/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 27.
    0
    bir up yapayım belki gözü takılıpta merak eden olur
    ···
  2. 26.
    0
    bekliyorum panpa
    ···
  3. 25.
    0
    Panpa eve gidince eleştiri atarım şimdi çalışmam lazım
    ···
  4. 24.
    0
    Bölüm12- Son Sigaram (FiNAL)

    Eve nihayet gelmiştik her yerim ağrıyor. Camiden sela veriliyor kulaklarımı diktim, Kemal Unca vefat etmiş. Babam, ben çıkıyorum Kemal ağabey öldürülmüş dedi. Annem çok şaşırdı kim yapar işinde gücünde adamdı dedi. Ben ise yüzümü çevirdim selayı dinlemeye devam ettim neden öldürüldüğünü söylemedi müezzin ben ekleyeyim , bir genç kıza planlayarak tecavüz etme, haneye tecavüz ve intihar süsüyle kadın öldürme. Cenazesinde iyi bilirdik diyen kişilerin bir tak bildiği yok. Bu cinayetten sonra mahalleye polis ekipleri doluştu. Bizim binaya geldiler babamla konuştular. Kapıdaki sivil polis, babama "Cinayetin Betül Karahan ile ilgili olduğunu düşünüyoruz. Betül'ün bedeninden Kemal'e ve farklı iki kişiye ait sperm bulundu." deyince babam kapıyı kapattı ne konuştuklarını duyamadım. Zannedersem daha önce tespit etmiş olmalılardı üç kişinin tecavüz ettiğini ve Kemal öldürülünce şüphelendiler karşılaştırma yaptılar şimdide diğer iki kişiyi bulmazlarsa onlarında öldürüleceğini düşünüyorlar. Erol'un dünden beri kayıp olduğu duyulunca şüpheleri uyanmıştı polislerin evden çıktım apartman boşluğundan yukarıdaki polisler ile Aygül Teyzenin konuşmalarını dinledim. Polisler, Aygül Teyzeden eve girmek için izin istediler. Erol'un saç teli varsa onu alıp karşılaştırma yapacaklarmış. Eğer bu test sonucundan hızlı davranamazsam polisler üçüncü kişiyi bulmak için bu iki kişiyle ortak arkadaş olanları toplayacak ve muhtemelen korkutarak katilin üçüncü şahısı öldüreceğini söyleyeceklerdir. Bu durumda babamı sorguya alırlarsa büyük olasılıkla itiraf edecektir. Polisler binadan çıkınca bodruma inip çakımı alacağım. Babam evde değildi bir an polislerin tutukladığını düşündüm. Eğer suçunu itiraf ederse artık ben tecavüzcü ve puştun oğlu olarak tanınacaktım mahallede, buna izin veremem mutlaka polislerden önce babamın işini halletmeliyim. Bina gayet sessiz ve sakindi hemen hızla merdivenleri indim bodrum katına girdim ve muazzam bir ceset kokusu , midem bulandı üstümdeki tişört ile burnumu kapatarak bıçağı sakladığım yöne ilerledim bıçak yerindeydi alıp cebime koydum bodrumdan çıkarken son kez Erol'un yüzüne baktım bir tecavüzcü katile göre çok huzurlu uyuyordu ben ise stresten her günüm zehir gibiydi her an bir yakalanma korkusu her dakika verdiğim sözü tutamama korkusu, ben huzursuzdum ancak o huur çocuğu hiç olmadığı kadar huzurluydu.

    Bodrumdan çıktıktan sonra eve geri döndüm. Odama geçtim pencereyi açtım Muratti Rosso paketimde iki dal kalmıştı, bir sigara yaktım. Ölümü bekler gibi babamı bekliyordum çakı açılmış vaziyette pencere altındaki mermerdeydi. Babam hızlı adımlarla eve geliyordu çok telaşlıydı. Başını yerden kaldırmıyordu sigara içtiğimi bile görmemişti. Süngerine kadar içtiğim sigarayı fırlatabildiğim kadar uzağa fırlattım çakımı iki elimin avucuna alıp inceledim sağ avucumdaki yara biraz iyileşmişti. Çakının sapından tutup sıkıca kavradım artık o büyük buluşmaya hazırdım. Babam kapıyı açtı hemen ellerimi cebime soktum çakıyı sağ elimle cebimin içinde sıkıca tutuyordum.
    "Savaş! Annen nerede?"
    "Bilmem"
    "Oğlum hazırlan gidiyoruz her şeyini topla."
    "Neden?"
    "Burada kalamayız artık ben bir yer ayarladım ..'a gidiyoruz artık orada yaşayacağız.Ev bulana kadar asker arkadaşımda kalırız sonra orada bana iş ayarlacak ben akşam 9'a üç tane otobüs bileti aldım herşey hazır."
    "Baba sana sadece bir kez soracağım doğruyu söyleyeceksin olur mu?"

    Babam şöyle bir duraksadı korkuyla yüzüme baktı ve kafasıyla yavaşça onayladı.

    "Betül öğretmeni siz mi öldürdünüz?" söylerken terlemeye ve titremeye başlamıştım başımdan kaynar sular dökülüyordu vücuduma müthiş bir ürperti geldi. Babam cevap veremiyordu. Yüzüme korkuyla bakıyordu sağ elimi cebimden çıkardım ve çakıyı açtım göz gözeydik, babam bir ara gözünü çakıya kaydırdı ama hemen sonra yüzüme dikti gözlerini bir tedirgin kedi gibi pozisyon aldı kaçmayı planladığını anladım.

    "Baba, neden yaptınız?"
    "Oğlum.. bak hiç bir şey göründüğü gibi değil o kız yolluydu biz öldürmedik kendi intihar etti bak sakın yapma.. Yoksa Kemal'i sen mi öldürdün?" duraksadıktan sonra birden parladı "Ulan huur çocuğu sen ne hayırsız evlatsın lan bırak o bıçağı giberim şarap çanağını.."
    "Sadece Kemal'i değil. Erol'u da ben öldürdüm.Şimdi seni öldüreceğim"

    Yavaşça yaklaştım, babam hızla kapıya yöneldi kaçmasına izin vermeden sağ karın boşluğuna sapladım hızla geri çektim bıçağı babam iki büklüm oldu acıdan inliyordu. Sol elimle geriye doğru ittim kapıya doğru dayandı. Bıçağı sımsıkı kavradım tüm öfkemle bağırarak kalbine sapladım. Son kez yüzüme baktı bir şeyler söylemeye çalışıyordu sesi kısılmıştı. Duymaya çalıştım ancak ne dediğini anlamıyordum öfkeyle baktım gözlerine sonra devam ettim:

    "Baba sen ölüyorsun ve ben hiçbir şey hissetmiyorum.Ne garip."

    Babam gözlerini kapattı bıçağı olduğum yere bıraktım babamın cesedini kenara çektim ve kapıyı açıp dışarıya çıktım. Üstümde ve elimde kan lekeleri vardı eve geri dönüp banyoya girdim güzelce temizlendim. Çekmecemden kar beyaz bir tişört ve beyaz iç çamaşırları çıkardım. Teyzemin düğünü için aldığımız beyaz pantolonumu giydim. En son beyaz bir çorap giyip ayaklarıma sıradan bir tuvalet terliği giydim. Garip bir his içerisinde dışarıdaki her şeyi incelemeye başladım. Hayatta yapmak isteyip de yapamadıklarım aklıma geldi. Bir idam mahkumu gibi çevreye boş boş bakıyordum. Nereye gidiyorum bilmiyorum ayaklarım istemsizce beni köprüye doğru zütürüyordu. Yolda sıra arkadaşım Cenk'e rastladım. Selamlaştık bana nereye gidiyorsun diye sordu. Arkadaşım Cenk'e üç cinayet işlediğimi anlattım yüzüme dehşet ile baktı neden öldürdün diye sordu. insanlar o kadar kötü şeyler yapıyorlar ki ben anlatmaya utanıyorum. Konuşamadım sadece Betül Öğretmen diyebildim ne ilgisi var diye sordu sadece intihar süsü ile öldürdüklerini söyleyebildim. Bana polise anlatsaydın dedi belkide son kez içten bir kahkaha attım bana teslim olacak mısın diye sordu ilkten kafamdaki ölüleri gömmem lazım dedim. Helallik isteyip vedalaştık bu gün hava pek bir güzeldi, sanki Betül Hocama inat kıskandırırcasına, bu gün hava çok güzeldi. Sanki Betül Hoca yok diye herkes çok mutluydu. intikamı almıştım yüzümde tatmin olmuş bir ifade ancak hiç bir şey hissetmiyordum kuşlar, martılar boşuna uçuyordu sanki, güneş boşuna açıyordu. Galata kulesi, Dolmabahçe, Kız kulesi etrafıma şöyle bir bakındım son kez, derin bir iç geçirdim cebimde son yetim kalmış sigaramı yaktım dumanında tüm hayallerim savruluyordu. Aklıma ilk aşkım Betül geldi. Sarı saçlı,bal gözlü ve açık tenli. Sonra Betül öğretmenim, gece karanlığı uzun saçları siyah gözleri. ikisi de birbirine hiç benzemiyordu tam tersiydi ikiside, ikisininde tek ortak yönü vardı. ikisi de çok güzel gülümsüyorlardı. Sigaramdan son kez çektim, annem aklıma geldi. Gözümden iki damla yaş süzüldü affet diyemedim. Boğazın esintisi değildi sanki bu ölümün soğuğu iliklerimde hissettim ve bir dakika daha yaşamak istemiştim sadece tüm öldürülen Betül'ler gibi..

    BENi TAKiP EDENLERE TEŞEKKÜRLER YORUMLARINIZI MERAKLA BEKLiYORUM.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 23.
    0
    Yaz panpa dün uyuya kalmışım
    ···
  6. 22.
    0
    cinli korkunçlu veya gibiş hikayesinden başka tutmazmı şu amk sözlüğünde

    tam 5 gün kurguladım kaliteli bir yaşam öyküsü olsun diye bari okuyup beğenmediyseniz olmamış deyin böyle giblenmemek daha kötü.

    son bir part kaldı final bölümü merak eden olursa paylaşıp gideceğim.
    ···
  7. 21.
    0
    Bölüm11 - Katil

    Gözlerimi açtığımda hastanedeydim sol kolumu alçıya almışlar. Yanımda annem ve babam bana merak dolusu gözlerle bakıyorlar. Annem,gözlerimi açtığımı görünce çok sevindi

    "Oh..Allah'a şükürler olsun açtın gözünü yavrum"
    Bir yandan babam "Oğlum..iyi misin? Kim yaptı bunu sana yüzlerini görebildin mi? Kaç kişilerdi ? Seni dövüp apartmana atmışlar şerefsizler neden bu hale soktular seni oğlum konuşsana!"

    Ben olaylara anlam vermeye çalışırken bir yandan öldürmeyi planladığım adam benim için endişeleniyordu. Bir an öldürmekten vazgeçecek oldum sonra Betül Öğretmenim aklıma geldi. Babamın yüzüne bakınca tiksiniyordum, hayatı boyunca sarılmamıştı bana sarılmışsada ben hatırlamıyorum çok küçüktüm. Ömür boyu babalarıyla arkadaş gibi konuşan oğlanlara imrenmişimdir hep , sanki bizim aramızda uçurumlar vardı babamla yada sevmiyordu sadece onu temsil ettiğimi düşündüğü için bazı şeyleri önemsiyordu. O kadar yorgundum ki bir kez daha gözlerimi kapadığımda uyumuşum büyük bir huzurla uykuya daldım. Şuana kadar iki şerefsizi ortadan kaldırdım ve şüphe çekmedim bu huzur bundan kaynaklıydı. Ve şimdi hep ertelediğim ancak kaçınılmaz olan babamı öldürmeye sıra gelmişti. Onu sona bırakmamın sebebi zor olduğundan değil aksine çok daha kolay olacaktı. Bu yüzden işe zordan başladım aslında Erol huur çocuğunu öldürmek, Kemal şerefsizinden daha zordu. Ancak ilk Kemal denk gelmişti ve ondan başladım belirli bir anlamı yoktu yani tüm planlarım çok acemice olduğunun farkındaydım öfke cinayetlerinde anca bu kadar plan yapılabilir herhalde. Aklıma son işlediğim cinayet geldi Erol, iki oğlu da neden öldürüldüğünü bilmeyecekti. Aslında hiç kimse bilmeyecekti bu cinayetlerin işlenme sebebinin bilinmesini istiyordum aslında, ancak yakalanmaya niyetim yoktu. Eğer bana ulaşırlarsa intihar etmeyi düşünüyorum. insanın her çıkmaz yolda bir seçeceği vardır. En son ihtimalde elindeki bombanın pimini çekersin. Bunun bilinciyle bir huzur kapladı okula günlerdir gitmiyordum. Duyduğuma göre okuldaki, Betül Hocanın öğrencilerinden bazıları da okula gitmiyormuş. O, okulda çok sevilirdi ben yanına gitmezdim sadece koridorda görürsek birbirimizi selamlaşırdık. O bana hal hatır sorardı bende ayıp olmasın diye sorardım. Okulda hep Betül Hocanın yanına gelirdi öğrenciler her tenefüs rahat bırakmazlardı. Çok sıcakkanlıydı herkese gülerdi kimsenin ona kötü duygular besleme imkanı yoktu.

    Hastahanede sabah taburcu olmadan evvel hastahane polisi ifademi aldı. Bende kafamda o an kurguladığım şeyi polise anlattım.

    "4-5 kişi haraç istediler cebimde para yoktu yalan söylediğimi söyleyip bana saldırdılar. Daha sonra birisi bıçak çekti paramın olmadığını tekrar söyledim. Dinlemedi, bıçağı saplar gibi yapıp geri çekiyordu elimle müdahale etmek isterken elimi kesti. Daha sonra sinirlendim eline tekme attım bıçak savruldu ondan sonra hepsi üstüme çullandılar, itip kaktılar kafam duvara çarptı yere yığıldım. Sonra korkup kaçtı hepsi, tüm gücümle eve gelmeye çalıştım ancak 2.kata çıkarken ilk basamakta bayıldım. Daha sonra gözlerimi açtığımda hastahane odasındaydım ailem beni bulup getirmiş."
    "Saldıranları tanıyor musun?"
    "Yok hayır hayatımda ilk kez gördüm bizim mahalleden olamazlar."
    "Eşkal verebilir misin?"
    "Valla nasıl desem ki hepsi esmer belalı tiplerdi kaç kişi olduğunu bile şuan hatırlayamıyorum ama en az 4 kişiydiler."
    "Neyse geçmiş olsun iyileştikten sonra kısma gel robot resim çizdirirsin."
    "Tamam sağ olun komiserim."
    Tümünü Göster
    ···
  8. 20.
    0
    Son iki part beyler yorumlarınızı merak ediyorum
    ···
  9. 19.
    0
    Bölüm10 - Bıçak Sırtı

    Kemal'in cesedi tenha sokak ortasında yığılıp kalmıştı. Bende hızla oradan uzaklaştım karanlık çökmüştü olayın sıcağıyla bir şey anlamasamda bıçağı tuttuğum sağ elimin baş parmak ile işaret parmağımın arasının yarıldığını fark ettim, avucum kanıyordu. Kimse görmesin diye ellerimi cebime soktum, başımı öne eğip evimin yolunu tuttum. Yol boyunca hiç bir şey düşünemiyordum aklım durmuştu adeta, öldüğünden emindim ancak ya ölmediyse diye bir telaşa kapıldım. Ben bu gün katil olmuştum ve hiç bir şey hissetmiyordum sadece diğerlerini de en kısa zamanda öldürmem gerekiyor hissi dahada ağırlaşmıştı. Bu baskıyı üzerimde daha net hissettim ancak o kadar şaşkın ve panik halindeydim ki plan yapacak halim yoktu. Keşke üç cinayeti de önceden detaylı olarak plansaydım diye aklımdan geçirdim. Olan olmuştu artık sıradaki kurbanım Erol Akşener , bizim ev sahibi apartmanın üst katında karısıyla birlikte yaşıyor. Tek başına yaşasaydı işim çok kolay olacaktı diye düşünüyordum. Karısı varken bunu yapamazdım sadece suçlulular cezasını çekmeliydi. Onu yalnız yakalamalıydım birden olduğum yerde durdum eve çok yaklaşmıştım ancak eve girmekten vazgeçtim. Erol kahvehanede olmalıydı onun gelmesini bekleyip işini halledebilirdim. Eğer ikisinin ölüm haberi duyulursa babam her şeyin farkına varacaktı. Çünkü tüm gün evde yoktum ve sağ elimin avucunda kegib var eğer anlarsa her şey berbat olur. Bu işe başlarken üçünü de ortadan kaldıracaktım Betül öğretmenime söz vermiştim asla bu üç cinayetten önce yakalanmamalıyım .Mümkünse bu iki cinayetin haberi duyulmadan babamı öldürmem gerekiyor. Kendimden çok korkmuştum o kadar canice planlar kurguluyordum ki bir an içimde başka birimi var diye sorgulamaya başladım. Ben Savaş, daha on yedisinde bir eli kanda öğrenciyim geleceğe dair hiç bir hayalim yok. Hayatımda iki Betül tanıdım ikisi de öldürüldü. Benim hayallerimi faili meçhul bıraktılar mutsuzluktan müebbet yedim. Son 4-5 dal kalan Muratti Rosso'mdan bir sigara yaktım. Hayatım şu sigara paketi gibi her geçen zaman azalmakta ve kül olmakta. Elim tekrar kanıyordu fazla derin olmasada çok keskin bir acısı vardı. Dişlerimi sıktım o acıyı duymamak için, bu acı beni vazgeçirmeye yetmez bir kere bastın mı o tetiğe geri dönüşü yok.

    Karanlıktan beliren bir adam Lale Apartmanına yaklaşıyor gece lambasının
    altından geçince yüzü aydınlandı. Erol Bey olduğunu gördüm. Sağ cebimdeki bıçağın sapını sıkıca kavradım , derin bir acı sağ elim çok acıyordu yinede tüm gücümü toplamaya gayret ettim. Erol, apartmana girince hemen yerimden doğruldum apartman kapısına doğru hızla koştum. Erol merdivenleri çıkmaya yeni başlamıştı kapıyı açtım arkasına baktı. Beni görünce selam verdi başımı salladım o arkasını dönünce cebimdeki çakıyı çıkarıp bir hamleyle sağ boşluğuna sapladım. Bağırmasın diye sol elimle ağzını kapattım beni itt , dengemi kaybettim adam üzerime yığıldı. Merdivenlerden yuvarlandık aşırı bir gürültü olmuştu çok korktum sanki tüm her şey bitmiş gibi bir boşlukta hissettim kendimi. Başım acayip ağrıyordu elimi enseme zütürdüm bir sıcaklık vardı elim kan içinde kalmıştı gözlerim bulanıklaşmaya başladı, başım döndü her an bayılabilirdim. Üzerimde ceset var bu şekilde biri görmemeli tüm gücümü topladım ayağa kalktım. Erol'un koltuk altlarından tutup alt kattaki bodruma taşıdım. Bodrumda bulduğum bir paçavrayla bıçağı sildim ardından eşyaların arkasına sakladım. Erol'un cesedini öylece bırakıverdim bodruma, belki 1-2 gün zaman kazanabilirim diyerek. Gözlerim karardı son kalan gücümle bodrumdan çıkıp kapısını kapattım. Merdivenlere ilk adımı attıktan sonra elim ayağım tutmadı ikinci adımı atamadım.

    Betül Öğretmen iki kere kitlediği kapısını açtı. Savaşı yerde yatar halde görünce korkmuştu yanına gitti ve seslendi. Savaş kendine geldi ve ayağa kalktı

    "Günaydın Öğretmenim"
    "Günaydın Savaş.Ne oldu niye merdivenlerde yatıyorsun."
    "Bilmiyorum."
    "Bakkala mı gidiyordun ? Banada bir ekmek ve Winston Light alır mısın?"
    "Tabi alırım hocam."

    Paltosunun cebinden cüzdanını çıkarıp iki beşliği Savaş'a uzattı. Teşekkür etti. Savaş parayı aldıktan sonra bakkala doğru yola koyuldu. Dışarıdan bir ekmek alıp bakkalın içine girdi kasada 8 yerden bıçak darbesi almış kanlı gömleğiyle Kemal Amca oturuyordu.

    "Sen niye ölmedim?"
    "Yoğun bakımdayım beni birisi buldu hastaneye yetiştirdi."
    "Bir Winston Light."
    "O mu istedi?"

    Savaş sustu

    "Çok pişmanım . Para istemiyorum bunlar benden olsun."
    "Şerefsiz huur çocuğu sen bir kızın hayatını karart sonra çok pişmanım de bu kadar basit mi lan insan hayatı!"
    "Özür dilerim. Sen teslim olacak mısın?"
    "Niye?"
    "Beni öldürdün."
    "Daha öldürmem gereken biri daha var."
    "Erol'u niye daha önce öldürmedin de ilk beni öldürdün o teklif etmişti bana!"
    "Kes sesini."
    "Babanda bu işin içinde onuda öldürecek misin?"
    Tümünü Göster
    ···
  10. 18.
    0
    Bölüm9 - ilk leş

    Bugün, geçenlerde verdiğim sözü düşündüm artık tamamı ile emindim ismimin hakkını verme zamanıdır diye düşündüm bu başlattığım savaş tüm Betüller adına tüm öldürülen veya öldürülecek olan Betüllerin savaşı, intikam değildi kesinlikle bu bir savaştı ve ben bu savaşı tüm şerefsizlere, tecavüzcülere,Erol ve Kemal gibilere, babama karşı başlattım bu savaşı. Dışarıya attım kendimi temiz hava çok iyi geldi. Şimdi sakin bir kafayla yapacaklarımı düşünmeliydim. .. Parkının girişindeki seyyarın tezgahına baktım çakı ve bıçak satıyordu daha önce hiç kullanmadım gözüme kestirdiğim bir çakıyı elime alıp açıp kapadım işaret parmağıma ucunu değdirip keskinliğini test ettim. Bu iş görürdü fiyatını sordum biraz pazarlıkla 10 liraya satın aldım. Kafamda o an gidip Erol, Kemal veya babama saldırmayı düşündüm ancak bu akıllıca değildi. Hepsini öldürmek istiyordum bu yüzden dikkatli davranıp yakalanmamalıyım. Unca Bakkalın önünden geçiyordum Kemal birisiyle ayak üstü muhabbet edip gülüşüyordu. Betül'ün ölmesi zerre kadar umurunda değildi nispet yapar gibi çok mutlu gözüküyordu. Kararımı vermiştim ilkten o şerefsizi öldüreceğim her şeyi kafamda planlayıp kurguladım. Bakkalı saat 5'te çırağına devrediyor oradan evine gidiyordu. Evine giden yol öldürmek için sofa bir yer tam kırk iki dakikam vardı. Gittim iki sokak ötedeki Tekel'e ısınmak için iki bira aldım titriyordum ancak soğuktan değil korkudan üşüyordum. Ayaklarımı hareket ettirmekte zorlanıyordum çayırlığa gidip bir taşın üstüne oturdum dişlerim birbirine çarpıyordu. Tuborg'u açıp kafama diktim yarısından fazlasını içtim, öğürme geldi nefesim boğazıma kaçmıştı uzun bir süre öksürük krizi tuttu. Yüzüm kızardı gözümden yaş geliyordu. Benim bu halimi gören adamın teki içmesini bilmiyor gibisinden söylenerek yoldan geçti gitti. Biraları bitirmiştim saate baktım Kemal'in bakkaldan çıkmasına on dakika kalmıştı, ellerimi cebime atarak Unca Bakkal'a doğru yürüdüm bakkalla aramda yaklaşık yüz metre vardı, durdum bir Muratti yaktım çok geçmeden çırak bakkala girmişti. Ardından yaklaşık bir dakika sonra Kemal'i gördüm dükkandan çıkıyordu. Fark ettirmeden mesafemi koruyarak takip ettim bir az sonra o tenha yola girecekti tekrar vücudum kıpır kıpır olmuştu iki kolumda karıncalanmaya başladı heyecandan midem bulandı ara sokağa girdik zaman gelmişti fakat bir tane ayyaşın teki de o yoldan geçiyordu ardımdan görgü şahidi bırakmak istemiyordum çünkü iki kişi daha öldürecektim. Evine yaklaşmıştık çevreme şöyle bir baktım o yolda 20 metre önümde Kemal vardı ve etrafta başka kimse yoktu cebimden çıkardığım çakıyı açtım adımlarımı hızlandırdım. Derin soluklar alıp vermeye başladım. Nefes alış verişimi Kemal duydu arkasına döndü, yüzüme baktı çok panikledim elimdeki çakıyı gördü bir şey söyleyemedi. Var gücümle karaciğerine sapladım bıçağı beni itmeye çalıştı ama nafile tekrar çıkarıp yine aynı yere sapladım. "Betülden ne istediniz şerefsizler!" defalarca bıçakladım kaç defa bıçakladığımı hatırlayamıyorum, her bıçağı sapladığımda içimden bir yük kalkıyor gibi hissediyordum tüm öfkemi o bıçakla boşaltıyordum sanki. Kemal artık nefes almıyordu artık bundan sonra hiç bir Betül'e zarar veremeyecek.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 17.
    0
    tdk'ya uygun yazsan harbi kitap gibi amk devam et panpa
    ···
    1. 1.
      0
      edebiyat bölümü okumuyorum panpa affola zaten çoğu yazarda bayağ yazım hatası yapar editörler düzeltir hataları. zaten şuan iki kişi takip ediyor fazla kasmaya gerek yok
      ···
  12. 16.
    +1
    Bölüm8 - ilk Betül

    Siyah gömlek ve beyaz yakalar yüzlerce aynı üniformayı giymiş çocuklar. içlerinden biri farklıydı. Sarı saçlı,bal gözlü ve açık tenli ,ne zayıf ne de şişman bir kız. Elleri çok küçük , onun gözlerine bu kadar dikkatli bakmamın sebebi neydi? Daha ismini bile bilmediğim bir güzel bakışlarında huzuru hissediyordum. ilkokul 1, resim dersi boyama yapıyoruz. Betül'ün boyaları yok öğretmen benim yanıma oturttu. Önce tanıştık tokalaştık, pastel boyalarımı ilk defa birisiyle paylaştım. Çok güzel resim çiziyordu ne çizdiğini sordum bir ev çiziyordu yaz günü bacası tüten bir yanında annesi diğer yanında babası hepsinin yüzleri gülüyordu resimde herkes çok mutluydu. Ben ne çizeceğimi bilmiyordum bana sordu sen ne çizeceksin diye öyle biraz düşündüm ikimizi çizeceğim diye cevap verdim. Hayalimi paylaşmıştım ilk defa biriyle henüz küçücük birer çocuktuk ancak kalbimiz kocamandı. Ellerimiz o kadar küçüktü ki parmağımızı kapıya veya sıraya sıkıştırdığımızda öğretmenimizin aklı çıkardı kopacak edecek diye. Ben daha dünyayı tanımadan bir Betül tanıdım sarı saçlı,bal gözlü ve açık tenli ,ne zayıf ne de şişman. Bir gün okula gelmedi öğretmenimiz okula gelmeyen her çocuğun ailesini o akşam arar neden gelmedi diye sorar. Haftalar geçmişti sıramda tek başıma oturuyorum resim derslerinden nefret etmeye başladım. Sınıftakiler onu soruyordu. Öğretmenimiz bizden saklamış meğerse Betül kaybolmuş haftalardır aranıyormuş. Bir gün okul çıkışında duvarda yüzünü gördüm bir kaç tane , yeni okuma-yazmayı sökmüştüm. Afişte "Sarı saçlı,bal gözlü ve açık tenli ,ne zayıf ne de şişman 7 yaşında kız çocuğu adı Betül okul üniformalı. KAYIP! Lütfen gören duyan olursa bu numarayı arasın.." afişte fotoğrafı vardı söktüm birini aldım çantama koydum. Onun yüzünü unutmamak için arada çıkartır bakarım hala unutursam kalbim kurusun! Her baktığımda ağlarım şimdi yaşasaydı 17 yaşında olacaktı. Belki çok güzel olduğu için benim şuan suratıma bakmayacaktı. Umurumda bile değil o benim her zaman küçük Betül'üm olarak kalacaktı zaten. Bir gün haberi geldi organ mafyası öldürüp bir çöpe atmışlar Betül'ün cesedini. Bir çöp gibi buruşturup atmışlar bir çöp konteynerine, tüm hayallerini tüm umutlarını bir hiçmiş gibi atmışlardı. Bir çöple eşit tutmuşlardı Betülümü. Çok küçüktü henüz, gülerken otuz iki dişini de gösterirdi. En çokta mavi rengi severdi. Küçükken öldürdüler onu daha çizmediğimiz onca resim vardı oysa. Eski afiş gözyaşlarımdan ıslanmıştı yine, katlayıp koydum gardırobun en derinlerine. Geçen gün bir Betül daha öldürülmüştü. Niye öldürülüyorlar? Bunu hak edecek ne yaptılar ki? Tüm suçları kocaman gülümsemeleriydi belkide hayata karşı yaptıkları en büyük suç buydu!
    Tümünü Göster
    ···
  13. 15.
    +1
    Devam et panpa Hala dinliyorum
    ···
    1. 1.
      0
      kusura bakma takip edildiğini bilmiyordum devam edicem
      ···
  14. 14.
    +1
    Bölüm7 - Varla yok arası

    Okulda Betül Öğretmen için yas ilan edildi, taze güller bırakıldı anısına. Tüm okul cenazesine gitmişti. Savaşın, dün ağlamaktan şişen gözleri yorulmuştu , artık damlayacak yaş kalmamış kurumuştu. Cenazede tüm çocuklar ağlıyordu istinasız tüm öğretmenler göz yaşı döküyordu, Savaş hariç. Savaş uzun süre gözlerini kırpmadan cenazesine baktı hocasının. Bir damla yaş dahi dökmedi o gün. Hiç kimseyle konuşmadı, eve gittiğinde direkt yatağına girip uyudu. Betül hocasının yatak odasında etrafı süzüyor bir süre sonra babası, Erol ve Kemal geliyor. Betül bayılmış bir halde, onu yatağa fırlatıyor. Üçü de bin gibi gülümseyip kemerlerini çözmeye başlıyor. Savaş, bir hışımla üstlerine doğru atılmak istiyor fakat iki eli de kalorifer peteğine arkadan kelepçeli halde hareket edemiyor. Bağırmak istiyor fakat sesi çıkmıyor , babası ve arkadaşları onu görmüyor. Hayvanca gencecik kızın üzerine çıkıyorlar sırayla, gözlerini kapatmak istiyor Savaş o yaşananları görmemek için ancak kapatamıyor. Gözlerini kırpmadan dakikalarca o işkenceyi seyretmeye maruz kalıyor. Bir süre sonra gözlerini tekrar açıyor Savaş. Ellerindeki kelepçeler kaybolmuş , yatak odası kapısı kendiliğinden ardına kadar açılıyor içerideki pis ter kokusundan midesi bulanmaya başlamıştı odadan çıkıyor ve salonda ağlayan Betül hocasını görüyor. Babası ve arkadaşları onu tavana asıyor. Betül sesleniyor "Ne olur yardım et yalvarırım!" salona doğru koşmak istiyor Savaş. Ancak tam salona adımını atacak iken kapı boşluğundan demir parmaklıklar yükseliyor. O parmaklıkları kırıp geçmek , hocasını kurtarmak istiyor ama nafile "Baba yapmayın!" diye avazı çıkana kadar bağırıyor fakat hiç biri duymuyor Savaş'ı.

    Kan ter içinde "yapmayın" diye bağırarak uyanıyor Savaş. Nefes nefese kalmış uyandığında hala sayıklıyor "yapmayın, yapmayın" diye. Zor yutkunuyordu kalkıp sürahiyi kafasına dikti. Gözleri hala o rüyada, evden çıkıp Betül Hocasının evine doğru koşmaya başladı. içeriden çığlık sesleri yükseliyordu. Bu ses Betül'ün sesi. Savaş, kapıyı yumrukluyor "yapmayın lan" diye var gücünle bağırdı. Bir süre sonra kapı tıkırtıları olmaya başladı. Yüksek sese uyanan Erol Beyler ve anne babası Betül Hocanın katına yöneldi. Savaş'ı kapıyı tekmelerken görünce hepsi telaşa kapıldı. Erol Bey "Ne oluyor yahu gecenin bu saatinde!" diye söylendi. Savaş'ın babası oğlunu sakinleştirmeye çalıştı. Savaş, içine şeytan girmiş bir halde kızarmış ve terden sırılsıklam olmuştu. Betül Hocasının kapısını tekmeliyordu ve içeridekilere bağırıyordu "Dokunmayın ona! Sakın dokunmayın!" .Sonra biraz durup sakinleşti yaklaşmaya çalışan ailesinden kaçıp var gücüyle koşmaya başladı. Binadan çıktı ve mezarlığa doğru koşmaya devam etti. Betül Hocasının mezarlığına. Mezarlık bekçisi Savaş'ı durdurmaya çalıştı ancak çok hızlı koşuyordu Savaş, bekçi onu yakalayamadı.
    Savaş , hocasının mezarına gelince durdu titrek ve ağlamaklı bir sesle yakardı Betül Hocası'na:

    "Kurtaramadım hocam.. yetişemedim.. beni affedin hocam sizi duyamadım, anlayamadım olanları. Hocam beni affet nolursun seni kurtaramadım benim ellerim kelepçeliydi , bağırdım yapmayın diye kimse duymadı.Ben sizi o gün duymadım hocam ne olur, yalvarırım ne olur sen beni duy! Seni mezara koyanları bende koyacağım bunu bil Hocam. Yanlarına kalmayacak.. kalmayacak."

    Bekçi koşarak Savaş'ın yanına geldi. Koluna girip bekçi kulübesine zütürdü sakinleştirmeye çalıştı ,elini yüzünü yıkattı. Bardağa su doldurup Savaş'a uzattı. Savaş , kendine gelince evine dönmeye karar verdi bekçiden sigara istedi Uzun 2000'inden çıkartıp Savaş'a uzattı bekçi, ardından çakmağıyla sigarasını yaktı ve dikkatli olmasını tembihleyip uğurladı. Bekçi bu tür vakalara karşı alışkındı pek tuhaf karşılamadı bu isyanı. Savaş, iki elini cebine attı. Ağır adımlar, başı yerde ağzında tembel bir sigara aklı gördüğü rüyada ve ettiği intikam yemininde.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 13.
    +1
    Anlat panpa dinliyorum
    ···
  16. 12.
    +1
    5-10dk arayla part sıçıyoruz gibleyen yok vay amk (gerçi tüm partlar hazırda okuyan varsa diye belli arayla atıyorumda)

    okuyupta pişman olan varsa her türlü küfüre açığım ama harbi "bir çay içseydik" amk daha paravanı açmadan olmaz ki sonlarını ağlayarak yazdım bu duygularımı paylaşmak istiyorum
    ···
  17. 11.
    +1
    (Takip eden 2-3kişi var sanırım devam ediyorum)

    Bölüm6 - Karanlık bir sabah

    Karışık bir gürültüyle güneşsiz bir sabaha uyandı Savaş. Merkeze yakın yerde otursalarda bu kadar yoğun insan sesi ona normal gelmedi. Yatağından kalkıp pencereye yöneldi, perdeyi çektiği anda bir dolu insan ve polis arabaları.. Aklı durmuştu vücudu buz kesildi. Bir süre sonra titremeye başladı aklında acaba soruları beynini kemiriyor müthiş bir bulantı bastı hareket edemiyordu olduğu yerde istifra etmeye başladı. Soğuk terler akıyordu anlından titrek elleriyle kimseye aldırış etmeden bir sigara yaktı. Dışarıdaki koca karıların "Aa..Bu Yunus'un oğlu değil mi bu yaşta sigaraya mı başlamış" sözlerini işitmiyordu bile kalabalıktan yükselen "Ah çokta gençti neden kıymış canına." sözü beynine kurşun gibi saplanmıştı gözlerinden yaşlar süzülüyordu yarım kalan sigarasını aşağıya attı. Olay yerci polis yukarıya doğru el işaretiyle birader ne atıyorsun sigaranı aşağıya doğru diye sitem etsede Savaş'ın hiç bir şey umurunda değil. içeri girdi nefesi kesildi ağlıyordu fakat sesi çıkmıyordu kal geldi. Başını elleri arasına alarak yere çöktü onun felsefe hocası, komşusu ölmüştü. Betül ölmüştü. Onun ilk aşkı Betül ile aynı isme sahip, annesi hariç tek konuştuğu kadın bugün evinde ölü bulunmuştu. Söylenene göre intihar etmiş, ihbarı yapan ev sahibinin karısı Aygül Teyze, verdiği ifadeye göre Betül ablanın annesi sabah Betül'e iki gündür ulaşamıyor ve kendisini tanıyan komşusu Aygül'ü arıyor rica ediyor
    bir bakar mısın diye. Aygül Teyze , Betül Öğretmenin kapısını çalıyor açan olmayınca telefon ile arıyor fakat cevap veren yok bu durumdan şüpheleniyor. Çünkü Betül Öğretmen iki gündür okula gelmiyor ve evinden çıktığını da gören yok. Aygül Teyze, anahtar ile eve girince şok manzara ile karşılaşıyor ve polise haber veriyor. Betül Öğretmen, evinin salonunda kendini asmış. Savaş dakikalar sonra kendine geldi evde kimse yoktu anne ve babası polise ifade vermekle meşgul, tüm apartman sakinlerine sorular soruldu.Ölümün intihar vakası olup olmadığını değerlendiriyor polis. Evin sokak kapsından sesler gelmeye başladı ardından kapı açıldı gelenler Savaşın annesi Neriman ve babası Yunus'tu. Yunus şaşkın ve tedirgin ifadeyle oğluna seslendi:
    "Oğlum gel Betül ablan intihar etmiş polis soru soracak."

    Gözleri kan çanağına dönmüş Savaş odasından çıktı. Polis ona Betül'ü sordu.
    "Gece karanlığı kıvırcık ile dalgalı saç arası uzun saçları olan, hafiften esmer tenli ve siyah gözlü olan Betül. Annesi babası onu okutup öğretmen yapmışlar burada namusuyla öğretmenlik yapıyordu benim Betül Ablam kimseye kötülüğünün dokunduğunu görmedim tek suçu bekar olmaktı." dedi Savaş.
    Babası yutkundu bakışları yere doğru indi. Polis en son ne zaman gördüğünü sordu herkes gibi iki gün evvel diye cevapladı. intihara meğili var mıydı sorusunu duyunca gözlerini büyük bir öfkeyle polis memuruna dikti.
    "Benim Betül Öğretmen'im bu dünyada en son intihar edecek kişidir." dedi öfkeyle , polis memuru notlar aldı ve baş sağlığı dileyip aşağıya indi. Bir süre sonra kalabalık dağıldı ve hiçbir şey yokmuş gibi herkes hayatına devam etti. Sanki Betül diye biri daha önce hiç yokmuş. intihar etti diye "Allah affetsin" diye yüz çeviren dayılar, cenaze işlerini merak eden gençler, okumayı mevlütü şimdiden ayarlayan yaşlı kadınlar onlar farkında değil. Bu gün bir Betül öldü. Bir kadın intihar etti hemde iki gün evvel gülümseyen mutlu bir kadın, cesedine baktı bir bebek gibi masumdu öğretmeni. Bu gün bir güneş karardı yarınları aydınlatacak, bir gül koparıldı daha koklanmamış iken, kara toprakta kaybolan bir güzel. Bir Betül daha öldü bu sabah. Bu sabah bir kadın öldü gece karanlığı uzun saçları kıvırcık ile dalgalı arasında olan, hafiften esmer tenli ve zifiri karanlık gözleri bir daha açılmayana dek kapandı.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 10.
    +1
    "Hayatının şu sokak kadar boş olduğunu düşündü. Bir sigara yaktı.."

    güzel gidiyorsun bin
    ···
  19. 9.
    +2
    Hikaye başladı beyler buraya kadar okuyan varsa kendini belli etsin .

    Tekrar söylüyorum orjinaldir bizzat kendim 5 gün yazdım 12 part halindedir. Aslında kısa bir hikaye tabiki kitap okumayanlar için çok uzun gelebilir ancak toplasan 20 sayfa tutmaz bile eleştirilerinizi merak ediyorum sözlük
    ···
  20. 8.
    +1
    Bölüm5 - Yaşarken ölenler

    Alkolün etkisiyle dışarıdaki buz gibi soğuğu hissetmiyordu üç kart horoz, hedeflerine emin bir şekilde Lale Apartmanı'na yöneldiler. Sessiz sakin sokakta gecenin üçü olmak üzere. Gülüşmeler ve küfürleşmelerini durdurmaya çalışıyorlar herkesin uyuduğundan eminler hiç bir evin ışığı yanmıyordu. Savaş, canı sıkkın bir şekilde tavanı seyrediyor yine anlamsız çizgileri bir şekle sokarak hayal gücüyle bir gemi hayal ediyor bacası tutan bir gemi, yük taşıyor uzun bir yolu olmalı. Bu geminin kaptanı olmak istemezdi her yeri sonsuz gibi devam eden mavi okyanusla çevrili nereye gitse hep aynı yere çıkıyormuş gibi denizde rotasını kaybetmiş bir gemi bu, dalgalar gemiye çarparak köpürüyor ve gemiyi sallıyor zamanla fırtınanın şiddeti git gide artınca gemi alabora oluyor. Bir süre sonra bu hayalden sıkılıp pencereye yöneliyor. Muratti'sinden bir dal çıkarıp ateşliyor bu gecenin sessizliğini bozan birilerin olduğunu duyuyor sanki, uzaktan yaklaşan üç serseri aralarında yayılmış cümlelerle konuşuyorlar. içlerinden birinin sesi babasının olduğunu anladığı anda sigarayı söndürmeden aşağıya fırlatıyor. Hızlı bir hamleyle pencereyi kapatıp perdeyi çekiyor. Üç sarhoşun bu olayların gerçekleştiği 2-3 saniyelik periyotta neler yapacaklarını konuştukları için fark etmediler. Savaş emin olmak için anne ve babasının yatak odasına doğru yöneldi, kapıya kulağını dayadığında sadece annesinin hırıltısını duyunca dışarıdaki ayyaşın babası olduğuna emin oldu. Hemen yatağına girip üstüne yorganı çekip uyumaya koyulacak fakat bu gece bir türlü uyuyamıyordu . Uzun bir süre geçmesine rağmen babası hala eve gelmemişti. Biraz meraklandı daha sonra apartman kapısının açıldığını duydu , anlamsız sesleri dinlemeye çalıştı. Babası yalnız değildi ilkten Erol Bey'in sesini duyunca garipsemedi ancak daha sonra üçüncü bir kişinin olduğunu fark etti ve içinde derin bir merak uyandı. Yatağında uzanmış ,yorganı ağzına kadar çekmiş ve kımıldamadan gözünü kırpmadan seslere kulak vermişti Savaş.

    "Ulan ne içtik Erol abicim be"
    "Hee öyle be Kemalim"
    "Midem kötü oldu lan , o son şişeyi içmeyecektim usta"
    "Karını üstüne kusmayasın ha" diye güldü . Kemal'in, babasına söylediğini anlamıştı Savaş. Yunus anlamayınca Kemal tekrarladı.
    "Midem kötü dedin ya. Karının üstüne kusmayasın diyorum.. anladın.Heheh." diye gülmeye başladı Bakkal Kemal.
    Erol, sessiz olmalarını söyledi "Siz burda durun ben anahtarı alıp geliyorum hemen."
    Merdivenleri tırmanan ayak sesleri Savaş'a daha net gelmeye başladı ancak bu babası olamazdı çünkü bir üst kata çıktı. Erol amca olmalı ancak neden babası alt katta bekliyordu. Olanlara anlam vermeye çalışıyordu ancak aklına hiçbir şey gelmiyordu.
    Erol bir kaç dakika sonra sessizce kapısını çekip aşağıya doğru kedi adımlarıyla indi. Bir anahtar kilidi açılıyordu Savaş birden yatağından zıpladı gözleri korkuyla ve hayretle açıldı. Yatağına oturdu ve olanları daha net anlamaya çalışıyordu. Hırsız gibi Betül Hoca'nın evine giriyorlardı. Betül her zaman iki kez kilitler kapısını. Yutkunmaya çalıştı ağzı zehir gibi aklına geçen akşam Betül Hocaya babasının bakışları geldi. Kendinden utanmaya başladı aklına o kötü düşünceler geldi, bu sefer o düşünceleri kovamıyordu. Gözlerinden yaşlar süzüldü kalkmaya çalıştı, gücü yoktu kalkamadı. Betül Hocasını düşündü, kendisine gülümserkenki o yüz ifadesini aklına getirdi.Her gördüğünde hal hatır sorduğu hocası geldi aklına. Gece karanlığı uzun saçları kıvırcık ile dalgalı arasında, hafiften esmer tenli, siyah gözlü hayatının baharında. ilk kez bir Betül'ü böyle düşünüyordu. Sonra Betül geldi aklına küçücük sarışın bir kız yüzü gülmüyordu. Hiç bir ses duyamıyordu gidip bakmak istedi ancak korkudan ne yapacağını bilmiyordu bir süre sonra sızıp kalmıştı yatağında. Uykuya dalmıştı kabuslarıyla.
    Tümünü Göster
    ···