Yıl 2003 lise son sınıf öğrencisiyim. Bi tane kimya hocası vardı adı Deniz. Biz ona çılgın bakire derdik. 30 yaşında eline erkek eli değmemiş, muhtemelen de uzun bir süre değmeyecek bi hocamızdı. Kadına çılgın dememizin sebebine gelince, bu kadını kızdırmaya gelmezdi, resmen Zeyna kesiliyor sınıfta terör estiriyordu. Kız erkek affetmez pata küte girişirdi.

O zaman ticaret meslek lisesinin Anadolu bölümündeydik. Sınıf olarak ta çalışkandık. Bende başarılıydım. Bu yüzden o koca tembel okulda bizim sınıf inci gibiydi, giyim kuşamımıza karışılmaz, saçlarımıza süsümüze laf edilmezdi. Ben de haliyle o zaman saçları uzatmış, jöleli saçlar ve jilet gibi takım elbiseyle okulda dikkat çekiyordum.

Bu Deniz hoca o sene ilk kez dersimize geliyordu, ününü üst sınıflardan duymuştum olm yarağı yedik bu çılgın bizi bu sene mahveder diye birbirimize vasiyet yazdırıyorduk.

Edit : Beyler trendde ikinci sıraya yerleşmişiz. Şukulayan ve rezleyen elleriniz sürekli am okşasın inşallah. Bu arada hikaye kurgu filan değil yaşanmıştır, biraz espriyle renk kattık hepsi bu. Başka bir sayko başlık altında buluşmak dileğiyle panpalarım nickaltını da çok görmeyin emi godikler

Ben sadece üzgünüm diyebildim. Koskoca kadın karşımda ağlıyor, ben 18 yaşındayım ve muhatap olduğum duygular karşısında verebileceğim tepkiyi kestiremiyorum. Kalktı gözlerini sildi. Bi çay daha diye sordu. Yok hocam kafi dedim. Ben bunları yarın okulda dağıtırım, sana da zahmet verdim dedi. Rica ederim hocam dedim. Ben de sizden çok özür diliyorum dedim. Gerçekten böyle olması beni çok etkiledi dedim. Senin hatan değildi, o koca sınıfta sanki o şerefsiz varmış karşımda gibi duygularım depreşti, naptıysam engel olamadım, sizin sınıfın derslerine koşa koşa geldim hep, heyecandan ellerim terleyerek. Ama senin o cevabın yüzüme tokat gibi indi. Onun yıllar önce bana beni kandırarak attığı tokadı sen dürüstlüğünle yüzüme bi daha attın. Bunun için sana ne kadar teşekkür etsem az, asıl ben özür dilerim dedi ve beni uğurladı. Eve gidene kadar bu duygusal depremi atlatmaya çalıştım. Ulan biz ne düşündük Zeyna'nın içinden ne çıktı. Utandım biraz. Ertesi gün okulda hiç kimseye bahsetmedim. Hüseyin'e bahsetseydim malafatı durduramaz, kadının duygusal boşluğundan faydalanırdı. O gün aramızda sır gibi kaldı.

Sonra ne mi oldu? Ben mezun oldum ve bir sene sonra alt sınıflardan bi arkadaşın anlattığına göre Deniz hoca evlenmiş. "Olm Deniz hoca yarağın tadına varınca bir yumuşadı bir iyi oldu ki sorma" diye dalga geçerek güldü. Çocuğu neredeyse dövüyordum amk, abisiyle aram iyi olmasa gibecektim ecdadını.

Velhasıl kelam panpalarım, hayatta gördüğünüz her ön yüze aldanmayın, belki arka yüzü bambaşka bir dünyadır.. Hepinizi seviyorum kardeşlerim...

Haa adet yerini bulsun "BU DA BÖYLE BiR ANIMDIR"

Ulaaann.. O dönüşle benim dizlerimin bağı çözüldü mk. Sapıktı cenabetti ama Hüseyin kral adamdı. Okulun serserileri bana atar yaptığında o koca malafatıyla benim yanımda yer almış satmamıştı beni. Gerçi arkamda duruyordu pekekent amacı neydi çözememiştim. Artık kime denk gelirse ona mı sığdıracaktı bilmiyorum ama yine de severdim muallakyi. O aralar Hüseyin'e göz doktoru bi gözlük yazmıştı uzağı seçemediği için, okadar çok karı kız kesiyordu ki gözleri bozmuştu puşt. Hüseyin hemen yaptığı ölümcül hatanın farkına vardı sesini kesip başını öne eğdi. Ama çok geçti artık. Deniz hoca Hüseyin'in önüne gidip dikildi. Sen neye güldün lan gözlük dedi. Hüseyin yok hocam gülmedim dedi. Yalan söyleme bana kalk ayağa diye yırtındı. Hüseyin kalktı ayağa. Elini Hüseyin'in çenesinin altına zütürüp başını kaldırdı. Sana söylüyorum evladım niye güldün dedi. Hüseyin sadece hocam diyebildi, aynı anda Hüseyin'e sağdan tokadı bi koydu, Hüseyin'in yeni gözlükler kapıya uçtu amk. Hüseyin bi hocam daha diyecek oldu bi tanede soldan kroşe yedi. Kızlar her tokat sesinde ayyy uyyy gibi sesler çıkarıyordu. Ben zaten fatiha ile etteyihatüyü karıştırdım ortaya yeni bi sûre çıkardım amk

Tabi okuldaki başarımızdan bu çılgının da haberi olduğu için derse girdiğinde bizim gerginliğimizin aksine yüzünde bi tebessüm vardı. içeri girdiğinde ayağa kalktık şöyle bi etrafı süzdü hepimize tek tek göz ucuyla baktı. Ben önden üçüncü sıradaydım, gözü bana takıldığında 3 saniye fazla baktı hafif kıstı. Şimdi gibi tuttuk dedim kendi kendime. Otur dedi. Zınk diye oturduk o korkuyla. Neyse ilk ders fena değildi kaynaştık filan, kadın aslında damarına basılmayınca harbiden hoş sohbet kadındı.

Neyse ilk derslerden sonra buzlar bayağı eridi, kadın diğer sınıflara kan kusturuyor, bizim sınıfta melek gibi mk. Keyfimiz gayet yerindeydi. Günler haftalar geçti ve bir gün derste hoca önce temizliğin öneminden bahsetti sonra şaka yollu hepinizin el tırnaklarına bakıcam dedi sırayla. Herkese bakıyor sırayla espriler filan patlatıyor, derken sıra bana geldi. Mmm aferin bak arkadaşınız tertemiz tırnakları kesilmiş, parfüm kokuyor saçlar taralı jilet gibi dedi. Bizim sınıfta bi Hüseyin vardı, tam bi binti, tam bir sapıktı mk. Hoca bunları söylerken bi de başımı okşamasın mı? Hüseyin'in gözleri fal taşı gibi açıldı. Öyle lisede adet değildir kadın öğretmenin erkek başını okşaması, en azından bizim dönemimizde şaşırtıcı bişeydi

Bu Hüseyin dediğim zat-ı zütveran; öyle bir sex manyağı ki, çamurdan am görse kaldırır malafatı, bide nasıl bi boy varsa amk pantolonu dikiyordu bi türlü indiremiyordu, otobüste okulda yolda ota taka kalkıyor, adamı rezil ediyordu. Deniz hocanın o hareketi bizimkine nasıl bi şehvet verdiyse Deniz hoca benim saçımı okşarken eleman tam arka çaprazdan bana işaret edip ceketini açarak yine kalkmış malafatı gösterdi. Deniz hocaya döndüm kahkaha atmamak için. Kafamı çevirir çevirmez hocayla burun buruna geldik neredeyse. Bütün sınıf ağzını açmış izliyor, adın neydi senin dedi, söyledim. Bişey diyicem dedi, buyrun hocam dedim. Tabi bana gelene kadar sınıfta espriler havada uçuştuğu için sınıf bunun da bi espri olduğunu düşünüyordu, yada düşünmek istiyordu. Sence ben kaç yaşındayım dedi, bilmem hocam diyip sırıttım. Hadi hadi nezaket göstermenin alemi yok, tahmin et dedi, 39 dedim enseme hafif bi tokat yedim. Sınıf hala şaşkın, dilleri yeni yeni tüylenen organlarına düşmüş izliyorlar.

Bu arada yemekten dönüşte güzel şukularınızı almış olmayı bekliyorum yoksa Hüseyin'in son yaşadığını anlatmam amk.. Ya da anlatırım lan anlatırım. Ama siz yine de şukularınızı ekgib etmeyin hade bakem

Geldim beyler devam ediyorum..

Hoca gittikten sonra Hüseyin bildiğin hababam sınıfında hocadan tokat yemiş şaban gibi duygusal kasıyor. Hani o sahne vardı şabana atılan tokat bütün hababama atılmıştır intikdıbını alıcaz hesabı. Tabi bizde o züt yok mk. Biz bi gariban inek sınıfız. Ne hababamlığı. Hepimiz efendi çalışkan çocuklarız, bi Hüseyin'imiz var sapık ama Allah var o muallak de çalışkan. Sadece bizim gibi yalnızca derse değil ferre sektörüne de ilgiliydi hepsi bu.

Hüseyin iyimisin dedim kardeşim. Lan bi gibtir git dedi. Amk karıya ayar veren sensin dayağı yiyen benim giberim lan böyle işi dedi. Lan züt arkada malafatı kaldırmış gülerken iyiydi noldu bakıyım lan kalkık mı hala dedim gülerek. Lan elin ayağını gibtirtme bana dedi. Olm kızma lan ben napiyim, hem sen ne gibime güldün muallak dedim. Lan yannanım hayatta kaç kere bi hoca bi öğrenciye asılır kaç öğrenci reddeder dedi. Olm ne alaka lan belki karı şaka yaptı takıldı amk ne hemen ciddiye aldın dedim..

Mahsus öyle söyledim bakalım o da benim gördüğümü ve anladığımı anlamış mıydı.

Olm bu karı sana tutuk değilse ben adam değilim dedi. Harbi mi lan dedim. Olm dedi sen bu karıyı gibersin diyorum net.. Ya saçmalama be aklın gibinden başka yöne bakmıyor amk dedim.

Dedim ama Hüseyin haklı çıkmak üzereydi

Eli hafif vurmasına rağmen ağırdı mk. Korktum biraz, kendi kendime ulan bu karı çıldırmasın şimdi burda bütün sınıfa madara olucaz anasını satayım diye düşünerek korkuyorum. Kadın öyle bi despot ki; bir bakışı yetiyor, o dakikadan sonra müdür odasına gitmek veya disipline çağrılmak yanında masum kalıyor, o an karşısına aldığı öğrenci için kurtuluş sayılıyordu. Yalnız şunu söyliyim kadın bildiğin çirkindi arkadaşlar. Yani muhatap olacak olsan kese kağıdı şart. Enseme vurunca işi şakaya vurmuş gibi yaptım bende yüzüne baktım gözlerini kısmış bana bakıyor hafif sinirli bir sırıtmayla, "eşek herif kadınlara yaşı hakkında hiç yorum yapılır mı, hem ben okadar yaşlı mıyım" dedi, sonra sınıftaki kızlara döndü "ha sizce yaşlı görünüyor muyum kızlar" , her sınıfta hocaya yavşayan, yalakalık eden kız tayfası vardır illa ki, işte bizde de bundan bi grup mevcuttu elhamdülillah. Hemen yoo hocam ne alaka, arkadaş bence gözlerinden sıkıntılı vs vs yaladıkça yalıyorlar, gerçi sıkıysa yalamasınlar mk

Hocam.. dedim biraz duraksadım. Sonra özür dilerim dedim. Okul koridorlarında birkaç nakavtına denk geldiğimden tırsıyorum façamı bozacak diye. Aferin, centilmen erkek böyle olmalı. Şimdi sana bişey göstericem bekle dedi, o an ışık hızıyla aklımdan bir anda eteği kaldırıp kıllıyı gösterecek ve hatta altında bi çift sallanan taşak çıkacak diye düşünceler belirdi, güleyim mi korkayım mı bilemedim amk. Gitti hemen masasından çantasını kaptı geldi, noluyor anasını satayım, bu muhabbet nereye gidiyor, hay dilimi gibiyim nerden içimden geçeni dosdoğru söyledim, 25 de gitsin işte, şu durumu bi atlatayım o yalaka kız grubundan öğrenmem gereken şeyler olacaktı.

Ulan hala zil çalmıyordu. Sınıfta can verecektim mk. Ozamanlar cep telefonu ne gezer. Biri çekse atsa YouTube'da fenomen olucaz benle Hüseyin. Neyse Hüseyin eşeğin amı gibi kızarmış yanaklarıyla oturdu. Tam yanımda oturan Enes panpa yarağı yedin dedi. Ulan bu karıyı yumuşatmazsak bütün sene bizi giber. Halbuki nede güzel kafalamıştık karıyı arkadaş. Neyse bana döndü içimden eyvahlar çekiyorum. Sırama kadar geldi gözlerindeki kızgınlık ama biraz da sanki kıyamama ifadesiyle bana bakarak çantasını toparladı ve masasına döndü. Tüm sınıf sus pus. Ve beklediğim an geldi, zil çaldı. Ağzını bile açmadan sınıftan hızla çıktı. Ben kravatı filan gevşettim. Lan daha 18 yaşındayım bu kadar gerginlik fazla bana diye düşündüm. Ama malesef bu burda kalmayacaktı.

Beyler geldim dışarda sağlam kavga vardı onu izledim kusura bakmayın

Kapıya şöyle bi baktım ozamana göre lüks bir binaydı kapısında güvenlik kamerası filan vardı. Paraya bak amk diye geçirdim içimden zile bastım. Kapıyı açtı üçüncü kata çıktım. Elimde dolu dolu üç poşet var leş gibi ağır anasını satayım. Çıktım yukarı hoca kapıyı açtı. Üstünde jartiyer vardı, transparan yeleğin içinden pembe külot görünüyordu diyicem hepinizin ağzının suyu akacak ama heveslenmeyin, üstünde normal bi kot ve ince hafif dekolte kazak vardı. Bende şaşırdım amk, o asılmayla karşıma jartiyeerli çıkması gerekirdi neyse yırttık sonunda bu manyaktan harbi unutmuş durumu dedim içimden

Geldim panpeytolar. Nerde kaldık? Hah.. Hoca kaptı deri çantayı geldi yanıma. Cüzdanın fermuarı açtı kimliğin arkasını çevirdi önce veriliş tarihini gösterdi. 10 yıl olmuş alalı. dıbına kodumun çirkin karısı okulda öğrenci dövmekten nüfus dairesine gitmeye zaman bulamamış. Hocaya çirkin diyorum ama vücut filan tığ gibi panpalarım, gram yağ yok yani. Sonra çevirdi ön yüzünde fotoğrafını gösterdi. 10 yıl önceki çektirdiği fotoğrafı, tabi bu arada parmağıyla doğum tarihini kapattı.

Fotoya bak bakıyım dedi. Baktım. Ulan kadında gram değişiklik yok. On yıl önce en ufak bi gençlik belirtisi yok. Aynı kadın 10 yıl boyunca değişmemiş, aynı çirkinlikle 10 yıl yaşamış. Sonra doğum tarihini bi açtı,, karı 30 yaşında. "Bak gördün mü, 10 yıl önceki fotoğrafım bu ve hala aynıyım, ufacık bi yaşlanma belirtisi görüyor musun" dedi. Yalaka kız grubu yerinden fırladı hemen baktılar fotoğrafa aaaaa eveeett, ayy hocaaam ne ğadan da şanslısınız, ayy en ufak bi leke sivilce yooookk... Yalamaktan nefes alamıyorlar.. E iyi de amk 10 yıl önce bile benim için 39 yaşında görünen bi karıymışsın işte bu neyin övünmesi ulan, kafayı mı yedi bunlar diye düşünürken o can alıcı soru geldi

Beyler okuyan varsa devam edeyim bi şukulayın mk bilek kim okuyor

Beyler bu olayın üstünden iki hafta geçti. Bu süreçte Deniz hoca hiç konuyu açmadı. Sanki o olay olmamış gibi tam bir öğrenci öğretmen ilişkisi içinde geçti dersler. Hepimiz bi oh çektik. En çok ta Hüseyin. Hatta hoca arada Hüseyin'e takılmalara bile başlamıştı ve tabii Hüseyin de ona malafatı kaldırmaya. Gördü çünkü karıdaki ışığı durur mu bin. Bazen derste çapraz masadan ceketi açıp gösteriyordu karı tahtada yazı yazarken. Olm bu adamda zencilik te yok lan o nasıl büyük bi malafattır arkadaş, şuan evli kendisi allah karısına yardım etsin amk. Neyse konumuz bu değil. Bi gün hoca elinde bi kitapla geldi sınıfa. Arkadaşlar bundan sonraki konularımız bu kitaptan işlenecek, ama biraz pahalı bi kitap o yüzden kitabı fotokopi çektirelim dedi. Aranızdan bi arkadaş seçin parayı toplayıp çektirelim dedi. Konuştuk anlaştık o zaman çarşıya en yakın oturan benim halletmem konusunda oy birliği yaptık. Amk hiç te sevmem böyle gibim sokum işleri ama el mecbur yoksa Zeyna giber abi

Lan amk okuyorsanız bi ses edin şuku edin duvara konuşmayalım amk

Hoşgeldin jöleli dedi bana. Ben biraz utanarak hoş bulduk hocam dedim. Verdim poşetleri, uuw bayağı ağırmış bunlar nasıl taşıdın okadar yoldan dedi. dıbına üflediğim getirmiyim de okulda gib belamı dimi diye içimden söylendim. Getirdim hocam işte dedim. Sen şimdi bayağı yoruldun bilseydim ben arabamla gider alırdım neyse ama sana bi yorgunluk çayı ikram edebilirim dedi. Aslında o soğukta içerden kaloriferin sıcaklığı yüzümü nasıl tatlı yalıyordu, bizim sobalı ev nerde bura nerde amk. Hocam hiç zahmet vermiyim ben gideyim dedim. Saçmalama olmaz öyle şey gel geç içeri dedi

Yani Hüseyin bile onu o halde görse o asi malafatı içe kaçardı mk. Seninle ilgisi yok dedi. Üniversiteden beri hiç bir zaman istediğim gibi bi ilişki yaşayamadım. Aslında çirkin olduğum gerçeğini hayat bana yıllar önce nişanlım olacak o şerefsiz benden borcum var, harcım var diye topladığı paralarla aslında gerçekte birlikte olduğu kızla alıp Antalyaya kaçınca öğretti. Sonrasında hiç mutlu olamadım, stresten saçlarım erken yaşta bembeyaz oldu. Bak dedi dip boyası gelmiş saçlarını göstererek. Gercekten de 30 yaşında bir insan için fazlasıyla beyazdı. Bende kendime bir kabuk yarattım ve onun içine sığındım. Okulda, sivil hayatta hiç kimsenin beni üzüp kızdırmasına izin vermedim, hemen tepkimi koydum. Saldırdım. Onlar beni incitmeden ben onları incittim.

Peki sana neden o soruyu sordum biliyor musun? Ben ağzım açık, o sert kadının o gözyaşlarına boğulmasını hayretle izleyerek sadece neden anlamında kafamı sallayabildim. Çünkü sen o şerefsize bu jöleli saçlarınla, hafif büyük dişlerinle, giydiğin siyah takım elbise ile ve kullandığın parfümle birebir benziyordun. Sınıfa ilk girdiğimde, seni o ilk gördüğüm anda inanamadım, elim ayağım boşaldı, tabii tanışma aşamasında öğrendim adını sanını.. Daha fazla konuşamadan yüzünü avuçlarının arasına alıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.. Ben napıcağımı şaşırdım iyice, çay boğazıma düğümlendi amk

Neyse aldım kitabı indim çarşıya. Şimdi plan şu. Hocanın evi çarşıda. Ben fotokopileri çekip bana verilen paranın üstüyle beraber hocanın evine bırakıcam oda sınıfta dağıtım yapacak. Niye ben sınıfa zütürmüyorsam sanki mk. Utana sıkıla aldığım fotokopilerle birlikte hocanın oturduğu binanın önünde durdum. Aklıma Hüseyin'in söyledikleri gelip duruyor ama bu düşünceleri kovuyorum, kadının korkusu cinsel tüm dürtülerimi bastırıyor arkadaş, benim fişek danger alarmı veriyor. Ama yapacak bir şey yok plan bu, fotokopileri veriyim o sokaktan daha sittin sene geçmem anasını satayım

ilk verdiğim tepki ıııhh oldu. Hoca gözümün içine bakıyor. Sinirli mi taşak mı geçiyor çözemedim. Ulan bidakka bidakka, evet hatırladım, geçen sınavda bu karı bana iki sorunun cevabını da vermişti eliyle sessizce gösterip. Sonra da omzuma dokunup gitti. Lan ben ne safmışım mk.

Bu düşüncelerle boğuşurken cevap vermeye karar verdim. Çekindiğim belliydi. Hoca benden önce atladı. Bak çekinmeye gerek yok, dürüst ol sadece, sana bunun için kızacak değilim. Ama bi yandan kendine güvendiği de açıkça belli oluyor amk suratsızının. Ben aslında yalan söyleyip evet hocam çıkardım diyecektim. Ama hocanın konuşması beni cesaretlendirdi. içimden sübhaneke kesmük okuyup "Hayır" dedim, hoca gözlerini kıstı ve aynı anda Hüseyin'in ordan tıslayarak gülme sesi geldi. Yemin ederim o sahneyi asla unutmam. Hocanın gözlerden ateş fışkırıyor sandım bi hışımla Hüseyin'e döndü