/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +49 -6
    Sene 2003...

    Ankara'da arkeoloji doktora birinci sınıftaydım. Kız arkadaşım eda istanbul üniversitesinde kadro bulmuş ben ise henüz bulamamıştım. Eda'nın yüksek lisans biter bitmez doktoraya'ya kadrolu olarak başlaması tamamen başarısı ve azmiydi. Ankara Dil- tarih'e 1996 yılında arkeoloji bölüm öğrencisi olarak başladım. Edayla dönemdaşız. 2. sınıfın ortalarında yanlış hatırlamıyorsam 1997 nisan gibi sevgili olup 2002 yılında Yüksek lisans tez savunmamızın ertesi günü sözlenmiştik kendi aramızda. Tez savunmamızı başarıyla tamamladığımızı öğrendikten sonra, ikimizinde hayali olan akademisyenlik için doktora arayışlarına girmiştik. Eda, ingilizcesi sayesinde istanbul protohistorya bölümünde kendisine kadro bularak doktoraya başlamıştı. Ben ise, hocalarımın biraz torpiliyle zoru zoruna Ankara'da kendi üniversitemde doktoraya başlamıştım. ilk başlarda çok üzülsem de kadro bulamadığıma, Eda’nın başarısıyla kendimi teselli etmek zorunda kalmıştım ...
    ···
  2. 2.
    +19
    Üçgözler köyünde yaşananlar her zaman bir sır olarak kaldı. O gece neler yaşandı 15 arkeologa ne oldu nasıl öldürüldüler hiç bir zaman aydınlatılamadı... 2006'da hastaneden çıkan cengiz yıllarca edasını aradı... 14 nisan 2014'te kendisini asarak intihar etti... Cengiz olarak anılan şahıs samed isminde bir arkeologtur. Olaylar samedin gözünden cengiz ismiyle anlatılmıştır. Yer şahıs isimleri değiştirilmiştir...
    ···
    1. 1.
      +8
      Ulan ne hikayeydi ya nutkum tutuldu. Hep böyle olaylar kapanır zaten başka bir şey bilmezler
      Samed, Denen kişiyle senin bir arkadaşlığın olmuş muydu?
      ···
    2. 2.
      +4
      Olmasa nerden bilsin amk
      ···
      1. 1.
        +3
        Öyle değil Olum Üniversite'den ortam ortama yayılan muhabbet mi kastediyorum yoksa, bizzat Görüşmüşlügü varmı Cengiz abinin.
        ···
      2. 2.
        0
        Doğru ben taş kafalıyım biraz 😝
        ···
      3. 3.
        0
        Ya öyle deme 😁😁😎
        ···
      4. diğerleri 1
    3. 3.
      +3
      Hikaye gerçek bir hikaye değil ama bayağı uğraş verilerek yazılmış kaliteli bir hikaye birkaç yerde boşluklar olmasa çok daha iyi olabilirmiş ama uzun zaman sonra sözlükte yazılmış en iyi hikayeydi şuku
      ···
    4. diğerleri 1
  3. 3.
    +11 -6
    Köye gittiğimizde bu düşüncelerden arınmak için kendimi dinlemek için fırsat arıyordum. Kimsenin olmadığı bu köy bana mezar olacak gibi geliyordu. Öğle molasında köy meydanındaki düzgünce yontulmuş kayanın üzerine oturdum. Arabalarla köye malzemelerin gelişini görebiliyordum. Hiç gidip kendimi bu yükün altına atamazdım. O lagam karekterli asistanların emirler yagdırmasını özellikle hiç çekemezdim. Eda da gelmişti büyük ihtimal. Onu da görmek istemiyordum. Galiba burada olmamın nedeni olarak onu görüyordum. Kendimi bu düşüncelerden çıkaramıyordum bir türlü. Nerede olursa olsun birlikte olmak istediğim kadından uzaklaşmıştım. Ailemi bir daha göremiyeceğim düşüncesiyle bizimkilerin yanına doğru gittim. Eda, Kübra ve asistanların hocanın arkasından bir harabeye girdiğini gördüm. Oldukça heyecanlılardı. içeride bir şey buldukları açıktı. Yavaş yavaş ayaklarımı sürüyerek ben de içeri doğru hareketlendim. Ta ki Eda nın çığlığını duyana kadar. Kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Kızlar bağrışıyordu. Koşarak içeri girdim. Eda ı yere yatırmışlar asistanlar amından ve zütünden aynı anda gibiyorlardı. Hoca agzına veriyordu. Kübra kendini parmaklarken. Asistanların zütünü yalıyordu. O tablo karşısında bir süre kalakaldım. Hocanın seslenmesiyle ben de hocanın zütüne benim büllüğü soktum. Tüm gün birbirimizi gibtik. Ama aklımda tek soru Eda nın aynı andan öyle yannanları içine alıp ses bile çıkarmamasıydı. Günün sonunda izmir'deki büyüklerimi hocanın telefonundan aradım ve onlara "laik" olduğumu söyledim.
    ···
    1. 1.
      +2
      Ahahhaha huur çocuğu 😂
      ···
      1. 1.
        +2
        Bu geleneği yaşatmam gerekliydi ahahah
        ···
    2. 2.
      0
      ciddi ciddi okuyodum oc
      ···
      1. 1.
        +1
        Amaç da o yavrumm
        ···
  4. 4.
    +11
    zaten firdevs hoca ve öğrencilerden ikisi bayılmıştı.. Kapı aniden bir gürültüyle açıldı öyle bir gürültü ki kafamı kaldırdım. Kapıdan gelen edaydı.. Bembeyaz bir elbesi içinde gözlerinin altında simsiyah olmuş perişan halde edaydı. Hemen ayağa kalkıp ona koşacakken idris hoca beni bakışıyla oldugum yere çökertti. idris hoca buraya gel sakın kaçmaya çalışma buraya gel diye türkçe arapça aramice bağiriyordu. Edanın adım atcak hali yoktu girdi içeri öylece bana bakıyordu. Ben artık kafamı kaldırmıştım. Hüngür hüngür ağliyordum 7 yıldır köpek gibi sevdiğim kız ne haldeydi elimden hiç birşey gelmiyordu.. idris hoca nas felak ve saffat surelerini okumaya başladı bağırarak eda kendisini duvarlara vuruyordu. Her yeri yara bere kan olmuştu.. Yürü dedi bana göstereceksin o kitabi yürü... Gelin benle dedi. Ben ayağa kalktım Timur hoca da kalkmıştı gözleri patlayacak gibiydi korkudan başka kimse gelmedi peşimizden. Eda önde yürüyor biz arkasından gidiyorduk... idris hoca bağirarak komutlar veriyordu. Kazı yaptıgımız yere geldiğimizde eda durdu. Burası mı dedi arkası dönük şekilde kafa salladı. Kaz şemhurişin kızı kaz dedi. Eda elleriyle kazmaya başladı. Aklım almıyordu parmaklarıyla kazıyordu. yarım saat kazdıktan sonra 1 tabut çıktı. Aç dedi eda acı çekiyordu aç diye bağirarak birşeyler söyledi yine Eda açtıgında tabutu, tabutta hayvan iç organları iplikler bez bebekler yazılı kağitlar domuz başları vardı. idris hoca edaya bir tokat atarak sen benimle oyun mu oynuyorsun diye bağirdi. Bana istediğimi vereceğimi dedi kurtuluşun yok . Eda gülerek vereceğim dedi ama sesi o kadar kalın ve çatallıydı ki idris hoca arapça birşeyler söylemeye başladı yine eda yerde çırpınıyordu benimle oyun oynama kaz şemhurişin kızı kaz diyordu. Bu azabın bitmez yoksa kaz. idris hoca o kadar bağiriyordu ki artık gücüde azalmıştı sendeledi düşer gibi oldu eda hemen dönüp saldıracakken muskayı görüp yine yere yattı. 1 saat geçmişti eda tekrar kazmaya başladı bir tabut daha çıktı aç dedi. Tabutu açtıgında içinde 4 tane 3 gözlü kanlar içinde erkek bebek vardı idris hoca ağlamaya başladı bunlar benim doğup ölen çocuklarım diye dakikalarca ağladıktan sonra yine kaz diye birşeyler söyledi eda yine kazdı gün artık ağarmaya başlamıştı Timur hoca yere düşmüş nefes alamıyorum diye yardım istiyordu... Eda bir tabut daha çıkardı açtıgında içinden bir kitap çıktı... Ben o an bayıldım...

    Gözlerimi açtıgımda ilçe karakolunun revirindeydim. Ahmet binbaşı başımda bekliyordu.. Hepsinin rüya olduğunu kurtulduğumu düşünüyordum.. Ahmet binbaşı,
    + iyi misin.. kendine geldiysen konuşalım
    - iyi değilim ama konuşalım buyrun
    + Dün Timur hoca bizi aradı sabah 8'de kazı evine gelin dedi. Bizde sabah kazı evine geldiğimizde parçalanmış cesetler gördük. Herkes ölüydü tek canlı sen kalmıştın neler oldu anlat
    Herşeyi teker teker anlatmıştım. idris hoca kim eda nerde dedi.. idris hoca ve edaya dair hiç bir iz yoktu. Avucunda bunu bulduk diyerek bana bir muska getirdi ordaki askerlerden biri.. Sonrasında soruşturma kapsamında ankara'da 3 ay hapis yatıp cinayetlerle bir bağım olmadıği anlaşıldı. Aklı dengesi yerinde değil denilerek 2003 ağustos'tan 2006 ekime kadar istanbul ruh ve sinir hastalıkları hastanesinde yattım. Daha sonra ordan kaçtım yıllarca edayı aradım. Ailesine ulaşmaya çalıştım. Hergün mardin haberlerine bakıp bir ceset bulunup bulunmadıgını inceledip bir iz bulamayınca, Türkiye'de eda'yla aynı gün doğan seda isimli insanları aradım.. Hiç birşey bulamamıştım... Olay iç işleri bakanlığı tarafından örtbas edilip insanların hepsinin doğal yollarla öldüğü kamuoyuna açıklandı.. Olay o doğrultuda şekillendirilip unutturuldu.. Olaya şahit ahmet binbaşı olaydan 6 ay sonra arabasına pkk tarafından konulan c4 sonucu şehit oldu. Yakub hoca istanbulda evinde çıkan yangın sonucu hayatını kaybetti.. Olaya karışan insanlardan ben hariç herkes hayatını kaybetmişti. idris hoca ve eda'ya dair hiç bir iz bulunamamıştı... Üçgözler köyü vakasının tek şahidi ben kaldım...
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +8 -1
    Edayı evden alıp bir kafeye zütürdüm ve aklımdakiler anlatmaya başladım. Üçgözler ismini duyunca ilk başta hiçbirşey aklıma gelmemişti. Ama sonra hoca o el yazmalarını gösterince tüylerim ürpermişti. Aklımdaki parçalar birleşmişti. Abim 14 nisan 1993 günü 24 yaşında kendini asarak intihar etmişti. istanbulda makine mühendisliği okuyan hayatında her zaman başarıyla anılmış birisiydi. Ancak ölümünden 2 yıl önce kadar falan esrarengiz birisi olmuştu. Konuşmuyordu, konuştugunda da hiç bir mantıklı cümle kurmuyordu. Önceleri çevrem ve ailem çocuk çok kitap okudu kafayı yedi şudur budur diye yaklaşıyorlardı. hastanelere doktorlara gidiyorduk ben 14 yaşlarındaydım pek karışmıyordum sadece yanlarında duruyordum. Aynı odada kaldıgımız için çok tedirginlik içerisinde 14 15 yaşlarını geçirdim. Ne yapıcağını kestiremiyordum. Okulu bırakmış sadece evde uyuyordu ve akşam namazıyla yatsı namazı arası sokakta yürümeye gidiyordu. Bazı geceler yatağın içinde oturduğunu ve bana baktıgını görünce korkudan altıma ediyordum. Ama elden birşey gelmiyordu. Benım odamı değiştirmem Abim doğu'yu daha da kötü hissetmesini sağlar diye ailem 2 yıl boyunca bana bu zulmu yapti. En son artık hocalara gidiyordu bizimkiler birgün balıkesirde çok büyük bir hoca olduğunu öğrenip yola düştüler. Bende gitmiştim. Hoca 70 yaşlarında bir amcaydı. Abimi görür görmez sen dışarı çık dedi. Yalnızca babam kalmıştı içeride. Babam çıktıktan sonra olanları anlattı. Hoca abimin çok tesirli bir cinni tarafından ele geçirildiğinden bahsetmiş, bir muska yazmış ve takdir allahındır demiş. Babam söve söve arabaya doldurdu bizi istanbula eve geri dönmüştük. Abim muskayı hiç bir zaman takmadı. Zaten 1 ay geçmeden kendini astı. Nazar değdi, cinlendi, çok okudu kafayı yedi gibi muhabbetler arasında unutuldu gidildi. Yalnızca annem unutmadı. Annem her zaman gözlerinin içinde onu yaşattı. Hiç konuşmadı ama içindeki fırtınaları ben hissedebiliyordum. Abimin ölümünden bir süre sonra kitaplarını falan karıştırmaya başladım ve bir deftere rast geldim. defter ne oldu bilmiyorum o yaşlarımda incelediğimde aklımda kalan her sayfası arapça yazılmış, ve değişik şekillerin olduğu. Yaptıgı hayvan ya da başka karışık figürlerin hepsınde üç göz vardi canlıların. Ben bu defterden kimseye bahsetmedim iyice üzülmesinler diye. Yalnızca anneme abimin arapça bilip bilmediğini sorduğumda, Küçükken kuran kursuna gitti ama hiç bir zaman kuran okuyacak düzeye çıkamadı demişti. Peki ya arapça yazacak kadar nerden öğrenmişti bu aklımı o dönem kemirip durmuştu. Bu olanların hepsini edaya anlattıgımda gözleri kocaman olmuş biçimde şaşkınlıkla beni dinledi. Önce inanmadı şaka yapıyosun hadi be gibilerinden tepki verdi, ciddi oldugumu anlayınca tesadüf gibi muhabbetlere girerek beni sakinleştirmeye çalıştı. Bu yaşadıklarımın hepsini Timur hocanın odasında birleştirmiştim. Belki de Eda haklıydı ben paranoya yapıyordum...
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +9
    Yazıtı iki işçi uçlarından tutarak getirmeye çalışıyordu, Sakın düşürmeyin diye uyarılarda bulundum.. işçiler gülerek Cengiz Hocam, bize mezar taşı taşıtıyorsun habire çarpılıp gideceğiz bize tarla işi demişlerdi.. Bende seramik yıkamak isterseniz buyrun sizi göndereyim yeni iki kişi alayım ordan dedim. Aman hocam aman dediler biz iyiyiz böyle. işçiler seramik yıkamaktan nefret ediyorlardı erkekliklerine güya yakıştıramıyorlardı, Ödleri patlasa da seramik yerine burda o korkuyu yaşamayı seçiyorlardı... Yazıtı masaya getirip yatırdığımızda yakub hoca iyice bakıp ilk kez böyle bir şey görüyorum dedi... Timur hoca gögsünü kabartarak tabi hocam dedi... inceledi aramice olan kısmı yine büyüyle ilgili ama diğeri hakkında bilgim yok. Karbon kağıdına kopyasını çıkartıp istanbulda araştırabilirim dedi. Timur hoca mırın kırın edip vermek istemedi.. Yakub hoca çok ilginç incelediğim bütün yazıtlar büyüyle ilgili burasının bir köy ya da yerleim yeri oldugundan emin misiniz hocam dedi Timur'a dönerek, Burası bence bir köyden ziyade Dönemin kahin ve büyücülerinin yaşadığı bir alan olabilir dedi. Timur hoca haklısınız henüz hiç birşey net değil işler iyice karışıyor zaten dedi.
    1 ayı geçmemize rağmen hala normal bir ev kompleksine rastlmamıştık zaten. Bu veriler Yakub hocayı haklı çıkartır nitelikteydi.. Yunan dünyasında apollon kahinlerinin yaşadığı merkezler vardı öyle bir yer mi acaba diye timur mırıldanıyordu ? timur güldü, dediki eğer öyle bir yerse mezopotamya'da ilk kez böyle bir yer bulunuyor mükemmel olur dedi... Kübra ve Eda'nın yüzünde korku heyecan karışımı bir ifade vardı ilk andan beri. Kübra bir an olsun gözlerini ayırmıyordu yakub hocadan ne söylese aklına yazıyormuş gibi bir hali vardi. Kendi Kendime 30 sene sonra bu türkiye'nın en büyük hocası olur şu ilgiye bakar mısın dedim...
    ···
    1. 1.
      0
      Yaz reyiz yaz
      ···
  7. 7.
    +8 -1
    1996 yılında ailemden ilk kez ayrılarak üniversite okumak için istanbul'dan Ankara'ya geldiğimde çok zorluklar çekmiştim. Adaptasyon süreci Üniversiteye biraz geç başladığımdan biraz sancılı geçmişti. Geldiğim ilk Ankara'yı büyük köy olarak görsem de sonradan çok alışıp sevmiştim. Bunda Eda'nın etkisi çok büyüktür. Lisansa başladığım ilk gün sınıfa girdiğimde, yaklaşık 50 kişinin içinde direk Eda dikkatımı çekmişti. Gözleri iğri iğri, kaşları uçurum, yüzü zambaklar kadar parlaktı. Güldüğünde keçi yavrusuna benzer bir hal alırdı Bütün Anadolu'nın gizini taşırdı sanki yüzünde. Eda'dan ilk anda o kadar etkilenmiştim ki zihnim ve zaman algım allak bullak olmuştu.
    ···
    1. 1.
      +14
      cinlerin anasını gibeyim 😁😁
      ···
      1. 1.
        +4
        😂😂😂😂
        ···
      2. 2.
        +2
        😂😂😂😂😂😂😂😂
        ···
  8. 8.
    +8 -1
    Eda için bu tarz şeyler anlamsız gelirdi. Cinlerin varlığını insanın kendi beynindeki kurgudan ibaret olduğuna dair onlarca kez muhabbetini dinlemiştim yıllarca. Yine aynı muahbbetlere girip sakın sırf bu tesadüf yüzünden kazıya gitmemezlik yapmayalım diyordu. Şaşkındım Timur hocadan nefret derecesinde haz etmeyen eda kazı için bu sefer beni ikna etmeye çalışıyordu. Ama ben sebebini anlamıştım arkadaşı kübra'nın aklıydı bu. Kübra o kazıya kendisinin gitmesinin yolunun Eda'dan yani benden geçtiğini çok iyi biliyordu. Böyle kazılarda Hocalar genelde ilk başlarda kendi tanıdığı güvendiği öğrencileriyle asistanlarıyla çekirdek kadroyu kurardı. Ben kübraya referans olmazsam gelme ihtimalı çok düşüktü. Kübra'da Eda'nın aklına girmiş bir şekilde Eda'da bu yaşadıklarımı anlattıklarımı çok takmıyordu. Sadece önümüzü kesmeyelim kariyerimizle oynamayalim. Zor bir çocukluk geçirmişşin ondan bu kafanda birleştirdiklerin falan diyip duruyordu. istanbula döndükten sonra bunlar edayla her konuştugumuzda konu buraya geliyor ve gidiyoruz dimi sana da çok iyi gelecek bak göreceksin diyordu. Bende en sonunda Mayıs'ın sonu gibi gittim hocaya geleceğimi söyledim. Ayrıca kurulan 14 kişilik kadroya yalvara yakara Eda ve kübrayı eklettım. Bakanlık Ankarada olduğu için kazı listesine aynı gün içerisinde Hocanında imzasıyla gidip ekletmiştik. Kazı Temmuz'un ilk haftası başlayacak Eylül'ün 15 ine kadar sürecekti. Hoca tanıdıklarınıda araya sokarak epey yüklü ödenekte almıştı. Toplam da 16 kişilik bir ekip olmuştuk. Doçent doktor Firdevs hoca, Asistanlardan zeynep ve eda vardı. 11 tanede lisans yüksek lisanstan öğrenci. Kazı için herşey hazırdı. timur hoca 2 ay sonra bütün dünya bizi konuşacak 7'den 70'e herkesi şoka uğratacağiz diyordu beni her gördüğünde.
    ···
  9. 9.
    +9
    Rezerve
    ···
  10. 10.
    +9
    Sağlam bir hikaye bana göre. Sözlükteki bazı yazarların aksine başladığın işi bitirmeni takdir ediyorum.
    ···
  11. 11.
    +9
    Gece yarısı olduğunda hepimizin ortasına gelip ağlamakla karışık arapça aramice birşey okumaya başladı. Kafamı kaldırmıyordum ama herkesin ağlama sesini duyuyordum. Timur hoca bile içini çekerek ağliyordu korkudan. Bir anda oda kayboldu sadece odada ben kaldım ve ayna kaldık. Ayna televizyon gibiydi. Abimin hayatı sahneler halinde geçiyordu.. Abim nurgul ablayla yürüyor geziyor okula gidiyor eve geliyor hızlıca bütün süreç geçiyordu. Birden abimle nurgül abla bir otel odasında birlikte oldugunu gördüm. Başka bir göz bunları izliyordu... bu sahneden sonra abimin geçirdiği bunalımları görmeye başladım yaşadığı acıları düşünceleri herşeyi ben yaşıyormuş gibi hissediyordum.. Annem babamla balıkesirdeki hocaya gittiğimiz ana gittik, hocayla yaşanılan süreç anlatıkkları resmen oradaydım.. Hocanın yazıdıgı muska verdiği öğütler.. Ordan bi anda bir köy odasında gittim bir kadın doğum yapıyordu. ikiz bebek oldu biri oğlan biri kız bunların büyümesi birinin idris hoca olması birinin balıkesirdeki hoca olmasını gördüm. O an kardeş olduklarını anladım.. Hocanın koruması abimi koruması için müslüman bir cinniyle anlaşma yaptıgını gördüm.. abimin Üçgözler soyundan gelen bir kızla birlikte olması müslüman cinninin koruyamamasına sebep verdiğini gördüm.. Sonra bir anda abimin 14 nisan 1993 günü kendini nasıl astığı sahne geldi aynaya, Çektiği bütün acıları ben çekiyordum, Sandalyeye vurduktan sonra bütün çırpınışlarını görüyordum. Kurtulmak için ayağını basacak yer araması çaresizliği, gözleri yerinden çikacakti.. Bütün acılarını hissediyordum. bütün bu olanları ben izlerken başka bir gözde herşeyi izliyordu. Rüya içinde gerçekti herşey...
    ···
  12. 12.
    +8
    2-3 gün geçmesine rağmen rüyanın etkisindeydim hala. Sürekli o evin önünden geçerken tedirginlik duyuyordum. Ama merakta ediyordum içini. Cesaretimi toplasam Timur hocaya görünmeden girmek istiyordum. Bu arada Eda'nında yüzünde geldiğine dair pişmanlıklar hissetmeye başlamıştım. Çağırıp soruduğumda kazıyla ilgili değil de kübra'dan dolayı olduğunu anlattı.
    ···
    1. 1.
      +1
      Devam pampa ...
      ···
  13. 13.
    +8
    Akşam 7 gibi mardinden savcı geldi, öznuru kaldırıp ceset torbasına koydular herkes ağliyordu. Daha sabah beraber kahvaltı yaptıgımız insan şimdi hareketsiz torbada yatıyordu. Timur hoca firdevs hocaya kazıyı emanet ederek ambulansla gitti. 4 gün boyunca hiç birşey yapmadık sadece günlük rutin işleri yaptık zaten oda arkadaşları perişandı Eda biraz kendini toparlamıştı. Ya sen haklıysan ya anlattıkların doğruysa diyordu bana ikide bir oda kafayı yemek üzereydi. Öznur'un naaşını ailesine teslim etmek için timur hoca gitmişti zonguldağa. Geldiğinde herşeyi anlatacaktim kafaya koymuştum artik. Ya bana inanacakti ya da ben eda'yı alıp kazıdan basıp gidicektim. Kübra ruh gibi ortalıkta dolaşıyor ekibin onu suçladığını düşünüyordu ama kimse öyle bir imada dahi bulunmamıştı. Kendi kendine acziyet yaratıyordu ve bütün ilgiyi kendine topluyordu. Bana göre tamda istediği buydu bilerek yapıyordu bunu. Ben boş bir vaktimde herkes kendi halindeyken kumaşa yazılı duaları aldığım eve zütürmenın planlarını yapıyordum kimse görmeden...
    ···
  14. 14.
    +7 -1
    O an donup kalmıştım. Olanları kafamda birleştirince hızlıca izin alarak çıktım. Gördüklerimi eda'ya anlattım ve kazıya gitmiyoruz dedim. Eda şaşırmıştı günlerdir başımın etini yiyorsun şimdi bir arapça yazı yüzünden mi vazgeçeceksin herşeyden. Ben düşündüm ve ikimiz içinde doğru bir yol olabilir bu kazı en azından ilk senesine katılalım dedi. Eda benim gerçek düşüncelirimi bilmiyordu. Kübra'dan izin alarak evden çıkıp bir kafeye gidip aklımdaki herşeyi anlatmak istiyordum.
    ···
    1. 1.
      +1
      Devam etcek misn
      ···
    2. 2.
      +2
      Nasl toparlamaya çalışıyon? Bizzat yaşadığın olay mı yani? Ekşiden copy-paste alıp part part atmıyon mu?
      ···
  15. 15.
    +8
    Bu bir büyü dedi... Hemen odasından gidip siyah kaplı bir kitap getirdi.. ibranice olan bu kitap israilde kullanılan bir büyü kitabı dedi... Bakın işaretlerin benzerliğine çoğu işaret birbirlerine ne kadar benziyor dedi. O an hocam üç gözlü bir canlı figürü var mi dedim.. Bana döndü yok hayır nerden çıktı dedi ? Hiç hocam aklıma geldi diyince ? Biz yahudiler üç gözlü varlıkları şerrilerin en acımasızı olarak görürüz, En büyük kara büyülerde bile bu yola başvurulmaz dedi.. şaşırmıştım hemen hocam büyüler hakkında bu kadar bilginiz nerden dedim.. ? tekrar elindeki işi bırakarak dedem kudüste hocaydı onun yanında geçti gençliğim dedi az çok bilgim var aramiceyi de ondan öğrendim.. O kadar iyi bilirdi ki aramiceyi onun sayesinde buğün dünya'daki sayılı arami dilbilimcilerinden biriyim dedi hatta (gülerek) bir iddia da bulanyım en iyisi benim bütün lehçelerine hakimim dedi... Bu adam ya çok sallıyordu ya da kafayı yemişti gerçekten.. Yakub hoca Timur hocaya dönerek Buraya geç hitit yerleşimi demiştiniz luwice yazıtlarıda görebilir miyim deyince, Timur hoca evet geç hitit diye tahmin ediyordum hatta bazı çift dilli yazıtlardaki ikinci dilin luwice olduğunu iddia ettim ama luwice değil. Hemen işçilere dönerek cengizin gösterdiği yazıtı getirin dedi.. Hemen ayağa kalkarak depoya yöneldim...
    ···
  16. 16.
    +8
    Timur hoca minibüsün sesini duymuş olmalı ki gittiğimizde bizi bekliyordu. Ama yakub hocanın yüzü beş karıştı. Yavşak birde kalkmış bana övüyor. Ulan yağını siz yediniz cefasını biz çektik. Utanmaz herif... Ben minibüsü park edip direk araziye geçtim.. Kübra'nın lisans öğrencilerine fırça kaydığını görünce gittim o sinirle birde ona çattim... Ağlayarak bastı gitti...
    ···
    1. 1.
      +2
      devam etsene lan
      ···
    2. 2.
      +2
      devam et başkan tecrübelerini paylaş
      ···
  17. 17.
    +8
    Biz o gece bütün tehlikeleri göz önüne alarak içinde bulunduğumuz sıkıntılardan cesaret alarak depoda sevişmiştik. Biri görse duysa mahvolurduk... Sabah olduğunda Yakub hoca istanbulda gelmişti. Timur hoca mardinden Yakub hocayı almak için minibusu bana verdi. Sabahın 6 sı yollara düştüm. yılan gibi kıvrılıyordu daracık köy yolları. Güneş omuzlarımda yükselerek giriyordu Anadolu'ya yavaş yavaş. Aklımda dün gece yaşadıklarımız verdiği mutlulukla bir başka sürüyordum arabayı. Bütün derdim tasam bitmişti. Eda'nın teni kavurarak yok etmişti bütün kaygılarımı... sonunda mardine varıp yakub hocayı beklemeye başladım.
    ···
  18. 18.
    +8
    O esnada edayla 1996'dan beri yaşadıgımız süreç geldi sırasıyla her adım hızlandırılmış şekilde gerçekleşiyordu. Eda'nın istanbulda kadro bulması kübrayla arkadaş olması hiçbirşey tesadüf değilmiş meğer. Sonra bir anda kübra'nın abimi korumak için balıkesirli hoca tarafından görevlendirilen bir müslüman cinni olduğunu görmem beni bayıltma noktasına getirmişti. herşeyi izliyordum görüyordum gözlerime inanamıyordum. Abimi koruyamayan Kübra, benim edayla iletişimden sonra kendisini bana adamış. Kazıya gelme isteği edayı baskılaması herşeyin bir anlamı varmış meğersem. Ankara'da dibimizden ayrılmayışı, ben edayı ankara2ya geldiğinde o kadar çok özlemiştim ki fırsat bulsam birlikte olma hayalleri kurmuştum. Ama bulamamıştım. Zaten kazı deposunda birlikte oluşumuz bizim için ilkti. ilk birlikte oluşumuzdu belki ankara'da birlikte olsak abimin kaderini yaşayacaktım bende. Edayla depoda birlikte olduktan sonra kübranın bizi izlediğini gördüm, Bütün cinni şerrilere karşı hayatı pahasına beni korumasını izliyordum. Kübra benim için ölmüştü.. Peki neden Eda korunuyordu bu cinniler tarafından ? Bir anda bir apartman dairesinde kadın çığlıkları olan bir odaya gittim. Odada siyah elbiseli kadınlar bir kadını doğumuna yardımcı oluyordu.. iki kız çocugu doğdu, kadın kucağına alıp ya havaya kaldırıp ya şemhuriş diye bağirdi. Kadınlar sevinçliydi. Orda birine eda birine seda ismini verdiler. Eda üçgözler köyünden miydi ? artık dayanacak gücüm kalmamıştı.Tam o esnada büyük bir gürültü her yer sallanıyordu bir anda geri döndüm herkes hüngür hüngür ağliyordu idris hoca gırtlağı patlarcasına bağiriyordu...
    ···
  19. 19.
    +7 -1
    Bende ekmek vermezse, Hürriyet verir cesaret verir derdim. Eda haklı çıkmıştı zamanla, Enver bana ne hürriyet ne cesaret ne de ekmek verdi. Kadro başvuruları açıklandığı gün eve gelip odada Enver Paşa'nın kubbe-tül sahra'da 1917'de çekilmiş ah Enver ah kendin gibi beni de yaktın bilinmezlik çukurunda diyerek bir paket sigara içmiştim. Aslında Enver Paşa'mın bu durumda bir kabahatı yoktu. aileden biraz varlıklı olduğum için arkeolojiye para gözüyle bakmadığımdandır bu başarısızlıklarım. Ama Eda benim gibi değildi emeğin gücüne inanırdı biraz da devrimciydi. Sonraları öğrendim ki Yeşil eriğimden kastı Nazım Hikmetmiş. Ondan bana öyle hitap edermiş. Bende ona Atsız'dan vur gönül mülkü düzelsin sen vuruyorken de öldürüyorken de güzelsin derdim. Düşünce bakımında çok zıt yönlerde de olsak gönül anlamında tam bir bütündük..
    ···
  20. 20.
    +8
    tekrar okuyalım
    ···