/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 426.
    +13
    nihayet bunun dairesinin olduğu apartmana geldik..yeni bina..
    ben gene vedalaşmaya yeltendim, bu zar zor kendini giriş kapısının merdivenlerine attı..oturdu, duvara yaslandı..

    "öf..çıkamıyacam galiba.."

    "iyi burda yat madem, hem sabaha zinde uyanırsın, açık hava."

    güldü gene.."çıkarsana beni be? hadi valla.."

    merdivenlere yığılmış, az önce atıp tutan bu tehlikeli güzelliği tepeden tırnağa süzdüm..elif, ciddi anlamda hoş kız..vahşi bir çekiciliği var..ulaşılması zor görünen hatunlara özgü o aurası, alkolün etkisiyle biraz kaybolmuş ama hala yeterince ciksi..ayşen kombinasyonuna sahip olması da cabası..tek farkı yeşilimsi yerine kahverengi gözler..

    yolda görsem "off" çekeceğim kız, merdivende, ayaklarımın dibine yatmış, "agaa beni evime çıkarr" diye güle güle bağırıyor..tam deli..

    "şşiişt tamam kızım ya..bütün mahalleyi topladın..tamam çıkarıcam ama ağzını kapalı tut okey?"

    "tamam agacım.." ağzına fermuar çekme işareti yaptı..sonra gene içten içe sarsıla sarsıla gülmeye başladı, zorla tuttu kendini..

    kolunu omzuna attım, çantasından anahtarı bulmamız 2-3 dakikamızı aldı..giriş kapısını açıp içeri girdik, iyice yüklendim bunu, iç kısımdaki merdivenleri de çıkardım..asansöre yükledim, 3. kata bastı.

    "katını, kapını filan doğru hatırlıyorsun demi? bak iyice rezil etme bizi.."

    "ya saçmalama beea, kafam yerinde beniimmm... dengemi bulamadım sadece o kadar * "

    çıktık katının önüne, kapının önüne artık resmen attım bunu üzerimden *

    "iyi aga" dedim, "hadi sana iyi geceler"..

    kapının deliğine anahtarı sokmaya uğraşıyor..bana döndü ," tamam tamam iyi geceler de..şunu bi sokurversene ya alışkınsındır sen.." dedi, ben imasını anlayıp "bana bak seeen" dercesine gözlerimi irileştirip kötü kötü gülümsedim..

    bu da utanmış gibi yapıp elini ağzına zütürdü, gözlerini patlattı kıkır kıkır gülerek anahtarı elime verdi,

    kapıyı açtım,

    bana döndü tekrar,

    "sağol agacım..e bi kahveyi hak ettin artık..demi?" dedi, güldü..

    yo..ben içeceğimi içmiştim..

    "sağol elifcim..gideyim ben.."

    yüzüme ıslak köpekler gibi bakarak,

    "ya gel işte be oğlum..bu saatte bilmem kaç dakka yürüyüp yurda mı gidicen? gel, yarın da tatil nasılsa uyanınca gidersin.."

    ben kuşkulu kuşkulu bakmaya devam ettim, tam yine reddedecektim ki,

    "öff..korkma yemem seni..bak insan gibi bir iyilik yapalım diyoruz işte, teşekkür maksadında yaaani, geç hadi.."

    bir kaç saniye düşünme hakkı tanıdım kendime..

    ne olabilirdi ki yani? içeri geçer, muhtemelen söylediği kahveyi bile içemeden ikimiz de sızar kalırdık işte..ve sonra sabah uyanınca teşekkür eder, yurduma geri, dönerdim..

    "iyi hadi geçelim.." dedim..

    karalık hole doğru adımlarımızı attık...
    takip eden arkadaşlara iyi geceler
    görüşmek üzere *
    iyi geceler arkadaşlar, 10 dakikaya başlıyorum
    http://fizy.com/tr#s/1ah03s

    ..içeri geçtik.
    bu ışıkları yaktı, beni salona davet etti, ev biraz soğuk, ne de olsa hala baharın başında sayılırız..üşümüş gibi efekt yaptım,

    "elektrik sobalarını yakayım dur hemen" dedi, iki tane elektrik sobası var salonunda,

    "iki kişi mi kalıyorsunuz?" diye sordum laf olsun diye,

    "yok ben tek kalıyorum" dedi,

    bir örnek sobaları gösterip, "ee bunlar niye iki tane?" dedim.

    "e salon filan büyük gördüğün gibi" deyip güldü,

    ortamdaki abidik atmosferi uzaklaştırmak adına,

    "vaay zenginizz?" diye gır gır yaptım..

    "öylee * birini odama taşıyorum yatarken, diğer zamanlarda çift motor çalışıyorlar" dedi.

    epey ağır görünen sobalara bakıp, "sen bunları taşıyabiliyon mu kız?" diye yine espirik yaptım..yani tekerlekleri var elbette aq..

    "ne sandın oluumm" deyip pazu gösterdi, kıkırdayarak iç tarafa doğru ilerlerken "şekerli mi içiyordun sen?" diye sordu..

    "evet evet... aferin unutmamaşsın * ..becerebilcen mi sahi sen bu kahve işini? düşüp kalma oralarda? * "

    "su ısıtıp içine kahve tozu dökebilecek kadar ayığımdır diye düşünüyorum" deyip gene kahkahayı bastı..

    salonda yalnız kalmıştım, biraz inceledim o ara..sade döşeli bir ev..aslında bir öğrenci evinden fazlası var gibi geldi bana (zira cerenlerin evi de görmüştüm) ama bir aile evi gibi de değil tabi..

    büyük ekran bir tv, 2 tane tekli, bir tane üçlü koltuk..üçlü tam tv nin karşısında, diğer iki iki yan da karşılıklı..ortada büyükçe bir dokuma kilim, halı boyutunda neredeyse..sehpa takımları, bir tane dolap, başka bazı teferruatlar..

    salonun çıkış kapısına yakın bir yerindeki çivi ye asılı çerçeve setini gördüm..böyle 4-5 bölmeli, duvar saati gibi, hoş bir şey..

    dikkatimi çekmiş, incelemeye gidiyordum ki içeri seslenip bizimkini bir daha kontrol ettim,

    "kendini öldürmüyorsun inşallah oralarda? * "

    "ölürsem haber veririm merak etmeee * "

    kendi kendime hala gülerekten duvara yaklaştım..çerçevelerin içindeki resimleri incelemeye başladım,

    kumral küçük bir kız çocuğu, kafasında şapkası, altında şortuyla yeşilliklerin arasında poz vermiş..
    hemen altında bıyıklı genç bir adam, aynı ufaklık olduğunu tahmin ettiğim, bu kez bigiblet tepesinde bir çocukla beraber, düşmesin diye direksiyonunu kavramış, gülümseyerek poz vermekteler..
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster