/i/Sinema

Sinema hayatı eşsiz kılar.
  1. 1.
    +16 -11
    başlığı aslında kendim için açtım, arada aklıma geldikçe entry girerim diye, ama katkıda bulunursanız da sanırım günlerce trend başlık oalrak kalır ki benim öyle bir amacım yoktu. bu arda aşağıda parantez içinde yazan filmleride izleyin, tacsiyem olsun

    Doğru ya da yanlış diye bir şey yok, sadece popüler fikirler var. (12 monkeys)

    Uzunca süre maske takarsan, altındaki kişiliği de unutursun. (V for vendetta)

    Çocukluk, insanın boğazına oturan yumru gibidir. Kolay kolay yutulmaz. (incendies)

    Kendimize kim olduğumuzu hatırlatmak için hepimizin aynalara ihtiyacı var (memento)

    Ölüler tek bir şeyi bilirler: Hayatta olmak daha iyidir (full metal jacket)

    yeah fuck, yes, harder (sasha greys anatomy) ;)

    Saçını kestiren bir kadın hayatını değiştirmek üzeredir (Coco Avant Chanel)

    Eğer kaçamıyorsan ve başkalarına bağımlıysan, gülümseyerek ağlamayı öğreniyorsun (mar adentro)

    Hiç kapıldın mı o hisse, gitmek istersin hani, ama aynı zamanda da kalmak gelir içinden (scent of a woman)

    entry olarak devam ederim sonra..
    ···
  2. 2.
    +1
    What we do in life echoes in eternity.. (gladiator)
    ···
  3. 3.
    +2
    Kimse hayat kadar sert vuramaz (rocky 6)
    ···
  4. 4.
    +3
    Bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. Mevlanakapı'da… Babası zabıtaydı. Alkolik, hasta bi’ adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. Bu anasıyla yoksul, perişan… Bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi’ şeyler. Bi’ de Zagor vardı. Bizim eski evin kiracısının oğlu. Babası filmciydi Yeşilçam’da. Cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. Ama sevimli, yakışıklı oğlandı. Bizimkine âşık etmiş kendini. Ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. Öylece büyüdük gittik işte. Ne tak varsa, hep askerliği beklerdim. Dört sene kaldı, üç sene kaldı… Sonunda o da geldi, gittik. Bizde de herkes bunu bekliyormuş, gelir gelmez yapıştılar yakama. Ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan… Nikâhlandık. iki taksi, bi’ dükkân verdi peder. Dükkânda koltuk moltuk satardım. Bi’ gün bu huur çıkageldi. Hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. Böyle basma bi’ etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi’ bluz, saçlar maçlar… Pırlanta anlayacağın. Şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. Kanıma girdi o gün. Tabii taktım ben bunu kafaya. Ertesi gün bi’ soruşturma… Dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. Ama asıl Zagor’a kegibmiş. Zagor’da kaftiden içerde o sıra. Bi’ gün süslenmiş püslenmiş, zırt, geçti dükkânın önünden. Yazıldım peşine. Tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı; minibüs, otobüs, geldik Sağmalcılar'a, benim içimde bi’ sıkıntı… işi anladım tabii; Zagor’u ziyarete gidiyor. Bi’ tuhaf oldum, bini de kıskandım. Uzatmayalım, çaresiz evlendik ötekiyle. O ara Zagor içerden çıktı. Sonra bi’ duyduk, kaçmış bunlar. Altı ay mı, bi’ sene mi, kayıp. Hep rüyalarıma girerdi huur. O gün dükkâna gelişini hiç unutamadım. Benimkine bile dokunamaz oldum. Sonra bi’ daha duyduk ki, iki kişiyi deşmiş Zagor; biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. Karakolda beş gün beş gece işkence buna… Arkadaşlarının öcünü alıyorlar. Kaltağa da öyle… Önce öldü dediler Zagor'a, sonra komalık. Ankara'da oluyor bunlar. Bizimki bi’ gün çıkageldi mahalleye. Zagor içerde, en iyisinden müebbet. Bi’ sabah dükkâna geldim, baktım bu oturuyor. Önce tanıyamadım. Anlayınca içim cız etti. Cız etti de ne? Tornavida yemiş gibi oldu. Çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi’ surat… Ama bu sefer başka güzel huur… Orhan’ın şarkıları gibi… Kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. Dedi ‘Para lazım, çok para.’ Zagor'a avukat tutacakmış. ilerde öderim, dedi. Esnafız ya biz de, “Nasıl?” diye sormuş bulunduk. huurluk yaparım, dedi. ‘istersen metresin olurum.’ içime bi’ şey oturdu, ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bi’ inandım, huuryla tam yirmi yıl geçti. Uzatmayalım, Zagor'a müebbet verdiler. Ama rahat durmaz ki bin! Ha birini şişledi, ha firara teşebbüs; o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyor. huur da peşinden… Sonunda dayanamadım, ben de onun peşinden… Önce dükkân gitti, ardından taksiler. Karı terk etti, peder kapıları kapadı. Yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. Bu tınmıyor hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. Gözünü yumup yatıyor milletin altına. Gel dönelim diye çok yalvardım. ‘Evlenelim, pederi kandırırım, Zagor'a bakarız.’ Yok. Kancık köpek gibi izini sürüyor itin. Ne yaptı buna anlamadım. Kaç defa dönüp gittim istanbul'a. Yeminler ettim. Doktorlar, hocalar kâr etmedi. Her seferinde yine peşinde buldum kendimi. Bi’ keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile… Beni abisiyim diye yutturduk herife. Nedense rahatladım, oh dedim, kurtuluyorum. Bu da akıllanmış görünüyor. Yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyor başka bi’ şey demiyor. Sinop'ta oluyor bunlar. Ben de döndüm istanbul'a. Doğumuna yakın Zagor bi’ isyana karışıyor gene. Hemen paketleyip Diyarbakır cezaevine postalıyorlar. Çok geçmeden bizimki depreşiyor gene. O halinle kalk git sen Diyarbakır'a, üç gün ortadan kaybol… Herif kafayı yiyor tabii. Dönünce bi’ dayak buna, eşşek sudan gelinceye kadar. Kızın sakatlığı bu yüzden. Sonra çocuğu doğuruyor. Durum hemen anlaşılmamış. Ortaya çıkınca bi’ gece esrarı çekip takıyor herife bıçağı. Çocuğu da alıp vın Diyarbakır'a, Zagor'un peşine. Allah’tan herif delikanlı çıkıyor da şikâyet etmiyor. Ben o ara istanbul'da taksiden yolumu buluyorum. Epey bi’ zaman böyle geçti. Yine her gece rüyalarımda bu… Zagor'un Diyarbakır ceza evinde olduğunu duymuştum o sıralar. Bi’ gece bi’ büyükle eve geldim. Hepsini içtim. Zurnayım tabii. Bi’ ara gözümü açıp baktım karlı dağlar geçiyor. Bi’ daha açtım, başımda bi’ çocuk. Kalk abi, Diyarbakır'a geldik, diyor. Baktım, sahiden Diyarbakır'dayım. Bi’ soruşturma… Kale mahallesi vardır oranın, bi’ gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? Görünce hiç şaşırmadı. Hiç bi’ şey demedik.

    O gece oturup düşündüm. ‘Oğlum Bekir!’ dedim kendi kendime. ‘Yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle. Yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi.’ O gün bugün usul usul yürüyorum işte. (masumiyet)
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +2 -1
    bak beyim, sana iki çift lafım var. koskoca adamsın. paran var, pulun var, herseyin var. binlerce kişi calışıyor emrinde. yakışır mı sana ekmekle oynamak? yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu, karda kışta sokağa atmak, aç bırakmak? ama nasıl yakışmasın! sen değil misin öz kızına bile acımayan, bir damlacık saadeti çok gören. anlamıyor musun beyim, bu çocuklar birbirini seviyor. ama ben boşuna konuşuyorum. sevgiyi tanımayan adama, sevgiyi öğretmeye çalışıyorum. hıh, sen, büyük patron, milyarder, fabrikalar sahibi saim bey! sen mi büyüksün? hayır, ben büyüğüm! ben, yaşar usta! sen benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç! gözümde pul kadar bile değerin yok. ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiçbir şey yapamayacaksın. yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi. çünkü biz birbirimizr parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız. bizler birbirimizi seviyoruz. biz bir aileyiz. biz güzel bir aileyiz. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun? dokunma artık aileme! dokunma çocuklarıma! dokunma oğluma! dokunma gelinime! eğer onların kılına zarar gelirse, ben, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan ben, yaşar usta, hiç düşünmeden çeker vururum seni! anlıyor musun, vururum ve dönüp arkama bakmam bile! (bizim aile)
    ···
  6. 6.
    0
    -asuman evlenmiş mi?
    -... bilmiyorum!
    -evlenmiştir huur. ,,
    (pardon)
    ···
  7. 7.
    0
    teğmen zurka, tüm kalkanları indirin (g.o.r.a)
    ···
  8. 8.
    0
    asıl huur çocuğu işçiyi sizin gibi satanlardır (maden)
    ···
  9. 9.
    0
    -manası çok derin, ben adama bilezik gibi geçiririm demek.
    - saksıya fesleğen gibi oturturum anlamı da çıkar.
    (umudumuz şaban)
    ···
  10. 10.
    0
    şeytanın yaptığı en büyük kötülük tüm dünyayı kendisinin varolmadığına inandırmaktır. (usual suspects)
    ···