/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 176.
    +19
    hayal kurmak güzeldir,

    ama pek azı gerçek olur.

    3 haftalık kesintisiz tatil planım, biri, o dıbına röveşata attıklarımın yüzünden olmak üzere iki dersten kalmam ve dolayışıyla bütünlemelere gelecek olmamdan ötürü yatmıştı..

    işin iyi tarafı, mine yi görebilecektim zira bizim tembel tenekenin de 3 tane büt ü vardı.

    evdeki bir buçuk haftada, artık orta okullu olan kardeşimle bol bol eğlenip vakit geçirmiş, anneannemin dizinde, elinden elma-mandalina yemiş, annemle bol bol gırgır yapmış, babamla gezip tozmuştum.

    bizimkiler beni çok özlemişlerdi, babamı çok severim ben beyler, ama çok fazla vakit geçiremezdik işleri yüzünden. benim gelişim dolayısıyla patronundan izin almış, bir hafta boyunca o avm senin bu mekan senin gezip durduk, bazısında tüm aile de bize eşlik etti.
    bilardo challenge ını kabul ettim, elime verdi, ağzıma sıçtı, dalgasını geçti.. hayvanat bahçesine gitti "lan tsigalko, şurdaki maymun sana çok benziyor oğlum hişşt bak bak" diye taşağını filan yaptı.. piknik yaptık, fener maçı izledik, küfrettik.

    ağır fenerliyimdir ben bu arada *

    annem, kız konusunu açtı, güzel bir dille, "beni arkadaş olarak görüyormuş" filan diye anlattım, geçiştirmeye çalıştım. mevzunun tamdıbını sıçıp kadını üzmeye gerek yoktu..ama ana yüreği, yine de oğlunun acısını farketmiş olacaktı ki o da oyunuma ortak olup,

    "aman be oğlum, zaten daha ilk yıldan ciddi kız ciddi kız diye saplanıp ne yapacaksın? gez toz eğlen, daha ne kızlar görürsün" diye çapkınca öğütlerde bulunmuştu.

    anneanne.. seni çok seviyorum canım benim..

    bebişim, sana da orta okul üniforması çok yakıştı be * fıstık olacak bu kız ilerde, başım belada..

    mine.. aradığım mısın? bulduğum musun bilmiyorum..ama tek bildiğim bizim ortak bir sevgiyi hak ettiğimiz, ve eğer senin hislerini de yanlış çözümlemediysem, kendi adıma bunu sağlamak için elimden geleni yapacağım...

    okan.. aslan kardeşim.. ikinci hafta bir büt de sana kısmetmiş demek * ben de varım merak etme, gene işimiz iş..

    tolga.. başın sağolsun kardeşim..

    ebru.. üzgünüm senin için..

    ceren... neyse cereni gibtir et..

    nilay, iyi ki seni tanımışım, mineyle evlenirsek nedimesi sensin * bir de kızdan kanka olmaz derler peehh..

    ayşen, ozan... huur çocuğusunuz..
    ikinci hafta, yani bütünlemelerin 1. haftası, çarşamba günkü sınavım için salıdan sabahından yola çıkmıştım,

    nilay ve mine nin bütü var, erken gelmişler, ben de o yüzden sabahtan çıktım ki salı akşamı takılabilelim.

    yeniden şehre gelmiştim,

    kızlar öğlen sınava girmişler, akşdıbına da biz sözleşmiştik, buluştuk.

    nilay, bizi baş başa bırakma amacıyla, "ben gelmem istiyorsan?" filan demişti ama ben ısrar ettim, onun varlığının zararı değil faydası olurdu bize.

    bu kez başka bir yere zütürdüm bunları,
    akşam boyunca oldukça eğlenceli bir masa oldu. e oğlum senin yarın sınavın var, ne işin var karı kızla derseniz, beyler.. çalışıyoruz lütfen ;)

    nilay, garip bir kızdır. böyle çok sakin, utangaç gibi görünür ama en ummadığınız anda en ummadığını şeyi yaparak sizi cesaretine şaşırtabilir,

    o gece yine bir medeni cesaret örneği gösterek, yan masadaki, hiç tanımadığımız gruba "beraber tabu oynasak iyi olurdu" gibisinden bir laf attı,

    nitekim tabu oynandı, hayatımızda görmediğimiz insanlarla bir anda kahkahalar arasında kelime tahmin etmeye çalışırken bulduk kendimizi *

    çok güzel bir geceydi o da, renkli ve farklı.. zaten hala hatırlıyor olmam bunu gösteriyor. gece boyu, o şamatanın arasında, hemen karşımdaki mine ile gözlerimiz onlarca defa buluştu birbiriyle, onlarca kez gülümsedi dudaklarımız.. sanki biz, gece içince gece yaşıyor gibiydik, o eğlencenin arasında, o kalabalık ve gürültünün içinde, herkesten habersiz, yine çok ama çok şey paylaştık içten içe..
    çarşamba günü gibtiğimin sınavına girip dönüş için biletimi almıştım,

    bursaya döndüm ve bir sonraki hafta salı günü olacak olan diğer bütünlemem için çalışmalar başladım.

    o ara okan a ulaşmaya çalıştım ancak msn de göremediğim gibi, mesajlarıma da cevap vermemişti.. adam kendini kaptırmış beyler, ya it gibi çalışıyordu, ya da it gibi geziyordu.. neyse, ben ona sorardım her türlü bunun hesabını.

    mine ile mesaj trafiğimiz epey ilerlemişti, bizimkilerinde de gözünden kaçmayan bu durumu "arkadaşlar yeaa, sınav şeyleri" falan filan diye savuşturdum. zira artık aşk hayatımı onlarla paylaşıp, biten ya da başlayamayan her ilişkinin ardından içten içe onları da üzmeye gerek olmadığını düşünmüştüm.

    "karı gibi her taku anana babanı mı anlatıyon lan?" derseniz, haklısınız. ama öyle yetişmiştim, süt çocuğu sayılırdım. o zamanlar rulez buydu beyler, utanacak değilim.. şimdiki halimden daha çok utanıyorum hatta..

    mesajlaşmalarımızın birinde, bir gece, yine kontrolsüz şekilde epey duygusala bağlamıştım. o zamanlar etkisinin farkında olmadığım,

    "seni iyi ki tanımışım".."seni çok özledim".."valla büte kaldığıma sevindim" gibi laflar da etmiştim. kız bütün bunlara mantıklı cevaplar üretmeye ve o kadar çabuk teslim olmamaya çalışsa da artık baya baya kendini kaptırmıştı..iyi geceler mesajları "tatlı rüyalar" dilekleriyle süslenirken, sabahları "günaydın canımm" lı olmaya başlamıştı.

    tarafsız bir gözle bakıldığı zaman, bizim artık flört ün son aşamalarında olduğumuz ve artık iki taraftan birinin resmi teklifiyle bağlanacak bir ilişki olduğu rahatlıkla görülebilirdi.

    ben biraz şaşırmıştım aslında o zamanlar, lan nasıl bu kadar kolay olabiliyor? diye. ama şimdi düşününce anlıyorum ki, e zaten bu işler büyütülecek, memleket meselesi yapılacak şeyler değil. e birde sanırım ben, o anki yaralı stayla olmanın da verdiği duygusal derinlikle, özellikle o ilk buluşmamızdaki tavırlarım ve konuşmalarımla kızı epey etkilemiş olmalıyım.

    laf aramızda, iyi edebiyat yaparım.. hele yüz yüzeyken işe jest ve mimiklerim de girince epey inandırıcı olabiliyorum. sayısal okuyup mühendis oldum, ama bütün lise ve üniversite yıllarım boyunca "sen kendini harcıyorsun oğlum.. adam şair ya" gibi yaklaşımlara maruz kaldım. sözel yeteneğim sayısala göre çok daha üstündür ki aslında okuduğum mühendislik dalı da buna yatkın (zaten bilerek seçtim). o yüzden ilk sene hariç pek zorlandığım söylenemez. bizim robot kafalı salt sayısalcıların döküldüğü ezber derslerinde ortalığın dıbına koymuştum övünmek gibi olmasın.

    neyse, kendimi çok övdüysem lütfen aşağılayın biraz, zütüm kalkmasın sonra..

    salı günkü sınavım için pazartesi akşamından yine şehre gelip yurda yerleşmiştim, bir daha dönmeyecektim artık, bu kadar tatil yeterdi.

    o gece, yarın ki sınava bulutların üzerinde girmeme sebebiyet verecek, ve sizlerin artık tahmin edebileceği bir gelişmeyi yaşadığım gece olacaktı..

    biraz kafamı toplayayım, diyalogları anımsamak istiyorum zira önemli.. biraz sallamak zorunda kalabilirim, şimdiden anılarımdan ve sizden özür diliyorum..

    gece yerleşip, yurttaki tiplerle lak lak ettikten sonra boş odama çekilmiştim tekrar..

    tolga yoktu zaten.. öbür hıyar da nerde bilmem..

    yatağa uzandım..ama uykum yok, ben öyle karanlıkta tek başına yatıp tavanı izlemeyi, o sırada da hayaller kurmayı severim.. gerçi, kim sevmez ki?

    ne kadar zaman geçti bilmiyorum, mesaj geldi,

    mine yazmış, "sınavında başarılar tsigalkocum"

    ekrana baktım bir süre boş boş.. nilay ın "bu işler yavaş davranmaya gelmez" diyen sesi kulaklarımda çınladı..

    haklıydı, bu daha fazla uzatmanın alemi yoktu..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster