/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 326.
    +9
    diğer çocuklarla da bu şekilde ufak ufak tanıştım. fakat hiç birisi henüz anlatılacak durumda değil, ufak ufak, azar azar. ama aralarından birisi var ki çok değişik bi adam ya. bununla anlatıp konuşulacak çok şey olacak hikaye boyunca, bu da girişimiz olsun.

    adı mikail. henüz 1. sınıf olmasına rağmen benimle aynı yaşta. yani sınıftakilerden bi 2-3 yaş daha büyüğüz. onun benimle yaşıt olmasının sebebiyse yurtdışındaki okuldan buraya gelmesi. geldiği yer ahıska diye bi yer. azerbaycan gibi hafiften rusya'ya bağlı olan ama azeride olmadıkları bi yer. ahıska türkleri denenlerden bu mikail. gerek tipini gerekse konuşmasını görseniz çok orjinal bi karakter ya. kime benzediğini ya da kiminle denk tutacağımı inanın bilemiyorum. çünkü adamın benzediği kimseler yok

    aslında asosyal bi tip. hani kızlarla konuşmaya çalışması, onları tavlamaya uğraşması gibi durumlar kesinlikle söz konusu değil. çünkü adam zaten kendisiyle barışık ve biliyo mümkün olmayacağını. "mezun olduktan sonra köyüme dönerim, anam bana birini bulur aga" diyip geçiştiriyo. zaten istediği de buralardan birisi değil, bi ahıska kızı. helal olsun, böyle olmamız lazım lan aslında binler.

    günlerden perşembe, okuldan erken dönmüşüz. furkan'da benimle birlikte erkenden geldi. yarın derslerimizde öğle saatinde. planımız yarına kadar LoL oynayıp bot pre oynayışımızı geliştirmek. bu esnada azerilerden birisi olan raul'de hem benimle hem de furkan'la iyi anlaşmış olmasına karşın odamıza sık sık gelmeye bizimle sohbetler edip oyunlar oynamaya başladı. LoL'e merakı vardı hep, ama bi türlü başlama fırsatı olmamıştı. bizi izleye izleye heveslendiğini de farkedebiliyoduk. diğerleri tutuşmuş olmasına karşın raul neden bu kadar rahattı peki ? çünkü adam zeki, tömerini çoktaan bitirip gelmiş derslerine başlamıştı bile. furkan ve ben bilgisayarların başında oyunlara dalmış yaptığımız hatalardan birbirimize söverken raul'de bizi seyredip oyunu anlamaya çalışıyodu. o sırada bilmediğim bi numara tarafından aranmaya başladım. ben de bi huy vardır beyler, tanımadığım numaraları açmam ben. acil bi durum olabilir mi ? evet. ama olsun, açmam. öncesinde mesaj mı atarlar, haberdar mı ederler "ben şuyum, aç telefonu" diye. ancak öyle açarım. bu da bilmediğim bi numara olduğundan açmaya hiçte niyetim yoktu. telefonu elime alıp sessize alacakken yanlışlıkta açtım telefonu. şimdi tekrardan kapatmam da ayıp olur diyerek konuşmaya başladım artık. yapacak bişey yok. karşıdan sert ve kalın bi erkek sesi geliyodu. birilerinin yanında olsa gerek çevreden de sesler geliyodu.
    "selamun aleyküm birader, (izmirli)yle mi görüşüyorum ?"
    "aleyküm selam kardeş, buyur benim"
    "şimdi sana çok basit sorular sorucam, tatsızlık olsun istemiyorum. yanıtlarsan sevinirim"
    "hayırdır ne oldu ? buyur sor bakalım"
    "sen gamze diye birisiyle tanıştın mı ?"

    gamze, geçti gitti kılçığı kalmadı derken yeniden karşıma çıkmıştı iyi mi ? abisi miydi, eski sevgilisi miydi kimdiyse artık telefondaki. öğrenmiş bişeyleri belli ki, yalana gerek yok

    "evet, tanıştım. geçen haftaya kadar konuşuyoduk"
    "peki nasıl tanıştınız, neler yaptınız falan. anlatır mısın bana biraz"

    tanışma durumlarımızı anlattım, ama neler yaşadığımız onu hiç alakadar etmezdi. anlatmadım. konuşma sırası yine ona geldi. sinirliydi, fazlasıyla dolmuştu. ama sakin kalmaya çalışıyodu konuşma boyunca

    "bak kardeşim. ben gamze'nin nişanlısıyım"

    hasgibtiiir, ne nişanlısı lan ? yalnız değil miydi bu kız ? ankaradan gelmemiş miydi buraya ailesinden sıkıldığı için ? e yüzüğü de yoktu parmağında. al başına belayı iyi mi. çocuk devam etti

    "sakarya'ya gitmeden önce tartıştık biz. ben normalde eskişehir'de kalıyorum, gamze de yanımdaydı. tartışmamızın ardından ankara'ya ailesinin yanına döndü. ben barıştırmak için uğraşırken de sakarya'ya gitti işte okumak için. sonra seninle tanışmış falan"

    kızın eskişehir'den ankara'ya kaçtım, sonraki durağımda burası oldu demesinin sebebi buymuş demek ki. eskişehir ne alaka diye hiçte düşünmemiştim ulan ben, hiçte aklıma gelmemişti. eskişehir durağı düğünün yapılacağı durakmış demek ki. ulan ne desem, nasıl toplasam ki ben şimdi. suçlu değildim, ama söyleyecek sözümde yoktu. o da orada çaresiz durumdaydı esasında. her ikimizinde kabahati yoktu. tek mesele huurluk yapıp ortalığı karıştıran gamze'nin bizi birbirimizle karşılaştırmasıydı. numarayıda ondan almış olmalı ki çocuk doğrudan bana ulaşım adımı falan bilebiliyodu.

    "gamze'nin nişanlı olduğunu bilmiyodum, yüzüğü falan yoktu. biz de öyle tanışıp konuşmaya devam edince sürdürdük aramızdakileri. sonrasında da tartışıp bitirdik zaten. olaylardan haberdar değilim yani, artık onunla da bi bağım kalmadı" diyebildim sadece. çocuğa, hatta adama demeliyim ki sonradan facebook profiline baktığımızda gördüğümüz şey kocaman, kasları patlamak üzere olan, sakallı mı sakallı, yaşı en az 30 olan bi tip vardı. gidip ona "senin nişanlık huurluk yapıyomuş demek ki, bunları ona söylemen lazım bana değil" diyemedim. ortalık daha da kızışırdı çünkü, gereğide yoktu.

    "sen gamzeyi silip engelle konu burada kapansın, daha fazla uzatmak istemiyorum. zaten gamze de benim yanıma gelicek haftasonu"

    gamze bende zaten silinmişti. silinmese bile üzeri karalanmıştı, bi alakam yoktu yani artık. ben yoluma bakardım. ama bu durumda da anladığımız o ki gamze hanım benimle olan tartışmasını kendine yediremeyip çocuğa olup biteni anlatmıştı, sırf üzerime salabilmek için. helal olsun, büyük huurymuşsun gamze.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 327.
    +1
    Tşk ben de uzman değilim aq üni sınavına hazırlanıyoz öyle genel hatlarıyla biliyom hepsini
    ···
  3. 328.
    +9
    olayın şokunu atlattıktan sonra telefonda yaşananlarıda anlattım oda ahalisine. furkan bin tavırlarla atıldı yine

    "bana verseydin ya olm telefonu, anasına bacısına huur karısına iyi bi sövseydik. hayır ne yapabilecek sanki"

    "gerek yok be kanka, ne gereği var ki büyümesine. zaten takun içine batmışız, nişanlı falan var işin içinde"

    o akşamda çıkıp uzun uzadıya mavi durak turu atarken bu konuyu çevirdik. bu sefer yürüyüşümüze eşqin ve javid biraderlerde katılmıştı. günün kritiği yapıldıktan sonra yurda dönülmüş lol oynanmaya devam edilmişti tabii.

    cuma günü geldi. saat 13.30'da matematik dersim var. hiç unutmuyorum, hava biraz kapalı ama yağmur durumu söz konusu değil. yine her zamanki gibi şık bi şekilde giyinmiş dersime girmek için hazırlanmıştım. otobüsten inip fakültemin merdivenlerine doğru bu taktan dersi işlemek uğruna da olsa sınıftaki kızların verdiği heyecanla yürümeye devam ediyorum. merdivenlerden inecekken kapının önünde ufak bi kalabalık gördüm. en öndeki pekte yabancı gelmedi bana. duraksayıp baktığımda hiçte beklemediğim bi manzarayla karşı karşıya olduğumu farkettim. tahminler var mı ? yok mu ? aslında çokta zor değil. ama evet, doğru tahmin ettiniz. kapının önündeki kız gamze ve onun ismini dahi hatırlamadığım ekürisiydi. arkasında duran 5 izbanduttan bi tanesinin benimle telefonda konuşan iri kıyım nişanlısı olduğunu farkettim. diğerleride onun arkadaşları olmalıydı. gamze ve yancısı dahil 6 kişi olmak üzere ip gibi dizilmiş kapının önünde beni bekliyolardı. bi düşünün bakalım; birisinin nişanlısıyla habersizce birlikte oluyosunuz. ayrıldıktan sonra kız sırf sizden hıncını çıkarmak için gidip olan biteni nişanlısına anlatıyo (küs olsalar bile). çocukla bi önceki gün telefona meseleyi çözmek adına telefona uzun uzadıya konuşup konuyu kapatıyosunuz. üstelik "çocuk zaten eskişehir'de amk, ne olabilir sanki" diye düşünüp rahat davranıyosunuz. ama ertesi gün farkına varıyosunuz ki o nişanlı tüm ekibini toplayıp adeta ananızı gibmek için binanızın önünde dikiliyo. ne yapardınız bu durumda ? aramızda nolcak olm, gidip konuşurdum. suçlu ben miyim sanki diyenler olacaktır elbet. öyle olmaz işte. adam taaa eskişehirden nişanlısını almaya gelecek, gelmişken yanında 3 kişi daha getirecek ve fakültenizin önünde tam da sizin ders saatinizde gelmenizi bekleyecek. giberleeer, hepimizi teker teker giberler aga.

    bilenler bilir, bilmeyenlerde kendilerince bi hesap yapıp taahhül edebilrler. otobüsle üniversite - mavi durak arası duraklarda dur-kalk paylarını da dahil edersek toplam 10 dakika sürebilir. beyler, içimde bu 3 insan azmanına karşı öyle bi korku vardı ki otobüsle 10 dakikada gidilen o mesafeyi ben koşarak 5 dakikada katetmiş olabilirim. şakam yok. şimdi bana ve erkekliğime laf edenler elbet olacaktır elbette. saygı duyarım arkadaşlar, lafım olmaz. ama yeni geldiğim okulda, bölümümün önünde, nişanlı ve eküri dayağı yiyerek yeni tanıştığım kişiler önünde küçük ve rezil düşmeye hiç ama hiç niyetim yoktu kusura bakmayın. yurda gelip furkan'ı aradım olan biteni haberdar etmek için. ders arasında çıkıp o da geldi yurda. adam ta eskişehirden gelmiş ve beni derste bulmadı. yurdumda bulabilir miydi ? pek tabii bulabilirdi. peki yurdumu yerini bilen kim vardı ? doğru tahmin..! huur gamze. siper almış celladımızı bekler vaziyette yurtta olan biteni beklerken kadir'de gelmişti odaya. aslında yurtta olan korku boşaydı, kendimce yaşadığım bi korkuydu. ama bu adamlardan olan bi korku değil, anamın babamın beni okumak için yolladıkları okulda daha ilk ay dolmadan başıma böylesine bi olay gelince ailemin vereceği sert tepkinin telaşıydı. furkan" abartma lan, korkulacak bişey yok. biz de buradayız, dağ başımı burası kim ne yapabilir" diye destekledi. haklıydıda. şehrin merkezindeydik, üstelik yurt özel mülktü. en fazla ne olabilirdi ki. bişeyde olmadı, o gün öylece kapanıp gitti. ne telefonla arayan, ne sağa sola gelen ne de tehdit eden vardı. huur gamze de bunlardan sonra okulu bırakıp gitmişti. iyi bari, sakarya bi huurdan daha kurtuldu...
    Tümünü Göster
    ···
  4. 329.
    0
    Rez daha tsi reyizden sonra okuycan
    ···
  5. 330.
    0
    Okurum bi ara 10
    ···
  6. 331.
    +9
    çok hareketli, çok beklenmedik bi başlangıçtı bu. üniversite hayatının bilmem kaçıncı yılını yaşayan birisiydim, kabul ediyorum. ama daha önceki yerlerde böylesine bi aksiyon ya da talihsizlik yaşamamıştım. izmir'in gözünü seveyim, asık aksiyon sakarya'da dönüyo aq. zaten karadenize yakın bi memleket, tiplerin çoğuda karadenizliye benziyo. sinir katsayılarıda yüksek. sakarya karma bi toplum aslında. öncesinde adı "adapazarı" olan bu memlekette pek çok toplum yaşamış, hala da yaşamaya devam ederler. lazı, göçmeni, çerkesi, türkü, ara ara kürdü bile var. manav diye bi millet bile var aralarında, şaka değil. genelde hendek çevresinde çerkeslerle birlikte bulunurlarmış. biz de çerkes olduğumuz için az çok biliyorum neyin nerede olduğunu.

    yaşananlardan sonra kendimi bu aşk meşk olaylarından birazcık geri çekmeye karar verdim. ulan ne garip memleket dıbına koyim, bende de öyle bi şans var ki bundan sonraki evli falan çıkabilir mazallah. olursa kendiliğinden olur, olmazsa ben de daha kovalamam... diyodum kendi kendime. ama yavşaklığın bağrından kopup gelmiş, ağzı iyi laf yapmayı bilen, fiziken olmasa dahi ruhen kadınların ihtiyaçlarını karşılayabilen birisiylen ben zannetmiyorum durabileceğimi. bu arada fiziken karşılamak derken hangi manada olduğunu anlamışsınızdır aq, açıklama yapmak zorunda bırakmayın beni. ben fena değilim, tamam ama dalyan gibi delikanlılarda var etrafta.

    yurtta yaşadığımız bir takım problemler var ne yazık ki. ben ki dersim kaçta olursa olsun sabahın 6'sında kalkıp arkamdan girecek olanları sırada bekletip mahcup olmamak için duşa girmeye çalışırken yurttaki düşüncesizliğe kurban gittik. karşı dairenin duş tesisatının bozulmasıyla karşı dairedekilerde bizim dairede duşa girecekler. e oldu dıbına koyim, biz zaten 10 kişi kendi aramızda sorunları çözmeye çabalarken bi 10 kişinin daha mı duş sırasını çekecektik. giberler babacım giberler öyle işi. yurt sahibiyle durumu konuşsakta bi faydası olmadı, en az 1 hafta kadar beklememiz gerektiği söylendi bize. yaşar, sen de ayrı bi tipsin amk. bazı sabahlar kumar masasından kalkıp eve gitmeye utandığından yurdun dinlenme odasında uyurken bulduğumuz oluyo seni. mafyacılık desen o da var. ama boş bi haller tabii. iyi ki ailenin dışlanan çocuğu olmuşsun sen.

    kapımız her daim açık karşıdakiler için. bornoza girip girip çıkan tipler. saçlar ıslak ıslak "iyi günler beyler ehe ehe" diye konuşarak geçen tanımadığız sıfatlar. delirmemek elde değil. ama bu nasıl bi durumsa dairemizdeki 10 kişi birbiriyle tanışır oldu. bizim odanın karşısında, koridorun sonundaki tek kişilik odada doğan diye bi çocuk kalıyo. onun yanındaki iki kişilik odada tamer ve büyük bi adam var. büyük bi adam diyorum çünkü harbiden 30 yaşından büyük bi tip. o odanın yanında bizim azeri balaları var, onun yanındaki tek kişilik odada da ufuk denen bi çocuk. bu karanlık bi tip, buna ayrıca değineceğim.

    raul'le aramız daha da samimi oldu, bizim odadan çıkmaz oldu artık. lol'e de başlattık, hayırlısı olsun. adamda nasıl bir heves varsa oyuna darius ile başladı, uzun bi süre de öyle devam etti. bi de komik konuşması var ki, azeri abi sonuçta
    "bir ulti atmışıım, adama tek atıyorum ama hepsinin nickinde bot yazıyor"

    ah be raul, masum olsa bizim çocuklarda senin gibi.

    Raul'un ps3'ü varmış bu arada. Odasında oynuyomuş zaman zaman. Ama 2 kişilik odada kalmasıyla oda arkadaşı liseye giden bi çocuk olunca pek anlaşamıyomuş onunla. Hendek'ten buraya yerleşmeye gelmiş çocuk, puanı yüksek olduğundan güzel bi lise kazanmış. her gün hendekten git gel yapmasıda yorucu olduğundan ailesi onu yurda yerleştirmiş. hem de raul gibi temiz bi çocukla, ne mutllu be. ps3'ünü toplayıp bizim odaya geldi bi gün.
    "lol lol sıkılmadınız mı, bi sürü oyun getirmişem ben azerbaycandan. gelin bi yeneyim sizi"

    odamızın sessiz üyesi berkay "pes fifa falan var mı bari, varsa oynarız hep birlikte" diye iddaalı olduğunu baştan belli etti. ps3'ü kurup oturduk başına. raul daha ziyade god of war, wwe ve türevi aksiyon oyunlarını benimle oynama peşinde. oyun türlerimizin aynı olduğunu az çok anladı. furkan "ben de pes oynamak isterim. ama pek bilmiyorum oynamayı. öğretirseniz biraz ben de katılabilirim" dedi. berkay aldı furkan'ı karşısına başladılar oynamaya. ama hafif hafifte ezme peşinde "beceremiyosun olm, biz yıllardır oynuyoruz. pes 13 varda ben yenilir miyim hiç" falan zıvalayıp duruyo bişeyler. ama furkan harbiden çok kötü oynuyo. 2-0 yenildi, berkay real madrid'le üzerinden geçti denebilir yani. furkan "galiba oyunu değiştirmem lazım, bişeyler ayarlicam" diyip taktik ekranında hiç birimizin anlamadığı kompozisyonlar dizdi. onu oraya aldı, bunu buraya çekti falan.

    2. yarı öyle bir oynadı ki furkan ağzımız açık seyrettik. 1. yarı madrid'e karşı darmaduman olan furkan öyle bir oyun çıkardı ki 4-2 gibi bi skorla berkay'ı delirtti. maçtan sonra da "öğrende gel tamam mı koçum, küçümsemeden oyna" diye başını okşadı. ben tahmin ediyodum abi zaten bilerek yenildiğini. lojman ortamında, bunca arkadaşı olan birisi pes, fifa, counter, metin2, knight falan oynamadan gelmiş olamaz bugünlere. aklı sıra artislik yapan berkay'a ders verecekti, alasınıda verdi. helal olsun, benim masa arkadaşımda ancak böyle birisi olabilirdi. o da benim gibi bilenmiş demek ki berkay'a
    Tümünü Göster
    ···
  7. 332.
    +7
    bugünlük bu kadar girdim panpalar. her geçen gün daha da ileri gidip yol katediyoruz. hikayenin şekillenmeye başladığı zamanlardayız. sıkıldığınız, önermek istediğiniz, şikayetçi olduğunuz bi durum varsa eğer belirtmenizi çok isterim.

    takip eden herkese teşekkürler, seviliyosunuz. yarın görüşmek üzere...
    ···
  8. 333.
    0
    Rezzzzz
    ···
  9. 334.
    0
    Reserved
    ···
  10. 335.
    0
    Helal kardeşim
    ···
  11. 336.
    0
    Rezerved
    ···
  12. 337.
    0
    rezercasyon
    ···
  13. 338.
    0
    Rezzzzz
    ···
  14. 339.
    0
    35 okundu rez
    ···
  15. 340.
    0
    Devami için rezerve
    ···
  16. 341.
    0
    Rezerved
    ···
  17. 342.
    +6
    herkese selam beyler

    öğle vakti boş bi vaktim vardı. ben de bu boş vakti girip hikayeyi biraz daha ilerletmekle geçireyim dedim. kısa da olsa bi kaç part atıcam. akşam yine uzun uzun yazacaklarımla sizlerleyim
    ···
  18. 343.
    +8
    kafamdaki kalabalıkları bi kenara bırakıp vizelerin yaklaşmasıyla kendimi derslere vermeye başladım. ulan sağla solla ulaşıp dersleri ikinci plana attıkça farkettim ki pekte konu ve ödev birikmiş. ama bilin bakalım derslerde not tutmayan öğrenci kimdi ? evvet, doğru tahmin. e artık herşey için geç olduğundan dolayı not tutmayı bi kenara bırakıp not dilenmeye başlamam gerekliydi. sınıftaki burnu havada tayfaya başvurmak gibi bi niyetimde hiç ama hiç yoktu.
    "yhaa ben tamamlamadım notlarımı ama"
    "fotokopi çektirip veririm ben sana"
    "numaranı ver ben sana çekip atarım yhaa"

    tabii ki bunlar söylem olarak kalacaktı. ah salak kafam ah, sağdan soldan sıcak sıcak toplamaya bak dimi notları. şimdi toplu bi şekilde almaya çalışınca çok dikkat çekiyo işte. ama sınıfta benim halimden anlayabilecek ve geçmiş zamanda da kısaca bahsettiğim birisi vardı zaten. ahıskanın bağrından kopup gelmiş, zaman zaman keyfimi yerine getiren mikail efendi.

    normalde hep arka sıralara oturur dersi dinlesem dahi kitap defter tutmadan gider gelirdim okula. ki bu seneye özel değil her zaman için böyle olmuştur eğitim hayatım. dersi dinlerim, sağdan soldan not toplarım, sınav haftası bakınır dersleri geçerim. yine öyle olacaktı. sınıfa girip mikail'i aradı gözlerim. olsa olsa notların tamamı onda ya da onunda alacağı kişide olurdu. en önde oturuyodu, bu sefer arkaya geçmek yerine ben de yanına geçiverdim. klagib günaydınlaşma faslından sonra direk konuya girip notları sordum (şaşırmadık).

    "aga ben de büşra'dan alıcam. gelir o da az sonra birlikte fotokopileri çektirmeye gideriz. ama sen de benim işimi görürsün"
    "hayırdır olm ne işin varmış senin. karı kız meselesi deme şok geçirir kalırım şu ön sırada"
    "yok lan, o işleri ben kendim hallederim biliyosun (güldü). güzel bi yemeğini yerim, zaten konuşamıyoduk ne zamandırda"
    "ayıp ettin kanka, istediğin yemek olsun"

    laflamaya devam ederek büşra'nın gelmesini beklemeye koyulduk. kim olduğunu da bilmiyorum, dediğim gibi sınıftakilerle aramı iyi tutmaya çalışsamda tümüne hakim değilim henüz. aslında her iki sınıfta da yaşadığım sorun aynıydı. sınıfa ilk girdiğim zamanı hatırlar mısınız beyler ? hani hoca "bu delikanlıda aramıza yeni katıldı, dgs öğrencisi" falan diye oturtmuştu beni okulun ilk günü. heh işte te o zamanlar kendimi kısaca tanıtmamdan bu yana bana hep önyargılı yaklaştılar. neden mi ? çünkü izmirliydim

    buraya okumaya gelenler ya zaten buranı yerlisi olan öğrencilerdi ya da istanbul'dan gelenler. onların haricinde gelenler ise hep anadolu'nun belirli yerlerinden glmiş, büyük şehir hayatına adapte olmaya çalışan, yüreğinde kötülük barındırmayan (ya da belli etmeyen) tiplerdi. her iki girdiğim sınıfta da hiç izmirli ya da ege bölgesinden gelen birine rastlamamıştım. zaten her tanıştığım kişide bana "aga izmir bırakılıp buraya gelinir mi hiç ya, nasıl bi hata yaptın sen" diyolardı. hata değil ki evladım bu. izmir'den kaçmam gerekliydi o yüzden geldim buralara. hem izmir'de gitmediğim okulda kalmamıştı zaten, geçiş yapa yapa hepsinde birer sene okuyup gezmiştim zaten bana yeterliydi .D
    ben izmirliydim. onlardan daha çok eğitim almış, üniversite görmüş, tecrübe edinmiş birisiydim. yeteneklerimde daha fazlaydı sertifikalarımda. aynı zamanda aşçılık eğitimlerimde vardı, donanımlı bi insandım yani. hepsini bi kenara bırakacak olursak izmirliydim arkadaşlar. burnu havada, egoyla dolu, bununla övünen insanların olduğu yerden geliyordum. peki ben öyle miydim ? fazlasıyla. ama bunu onlara yansıtıp aramda mesafe açacak birisi değildim. ben arkadaş edinmeyi çok severim, en büyük korkumda arkadaşsız kalmaktır zaten her zaman için. bunun için adımlarımı atar buna göre davranışlar sergilerim. ama sınıftaki önyargıyı kırmak fazlasıyla zor olacak gibiydi. kırılabilir miydi erkenden ? evet. ama benim sınnıf whatsapp grubuna alındığım anda kendimi tanıtırken övgüye kaçan yazılarım önyargı duvarlarını egodan tuğlalarla doldurmuş daha da kalınlaştırmıştı. bu işin sıvacısıda benim kırıcısıda, elbet kırardık. ama zamanla.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 344.
    -1
    Vcftu Ik mnb
    ···
  20. 345.
    +13 -1
    bi yandan bu düşüncelerle kafamı meşgul ederken öte yandan da mikail'le sohbet etmeye devam ediyodum. klagib geyikler falan filan. o kadar laf ediyodum falan ama sınıfta hoşlandığı biriside varmış beyimizin, henüz söylemedi. zamanla alırız baklayı ağzından, sorun değil.

    ben arkam dönük mikaille konuşurken "aha büşra'da geldi" diye böldü konuşmayı. kimmiş ulan bu büşra diye dönüp bakmama kalmadan gözlerim faltaşı gibi açılıp yerlerinden fırlayacak gibi oldu. büşra, büşra, büşra.!?

    hatırlarsınız, daha konuşmanın en başında renkli gözlülere olan hassasiyetimi ve zaafımı belirtmiştim. hatta belirtmekle kalmayıp detaylarını da sık sık söylemiştim sizlere. tüm bunlardan bahsederken melek gibi geçip giden, hala aklımda olan ama göremediğim birisi vardı hatırladınız mı ? izmirde metro aşkları çok olur, o da benim dolmuş aşkımdı hani. kısa boylu, zarif, ince mi ince, masmavi gözlere sahip, tesettürlü bi hanımefendi oturmuştu yanıma. işte o sınıftan içeri girmiş bizim sıraya doğru aynı zarifliği koruyarak yürümeye devam ediyodu. hadi canım, yok artık. bu kadarıda olamazdı, olmamalıydı ya da. hani sürpriz bi kupon yapıp bakmaya dahi tenezzül edip cüzdanının bi kenarında unutursun da sonrasında kuponun tuttuğunu farkedip hem şaşkınlık hem de mutlulukla iddaa bayiine koşarsın ya. heh işte, onun gibi bi durum içindeydim bende. haftalar önce gördüğüm, unutup zihnimdeki cüzdana koyduğum aklını kaçırtabilecek güzellikteki bu sürpriz kuponu daha yeni hatırlayıp baktığımda kazandığımı farketmiştim. kazanmak derken doğrudan bi kazanma değildi elbet. ama sırf tekrar görebilmek uğruna "ulan dersim yok ama aynı saatte dolmuşa binsem görür müyüm acaba" dediğim, bulmak için umudumu kaybettiğim şu güzelliği bulmak ne kelime doğrudan yanımda belirmesini görmüştüm ya daha ne olabilir ki.

    şaşkınlığımı gizleyemedim, ama çokta belli etmemek için gelenlere selam verdim, arkamdaki alakasız kişilerle konuşmaya çalıştım falan. oysa o o kadar güzel gülümseyerek geliyodu ki bizim yanımıza. mikail'le konuşmaya başlamıştı
    "günaydııın, nasılsın mikail. erkencisin bugün yine"
    "günaydın büşra günaydın, yurtta canım sıkılıyo ya. ben de gelip sınıfta oturuyorum böyle. (izmirli)yle laflıyoduk bizde öyle. tanışsanıza"

    pas bana atılmıştı. çokta güzel değerlendirip gole çevirebilirdim bu konumda. ne de olsa ağzı laf yapan, tanışmayı seven, hele ki böyle birisiyle tanışmak için can atabilecek birisiyim. ama bu sefer kaleci biraz farklı, biraz değişik. çünkü tesettürlü insanlarla nasıl konuşabileceğimi hala tam anlamda kestirebilmiş değilim. selamlaşmak için elimi uzatsam, ayıp olabilir. hadi ayıbı geçtim karşılık vermeyebilir. ama kafa sallayıp geçmek gibi boş bi harekette yapmak istemiyorum. çok fazla vaktimde yoktu düşünüp karar vermek için. basit bi şekilde kıvırmaya çalıştım

    "selam büşra, (izmirli) ben. eğer buraya oturacaksan kalkabilirim, arka sırada boş ne de olsa"

    ulan bu kadar kötü bi karşı atak olamazdı ya. ama kendisi o kadar naif bi hanımefendiydi ki bozuntuya vermeden gelip oturuverdi "yok yok sorun değil buraya da oturabilirim. tanıştığıma memnun oldum. senden çok bahsedildi bizim kızlar arasında. ama bi türlü tanışma fırsatımız olmamıştı"

    oha, ne kızları lan. haberim olmadan kız muhabbetlerine mi dahil olmuştum ben ? gündüz benden bahsedip geceleri yurt odalarında uykuya dalmadan önce kurdukları ateşli fantezilere mi alet etmişlerdi acaba beni (ahahahaha)
    tabii ki şaka lan, olur mu hiç öyle şeyler. olsa olsa "çok egolu bu huur çocuğu, yüz de verilmez buna, iki konuşsak yavaşamaya çalışır it oğlu it" demişlerdir hakkımda. fazlasını düşünmem. sormakta istemem. ama böyle bişeyi pat diye söylemesiyle büşra'nın saf mı, açıksözlü mü yoksa boş boğaz birisi olduğunu mu anlayamamıştım. hareketlerine, mimiklerine bakacak olursak daha çok 'saf' birsiydi. kıyamam ya, saflık bi insana bu kadar mı çok yakışırdı. değişmiştim lan ben, değişmekteydim.

    sakarya'da kaldığım 4. ya da 5. haftaydı. fakat bu kadar süre beni değiştirmeye başlamıştı bile. hayatında hiç tesettürlü birisiyle konuşma ya da arkadaşlık kurmamış olan ben şimdi böyle birisinden fazlasıyla hoşlanıyor, gözlerine bakmak için can atıyor, aklımdan çıkaramıyordum. hala emin değilim neler hissettiğim ya da neler yapacağımdan. ama değişimimi göz ardı etmekte olmazdı. olumlu bi değişim miydi bu ? ya da izmirde edinmiş olduğum 'ego'mu törpülemeye mi başlamıştım ? bilemiyorum. ama sakarya ve başta büşra bana bunu farkettirmişti...
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Hadi ya devam
      ···
    2. 2.
      0
      Pampaaaa devam artık
      ···
    3. 3.
      0
      Lan hadisene yannanım
      ···
    4. diğerleri 1