki banadır açıkçası videoyu mantıklı bulmadım.
      ···
    2. 2.
      0
      videoyla ilgili bir çok kişinin görüşü öyle ama baktığın zaman açıklanan ayetler ve açıklanma stilleri bakımından adamda haksız sayılmaz bana göre bu arada belki buna bakmak istersin sen cevap atmadan önce bir arkadaş attı bunu bir başlığın altına adamın açıklamaları falan çok hoşuma gitti yani...
      https://eksisozluk.com/entry/33308687
      ···
  3. 3.
    -1
    Mesela bu ayet oldukça mühim bi konuya değinmiş tüm insanlığın cevabını hayvan gibi merak ettiği bir konu.. Öyle değil mi müminler :(((

    (33/AHZÂB-53: Ey iman edenler, Peygamberin evlerine, vaktine dikkat etmeksizin ve yemek için izin verilmedikçe girmeyin; ancak çağrıldığınızda girin, yemeği yediğinizde de hemen dağılın; sohbet etmek için de izinsiz girmeyin! Çünkü o, peygambere eziyet veriyor, üstelik sizden utanıyor; ama Allah, gerçeği söylemekten sıkılmaz. Bir de hanımlarına, gerekli birşey soracağınızda bir perde arkasından sorun! Öyle yapmanız, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha çok temizdir. Sizin, Allah'ın peygamberini incitmeye hakkınız yoktur; arkasından hanımlarını nikahlayamazsınız da. Çünkü, bunlar, Allah katında çok büyük bir günahtır.)
    ···
    1. 1.
      0
      Peki dostum. Anlattığım ayetleri nasıl açıklayabilirsin? Açıkla da hep beraber ateist olalım.
      ···
  4. 4.
    +1
    Emekle karışık bilgi var şukularım affetmem.
    ···
  5. 5.
    +1
    bilgiler için saol panpa
    ···
    1. 1.
      +1
      Önemli değil kardeşim. Zararın neresinden dönersek kârdır.
      ···
    2. 2.
      +1 -1
      aynen öyle
      ···
  6. 6.
    +1
    enbia 30 = hicr 26,42. ayet
    bir ayet evrime yorulurken diğer ayet bize topraktan geldiğimiz söylüyor. bence enbia 30. ayet hiç bir şekilde evrime yorulamaz eğer yorulursa ortaya büyük bir çelişki çıkar kardeşim bu çelişkiyi desteleyecek diğer ayetlerde vardır. Ayrıca bana kalırsa büyük ihtimalle evrim teorisi ortaya çıktıktan sonra böyle bir yorumlama işi ortaya çıkmıştır ama o ayeti bana göre hiç bir şekilde evrime örnek olarak gösteremeyiz yazının tamdıbını tam olarak okumadım şimdi okumaya devam edeceğim kardeşim( bunlar benim düşüncem tabiki benimsemek zorunda değilsin ama dediğim gibi bana göre eğer o ayet evrime yorulursa çok büyük bir çelişki ortaya çıkar. )
    ···
  7. 7.
    -1
    Okurum bi arar
    ···
  8. 8.
    0
    enbia 31. ayet için yazdıklarında evet bu dönem için mantıklı bir şeye yorumlanabiliyor ama o dönemin düşüncelerini düzenlerini nasıl yaşadıklarını çok iyi bilmemiz lazım böyle bir şeyi yorumlayabilmek için o ayetlerin kendi dönemlerinde arapların benzer şeyler düşünerek yazdığını kanıtlayabilecek bilgi ve kanıt var.
    Şurada ayetin o dönemin zihniyetine göre yorumlanmış hali var belki izlemişsindir belki izlemek istersin bilemiyorum ama atıyorum buraya
    https://www.youtube.com/watch?v=NRattMa46eI
    tabi bu dediğim videoya da inanmak istemeyebilirsin bana göre gayet mantıklı bakmış arkadaş ayetlere ama o dönem ki yaşama tarzlarına göre şekillendiğine inanmıyorsan kendinde bakabilirsin. ( dediğim gibi bunlar benim kendi görüşüm seninkileri bilemiyorum benimkine inanmanı da bekleyemem senden.)
    ···
  9. 9.
    0
    ve aynı inanmayı sağlayan kuranda allah ebu lehebe beddua ediyor çoğu bilimsel bilgide önceki kutsal kitaplardan copy paste zamqi
    ···
    1. 1.
      0
      Kardeşim orada beddua yok tefsir oku eminim sorularının cevabını bulacaksın.
      Ebu Leheb'in elleri kurusundan kasıt elleri kurumak yani mal varlığını kaybetmek, rızkını kaybetmek oluyor.

      Zaten eski kutsal kitaplarda Allah'ın kelamı zamanla bozuldu ama yine de içinde gerçek ayetlerde kaldı.
      ···
    2. 2.
      0
      Allah gibi sonsuz bir kudret aciz bir insana nasılda nefret kusmuş tıpkı insanın insana nefretine benziyor değil mi?
      ···
    3. 3.
      0
      kardeşim sonsuz kudretli bi varlık yarattığı insana kin kusuyor,kin insana özgü bişeydir muhafazidin yazdığı ortada
      ···
    4. 4.
      0
      ebu leheb hayattayken inmiş bir sure. eğer kuranı bazılarının dediği gibi peygamber yazmış olsa ebu leheb'in iman etmesi durumunda bu sure geçerliğini yitirecekti. bu da kuran'ın geçerliğini yitirmesi anldıbına gelecekti. ancak bu sure gaybtan haber veriyor ve surede bahsedilen ebu leheb hala hayattayken bunu yapıyor. bu kelam ancak gaybı bilen birinin kelamı olabilir. kuran'ın allah kelamı olduğunun en açık göstergelerinden biri de olabilir.
      ···
    5. 5.
      0
      kardeşim kaynakları bulabilirsem açıklıyacam ama asıl konu sonsuz kudretli bir varlığın kin kusması
      ···
    6. 6.
      0
      Örnek insan muhafazid 6 yasındaki Ümmü Gülsüm'ü Uteybe'ye verir. Sonra ne oluyor peki,
      muhafazid 40 yaşında kendini peygamber ilan edince amcası Ebu Leheb ile arası açılıyor.
      muhafazid bir gün Safa tepesine çıkarak, Mekkelilere seslenir. Halk muhafazid'in etrafında toplanır. muhafazid "Şu dağın arkasında size saldırmaya gelen düşman süvarileri vardır desem, inanır mısınız?" diye sorunca, toplananlar: "Evet inanırız. Çünkü şimdiye kadar senden yalan duymadık" cevabını verirler. O zaman muhafazid onlara, ahiretin şiddetli azabından bahsederek ve onları islâm'a, iman'a davet eder. O anda topluluğun içinde bulunan Ebu Leheb muhafazid'e;
      "Yazıklar olsun sana! Bizi bunun için mi topladın?" diyerek, orada toplanan kalabalığı dağıtır.
      Bu durumda muhafazid amcası Ebû Leheb'e kızıyor ve Tebbet sûresini (muhafazidin siirini) Allah'ın ayeti olarak sunuyor.
      Muslüman kişinin namazlarda okuduğu duanın anlamı
      Tebbet Duası:
      Ebû Leheb'in elleri kurusun, Kuruda da.
      Ne malı fayda verdi ona, ne de kazandığı.
      O, bir alevli ateşe girecek.
      Karısı da odun hamalı olacak.
      Boynunda bir ip ile.
      (Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebbe. Mâ agnâ anhü mâlühû ve mâ keseb. Seyaslâ nâren zâte leheb. Vemraetühû hammâletelhatab. Fî cîdihâ hablün min mesed.)
      Bu duruma Ebu Leheb ve karısı Ümmü Cemil tabiki kızıyor,
      Ümmü Cemil oğullarına şöyle diyor, "Rukayye ve Ümmü Külsûm dinden çıkmışlardır. Onları boşayın, ayrılın onlardan!"
      Ebu Leheb de, oğullarının her ikisine:
      "muhafazid'in kızını boşamazsan, başım başına haram olsun!" diyerek yemin ediyor.
      Bunun üzerine, Uteybe Ümmü Gülsüm'ü boşuyor. Ümmü Gülsüm'ü muhafazid'e geri veriyor.
      Ebu leheb ile muhafazid arasındaki sürtüşme bu olayın doğmasına neden oluyor.
      ···
    7. diğerleri 4
  10. 10.
    0
    Allah tutmasaydı gökyüzünün düşeceğinden bahsetmemişsin.Ve o 7 kat cennetten bahsediyor Stratosfer falan değil. Dünyanın içinde olan dünyalardan da bahsetmemişsin.
    ···
    1. 1.
      0
      Anlat, aydınlanalın dostum.
      ···
    2. 2.
      0
      Anlat, aydınlanalın dostum.
      ···
    3. 3.
      +1
      Kardeşsöz veriyorum yarın anlatıcam şu an meşgulum eğer unutursam mesaj at
      ···
    4. diğerleri 1
  11. 11.
    0
    iffet ve ismet hisleri daha fazla yükselir, edeb, nezihlik, takva, hürmet gösterme artar. hem resulullah'ı üzmeniz, incitmeniz sizin için doğru ve caiz olamaz. ona hak ve yetkiniz olmadığı gibi, size yaraşmaz ve hakkınızda iyi olmaz. onun için onu incitmesi düşünülen durumların ve hareketlerin hepsinden sakınmalı hiçbirini caiz görmemelisiniz. onun arkasından, yani vefatından sonra hanımlarını nikahlamanız asla olamaz. işte onların müminlerin anneleri olmalarının asıl mânâsı budur. öz anneler gibi nikahlarının ebediyen caiz olmamasıdır. çünkü o günah, peygamberi üzmek, buna dahil olmak üzere o vefat ettikten sonra hanımları ile nikahlanmak günahı allah katında çok büyük bulunuyor. peygambere kasten eziyet etmek inkâr olduğu gibi, hanımları ile nikahlanmayı, helal saymak da öyledir. resulullah, vefatında da allah katında öyle muazzam ve öyle saygı gösterilmesi vacip olandır. 
    ···
  12. 12.
    0
    sizin için yemeğe izin verilmedikçe, denilmeyip denilmesi, izin kelimesinin içine davet manasını da yüklemek içindir. beydâvî'nin ifadesine göre bu mânâ yüklemenin sebebi de, izin verilse bile yemeğe çağrılmadan varmanın güzel olmayacağına işaret etmek içindir. yemek zamanına bakmaksızın veya yemeğin olmasını gözetmeksizin veya gözetmemek üzere girmeyin.

    inâ, bir şeyin zamanı gelip çatmak, yahut bir şey kemaline erip yetişmek mânâlarına gelir. burada ikisiyle de tefsir edilmiştir. bu "bakmaksızın" kaydı "girmeyiniz" fiilinin fâilinden haldir. yani zamanı gözetmemeniz, beklememeniz üzere, size yemeğe izin verilmedikçe girmeyin. fakat çağrıldığınız zaman da girin. zamanından önce de olsa girin. fakat yemeği yediğiniz zaman da hemen dağılın. hiç durmayın. söz dinlemek veya sohbet etmek üzere izin verilmedikçe girmeyin. bu da üzerine atfedilmiştir. bizim anlayışımıza göre, bu kaydın yararı, yemekten başka maksatlar için de izinsiz girmenin yasaklığını genellemektir. çünkü o izinsiz, zamansız giriş ve duruş peygambere eziyet veriyordu. evini daraltıyor, ev halkını sıkıyordu; fakat sizden utanıyor, girmeyin çıkın demekten sıkılıyordu. halbuki allah gerçeği söylemekten çekinmez, sıkılmaz. yani nûr sûresi âyeti gereği, başkasının evine izinsiz girenlerin ve ihtiyaçtan fazla duranları çıkarılması bir haktır. o halde allah'ın söylediği gibi söylemekten sıkılmamak gerekir. şayet size "geri dönün' denilirse dönüp gidin. bu sizin için daha temizdir." (nûr, 24/28) izin ile girdiğinizde de kadınlara bir meta, gerekli bir şey soracağınız veya isteyeceğiniz zaman artık onlara bir "hicab", yani görülmelerine engel bir perde, bir siper arkasından sorun. bundan böyle "harem", farz kılınmışıtır ki, o zamana kadar araplar da adet değildi. öyle yapmanız, izinsiz girmemek, çabuk dağılmak, hareme soracağınızı perde arkasından sormak hem sizin kalbleriniz, hem onların kalbleri için daha fazla temizliktir. şeytanî düşüncelerden, vesveselerden uzaklaşırsanız, hem kadınların, hem erkeklerin
    ···
  13. 13.
    0
    Ahzab 53'ü anlatılışından saptıran birisi olmuş. Ah be kardeşim biraz araştırsan tefsirlere baksan ne olur sanki? Zaten bu yazıyı da okumayacaksınız ama yine de atayım.

    "ey iman edenler! size izin verilmedikçe peygamberin evine girmeyin... " ümmetin peygamber ile ilgili durumu iki şekildedir: birisi peygamberle başbaşa olduğu durumdur. o zaman vacip olan onun rahatsız etmemektir. işte bu sûrenin 53. âyeti olan "ey iman edenler! peygamberin evlerine yemeğe çağrılmaksızın vakitli-vakitsiz girmeyin" emri ile bu, beyan buyuruluyor. ikincisi ise peygamber (s.a.v.) insanların arasında bulunduğu esnadadır. o zaman vacip olan da ona hürmet göstermektir. yine bu sûrenin 56. âyeti" olan "ey iman edenler! siz de ona salat ve selam getirin" ayetiyle de bu beyan buyruluyor. nur sûresi'nde de "ey iman edenler! kendi evlerinizden başka evlere izin alıp sahiplerine selam vermeden girmeyin." (nur, 24/27) buyurulmuş, kendi evlerinizden başka evlere sahiplerinden izin almaksızın girmeyiniz diye yasaklama getirilmişti. bu hüküm genel nitelikli olduğu için, elbette peygamberin evlerini dahi kapsıyordu. fakat "peygamber müminlere canlarından ileridir. onun eşleri de müminlerin anneleridir." (ahzab, 33/6) buyurulmakla, peygamberin müminlere canlarından daha ileri ve hanımlarının onların anneleri olması, müminlerin resulullahı'ın evine kendi evleri gibi izin almaksızın girebilmelerine caizlik verecek zannedilebilirdi. işte bu ayet hem böyle bir zanna yer olmadığını anlatıyor, hem bu vesileyle resulullah'ın eşlerine tesettürü emrediyor, hem de müminlerin anneleri olmalarının mânâsını açıklıyor. âyetten anlaşıldığına ve ibnü abbas'tan rivayet olunduğuna göre, birtakım kimselere zaman zaman resulullah'ın evinde yemek yediriliyordu. bunlar bazen, yemekten önce yetişinceye kadar bekliyorlar, yemekten sonra da hemen çıkıp gitmiyorlar, resulullah (s.a.v.) sıkılıyordu , bu ayet nazil oldu. hz. zeyneb ile evlendiği zaman yapılan düğün yemeğinde nazil oldu
    ···
  14. 14.
    0
    Biyologlar canlılarda müthiş bir yaratılış var demez, fizikçiler evren çok düzenli bir sistem var demez bunları idda eden siz cahil dinciler.
    ···
    1. 1.
      0
      bu dediklerin zaten göreceli şeyler dna sana müthiş gelmeyebilir ama bana geliyor
      ···
      1. 1.
        0
        Hayvanlarda körelmiş organlar bulunması senin aklına akıllı tasarımcıyı getiriyorsa seninle tartışmaktaki trajediyi düşünemiyorum.
        ···
    2. 2.
      0
      Ben dinci birisi değildim diyorum son zamanlarda bu ayetlerin açıklamasını bulamadığım için Allah'a olan inancım sıkılaştı. Ayrıca konuyu saptırma dostum kapak fotoğrafını. öylesine koydum. Sen bana bu ayetleri açıkla istersen sonra konuşalım?
      ···
    3. 3.
      0
      Hemen açıklayayım dağlar depremi engellemez tam tersine yer kabuğu hareketleri sonucu oluşur deprem haritasındaki depremin az olduğu yerlere bakarsan çoğu düz bir yer yuvarıdır.

      Denizlerin karışmaması kurandan çok önceden beri Yunanlılar tarafından biliniyordu.

      Diğerlerinin cevabını bilmiyorum araştırmam lazım.
      ···
    4. 4.
      0
      evrim var kardeş derdin nedir o körelmiş organlar o yüzden var ama gel gör ki bu yaratıcı varlığını çürütmez çürütür dersen kafana sokim
      ···
    5. diğerleri 2
  15. 15.
    0
    hayvan olduğum için okudum.
    ···
    1. 1.
      +5
      *** http://www.cerezforum.net...eki-bilim-adamlari.70279/

      senin cahiliye devrinden yaklagib 600-800 sene oncesinden adamlarin bulduklarina bak , illa birine inanacaksan bu adamlara inan

      • ** http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=3039
      sudan mi yaratildik ,topraktan mi , pihtilasmis kandan mi spermden mi ? tanri su ayetlere bir aciklik getirsin , karar veremiyor mu ?

      • ** https://tr.wikipedia.org/...tmosferin_katmanlar%C4%B1
      http://ete.cet.edu/gcc/st...rth-atmosphere-layers.jpg
      ara katmanlari sayip milleti karistirma , 5 tane ana katman vardir.

      • ** http://www.evrimagaci.org/fotograf/56/3917
      sular karisir sadece yavas karistigi icin karismiyor gozukur
      ···
      1. 1.
        +1
        Müslümandım senin yüzünden ateist oldum bin mutlu musun?
        ···
  16. 16.
    0
    okudum inanıyordum
    ···
  17. 17.
    0
    topraktan yaratılmışız peki bunun kanıtı varmı
    ···
    1. 1.
      0
      Ben aslında evrime inanıyorum kardeşim. Evrim, sanıldığının aksine ateizm propagandası değildir ki Charles Darwin'den önce islam'ın altın çağında bir çok islâm filozof, biyolog, bilim insanları bu teoriyi savunmuştur. Her şeyin tesadüfen olması bu teorinin ateizm ile yoğrulmuş tarafıdır.

      Allah her şeyi aşama aşama yarattığını bir çok ayette söyler. Biz yaratılan her şeyi sudan kıldık veya topraktan kıldık ifadeleri ise evrimle çelişmez. Evrim teorisinde de ilk bakteri suda oluşmuştur. Adem'e gelecek olursak adem ilk insandan ziyade ilk düşünebilen, evrimini tamamlayan modern insan (Homo Sapiens) olduğunu düşünüyorum.
      ···
    2. 2.
      0
      dostum (homo sapiens) olarak dünyaya da gönderildi. Zaten evrim teorisiyle bana göre çelişir öyle bir şey yazması bak aşşağı da iki ayetin farkını yazdım... ve bazı ayetlerde de siz ademin soyusunuz diye geçmez mi yani hepimizin ademden geldiği söylenmez mi tek bir kişinin soyundan geldiğimiz. iyi ama bunu nasıl evrime yorabilsin ki açıkça diğer ayetlerde belirtilmiş olan bir şeyi evrime yorarsan büyük çelişki çıkar ortaya. ( bana göre böyle yani kardeşim kendi düşüncelerini bilemiyorum )
      ···