1. 1.
    +2
    tenin tenimde terlersin istiyorum

    http://www.youtube.com/watch?v=LcEFVVOlMXY iyi dir güzeldir adam işidir.
    ···
  2. 2.
    +2
    Bir kaç satır daha...

    bitmeden zaman bu tıkırtılar arasında yok olmadan hayat yazmalıyım diye düşündüm..

    adım adım yürümek gibi hayat. herşeye alışıyor kalp zamanla.en fazla ne kadar ıslanabilirdin ki zaten yağmur altında. işte o kadar ıslak o kadar dram dolu.

    sanırım büyük bir senaryodan ibaret tüm yaşananlar...

    ağlamak her insanın kaderinde var.

    daha taze bir bebeğin gözleri açılmadan başlar hıçkırıklar.

    ve her ayrılık göz yaşı getirecektir.

    kimi zaman anne karnı güveninden kimi zaman sevgilinin ince boyun kokusundan.

    ve gün gelir her gün daha da zorlaştığını düşündüğümüz bu dünyadan...

    karın bağımız var bizim herşeye.

    zamanla alışacaksak eğer sorun yoktur da ...

    ya alışamassam yokluğuna...
    ···
  3. 3.
    +2
    yazmak iyi geliyor insana...

    sayfanın beyaz tenine kara kalem harflerle bir yağmur tanesinin asvaltın yüzüne döküldüğünce dökülmek..

    bir süre sonra organ nakli gibi oluyor. hani aklını çıkarıp koyuyorsun ortaya bir yürekle yer değiştiriyor sonra.

    etimolojisine bakılmalıydı aşkın. nerden gelmişti yüreğimin diline. ne zamandır kullanıyordum ki bu kadar bağımlıydım.

    bu denli susuzluk nedendi acaba.

    suda doğan bir bebek oksijene ihtiyaç duymazmış.

    ne zamanki aldı ilk nefesi.

    akciğer kapakçıkları ne zamanki açıldı.

    işte o zaman bir daha suyun içinde havasız yaşayamaz nefessiz kalamaz.

    ... dudaklarından aldığım bir yudum nefes sana göre kısa olabilirdi ama bana göre hayat demekti.

    tek bir nefes bile olmuş olsa.

    boğuluyorum desem gelirmisin bana.
    ···
  4. 4.
    +1
    pramitlerden bile eskiydi sanki... kaç yüzyıldır seviyordum ben seni.

    ve bir o kadar da gizemli.

    çölün ortasında kalır gibi kaldım..

    saklı bir mumya gibi sakladım..
    ···
  5. 5.
    +1
    özledim seni..

    dudaklarım uyuşuncaya dek öpüştüğümüz anları özledim.

    sinema önünde senin dediğin filme gitmemeyi özledim.

    üşüdüm dediginde sarıldığım anları elektirikler gittiğinde korkmalarını özledim.

    güzel bir geçmişin hicran dolu yaralarıyla yaşıyorum.
    ···
  6. 6.
    +1
    canım yazmak istiyor...

    fark edilmeden karışmak istiyor kalabalıklara.

    yani en son trenin gittiği bir istasyonda yapraklar savrulurken rayların üstünde cesurca ... bir sigara içip onları izlemek istiyorum.

    ne kadar uzun zaman geçti.. ve ne kadar da çabuk geçti...

    kaybedeni olan tüm yarışların kazananı olmak ...

    sonra kaybedenlerin kaybettiğine sevinmek...

    bize verdikleri bu.

    halbuki yarışmak istiyordum yenileni olsun istemedim.

    bir agustos sabahı... artık sabah dediklerim öglen vakti olmuştu..

    bir otel odasında uyanmıştım.

    resepsiyona indiğimde şişmiş gözlerle tarihi sormuştum.

    herşeyi unutmuştum. hangi günde olduğumu saatin kaç olduğunu hatta ayları bile karıştırır olmuştum..

    unutmak için alınmamışmıydı onca hap. unutmak için değilmiydi bunca caba..

    evet iç unutursun diyen arkadaşarın dediği gibi unutmayı bile unuttum..

    unuttuğumu bile unutana kadar devam ettim..

    ama bir tek seni unutmadım..

    kurumuş bir ırmak yatağı gibi şimdi içim..

    ne zaman metre kareye 20 den fazla yağış düşse yine ırmak oluyor içim..

    ...
    ···
  7. 7.
    0
    bir mum yakmıştım geceye.. sadece göz bebeklerime aydınlatmaya yetecek kadar..

    yüzümü değil... hala hotel california çalıyordu.ve agzımdan ekgib olmayan o şarap tadı.

    camdan dışarı bakıyordum... her yanan ışık bir dertti benim için. hepsinin bir derdi vardı hepsinin bir sorunu.

    ama her ışık gecenin sonunda kapandı..


    teninden süzülen sıcaklığın dudaklarıma ilk değdiği anı hatırlıyorum. garip bir histi ne yapacağını bilememin verdiği caresizlikle adeta sürgün edilmiştim tenine.

    sendeydim işte..

    ben beyaz bir sayfa iken sen usta bi yazardın..

    ve sen her gece yazardın biraz daha kalbime..

    taki git artık bu parodi bitsin diyene kadar yazdın..

    ...
    ···
  8. 8.
    0
    dışarıda rüzgarın ayak sesleri ekranın önünden uçup giden sigara dumanı kadar manasız anlamsız bir zamanın içindeyim...

    20 li yaşlarımda hep merak ederdim beş sene sonra nerde olacam 10 sene sonra nasıl olacak diye..

    işte burdayım..

    sessiz bir ev sessiz bir oda balkondan yıldızlar gözüküyor...

    yıpranmış bir hayatın artık kullanılmayan tecrübelerine sahip öylece bir köşeden yıldızları izliyorum
    ···
  9. 9.
    +1
    ne geceler geçti dimi ya...

    gözyaşımı dindiremediğim kanımı durduramadığım kimi zaman koğuştaki ilk soguk yatağa alışamadığım..

    ateşimin çok yüksek olduğu bir gece de yazdıklarıma bakıyorum bazen...

    bir gazetenin beyaz olan köşelerine yazmışım sigara izmaritinin lekesiyle.

    zira kalem vermiyorlardı kağıt vermiyorlardı..

    bir kaç tek sigara hepsi bu..

    tecrit edilmiştik ya.

    ahhh şimdi uzaklardayım ... gözlerini dikip istanbulun mavi yeşil gözlerine sarıyerde börek yemek vardı... sabah olurken balık tutmaya calışanları izlemek vardı..

    uykusuz mustafaya gidip çay içmek varken burda bunları yazmak ne garip..
    ···
  10. 10.
    0
    bazen bakıyorum da sistemin oyuncağı olmuşuz..

    yani iç içe kutular gibi bu...

    senaryo bunlar dediğimiz şeyler bile senaryonun bir parçasıymış..

    hani sorar ya sevgilin kıskanc bir triple dün gece nerdeydin diye...

    bi kız buldum sabaha kadar seviştik dersin gülersin..

    ooooof of der. geçer

    halbuki doğruyu söylemişsindir..

    sabaha kadar sevişmişsindir...

    ama o kadar rahat söylemişsindir ki ...
    ···
  11. 11.
    +1
    aşk nedir ki sanki ...

    koyunla bıçağın sevişmesi mi ?

    hayır dokunulmamıştır senin tenine yada sevişmemişsindir önceden hiç kimseyle hiç bir yerde. hala temiz bir yüreğin varken

    birisi ışıklarını kapatır...

    hani çok umrunda değildir onun..

    filler tepinirken ezilen çimenler gibidir senin duyguların.

    fark edilmessin bile...

    aslında aşk... bir onur mücadelesi gibi dikili verir karşına.. hiç olmaması gereken bir yaşta.

    hep bırakıp gidenler sevilmiştir delicesine. öyle değilmiydi leyla ile mecnunda

    ferhatın deldiği dağda ...

    yada shakespeare in aşık olduğu sarı saçlı genç cocukta..

    hep imkansızı sever yürek...

    nedense takılıyorum sorulara...

    ferrari 12 bin liraya satılan bir araç olsaydı yine de sevilirmiydi diye...

    ucuza satmamak lazım...
    ···
  12. 12.
    0
    @22 amna kodugumunun malı seni

    sen portakalda vitamin iken o adamın burda 5 bin entrysi vardı

    üç aylık üyesin..

    adamı sildiler bir kaç kere anlamadın galiba.
    ···
  13. 13.
    0
    artık istanbula dönmüştüm seneler sonra istanbuldaydım ya yeniden o bana yeterdi...

    ama bişeyler yolunda gitmiyordu... mekanlar aynı insanlar farklı... caddeler aynı sesler aynı yürüyüşler farklı geliyordu..

    kaybetmiştim şehrimi. eski arkadaşlar yoktu artık.. ismimden çok kimliğim soruluyordu geceleri..

    rahat yürünemez bir şehir olmuştu.

    bakırköyde bir pasta cafe açtım. halbuki hiç anlamazdım.

    herkes hata yaptıgımı söylüyordu. benim artık tek bir amacım vardı.. müzik dinleyip sohbet edip tatlı bir iş yapmak istiyordum.

    yorulmuştum saçma sapan aktivitelerden ... artık susuyordum. öğrenmiştim fikrimi gizlemeyi. yada anlatmanın gereksizliğini..

    ama bu iş çok yordu. hiç öyle tahmin ettiğim gibi olmadı gece 1 e kadar çalışıyor sabah 4.30 da geri uyanıyordum..

    245 metrekare alanda sıkışmış kalmıştım..

    4 ay boyunca hiç bir yere adım bile atamadım. ofiste yatıyor tuvalette banyo yapıyordum..

    bu artık çok zıttı..

    zaten arkadaşlıklar yalan olmuş.. ve zaten herşeyin para karşında bir kur sahibi.

    yani doların euro karsındaki kur oranı gibi. 1,3

    gitmeliydim buralardan çok uzaklara gitmeliydim..

    herkesten kaçmalı.. zaten senelerdir kaçıyordum..

    ama ne kadar hızlı koşarsan koş hep seninle geliyor aklın..

    tek istediğim şey huzurken neden varamıyordum..
    ···
  14. 14.
    0
    geçenlerde saydım... tam 17 defa taşınmışım ben 6 ayrı ülkede.

    evim diyebileceğim bir yer bile yok..

    çok isterdim senelerce aynı yerde yaşamayı..

    arkiyoloji ile uğraşıp güzel bir bahçede her sabah ciceklerle konuşmayı..

    ceza evlerinide sayarsak 24 den fazla yerde kalmışım.

    artık herşey gülümsetiyor.

    17 sene ceza yatmış bir said abi vardı. adam öldürmüş bir kaç defa. siyasi cezalı..

    gördüğün duyduğun ne varsa herşey sonumuzu getirmeye çalışıyor derdi.

    hepsi bizden bir parça alıp zütürüyor.

    hergün biraz daha eksiliyoruz dedi..

    dostlar azalıyor ... aşklar eskisi kadar etkilemiyor. ölüm haberleri sarsmıyor karanlık korkutmuyor..

    en fazla ölürüz noktasında birleşiyor..

    ölüyoruz ya...
    ···
  15. 15.
    0
    en zoru ilk gecesidir ceza evinin...

    genelde ikindi saati teslim ederler. ağır demir kapıların üst üste kapandığını duyarsın arkana bile bakamassın. her adım seni daha bir sona zütürüyordur..

    koridorda çıt çıkmıyordur.

    bir kapı daha kapanır. küfür gibidir. dank !!! eder.

    ilk gittiğinde tecrite koyarlar seni..

    taktan bi yerdir tecrit.

    televizyon yoktur radyo yoktur. bir sürü piskopat vardır.

    bir o kadar da saf adam.

    genelde çek yüzünden yada elektirik borcu yüzünden olanlar öyle otururlar kenarda.

    diğerleri yerlisidir oranın.

    bi sigara yakarsın tuvaletin oralarda.

    cam mile yüksektedir.. bir güvercin gelir konar akşam olmak üzeredir.

    ve o an anlarsın için öyle bir sızlar ki onun yerinde olmak için sahip olduğun herşeyi verirsin...

    --spoiler--
    bugün ilk defa güneşe çıkardılar beni.
    ve ben ömrümde ilk defa güneşin benden bu kadar uzak
    gökyüzünün bu kadar mavi
    bu kadar geniş olduğuna şaşarak
    kımıldanmadan durdum.

    sonra saygıyla toprağa oturdum
    dayadım sırtımı duvara.
    bu anda ne düşmek dalgalara,
    ne baş aşağı, ne baş yukarı.
    bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
    sade toprak, güneş ve ben.
    bu anda yeter bana bu kadarı
    bahtiyarım.

    n.h.ran
    --spoiler--

    dudaklarımdan dökülen ilk mısralardı..

    tam ezbere bilmiyordum... ama bir kaç hafta sonra türetmiştim kendi kendime.

    bugun pazar beni bugun ilk kez güneşe çıkardılar..

    aklımda ne ana ne yar.

    üstümde gökyüzü yaslandığım taştan duvar.

    hepsi bu kadar.

    hiç bilmezdim bu kadar güzel oldugunu mavi gökyüzünün..

    ne kadar neşe ile uçtuğunu martıların.

    bir kuş olmak isteyecek kadar insanım.

    s.k
    ···
  16. 16.
    0
    2000 in yılının soğuk bir kasım ayı idi.

    kar yağmıştı demir perdenin o öksüz ülkesine.

    son ciksen yılın en soğuk kışı başlamıştı işte.

    delik deşik yollar... donuk yüzlü insanlar.

    burada sadece cingeler mi güler diye sormuştum arkadaşıma.

    güldü.. cominizm dedi sustu.

    daha ilk yıllarıydı tüm demir perde ülkelerine gitmiştik hepsi aynıydı insanlar bile aynıydı ...

    manisa çocukları davasından yargılanmış ayak parmakları işgence altında kopmuş bir insan bile gülerken bunlara ne olmuştu.

    alışamam buralara dedim..

    sadece kadınlar vardı güzel olan.. uzun boylu sarı saçlı kadınlar.

    endamı iltifata mazhar olacak canlılar hepsi ayrı ayrı..

    karanlık büyük bir apartmana girdik..

    ne kadar büyük bir bloktu şaşırmıştım..

    200 den fazla zil vardı.

    eski perdeli asansörlerin birisi bizi onlarca dairenin olduğu bir kata çıkardı..

    bu ülkede tek aydınlık olan şey üstüne bastığım kardı.

    kücük bir oda gıcırdıyan bir sedye..

    gelde şarkı söyle ... hıhh..
    ···
  17. 17.
    +1
    http://fizy.com/s/171ypf
    http://www.youtube.com/watch?v=kaef2ngwqhy
    ···
  18. 18.
    0
    --spoiler--
    gençliğimi kimse bilmez.

    sakallarımdan çocuk kokusu ağzımdan ay ışığı fışkırır benim.

    ceketimi yağmurlara astığımdan beri...

    tehlikeli şiir okur dünyaya sataşırım ben.

    a.k
    --spoiler--
    ···
  19. 19.
    0
    yine gece işte..

    kim bilir kaç ayrı yerde yaşanıyor aynı gece.

    hastanenin serum kokan koridorlarında yada bir clubun geçici sağırlık yapan kalabalığında.


    ağzımda iğrenç bir tadla uyanmıştım kusmak istiyordum. tek istediğim buydu.

    sağ elim alçıdaydı.. burası hangi hastane kim getirmişti beni buraya...

    kaç saattir burdaydım ???

    en son hatırladığım şeydi kendi kanımın sıcaklığını hissettiğim.

    titriyordum. hafızamdaki son kareydi bu.

    inancımı kaybetmemiştim ama Allaha karşı isyan etmiştim.

    kırgındım ölemediğim için..

    hiç halim yoktu öylece uzandım dakiklarca tavana baktım..

    canım sigara istiyordu. dudağımın kenarında bir hortum duruyordu yutkunurken batıyordu.

    evet intihar etmiştim...
    ···
  20. 20.
    +1
    6 yıl sonra ilk kez ailemi görmüştüm...

    hala içimde derin bir kırgınlık vardı..

    bir bayram sabahı... sofyanın o soğuk sabahında elimde bir seccade yanımda babam yer bulamayız diye hızlı hızlı yürüyordu.

    hiç konuşmadı.. zaten pek konuşmazdık..

    sofyanın tek camisi olan ki o zamanlar caminin yanında bir birane vardı orada namaz kılmıştık.

    ilk defa yurt dışında bayram namazı kılıyordum..

    her milletten adam vardı.. kimseyi tanımıyordum ama herkesle 4 dilde bayramlaşıyordum..

    artık düzeleceğine dair olan inancımı tamamlamıştım..

    bir iki magaza alacak oraya yerleşecek üç beş ay sonra evlenecektim..

    mutluydum..

    kırmızı telefon kulubelerinden nişanlımı aradım..

    herkesin dediği gibi oda seni çok özledim dedi..

    hepsinin dediği gibi...
    ···