Mucizat-ı Kur’aniye Risalesi' nde Said Nursi açıklamıştır. Şöyle,

"1.Eğer muaraza mümkün olsaydı, acaba hiç mümkün müydü ki, bir iki satırla muaraza edip davasını iptal etmek gibi rahat bir çare varken, en tehlikeli, en müşkülatlı muharebe tariki ihtiyar edilsin? Evet, o zeki kavim, o siyasi millet ki, bir zaman alemi siyasetle idare ettiği halde, en kısa ve rahat ve hafif bir yolu terk etsin, en tehlikeli ve bütün mal ve canını belaya atacak uzun bir yolu ihtiyar etsin, hiç kabil midir?"

Yani diyor ki tarihte Efendimiz'e ve islamiyet'e karşı çıkanlar bu teklif karşısında
-yapabilselerdi- neden sözle karşılık vermemişlerdi de canlarını ve mallarını tehlikeye atarak savaş açmışlardır? Ki o dönemde Arabistan Coğrafyası'nda şiir ve sözlü edebiyat pek gelişmişti.

"2.Eğer desen: “Nasıl biliyoruz ki, kimse muarazaya teşebbüs etmedi? Kimse kendine güvenemedi mi ki meydana çıksın? Birbirinin yardımı da mı faide etmedi?”
Elcevap: Eğer muaraza mümkün olsaydı, alaküllihal kat’i teşebbüs edilecekti. Çünkü izzet ve namus meselesi, can ve mal tehlikesi vardı. Eğer teşebbüs edilseydi, alaküllihal, kat’i taraftar pek çok bulunacaktı. Çünkü hakka muarız ve muannit daima kesretli idi. Eğer taraftar bulsaydı, alaküllihal iştihar bulacaktı. Çünkü, küçük bir mücadele, beşerin nazar-ı istiğrabını celb edip destanlarda iştihar eder. Şöyle acip bir mücadele ve vukuat ise gizli kalamaz. islamiyet aleyhinde ta en çirkin ve en şenişeylere kadar nakledilir, meşhur olur. Halbuki, muarazaya dair, Müseylime-i Kezzab’ın bir iki fıkrasından başka nakledilmemiş. O Müseylime’de çendan belağatvarmış. Fakat hadsiz bir hüsn-ü cemale malik olan beyan-ı Kur’an’a nisbet edildiği için, onun sözleri hezeyan suretinde tarihlere geçmiştir. işte, Kur’an’ın belağatindeki i’caz, kat’iyen, iki kere iki dört eder gibi mevcuttur ki, iş böyle oluyor."

Burada ise Kuran'ın belağatindeki i’cazın katiyetini şöyle ispat ediyor, eğer böyle bir kitap benzeri bir şekilde yazılmış olsaydı ona rağbet gösterecek ve onu yazan şahsın peşinden gidecek insan çok fazlaydı. Yani islamiyet'e düşman olanlar dişe dokunur bir çalışma olsaydı karşı çıkmak için hep bunu kullanırlardı ve bu çalışmanın günümüze kadar gelmesi kuvvetle muhtemeldi
Not:Sırf Kilise'nin kabul ettiği 4 incil var ve pek çoğu da yazılmış.
Not2:incil ilahi kitap değil miydi?
-Evet, ilahi bir kitaptı ve orijinal halini korusaydı benzerleri güçsüz kalırdı; ne zaman ki Hristiyanlar aslını koruyamadı, sonra her kafadan bir ses çıkmaya başladı ve incil'in kendi yazdığı olduğunu iddia eden şahıslar ortaya çıktı.
Ancak Müseyleme'nin yazdığı birkaç kafiyeli(Arapça) şiirden başkası bilinmiyor.

Aynı risalede (25. söz) Kuran'ın Mucizevi bir kitap olduğu ve ancak vahiy yoluyla gelebileceği farklı açılardan ispat ediliyor.

Kendince misaller vererek hiç açıp okumadan sadece Kuran'ın Türkçe mealine bakarak yorum yapmaya kalkan cahiller, hangi ayetin ne şartlarda geldiğini ne gibi farklı anlamlar taşıyabileceğini araştırmadan gelip ahkam kesmeye çalışıyorlar. Okuyun biraz!